• 100
    2007'de üniversite okumaya geldiğim, ne üniversitemden ne de kendisinden kopamadığım başkentimiz. eşimin ofisinde bir kişiye covid-19 tanısı konduktan sonra dün yaptırdığımız testlerin negatif çıkmasıyla henüz ankara'daki covid-19 bilançosunda katkımın olmadığını ifade edebilirim. akademik hayatın rahatlığı sayesinde işe gitmeyerek önlem alabiliyorum ancak özel sektörde çalışan eşim nedeniyle aldığım önlemin sonuca etkisi olacağını düşünmüyorum. adı konmamış sürü bağışıklığı denememizin sonuçlarıyla er ya da geç yüzleşeceğiz. halk olarak bu durumun altında ezilen yine biz olacağız.
  • 37
    ekim'den beri 3. kez büyük bir patlamanın yaşandığı başkentimiz. yaralılar olduğu söyleniyor. inşallah can kaybımız olmaz.

    memleket kaşarlandı artık. giren çıkan belli değil. istikrar sürüyor, türkiye büyüyor. yersen tabi.

    bu arada biri milli istihbarat teşkilatına haber versin. belki haberleri yoktur.

    edit: malesef can kayıplarımız varmış. sayı da fazla gibi duruyor. ülkeyi bu hale sokanların allah belasını versin. çıkıp pişkin pişkin konuşurlar yine yüzsüz herifler. alın size ortadoğu.
  • 75
    doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım, sevdiğim şehir. takımları beni çok ilgilendirmese de, aslında bu şehre yakışan hak ettiği bir takımı var, gençlerbirliği, taraftarının olmaması bence bu kulübün değil, ülkenin genel insan profilinin problemi maalesef.

    altyapı ve tesisleşme deyince aklına stat yapmak gelen beton kafa zihniyetinin aksine, gerçek modern anlamda altyapı ve tesisleşme için gereken hamleleri yapan, şehrine fayda sağlayan, ben değilim ama futbol romantiği iseniz taraftarları sizi en çok tatmin edecek takımlardan biri olan bu takım yerine ankaragücü'nü seçmek benim anlayabileceğim bir durum değil. pivot santrfor güzel anlatmış zaten, renkleri dahil sevilebilecek hiç bir yanı yok diğer takımının benim için.

    takımlardan bahsetmek lazımdı, seven sevmeyen herkesin haklı olduğu şehirdir. sevmeyenlerin sebeplerinden bir tanesi bile haksız değil, bu arada gençken ankara'yı bu kadar sevmezdim, sevene zaten niye diye sorulmuyor, bana da sormayın "seviyorum ulan". babam, kardeşim istanbul'da yaşar, hem iş hem aile ziyareti hem gezme için sık sık giderim, her istanbul dönüşü ne kadar keyifli vakit geçirmiş olsam da "oh be huzur" derim.

    ben biraz da tembel, üşengeç bir adamımdır, hele mental yorgunluğu hiç sevmem, bu şehir adamı yormuyor, strese sokmuyor, bunlar benim için önemli. ha soğuğuna da değinelim tabi, doğma büyüme "angara bebesiyim" ama vücudum büyük ihtimal "ekvator bebesi", kasım'dan mayıs'a her sabah soğuğuna küfrederek güne başlarım.

    kıssadan hisse, buralıyım, seviyorum, gün gelir ayrılmam gerekir ise de özleyeceğimden de adım gibi eminim.
  • 77
    üniversite için gelip başta sıkıldığım ama zamanla aşık olduğum, daha sonrasında da aşkı bulduğum şehirdir. sizlere biraz ankara anlatmak isterim. tabi önce atatürk'ün ankaraya gelişinin 98 yılını kutlayarak. gerek devasa transformers heykelleri, gerek dinozorları gerekse şifalı yokuşuyla dışardan çok komik, çok gri bir şehir.

