• 5
    (bkz: #3012137)

    1- kulübü mali yönden düzlüğe çıkartmamışlar, tam tersi bataklığa sürmüşler.
    2- fatih terim olmasa hiçbir başarıları olmaz.
    3- yaptıkları ve yapamadıkları transferlerle kulübü zor durumda bıraktı.
    4- mahkemede aklanmalarının sebebi iste işte şu şu şu...

    bırakın abi ya bırakın. o zaman kimseyi başkan yapmayalım, sonuçta teknik direktör şampiyon oluyor değil mi? büyük takımlara da söyleyelim, diyelim ki kardeşim başkan falan boş iş biz yeni öğrendik...

    dursun özbek kulübü peşkeş çektiğinde laf etmeyenler, bıraktığı enkazı konuşmayanlar, enkazı devralan mustafa cengiz'e laf eder olmuş. riva-florya gitti, avrupa'dan men geldi, otel ayağına nice paralar cebe aktarıldı, onca para kırdırıldı ama kimseden ses çıkmıyor. florya'yı geri alıp arazileri tekrardan yapılandıran, avrupadan men cezasını kaldıran adam için de herkes ali kıran baş kesen modunda. eğer avrupa'dan men cezası alsaydık, şampiyonlar liginde toplamda 60-70 milyon euro cebimize girer miydi çok bilmiş arkadaşlar? ki zaten sadece ayak bastı parası alıyorduk çünkü ortada ne bir galibiyet, ne de bir beraberlik vardı. fatih terim'in fiyasko denebilecek şampiyonlar ligi serüvenini de hesaba katın arkadaşlar. geçen sene ligi 6. sırada bitirdik ama kim konuştu? ama doğru ortada bir başarı varsa bu başarı fatih terim'in, ortada kötü bir sonuç varsa taraftar suçlu, başkan suçlu, o suçlu bu suçlu..

    diagne ve falcao'da hataları var, iletişimsizlik yaşadıkları da bir gerçek ama bu transfer işlerinde herkesin suçu var. geçen sezon sırf evladı diye 2-3 maç için semih kaya'ya 4 milyon lira verdik. şener özbayraklı şu an oturduğu yerden 7 milyon lira alıyor, fatih öztürk denen kova 4 milyon tl para alıyor. ve daha nice transferlerin suçlusu da fatih terim'dir arkadaşlar, bunu da konuşun. geçen sene andone, falcao, mitroglou, diagne, luyindama, marcao, seri, lemina, nzonzi, onyekuru, saracchi, babel gibi oyuncular alındı yahu daha ne yapsınlar? bu sene onlarda transfer yapmasını bilirlerdi ama ffp'nin son senesi olduğu için mümkün olduğunca eli sıkı tuttular. kalkıp adamlara kızıyoruz, niye başkaları gibi hile yapmıyor diye. sonra da galatasaray kültüründen bahsediyoruz...

    ayrıca hisse senetleri içinde mustafa cengiz'in açıklamalarına bakalım:

    --- alıntı ---

    "dursun özbek 1.5 milyon euro'luk otel faturası kesmiş. ödenmeyince de üzerine tam 3.5 milyon euro faiz koydurmuş. yani otel borcu olmuş 5 milyon euro. hani bunlar bağıştı? hem bağış yaptım diyorsun, sonra da faiziyle birlikte 5 milyon euro istiyorsun!"

    "dursun özbek diyor ki; hisseleri sat, benim paramı öde! ben hisse satmak için gelmedim. galatasaray'ın hisselerini de asla satmam. 'gel bu işi taksitlere bağlayalım' dedim. ama kabul etmedi."

    https://twitter.com/.../1206154811688787968

    --- alıntı ---

    şimdi gelelim işin en can alıcı açıklamasına:

    --- alıntı ---

    “satılan hisse senetleri konusunda, gidişatında oynama olmasın diye bir açıklama yapmadık. biz dursun özbek ile bir anlaşma yaptık. elindeki rehinli hisse senetlerini borsa da satma hakkı var. biz de yüzde ikilik bir hisse senedi satışı yaptık. biz satmıyoruz, banka kanalı ile anlaştığımız için dursun bey satıyor”

    https://www.hurriyet.com.tr/...z-konusuyor-41451658

    --- alıntı ---

    yani keşke satılan hisse senetlerinin bir kısmının d.a.ö adlı şahsa gittiğini de söyleseydiniz keşke.

    bakın ben ne fatih terimciyim, ne de mustafa cengiz... yeri gelir ikisini de eleştiririm, yeri gelir ikisini de överim. nice şampiyonluklar kazandı diye fatih terim'e ne kadar müteşekkirsem, aynı şekilde bize men cezası almaktan kurtaran ve şampiyonlarda herkes gibi payı olan mustafa cengiz'e de o kadar müteşekkirim. kemoterapi görürken bile galatasaray maçlarına giden bir adama da bir zahmet müteşekkir kalın ya. hani tek taraflı davranmayın diye söylüyorum.

    edit: lar, ler eki çoğul eki arkadaşlar, tek bir kişiye söylenmiyor yani türkçe dersi de vermeyeyim şimdi gidin azıcık çalışın*

    edit 2: 2018 yılının sonunda derneğin borcu 450 milyon lira; 2019 yılı sonunda da derneğin borcu 950 milyon lira olmuş. aradaki fark şundan kaynaklanıyor:

    1- galatasaray spor kulübü derneğinde bulunan 105 milyon liralık krediyi, sportif a.ş'ye vererek bankalar birliği anlaşması imzalamışız. yani 1 yıl sonunda 500 milyon tl borç artmış ve biz bunun zaten 105 milyonunu bankalara birliği anlaşması için imzalamışız.

    2- aralık ayında toki ile bir anlaşma imzaladık ve florya'yı geri almak için kredi kullandık. bu kredi de 130 milyon lira civarında. çektiğimiz bu krediyi de bankalar birliği anlaşmasına dahil attik. dernekten, sportif a.ş için 105 milyon, florya içinde 130 milyon; toplamda 235 milyon lira aldık. yani 1 yıl içerisinde 500 milyon tl borç artmış ya; hah işte bunun %50'sine yakını bankalar birliği anlaşması ve florya'nun geri alınması için kullanılmış.
  • 9
    kimi sevip kimi sevmediği umurumda değil. mustafa cengiz yönetiminin mucizeler yarattığını da düşünmüyorum ama oluşturmak istenilen algının sonuna kadar karşısında duracağım.
    (bkz: #3012137)

    ilgili girdisinde mali veriler üzerinden yaptığı analiz şu dünyada en nefret ettiğim şeyin karşılığıdır.
    dönemin koşulları, piyasa şartları gibi durumlar tamamen göz ardı edilmiş.

    izmir'de babasından 2 yıl önce batık şekilde devralmış, bir de bonus olarak deprem sonrası tüm malları apartman altında kalan bir şirketin verilerini ve yöneticisini "yahu sen batmışsın, niye önlem almadın, niye dikkat etmedin, niye öngörmedin, maaş ödemek için masayı satmışsın" diyerek analiz etmekle eşdeğerdir.

    buraya kadar yazdıklarına tamam peki bile diyebilirim
    ama şu kısım tam anlamıyla rezalet.

    --- alıntı ---
    "nasıl ki mahkemelerin şike davasını aklaması kamuoyu gözünde bir aklanmaya sebep olmadıysa, bu karar da mustafa cengiz yönetiminin genel kurul tarafından ibra edilmediği gerçeğini değiştirmeyecektir."
    --- alıntı ---

    cümlenin güzelliğine ve büyüklüğüne ben hayran kaldım şahsen ve elimde olmadan hadi ya ? gerçekten mi ? diye iç geçirdim.
    bin kere anlatıldı, bir yönetim mali olarak ibra oluyorsa idari olarak ibra etmemenin bir karşılığı yok bu" ben denize girdim ama ıslanmadım" demekle eş değer diye hatta ördekle bile anlattık ama yok beylerimiz tatmin olmamış.

    mustafa cengiz yönetimi batmış bir şirket devraldı, mustafa cengiz yönetimi malı mülkü satılmış bir kulüp devraldı, kulübün malını mülkünü satıp 4 futbolcu alan adamı ibra etti bu genel kurul o nedenle mustafa cengiz'i dünya tarihinin gördüğü en büyük kriz ortamındaki sayısal verilerle suçlamasına şaşırmıyorum çünkü mustafa cengiz aday olmasa kulübün geleceğini satan adamı tekrar seçecekti o genel kurul. o adama oy veren 1623 kişi vardı bu kulübün genel kurulunda mustafa cengiz bu adama karşı 1703 oyla seçildi.

    şimdi çıkmış utanmadan "manüpülüü ediliyorsunuz" diyor insanlar.

    mustafa cengiz yönetimi kötü yönetim olabilir ama bu kulübü onlar batırmadı. "geleceğe bakıyoruz" güzel söylemdir ama geçmişi hatırlamadan geleceğe bakanın geleceği geçmişinden farklı olmaz. bu kulübü batıran mustafa cengiz değil liseci yönetimler ve onlara oy veren genel kuruludur.

    o nedenle genel kurul adaletin hüküm sürdüğü bir yer değildir. nadir durumlar hariç hiç olmamıştır.

    ayrıca o şike davası örneğine çok sert tepki verirdim ama kırıcı olmak istemiyorum.

    ekleme : yazdıklarımın herhangi bir yerinde kendisine şu'cu ya da bu'cu demedim. benim demediğim şeyler üzerinden sosyal mesaj vermeyin. yazdıklarım çok açık yaptığı analizin tek taraflı ve adaletsiz olduğunu düşünüyorum. yazarın kişiliğine tek sözüm yok. ayrıca kendisine herhangi bir baskı da yok. fikirlerini yazıyorsa karşı görüşlerin kendisine yanıt vermesi kadar doğal bir şey yok. olayları dramatize etmeyin.
  • 27
    (bkz: #3555945)

    fatih terim türk futbolunun atatürk’üdür lafı çokça söylenir spor dünyasında. özellikle uefa kupasını aldığı dönem ve milli takımı çalıştırdığı zamandaki başarılar sayesinde kendisi hakkında bu tür yakıştırmalar yapılmıştır.

    illa 7 düvelle savaşıp cumhuriyeti kurması gerekmiyor bu tür bir yakıştırmayı haketmek için.

    futbol dünyasında 3. sınıf bir ülkenin takımını avrupa’nın en tepesine çıkarması, bu yakıştırmayı haketmesinde yeterli bir donedir bence.

    yazdığı yazının içeriğinde eleştirecek bir şey bulamayıp “ahuhahaha atatürk ile kıyaslıyor” yav demek ad hominem’dir. bundan kurtulmanın yolu da içeriği okuyup iyi idrak etmektir.
  • 16
    (bkz: #3332801)

    çok doğru noktalara parmak basılan, benim de bu minvalde şeyler düşündüğüm ama yazmaya üşendiğim bir entry giren yazar.

    burak elmas yönetiminin iletişim ve yönetim beceriksizliği ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi. hocaya dokunmasalar adam zaten kendi kendine istifa edecekti. bunu en kötü ihtimalle avrupa maçları bittikten sonra yapacaktı. adam o maçları kendine oynamayı hak görüyordu, belki de haksız sayılmazdı kendince. şimdi sen efsaneni böyle arkasından iş çevirerek gönderince insanların tepki göstermesi elbette normal oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın