aslında mevzu şundan ibaret; sevmenin sebebi yoktur. sevgi ile ilgili yüzlerce tanım girilebilir, hatta bazıları niteliksizlik sınırlarını dahi zorlayabilir. sözlüğümüzde bolca mevcut. ben de bazen rahatsız oluyorum bundan. herkes aklına esene dilediğince güzelleme yapabiliyor, anıları yad ediyor, teşekkür ediyor, iyi taraflarından bahsediyor, ilan-ı aşk ediyor vs.
sözlük genelindeki en büyük beklenti ise olumsuz bir fikrin gerekçelerinin beklenmesi. ne yazık ki yukarıdaki durum karşıt görüşler için geçerli değil, üç beş basit kelime ile sevmek mümkün ama üç beş basit kelime ile yermek toplum geneline göre doğru değil. çünkü her ne kadar tüm fikirler saygıyı hak etse de (gbkz: genel geçer olarak sevilen ve sayılan olarak toplumsal hafızada kendisine yer etmiş kişiler, kurumlar veya olaylar) karşıt bir görüşe maruz kaldığında bunlar iyi-kötü bir şekilde temele dayandırılmalı, yoksa çok büyük tepki çekeceği gibi fikir sahibi kişilerin yaftalanması da kaçınılmaz oluyor. atatürk de bu gibi bir konuda başı çekmektedir.
yani fikirlerini temele dayandırdığı vakit atatürk'ü eleştirebilir? elbette! ama burada da sözlüğün temel kurallarından biri devreye giriyor; "
ilgi alanımız dışında". yani yeri burası değil. başka ortamlarda, arkadaş çevresinde, sanal ortam vasıtası ile dilediği eleştiriyi yöneltebilir ama bu ortamda atatürk'e yönelik eleştirileri ancak ve ancak spor ile ilgili konular olmak durumundadır.
böyle bir paradoks işte...
özetle:
hakan şükür çok süper bir futbolcuydu, unutulmazdır, kraldır. (boş laf ama mümkün)
hakan şükür berbat bir futbolcuydu. (troll yaftası yolda)
hakan şükür'ü sevmiyorum çünkü akp, siyaset, din, fethullah gülen vs. (ilgi alanımız dışında)
hakan şükür'ü sevmiyorum çünkü çok gol kaçırırdı, hagi ile uefa finalinde vs. (güzel)
gibi...