resim
Armindo Tué Na Bangna
Takım:Braga
Mevki:Sol Kanat
Yaş:30
Boy:1.73
Uyruk:Portekiz
  • 4780
    bruma, sneijder ve podolski gibi iki dünya yıldızı ile oynama şansına sahip sprinter futbolcu.

    ancak bruma'nın bu şansı iyi değerlendirmek gibi bir gayreti pek yok gibi. kendisine değer katan, hız ve çalım özelliğini kullanma fırsatı yaratan bu iki yıldızın değerini yeterince taktir edemiyor.

    başka bir takımda böyle futbolcular bulamaz. dünya yıldızı olması için büyük şans. onları iyi değerlendirmeli, son topları değerlendirirken özellikle podolski'yi gözlemeli. çünkü podolski futbolu öyle müthiş oynuyor ki, nerede pas yapacağını nerede şut atacağını çok iyi biliyor. o nedenle de maçlar bittikten sonra podolski'nin pozisyonlarını özet yaptırıp incelemeli. maç içinde podolski'nin tavsiyelerine ve mimiklerine, vücut diline çok dikkat etmeli. kısacası o ne diyorsa öyle yapmalı.

    sneijder ise dünyanın en iyi on numaralarından biri olduğundan kendi kariyeri için ondan daha çok yararlanmalı.

    kısacası bu iki yıldızı bulmuşken değerlendirmeli çünkü başka bir takımda, başka bir ülkede bu fırsatı yakalaması çok ama çok zor.
  • 4781
    eşsiz özelliklere sahip. yapamadıklarını yapsa 50 milyon euro, sadece bu yaptıklarıyla porto'da oynasa 30 milyon euro. galatasaray'da şu an 15 milyon euro eder. gerilerse 10 milyon euro eder. bilmiyorum kendisini 2 senede 1 kiralasak mı diye düşünüyorum. bu ligde, bizim yapımızla ve dandik teknik direktörlerimizle düşüşe geçiyor adam. ancak şöyle bir şey var, ben bir maç içinde bu kadar dribbling yapan adam görmedim. iyi kullanır kötü kullanır o başka da, bir maç içinde bu kadar tam hız koşan adam görmedim. geri de geliyor, ortaya da geliyor ve hep son sürat hızla. bu çok başka bir şey. yukarıdan gördüğünüz saha aslında çok büyük ve yaptığı şey eşsiz. kendisinin yarısı kadar son hız koşup daha akıllı bir kafa ile çok fazla iş yapan oyuncu var. oyun vizyonunu, ayağını biraz düzeltse bambaşka bir şey olur. kendisi bor madeni olacak diye korkuyorum. işleyemiyoruz. yapabildikleri şeyler çok değerli, yapamadıkları ise çok kolay düzeltilebilecek şeyler ama onlar da düzelmiyor ilginç bir şekilde.

    yapamadıklarına rağmen sadece yaptıkları ile bizi ilk 3'te tutuyor şu an ligde. kendisini bir tık üste atsa ve hep bizde kalsa keşke.
  • 4784
    kendisinin bencilligini gol atana kadar saniyordum ama cok yanilmisim. 28 ocak 2017 galatasaray akhisar belediyespor maçı nda iki gol atmisken ikinci yarida soldan getirdigi bir pozisyonda yine sansini zorlayip kaleye sut cekti. halbuki saginda bos iki oyuncu vardi ama beyimiz bildigini okudu. bu sadece bir ornek. demek istedigim su ki pozisyonunun iyi oldugunu dusundugu zaman pasi hic dusunmeden dogrudan kaleye gidiyor veya sut cekiyor. ama pozisyonu bunu yapmaya uygun degilse, kaleden uzaksa o zaman orta aciyor, pas veriyor.
    bu kafayla cok asist yapmasi mucize. asistlik toplari oldurmeyi birakip gereken yere pasi ataa simdiye asist sayisi gol sayisindan daha fazla olmustu.
    umarin jor kenara cekip iki kelam eder. yokaa podolski zopayla girisecek diye korkuyorum :)
  • 4786
    kendisini izlerken orgazm oluyorum (!) - *

    iyisiyle kötüsüyle, sevabıyla günahıyla "gerçek futbol" - "görsel futbol" - "estetik futbol" dediğinizde bu bruma'nın yaptığı şey işte... ötesi messi, ronaldo zaten...

    kendine güveni gelince gol ve asist sayıları tavan yaptı, ancak hala pas vermeme, bencillik gibi özellikleri var - ki bu, bu tip yetenekli oyuncuların ortak sorunu...

    daha 23 yaşında, bunu da düzeltirse zaten kendisini şüphesiz real madrid, barcelona, manhester united, bayern munich gibi takımlarda izleyeceğiz, o tarih çok uzak değil.

    kendisi bu takımın şimdiki hali için fazla aslında, keşke çok daha komple takım olduğumuz bir dönemde oynuyor olsaydı ancak buna da şükür...

    uzatıyorlarsa uzatsınlar şunun sözleşmesini, elimizden ribery gibi 5 kuruş verilmeden kaçırılacak diye 3,5 atıyorum.
    kendisinin 30 milyon euro altında satılması durumunu "asla ama asla" kabul etmiyorum.
  • 4787
    kendisini geliştirmesi gerektiği fikriyle çocuğa 'devrecilik' ya da 'abilik' taslama arasında gerçekten büyük fark olmasına rağmen, bazen gördüğü muameleye çok şaşırıyorum. muhtemelen kaybettikten sonra kıymetlemek ya da ağlayıp zırlamak için geliştirilmiş/genlerde olan arabesk bir refleks.

    taraftarlara çok sözüm yok aslında. bir futbolcuyu; oğlu, kardeşi, arkadaşı gibi görenlerin samimiyetlerine de tükürüyorum sanılmasın, sahiplenmeye karşı değilim, dolayısıyla kendisini geliştirmesi gereken noktalar konusunda, ilkokul öğretmeni edasıyla öğüt verilmesini ya da içten içe gurur duyup şımartmamaya gayret gösterilmesini de anlıyorum. bana bu tavrın çoklukla gülünç gelmesi, öyle olduğunu kanıtlamaz tabii, lakin bir noktadan sonra yanlışa düşüldüğü kabul edilmeli.

    o nokta da, bruma'nın beynelmilel çapta, gerçek bir yıldız adayı olduğu. hatta 'adayı'nı biraz geçmeye başladı; takım bu sene avrupa'da olsaydı, ispanya'da yol kat ederek değerlediği bu gelişimini daha üst seviyelere çıkarabilirdi. bu anlamda da, elbette şampiyonluğu her taraftar gibi istiyor ve bekliyorum, ama daha da önemlisi, gelecek yıl mutlaka şampiyonlar ligi'nde olmalıyız. içinde bulunduğumuz konumun maddi ve manevi çöküntüsünden sıyrılmak için zaten mutlaka ihtiyacımız var buna da; bruma nezdinde de var, demek istiyorum. hem dünya futbolunun bir yıldız kazanması hem de porto ya da atletico madrid gibi yıldız veya avrupa'ya üst düzey futbolcu yetiştiren takımların içinde olabilme vizyonu açısından önemli; yani, bunun kamuoyunda alışkanlık yaratması, takımın repütasyonu açısından önemli; arda ve emre'nin de bu listede olduğunu unutmayalım. avrupa takımı olmak, bunlarla da gerçekleşir zira. neyse.

    bruma özeline dönersek, bence, bencil oyunu tolere edilmeli. nerdeyse her pozisyonda, her pas atmadığında, mutlaka birileri dönüp "hay yapacağın işi skym" der gibi sitemde bulunuyor (sneijder hariç, onun kendini tuttuğuna defalarca şahit oldum) ya da kendince trip atıp gidiyor. kıskançlıkla falan açıklamak istemiyorum bu durumu, öyle görünüyor, ama yakıştıramıyorum.

    azıcık futbol oynamış ve aklı olan biri, kendinden daha iyi oyuncuyu fark eder. bunu kabul edersen takım olursun hatta. böyle minik egoyu sikmek gerek. bu, gerçekten egonun en biçimsiz hali. çekememezliği anlarım; normal ve insanidir de, ama takım arkadaşının senden daha yetenekli olduğu şeylerde, ona izin verir ve ortam yaratırsın. eğer sen de iyiysen, senin de onu gösterme anın gelecektir ve o ana kadar, takımın iyiliğini düşünmen gerek ki bu senin de iyiliğinedir aslında. bunu göremeyen ve idrak edemeyen futbolcular görünce, deliriyorum.

    moda bir tabir ya, "takımıma katkı yapmak için uğraşıyorum", sakız oldu artık, lan yılan, katkı yapmak, it gibi koşmak değildir ki. doğru anda doğruları yapmaktır. bir yerde hangi kavram eksikse en çok o dillendirilir misali (özgürlüğün olmadığı yerde en çok özgürlük konuşulması gibi), "takıma katkı... ben takıma katkı..." e hani doğrular?

    futbolcular özelinde ele aldım, ama eminim taraftarlar da kendi hesabına düşünecektir; hepsinin ışığında, soruyorum: biz nasıl yıldız yaratabiliriz böyle davranarak? sen sevdiğini yüceltmez, parlatmaz, onun hatasını bile gerçekten sevmez ve onu sahiplenmezsen, nasıl daha değerli hale gelebilir? fenerli gibi koşulsuz destekten bahsetmiyorum- özeleştiri, bu takımın en sevdiğim özelliklerinden biri, ama bırakın da azıcık şımarsın çocuk. kötü şut çeksin. bazen de pas atması gereken yerde atmasın amına koyiyim ya. karşı takımı musa gibi yarıp geçer, unutursun ayrıca, merak etme.

    ya üstelik, biliyor da ne olduğunu çocuk. yok yere huzurunu kaçırıyorsun sadece. futbolcular çoklukla aklı kıt kimselerdir, büyük oranda da doğrudur, ama gelişmek başka şey, bazen o yanlışı (örn. bencil olmak) bile bile yapma özgüveni başka şeydir. sociedad'ta kendini böyle geliştirmemiş ve burada da üstüne koymamış olsaydı, muhtemelen bu satırları yazamazdım, ama bu bahsettiğim özgüven, monaco maçında ya da a. bilbao maçında hagi'ye o şutu çektiren şeydir. çocuğu bencillikle sürekli töhmet altında bırakma baskısı, "o büyülü an" geldiğinde, bizi üzebilecek sonuçlara yol açabilir.

    "hagi on tane vurdu bir şey yok biz bir vurduk auv... ne auvv amk" diyen hasan şaş'a da bir cevap olabilir bu.

    biraz uzun oldu galiba, ama kıymetini bilmemiz gereken bir oyuncu. gittikten sonra ağlamanın faydası olmuyor çünkü. (bkz: frank ribery)
  • 4795
    lan adam maçın başından beri birşeyler yapmaya çalışıyor, sürekli top peşinde koşuyor ama hala gelip eleştirenler var adamı amk!! işin ilginci yasin'in adını maçın başından beri duymamışken akbabalar buraya üşüşmüş hemen. gerçi iki gol attı diye yasin'in hatalarını unutup, övmeye tekrar başlayan yazarların olduğu ortamda normal.

    edit: onbir topçu arasında tek birşeyler yapmaya çalışan adamı pas vermiyor diye eleştirdiniz ya, bravo size amk!!
App Store'dan indirin Google Play'den alın