özellikle şebnem ferah'ın
hoşçakal parçasını ne zaman duysam o gün geliyor gözümün önüne ve yaşlı başlı bir adam olmamam rağmen çocuk gibi ağlamaya başlıyorum. geçen cumartesi
* hanım "beni sinemaya götür" dedi bende götürdüm. film olarak "aşk tesadüfleri sever"e gitmek istedi tabi ben bir iki trip attım çünkü sevmiyordum aşk meşk filmlerini zevk alamıyordum. ayrıca sinema öncesi takımın ibb ye yenildiğini öğrenmem ve kadıköy'de fenerbahçelilerin kasımpaşa ile yapacakları maç öncesi dolaşmaları da üzerine eklenince benim moral sıfırlandı. girdik sinemaya başladık izlemeye. filmi anlatacak değilim ama filmin bazı yerlerinde bazı kadın seyirciler buna hanımda dahil bazı sahnelerde ağladılar. ben tabi ki ağlamadım. aklımda hep takımın hali ne olacak soruları vardı. zevk alamıyordum bana film işkence gibi geliyordu bu moral bozukluğuyla. ama filmin sonunda birden şebnemciğimden
hoşçakal parçası çalmaya başladı. beynimden vurulmuşa döndüm. zaten doluydum a.q. zaten moraller alt üsttü buda çalmaya başlayınca durduramadım kendimi ağlamaya başladım. tabi hanım bunu filmin sonundaki duygusal sahneye yordu. bende bir yandan ağlayıp bir yandan sağdaki soldakilere belli etmemeye çalıştım ama olmadı saklayamadım. film bitince de bana yer gösteren adam suratımdaki göz yaşlarını görünce sırıttı. "içimden a.koyduğum ne gülüyosun ben filme değil ali sami yen'e ağlıyorum" dedim.
böyle işte ne zaman "hoşçakal"ı dinlesem durduramıyorum kendimi.
edit: imla