metrobüsten inersin, yürürsün otobüs duraklarının yanından. trafik sıkışık, her yer tıklım tıklımdır. yalnızsan eğer biraz yabancılık çekersin. sonra yaklaşırsın yavaşça store un olduğu yere.
derinlerden gelir dudaklarına bir tezahürat ya da bir marş. usul usul bırakıverirsin dudaklarının arasından. sonra saate bakarsın başlamak üzeredir nerdeyse maç. yeni açık girişi tıklım tıklımdır. yönelirsin kendi tribününe ve son kez yoklarsın cebindeki bileti ya da kombineyi. 2 kere aranırsın polislerce. turnikeden geçersin.
yorgunsundur belki ya da uykusuz. sahanın ışıkları çıkış kapısından yavaşça göz kırpar sana. ağır ağır çıkarsın o merdivnleri ve sahayı görürsün. tribünleri, sahada ısınan futbolcuları görürsün. herşeyi unutursun bir anda.
kalp atışların hızlanır. geçersin yerine. sonra bir zıplama isteği uyanır içinde, sesin yavaşça yükselir.
üçlüye çağırırsın tribünle beraber bir futbolcuyu, yumruğunu her savuruşunda ''oley'' diye inletirsin ortalığı.
evindesindir artık, sıcaklaşır ortam. kızamış burnun tekrar buğday tenine uyum sağlar.
evindesindir artık, herkes tanıdık gibi gelir.
evindesindir artık, etraf istediğin kadar aydınlıktır.
evindesindir artık, içinde bulunduğun her dakika mutluluk verir.
içine girdiğin anda ya da yakınındayken bile bu kadar mutlu olabiliyorsan, bil ki;
evindesindir...