• 51
    her anadolu kulübünü birkaçının transfer politikaları nedeniyle eleştirmek yersiz. misal karabükspordan ishak gündeme geldiğinde tolunay kafkas ve karabüklü yöneticiler genç oyuncu, önünü açarız minvalinde şeyler söylemişlerdi. yüksek bonservis talep eden kulüplerin ortak özelliği fenerbahçenin kuması olmalarıdır. kayserispor düştü diye sevinirken şimdi de erciyes çıkmış yasin için 5m€ istiyor. erciyes, eskişehir, kayseri,
    gençlerbirliği, sivas gibi kulüpler süper lig yüzü görememeli.
  • 60
    fm oynarken eğer acemiysen veya oyunu yeni kurduysan büyük takım alırsın. eskiler bilir , cm 01-02 oynayan herkes ilk başlarda roma veya lazio'yu mutlaka almıştır. türkiye ligi açıldığında herkes galatasaraya tsigalko'yu getirmiştir. ama bir süre sonra, 3-4 kere cl şampiyonluğu alındıktan sonra falan artık büyük takım sıkar. ya ligin orta sıralarından bir takım ya da alt liglerden bir takım alıp onunla başarıya koşmak ister herkes.

    kötü takımlarda kural şudur. acık para edecek adamı sat. yerine potansiyelli adam al, paran yetmiyorsa o adama, altyapıdan adam çıkar. onları yıldız yap. hedefe giderken takımın kilit bir kaç oyuncusunu asla satma veya fahiş fiyat iste, yerleri doldurulabilecek adamları sat.

    anadolu kulüplerinin çoğunun forma satış geliri yok veya çok az. stad geliri hemen hemen yok. adamlar yayın geliri, bulabilirlerse sponsor geliri, iddia geliri ve oyuncu satışından gelen gelirle dükkanı çeviriyorlar. bu durumda hangi kulüp hangi takım elindeki iyi oyuncuları yok pahasına veya tam değeri değerine vermek ister ki? sonuçta ligde yabancı sınırı var ve her takım 6 yerli oyuncu oynatmak zorunda.

    çok samimi olarak söylüyorum, ben de anadolu kulüplerinde yönetici olsam ben de oyuncu satmak konusunda adamın değeri 3'se 5 isterim. bu çok ama çok normal.

    normal olmayan büyük takımların, özel olarak galatasarayın, salihe, sercana, yiğite, şimdi yasine 3'erden 10 küsur milyon euro sadece bonservis ödemesi. yıllık maaşlarıyla birlikte bu tutar 20 milyon euro. kusura bakma sen kerizsen seni silkeleyecek birisi mutlaka bulunur. o 20 milyon euroyu altyapıya yatır. adam gibi hocalar getir, hayvan gibi maaş ver hocalara. 50 kişilik genç çocuk arama timi kur. ne kadar potansiyelli çocuk varsa daha altyapıdan topla. tesislerini geliştir. 3-5 sene sabret, ondan sonra sana yasine 2,5 milyon euro çektiklerinde kıçınla gül.

    ya da abuk sabuk adamlara 2-3 verip kadronu çer çöple dolduracağına git 10 milyon ver hakanı al, 10 milyon ver emre can'ı al. hem kadro kaliteni arttır hem de abuk sabuk heriflerle muhatap olacağına adam gibi profesyonellerle muhatap ol. yurt dışındaki takımlar için hakanla x bir almanın hiç bir farkı yok. o yüzden fiyat farkı da yok. ama türkiyede adamın elinde sadece yasin varsa yetenekli, ona da kimse kusura bakmasın 2,5 milyon euro ister. ne de olsa karşıda salihe, yiğite, sercana daha fazlasını vermiş bir takım var.

    yaptıkları şerefsizlikler, söz verip caymalar, veya duruma göre göt baş oynatmalarını tabi ki kabullenemeyiz ve doğru değil. ama adamın elindeki topçuyu isterken, ver şunu 3 kuruşa dersen adam da senin benim yapacağım gibi vermez. herşey arz-talep.

    sen uyanık ol, onlara muhtaç olma. en yakın örnek almanya. adamlar altyapıya hayvan gibi yatırım yaptı. sonuçta ortalığın .mına koyan bir milli takım, cl şampiyonu ülke takımı ve herkesin artık yana döne seyrettiği bir lig.

    biz bu kafayla daha çok 2,5 - 5 milyon eurolar öderiz.
  • 68
    anlam veremediğimiz yeteneksiz yerli futbolcular ve yerli teknik direktörler hep iş buluyor ya bu kulüplerde işte, arkasında "abi-kardeş-baba-aga" muhabbeti var hep. ondan mütevellit bu kulüpler yerlilerle ödeme konusunda hiç problem yaşamıyorlar. "sen bizim evladımızsın, bizi idare et x kardeşim." vs. türünden yaklaşıyorlar meselelere. onlar da bunların suyuna gidiyor hep çünkü haklarında tek kötü laf edilirse, bir mimlenirlerse bu yeteneksizlikle hiçbir yerde iş bulamazlar, onlar da biliyor. bu nedenle her iki taraf da birbirini idare ediyor.

    yabancılara da aynı tavrı sergilemek isteyince de alışmadıkları bu tepkiyle karşılaşıyorlar tabii ki. çözüm? sorunu ötelemek tabii ki. ben adamı kadro dışı bırakayım, sözleşmesini feshedeyim, parasını vermeyeyim, bir dahaki dönem burada kalır mıyım kalmaz mıyım o belli değil bile, bir dahaki yönetim uğraşsın bu dertle. nasıl olsa türkiye'de kulüp başkanlığı neticesinde kulübe kazandırdığım borcun bir sorumluluğu yok. kulübü nasıl yönetmiş olursan ol süper bir reklamın oluyor ama en ufak bir yükümlülüğün olmuyor.

    bu da türkiye'nin acı gerçeği ne yazık ki.
  • 69
    yapacağım genellemeyi mümkün olduğunca ve takip edebildiğimce özele indirgemek istiyorum. diğer kulüplerde de bahsedeceğim kulüplerdeki olaylar var, ancak detay bilmediğim ve araştırmaya ihtiyaç duyduğum için şu an yazamayacağım.

    şimdi dikkatimi çeken şu anadolu kulüpleri var: bursaspor, eskişehirspor, kayserispor, gençlerbirliği.
    bu dört kulüp için de zaten bir futbolcunun hak araması büyük ayıp. tüm dünyanın büyük sorunu olan "bullying" yani zorbalık dediğimiz şey, avrupa ve amerika'da iyice ciddiye alınmaya başlandı. nedir bu zorbalık? hepimizin olmasa da çoğumuzun ilkokul ve lisede yediği halt işte. sınıfın sessiz çocuğunun üzerinden espriler yapmak veya onu itip kakmak. itip kakan aramızda çok fazla yoktur ama o esprileri çoğumuz yapmışızdır bence. neyse, bu artık amerika ve avrupa'da büyük mesele olarak ele alınmaya başladı. eskiden orada da burada da bunları bildirene "ispiyoncu" der geçerdi insanlar. aralarına almazdı kimse. artık bu durumların bildirilmesi orada ispiyonculuk olarak ele alınmıyor. türkiye'de hala böyle. hadi sınıfınızda biri sessiz bir oğlanın parasını alsın ve bunu siz bildirin müdüre. bu duyulursa bakın bakalım kim kalıyor etrafınızda.
    hala ilerleyemedik bu konuda. kulüpler de oyuncular üzerinde zorbalık yapıyor. paran mı var kulüpte? x kulüpte kimsenin parası kalmaz gibi beylik laflar gelir. abi tamam da ben hak ettiğim parayı, sözleşmede bana belirttiğin tarihte almak istiyorum. bak ihtiyacı mı var meselesi bile yok ortada. x olayı, y tarihinde yapılacaktır denmiş mi? o zaman x olayını y tarihinde yapacaksın. zorbalık yapmayacaksın. hak ettiğini isteyene hak ettiğini vereceksin.

    yine bu dört kulübün oyuncuları için bosman kuralının kullanılması terbiyesizlik, ayıp, haysiyetsizlik, onursuzluk falan. hatırlayın ya. ali turan kaç ay top oynayamadı. tarık çamdal eskişehir tarafından nasıl tehdit edildi. ne zaman bosman kuralının kullanılma ihtimali olsa anadolu takımlarında, futbolcu bir şekilde tehdit edilir. lan imzalasaydın sene başı? imzalamıyorsa oyuncu para kazanmak adına satsaydın? senin kafan sadece zorbalığa çalışıyor tabi.

    bir de gençlerbirliği ve bursa için konuşayım. biriniz şampiyon takım iyi kötü. gram üzerine koyamadı kaç senedir. seyircin var, tarihinde şampiyonluk var, ama üzerine koyma yok. organizasyonu iyi kurun artık be kardeşim. kafa yok mu sizde?
    gençlerbirliği de parası olan, borcu olmayan, altyapısından iyi kötü futbolcu çıkarabilen, başkentin takımı. kaç kere kafaya oynamış gençlerbirliği son 10 senede? böyle bir rezalet olabilir mi ya? ekonomik olarak güzel durumdalar. ancak önemli olan ekonomiyi sağlam tutarken bir yandan da kendini zora sokmayacak en iyi transferleri yapmak. sen yine kar et, ama 10 kar edip 6. olacağına 2 kar et, 3. ol. sonraki sene 1 kar et, şampiyonluğa oyna. şampiyon mu olamadın? sonraki sene 3 kar et, elindeki sağlam kadroya biraz takviye yap ilk 3'e oyna.

    kafa yok yemin ederim ya.
  • 70
    öncelikle harbi anadolu takımları(bursa, sivas, gençlerbirliği vs) ve belediye takımları(başakşehir, osmanlı, akhisar) olmak üzere 2 gruba ayrılırlar.

    belediye takımları: maaş günü gününe yatar çünkü sermayesi devlettir. taraftar baskısı ve hırsndan saçmalayanı yöneticileri olmaz genellikle. lakin sermayelerinin devlet olması nedeniyle haksız rekabet de oluşturmuyor değillerdir.

    harbi anadolu takımları: genellikle seyirci baskısı, futboldan hiç anlamadığı halde çok param var ama şehirde beni kimse tanımıyor biraz popüler olayım diye kulübün başına geçmiş şehrin zenginlerinden başkan ve yöneticileri vardır. bir futbol takımından çok bir pavyon gibi bir mafya kuruluşu gibi yönetilirler.

    mesela harbi anadolu takımında oynayan bir oyuncuysanız 3 aydır ödenmeyen maaşınızı istediğinizde hain ilan edilip kadro dışı kalabilirsiniz. ya da bossman kuralı ile 3 büyüklerden birine transfer olmak için anlaşırsanız yöneticilerinizin öğrendiği gün sezonu kapatırsınız. çünkü orada futbolcu ve insan olarak pek bir değeriniz yoktur.

    bu takımların en önemli gelir kaynakları her yıl 3 er 5 er tane çok ucuza getirdikleri gurbetçi oyunculardan parlayanları istanbul'a fahiş bonservis ücretleriyle satmaktı. yabancı sınırının genişletilmesiyle bunu da artık öyle eskisi gibi yapamayacaklar.

    dileriz bu durum zamanla onları profesyonelleşmeye, futbolun doğrularını yapmaya iter, yoksa eskişehir ve sivas bu sene küme düşüyor. sıra yavaş yavaş diğerlerine de gelir. meydan hızlı bir şekilde olmasa da yavaş yavaş belediye takımlarına ve şuan sayıları az da olsa futbol aklıyla yönetilen anadolu kulüplerine kalır.

    türk futbolunun bu harbi anadolu kulüpleri adını verdiğim kangrenden kurtulmaya ihtiyacı var. hem de en az aziz yıldırım ve yıldırım demirören'den kurtulmaya ihtiyacı olduğu kadar.
  • 71
    bu kulüplerde oynayan oyuncuların neredeyse ekseriyetiyle ilgili şöyle bir gözlemim var; düşündüklerini gerçekleştirseler ne olacak merak ediyorsunuz. yani zaten düşündüklerini gerçekleştiremiyorlar genel olarak ama, bazen öyle tercihlerde bulunuyorlar ki, örneğin pası düşündüğü yere gönderse, orada kimse yok. oynamış olmak için oynuyorlar bazen.
  • 72
    2017-2018 sezonuna nasıl hazırlandılar acaba. az biraz trabzon'u ve antalya'yı biliyoruz diğerleri kapalı kutu hüviyetinde şu an.

    umarım zirveye oynayacak takımlara çelme takma potansiyeli yüksek takımlar izleriz. 3 büyükler + başakşehir'den başka trabzon zirveye oynayacaktır. antalya ve konya da dişli takımlar olacak gibi duruyor. diğerlerinden de çıkar inşallah 2-3 takım da lige heyecan gelir biraz.

    edit: imla
  • 73
    aralarında kayserispor'un bu sezonda etkisinin hissedileceğini düşünüyorum. taraftar bu sezon geçen sezona göre kombinelere iki üç kat daha fazla önem verdi. yaklaşık 10 bin kombine satıldı. localar neredeyse bitti. yeni açılan kayserispor store'da yeni sezon formaları saatler içerisinde tükendi. ayrıca yönetim 6 ağustos 2017 tarhinde kadir has stadyumu'nda sezon açılışı etkinliği düzenledi. camiada moraller yerinde. neredeyse iki takım kuruldu sıfırdan. tabi ki bu durumda siyasi bir desteğin olduğunu anlamak çok da zor olmasa gerek. ama hepsi bir yana kayserispor anadolu kulüpleri içerisinde bu sezon* büyükleri zorlayacak tıpkı 2016-2017 sezonunun ikinci yarısında gs, fb, bjk ve ts'den puan aldığı gibi.
  • 74
    bazılarının hücum hatları:

    antalyaspor
    ---maicon----------el kabir---
    --------menez---eto'o--------

    bursaspor
    ---deniz---batalla---accam---
    ------------stancu-------------

    beştepespor
    ---visca----mossoro----elia---
    ------------adebayor----------

    kasımpaşa
    --mensah--neumayer--trezeguet--
    -----------adem büyük-------------

    kayserispor
    --deniz türüç---------------güray--
    ----------wellington---gyan--------

    alanyaspor
    -----------emre akbaba------------
    ------wagner love----mbilla-------

    trabzonspor
    --bongondo----yusuf----castillo--
    ------------burak yılmaz-----------

    gerçekten ürkütücü. 'kağıt üzerinde' bu kadar kaliteli ve kıran kırana geçmesi beklenen başka bir sezon olmamıştı herhalde. kurulan güçlü kadromuza rağmen işimiz hiçbir yerde kolay değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın