ah be aydın'ım ah, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil... bir mektup yazıyorum şimdi sana hem de en açığından.
yeni açık'ta büyümüş bu abini iyi dinle, yazdı mı açık yazar!
öncelikle, bazı garip huylarım vardır benim. çok zor deplasmanlarda eğer maça gidemediysem, bazen uğur yapıp izlemem maçları . 90 dakika sahada en çok koşan topcumuzdan daha çok sıkıntı çekerim ekran karşısında. kalp sağlığım için besel yiyorsam sebebi sensin
ulan galatasaray. her neyse beni geçelim. konya zor bir deplasman, 2005-2006 sezonu çok sıkıntılı bir sezondu. zira önceki yıl şampiyonluğu vermişiz mayıslarda yüzü asıklara. sezon başı trömsö denilen bir takıma elenmişiz. italyanlar
anneciğim türkler manşeti atmaz olmuş, leeds united'lılar içten içe sevinmiş ama kimseye söyleyememişler, şampiyonlar ligi müziği arabesk çalıyor, star tv logosu bir anlam ifade etmiyor, ki biz uefa'ya bile gidememişiz. senle ilgili her sezon için romanlar yazarım ulan galatasaray, o yüzden burada keselim
aydın'a gelelim.
dış dünyayla bağlantımı kesmişim, konya maçının bitmesini bekliyorum, puan kaybı fener'le olan puan farkının 6 ya da 7'ye çıkması demek. tamam artık maç bitmiştir deyip geçiyorum bilgisayar başına skoru öğrenmek için. açık olan galatasaray.org'un canlı anlatım sayfasını yeniliyorum, kalbim güm güm, dakika dakika yavaş yavaş iniyorum aşağıya, 1.dk, 2.dk, 3.dk, 5.dk, 15.dk,30.dk, 45.dk, 60.dk, derken "goooool gooool gooool, galatasaray'ımız konyaspor karşısında 1-0 önde" yazısını görememenin verdiği stres ve o acının verdiği kalp sıkışıklığıyla bir an önce "goooool ulan gooool" yazsını görmek için daha da hızlı indiriyorum sayfayı aşağıya. dakika 90 ve sonuç hüsran, daha "maç bitti" yazmamış ama gitti diyorum maç.
* bende başka bir huy daha var. istemediğim bir skorlarla karşılaştığımda inanmak istemiyorum, mutlaka ikinci bir kaynaktan teyit ettirmem gerekiyor. ua forum'u açıp maç başlığında son postta geliyorum. sonuç benim için çok daha büyük bir hüsran, son postta sadece "gol aydın" yazıyor. kısacası benim güzel kardeşim aydın, daha senin oyuna girdiğini bile bilmiyorum, geçmiyor bile aklımın köşesinden. ezbere mi biliyorum konya'nın kadrosunu? memlekette aydın mı yok, mutlaka atmıştır biri diyorum. benim için sonuç konya 1 - galatasarayım 0. kaynar sular iniyor başımdan aşağı. gözler nemli, birazdan tuğyan olacak gözyaşlarım. son kez galatasaray.org'u yenileyip skordan emin olmak istediğimde ise kalın puntolarla yazılmış "gooooooll goolllll gooool" yazısını okuyunca asıl gerçekle karşılaşıyorum. ölümden uyanıyorum resmen, odanın içinde yuvarlanıyorum. şimdi söyle nasıl tasvir edeyim sana o sevinci? edemem ki...
şeniz, mutluyuz, 3 gün sonra mabed'e akıyoruz. giresunspor maçında kapalı'yı "anelka, lusyano ellesin dursun, 90'da aydın koysun alem göt olsun" diye inletiyoruz. sen de yine o maçta harika oynayıp çakıyorsun golünü, tamam diyoruz bu çocuk tamam..!
ama olmadı be aydın olmuyor. şimdi sana karşı ince bir sitem içindeyim ve bu dizeleri yazıyorum.
gençliğine yazık be aydın'ım. sen ki yarıp rakip defansı rakip kaleye akacakken, golleri, asistleri sıralayacakken yerinde saydın geçen bu yaklaşık 4 sene zarfında. dayanamıyorum saha içindeki o çıt kırıldım duruşuna. yüzünde hep faili meçhul bir hüzün. sevgilisi terketmiş ergenler gibi melankolik travmalar geçiriyorsun sanki. çoğu zaman sanki olmaması gereken bir yerde yakalanmışlar gibisin saha içinde. şaşkın, ürkek.
ne bilim be aydın'ım. ben bile tribünde parçalarken kendimi, saçımı başımı yolarken, senin saha içinde o mücadeleden soyutlanmış halini gördükçe dayanamıyorum bu duruma. ne bilim, biraz hırs, biraz mücadele, biraz rakibi ısırma, hadi rakibi geçtim en azından topa biraz daha sert, biraz daha atik olman gerekmiyor mu be!
şimdi sen, milyonlarca galatasaraylının rüyalarına bile giremeyecek ortamda büyümüşsün. daha 17 yaşındayken a takıma neredeyse şampiyonluğa eşdeğer maçı kazandırmışsın. konya'da golünü çakıp daha önce imrenerek izlediğin, koskoca hakan abini, ümit abini, taa kalesinden mondragon abini peşinden koşturmuşsun. sen ki, bizim giymelere kıyamadığımız parça forma'nın membaından çıkmışsın. neyin eksik be aydın! çoğu insanın düşünmeden her şeyini verecekleri bir yerdesin. belki yan yana gelsek kalbimizin duracağı adamlarla aynı havayı soluyorsun. peki oluyor mu bu yaptığın be aydın! yapma be aydın'ım. bir elin yağda, diğeri murassa!
şimdi biz, kıyamıyorsak sana, bundan bir şey olmaz diyemiyorsak, emin ol konya'daki o golün ve altyapımızdan çıkman yüzü suyu hürmetinedir. gözünü aç be aydın! suyun karşı tarafındaki camiada 6 ay top oynamayanın rotasını anadoluya çiziyorlar. bu camia senelerdir patlayacaksın diye bekliyor seni. zaten bu taraftar senelerdir senin bir üst jenerasyonun olan abine kolay kolay gösterilemeyecek
sabrı gösterdi. o bile bu sezon oldu be aydın! rijkaard senin için büyük bir şans dedik, ümitlendik. ama yok be aydın, ben hala göremedim sendeki o sürekli ışığı. ara sıra parlayıp söndün. bozuk saat gibiydin.
ne bileyim be aydın, demin de dedim ya, biraz daha hırs, biraz daha mücadele. arkadaşların, abilerin 2 saat çalışıyorsa sen 5 saat çalış. hayır bildiğimiz kadarıyla gece hayatın da yok, daha bir mankenle anılmadı adın. gizli gizli geceleri ortamlara mı akıyorsun da bu kadar uzaksın formdan? anlamıyorum ki...
ben kolay kolay kendi futbolcumdan soğumam ama en azından artık benim gözümde yitiyorsun be aydın. bu sezon da olmazsa daha da olmaz artık. tolerans molerans kalmaz.
her neyse, bu açık mektup benden sana içten bir sitem olsun. sitemim de duam olsun. aydınlığımız ol artık!
son sene! son şans!