dün
* kutlandı tüm ülkede.
annemi çok seviyorum;
ama
anneler gününden nefret ediyorum.
hayvan olan, zaten senede tek gün annesini hatırlıyorsa, hediye alıyorsa,
hatırlamasın, almasın kardeşim...
yine dün,
denizli'de, bir
anneler günü satranç turnuvası icra ettik.
ben de
hakem olarak görevliydim.
son tura girerken, tüm sporculara
katılım belgesi verilecekti.
belgeleri basarken, turnuva direktörü yanıma geldi.
"şu kızın belgesindeki, turnuva adı kısmını karala, okunmasın" dedi...
"neden?" dedim.
"annesi vefat etmiş" dedi, "üzülmesin".
çünkü turnuva ismi, "
annem için yarışıyorum"du.
çocukları sevindirmek için yazdığımız o başlık, bir başka çocuğu kahredecekti.
koskoca insanlar, ağlamamak için sıkarız ya dişimizi, kanatırız damağımızı...
onu yaşadım.
katılan 200 yarışmacıdan, annesinin öldüğünü bildiğimiz tek kişiydi belki.
bu örnek, sadece somut olarak anlaşılsın diye yazıldı.
bir de büyük resme bakın...
canınızdan çok sevdiğiniz annenizi kaybetmişsiniz, ve bütün ülke, günlerce bu günün reklamlarını döndürmüş.
hediye satılacak, ciro yapılacak diye, gün ticarileştirilmiş.
sen annen ile mutlusun, ama diğeri, evinde oturup ağlıyor.
ben annemi her gördüğümde sevgimi belli ediyorum kardeşim.
arada bir hediye de alıyorum.
destek oluyorum sıkıntılarına.
çünkü günün birinde göçüp gidecek ve ben pişman olmak istemiyorum.
ve o gittiğinde, her anneler günü yazısında benim içim daha çok burkulacak.
tv'de anneler günü reklamını görmeye dayanamayacağım belki.
adına düzenlenen turnuvalarda içim cız edecek.
kısacası, annemi çok seviyorum.
herkesin de çok sevdiğini biliyorum.
annesini kaybedenlerin de annelerini çok sevdiğini ve çok özlediğini biliyorum.
işte o nedenle, samimiyet yerine ticaret için pohpohladığınız bu güne lanet ediyorum.