bizlere derinden bir vayy bee dedirtir. son güne kadar oranın bir parçasıydı geçmişten günümüze her yaştan, her kesimden taraftar. o son zamanına kadar sevincinde de, üzüntüsünde de gözlerden damla damla yaşlar dökülüverdi stad duvarlarına, koltuklarına, çimlerine... o gün ise tüm aşıklar elleri sım sıkı şekilde birbirlerini tutacak. herkesin farklı zamanlarda ve farklı anlarda yaşadığı tarihi maçlar, galibiyetler, sevincler, üzüntüler yeniden canlanacak. gözlerimiz açık ama bir o kadar da uykuya dalacağız son 90 dakikamızda. izlerken uyuyacağız. bir düdük sesi duyuyoruz. evet hakem penaltıyı çaldı. ali sami yen'deki son maçımızda bir penaltı atışı kullanacağız. haydi bakalım bu şans kime nasip olacak derken bir bakmışız yıllar öncesine gidivermiş beynimiz ve kalbimiz...
sami yen'de büyük bir sessizlik hakim. topun başında
ümit davala! haydi ümit, haydi aslanım! ne olur at bu golü. ne olur ümit... diyordu tüm stad.
-ve gooool. heyyt be! aslanım benim be! aslanlarımızsınız. çıldırmıştık o gece... anonscu devreye girdi.
22 ümit davala! işte o gün
milan gibi bir devi
ali sami yen çimlerine gömmüştük. ne de güzel bir gündü. hem de bizim adımıza kötü giden bir gecenin güzel biten maçıydı. kaç yorumcu, kaç gazeteci notlarını yırttı ve attı bir bilseniz.. bu maçın son dakikaları yeniden ve ayrı bir değerlendirmeye alındı. türk futbolu adına yaşadığımız en önemli geri dönüş maçıydı belki de. hatta en önemlisiydi. çünkü ben hiç hatırlamıyorum
galatasaray dışında futbol adına en üst mertebeye ulaşan bir başka türk takımını. o penaltı bir nevi şampiyonlar ligi şampiyonluğunu da getirmiş oldu. çünkü uefa kupasını aldıktan sonra bir de üzerine süper kupa'da şampiyonlar ligi şampiyonunu yenen bir galatasaray vardı...
3-5 saniyemiz bir anda böyle geçti. milan maçına gittik aniden. fakat tekrar yaşadığımız an'a dönüyoruz. şimdi topun başında
harry kewell! haydi harry, haydi aslanım. atarsın sen! ve gooool! attı be! aslan harry. helal olsun be aslanım. ali sami yen'de, son maçımızda attın penaltını. golünü yazdırdın tabelaya. fakat bunun önemi çok büyük. ileride anlayacaksın. bir tarih kitabı yazılacak burayı anlatan. sayfalarında en baştan en sona hepinizin adı yazacak. bir devri başlatan
ali sami yen ve arkadaşları ilk sayfada bizleri selamlarken, senin attığın son penaltı golü de son sayfada hepimize güzel bir teselli olacak. işte böyle kapanacak
ali sami yen stadyumu'nun kapıları. burası için ter dökmüş, kafa yormuş, destek olmuş herkesin ama herkesin adı o kitapta yerini alacak.
son dakikalarımıza giriyoruz evimizde. böyle bir hüzün görülmemiştir dünya üzerinde. bizlere,
maracana ağlıyordu denmişti. öyle bir atmosferin bir daha yaşanılamayacağını söylemişlerdi. fakat görüyorum ki çok daha fazlasını yaşıyoruz şu an. bir tek kişi yok ki hüngür hüngür ağlamasın. eminim
maracana bunu hissediyordur. o da eşlik ediyordur belki bizlere. ya da arkadaşı olan
ali sami yen stadyumu'na.
artık bizi burada tutan son düdük de çaldı. yani bunun anlamı,'' haydi yeter artık. eve gitme vaktiniz geldi.'' idi. maç bitiminden yaklaşık 1 saat sonrasına kadar güzel kutlamalar yapıldı. lazer gösterileri, fişekler, sanatcılar. çok güzeldi. fakat o da bitti. herkes evinin yolunu tutmaya başladı. gitti... bir alışkanlığım vardır benim. uzun süre yaşadığım semtten ve evden çıkar başka bir yere gidebilirim. zamanın ve hayatın ne getireceği belli olmuyor işte. fakat bundan daha farklı bir şeye değinmek istiyorum. taşınma işlemleri halledilir. ev boşaltılır. bom boş bir ev, odalar, salon, mutfak... tek bir tane halı bile yok yerde. seramikler, fayanslar, parkeler... en uygun zamanı beklerim. ve sonrasında o garip alışlanlığım kendini belli eder aniden. evde kimse yokken teker teker dolaşırım bütün odaları. hepsiyle vedalaşırım. son bir kez daha bakarım içlerine. göz göze geliriz. o duvarlar öyle şeyler anlatır ki hiç beklemediğim anda. aniden nemlenir gözlerim. o eski yok mu? işte onlar çok hüzünlendirir beni...
aynı şekilde sami yen de boşaltıldı. ne yaptım, nasıl yaptıysam bir başıma beklerken buldum kendimi. ışıkların büyük çoğunluğu sönmüş vaziyette. çok cılız bir ışık hakim stadımıza. olsun, bu bile yeter. zaten vedalaşıyoruz. göz yaşlarımızı görmeyelim. böylesi daha iyi. teker teker dolaşıyorum her bir basamağı, her bir koltuğu, her bir merdiven boşluğunu. dokunuyorum hepsine iç geçirerek. zaten ayrılık belli. kaçınılmaz. fakat yıkım da neyin nesi? hani derler ya, ölüm olsaydı da ayrılık olmasaydı. o dediklerini yaşar gibiyim şu an. hem öldürüyorlar, hem de ayırıyorlar bizi. artık hissediyorum. ben ağlarken aynı anda eşlik ediyor mabedimiz. içten ve boğuk gelen sesi hisseder gibiyim. o anda bir tek seyirci varken yağmur yağmıyordu. yani orada bulunan son seyirci belki de bendim. evet o esnada sıcak bir gece hakimdi. fakat gözlerimden akan yaşlar ıslatıyordu çimleri...
bunu bana yaşatan ali sami yen'i hiçbir zaman unutmamak adına kalbimin ve beynimin asla söküp atamayacağı bir köşesine kazıyorum.
bunu yazarken öyle bir mürekkep kullanıyorum ki asla silinmez. göz yaşı ile destekliyorum kalıcı olsun diye...