    şifalı yokuş: https://www.tatliaskim.com/...013/05-08/128981.jpg

    çok gri olduğu konusunda hepinize ayrı ayrı itiraz edebilirim. genellikle ankara'da yaşamayanların argümanıdır bu. bundan 98 yıl önce atatürk'ün ilk geldiği sırada ankara'nın kasabadan hallice olduğu söylenir, bilinir. ancak başkent olması sonrası hızlı kentleşme adımları ve sürekli inşaat halinde olması sebebiyle konulan "gri şehir" lakabı yapışmış şehire. tabi tamamına yakını sonradan inşa edildiği için gezip gördüğüm büyük şehirler arasında en düzgün yapıya da sahip şehirdir. yer yer çarpıklaşmalar var mıdır, evet. ama genel olarak düzgün ve planlıdır. hatta öyle ki bahçelievler gibi pek fazla yokuşu olmayan semtlerde sokaklar ve caddeler o kadar birbirine paralel ve tekdüzedir ki bilmeyen birisi kolay kaybolur çünkü küçük ve birbirinin aynı dikdörtgenler içerisindeymiş gibi hissedersiniz. ayrıca bu düzenin bir artısı da üretim tesisleri şehir merkezinde değildir. şehir merkezi yaşamak için ayrılmıştır. yollar caddeler genel olarak geniştir.

    gri midir? ankara'da yaşayanlar bilir. özellikle ankara'nın kendisinden daha büyük olmasıyla ünlü olan çankaya'da her yüz metrede bir içerisinde havuzun, ağaçların, yürüyüş yollarının olduğu parklar vardır. kuğuludan çıkarsınız sizi seğmenler karşılar. biraz ötede portakal çiçeği parkı. ileride barış manço parkı. en ünlüleri kurtuluş parkı -ki büyüklüğü kadıköy sahili kadar falandır herhalde- ne bileyim göksü parkı. ankara şehir merkezi oldukça yeşildir. hatta net bir şekilde söyleyebilirim ki istanbul'dan daha yeşildir. üstelik çankaya sınırları içerisindeyseniz eğer taşkınlık yapmadığınız sürece bu parklarda dilediğiniz gibi alkol kullanabilirsiniz. ne belediye bir şey der ne de halk.

    soğuk mudur? öyle bir soğuktur ki ekşi de yapılan bir tanım cuk diye oturur. ankara, şehriyle ünlü bir soğuktur. yürürken "acaba pantolon giymeyi mi unuttum lan" diye sordurtur adama. en ufak açıklık görürse vücudunuza dair, oradan bi işler bu soğuk, bütün vücudunuz donar. kış aylarında termal içliğim eksik olmaz. ankara'da yaşayanlar için önerim ise decathlon'da 20 tl'ye satılan kayak çorapları.

    sakindir. gereksiz kalabalık var mıdır, istanbul kadar değil. ama yalnız kalmak istediğinizde göller göletler, parklar yani doğaya bir saat uzaksınızdır. işin ilginci ankara'da her yer birbirine yakındır. bir laf vardır, ankara yürüyerek dolaşılır diye. hah işte tam olarak o. ankara'yı bilenler eryaman'ı bilir. arabası olan çocuklu aileler dışında kimse yaşamak istemez orada. altyapısı falan da sağlamdır. hatta sıfır 3+1 daireler 800 tl'den falan kiralanır. ama pek talep olmaz çünkü uzaktır. toplu taşıma ile maksimum bir saat, özel araba ile yirmi dakika uzaktır kızılay'a. varın siz düşünün gerisini.

    son bir çarpıcı kıyas ile bitiriyorum conte ile gezelim görelim köşesini. geçen bir arkadaşla oturduk. ayrancı'nın üst tarafları hakkında konuşuyoruz. o bölge, adliye parkının oralar falan yani. sakin, nezih, aşırı derecede merkezi, kaliteli, konforlu ve kafelere barlara restoranlara yakın bir yer. ankara'nın en güzel yeridir ayrancı, güvenlik caddesi civarı. o taraflarda tek başınıza rahat bir şekilde yaşamak için aylık 3.500-4.000 tl civarı gelir yeterli. bu tek yaşamak için. zaten evli falansanız zaten toplam geliriniz geçiyor oraları. hadi oralar olmadı bi 2-3 kilometre aşağısı kavaklıdere/tunalı civarları için falan yeterli yani. aynı konforu, rahatı istanbul'da bulabilmek için evinizin kadıköy'de, işinizin beşiktaş'ta ve aylık gelirinizin 7.000 tl'nin üstünde olması gerekiyor. bir kere işten sonra maksimum bir saate evdesin.

    ankara'ya yolunuz düşerse bir çay içelim...
  • 47
    saat 16.30 civari annemle kardesim telefonda kavga ediyorlardi, annem "o guvenpark'ta oturma demiyor muyum sana ortalik manyak kayniyor git evine arkadaslarinla otur" falan dedi ufakliga. ben de anneme hafiften soylendim hatta; "universite okuyor kiz karisma taa buradan ankarada oturacagi yere" diye. uzerine bu patlama oldu. kiz kardesim evine sag salim ulasmis, patlama oldugunda evdeymis cok sukur de ya birilerinin kiz kardesleri? abileri? anneleri? babalari? evlatlari? onlar ne olacak?

    bugun kurtulduk cok sukur diyoruz da yarin ne olacagimiz belli degil. antakyada yasiyorum, kardesligin ve huzurun baskenti deriz bu sehre. bu sehrin 30 km otesindeki ilcesinde bile -reyhanli- bir kac sene once ilce merkezi havaya uctu. sehirde de suriyeliler yuzunden huzur falan kalmadi. bu sehrin sakinleri olan bizler surekli tedirginiz. kardesim ankarada okuyor, surekli elimiz telefonda. surekli korkuyoruz onun icin. kiz arkadasimin atamasi kars'a yapildi. aklimin birazi da hep orada. cunku teror var. insanlar kaciriliyor, sehit ediliyor. annem her gun nisan hazirligi icin carsiya cikiyor, gitme uzun carsiya falan diyorum, cok kalabalikta dolasma diyorum. nisan hepsi hepsi bise almasanda olur diyorum. babam her gun okuluna gidiyor. 3000 ogrencisi var calistigi okulun. bise diyemiyorum adama. ama korkuyorum onun adina da.. korkuyoruz abiler. durum cidden kotu. memleketin hali icler acisi. dogusundan batisina guneyinden kuzeyine her yer tehlike altinda. her yerden dumanlar yukseliyor. insanlar korkarak yasiyorlar ve buna alisiyorlar.

    yukarida bir kac yazar arkadasimiz daha belirtmis, yarim saat once patlama alaninda olan var, butun gun orada oturup patlamadan hemen once kalkip evine giden var. patlamadan on saniye farkla kurtulan var. var da var... ama maalesef sorumlularda seref yok, haysiyet yok, namus yok, insanlik yok, duygu yok.. kendi vatandaslari katlediliyor. sucsuz gunahsiz yuzlerce insan patlamalarda, teror olaylarinda, is kazalarinda, madenlerde can veriyor. ama bizimkilerin umurunda degil. ne diyelim boyle devam etsinler. kendileri fil biz cimeniz. eziliriz eziliriz ama bir gun elbet biz de ezeriz. bu kadar insanin gunahina ve kanina giren hirsiz ve katil sorumlulara sunu soylemek istiyorum;

    "yarin hakkin divanina varinca,
    suleyman'dan hakkin alir karinca.."

    edit: erdogan'in uefa'dan ceza almamizla ilgili yaptigi aciklamalari yorumladigim entryi "ilgi alanimizin disinda" diye silen moderasyon, size de tebrikler. adam galatasaray ile ilgili acikklama yapiyor ben yazar olarak bunu galatasaray sozlukte yorumluyorum ama ilgi alanimiza girmiyor oyle mi?

    bunu da silin. nasilsa ilgi alanimizin disinda. nasilsa biz spor hatici hic bir seyle ilgilenmeyen moronlariz. birilerinden cok farkiniz kalmadi zaten su hareketlerinizle.
  • 124
    kozmopolit bir kenttir. her telden insan bulunur, her telden mahalle vardir. köyden kente göçmüş hala sehirli kafasina alisamamis mahallesi de vardır, yüzyıllardır sehirli gibi yasayan mahallesi de vardir.
    ankara'yi tek duze bir eksene koyamazsiniz. sadece memur kenti ya da sadece ogrenci kenti gibi dusunemezsiniz. evet 90'lara kadar öyleydi. tamamen gri, soguk bir memur kentiydi. ogrencilik de guzeldi o yillara kadar ancak bir ogrenci kenti havasi tam hakim degildi. ama simdilerde her sehirde oldugu gibi her telden her sey bulunur.

    oyle pahali bir sehir diyip kenara da atamayiz. 3.500'e de kiralik ev bulursunuz, 30.000'e de. kalkip da orta halli insanlarin yakininda bile gecmedigi semtlere giderseniz 30binlik evleri görebilirsiniz. ortalama bir devlet memuru gayet de guzel bir evde ve semtte oturabilir. bu konuda yenimahalle tavsiyemdir.
  • 93
    nikahım için istanbuldan geldiğim şehir.

    tamam istanbulda da insanlar yerine göre dikkatsiz sorumsuz olabiliyor da bu ankaradaki sorumsuzluğa tahammül etmek o kadar zor ki. en çok korkması gereken yaşlardaki insanların burnu açık. maske takmayan ya da takıyormuş gibi yapan insanla dolu etraf. bir de anlamadığım nefes sadece ağızdan mı alınıyor? milletin burnu hep açık burda. dün bir dolmuşa binme gafletinde bulundum, dolmuş şoförü maskesiz, içerde dayılar dekolteli maske kullanıyolar yine burunlar dışarda, aksıran mı dersin hapşuran mı. bu tabloyu görünce de diyorum ki sanırım olması gereken bu. bu düşüncedeki insanlar belki de zayıf insanlar. güçlü,akıllı olanın hayatta kalma kuralı, belki insanlar üzerinde de böyle işliyor. resmen doğal seçilim.
  • 102
    covid 19 vakalarının inanılmaz derecede arttığı ve istanbul’u katladığı söylenen şehir. ankara’da yaşıyorum. semt olarak cahillerin ağırlıkta olduğu semtlerde patlamış durumda. dikkat eden semtler şu an çok şükür iyi durumda. bu bilgiyi verme sebebim şu: ankara’da patlama sebebi bakanlıkların çalışmaya devam etmesi olabilirdi. fakat artışın sebebi bu değil. bazı semtteki vatandaşların düğünler,cenazeler,günler yapmaları; maske kullanmadan, kişisel hijyenlerine dikkat etmeden sürekli gezip tozmaları. patlamanın nedeni bu iken istanbul’u ikiye katlamış olma ihtimalini gerçekçi bulmuyorum ben. türkiye’nin her yerinde durum böyledir muhtemelen. herkesin tatile çıktığını düşünürsek istanbul’daki insanların tatile gittiğini ve döndüklerinde şehrin mahşer alanına dönecek olması da pekala mümkün. ayrıca verilen sayılar tamamen yanlış. siz o sayıları en az 5 ile çarpın. özel hastanelerin bazıları veri girişi yapmıyor, hastaneler pozitif vakaların aileleri ve yakınlarını teste tabi tutmuyor, evde kendilerini karantinaya almalarını söyleyip yolluyor. 5 kişilik bir ailenin 1 üyesinde covid varsa 4 kişide varsa bile sayıya eklenmiyor. filyasyon geç yapılıyor ve hastanın en çok etkileşime girdiği 2 kişi soruluyor daha sonrasında o kişilere filyasyona gidiliyor. okullar açılırsa durum daha da kötüleşecek. tekrar nisan-mayıs aylarına dönmemiz muhtemel. felaket tillahlığı yapmak istemem ama ülkece el birliğiyle ülkeyi bu duruma sokacağız gibi duruyor. ayrıca kargo çalışanlarına çok dikkat edin. özellikle ptt kargo’da eleman sıkıntısı yaşanıyormuş. son zamanlarda daha yakınıma girmeye başladı virüs. bunun tesadüf olmadığını düşünüyorum. lütfen dikkat edelim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın