---
alıntı ---
telegol, çıkardığı hır-gürle şöhret yapmıştır ama; geçtiğimiz pazarki son program, reytingte sınır tanımadığını tavan yaparak bir kez daha belgeledi. erman toroğlu ve ahmet çakar arasındaki ağız dalaşı; kenar mahalle kavgalarının şirretine dönüştü.
toroğlu’nun kendisine dönük konuşurken “yavrucuğum” diye hitap etmesine sinirlenen çakar; tehditkar bir uyarıyla bundan vazgeçmesini istedi.
toroğlu; programda gereksiz yere çok yüksek sesle konuştuğunu söylediği çakar’a “dilin çok uzadı ahmet, dikkat et” diye ihtarda bulundu. iş, karşılıklı ve sert atışmaya dönüştü.
toroğlu’nun “dikkat et” uyarısına sinirlenen çakar; “evet dilim uzadı, susmuyorum. ne yapacaksın?” türünde, tartışmayı ajite edecek tehditkar yanıtlar vermeye başladı. toroğlu, çakar’ın kabadayı tavrından siner gibi oldu.
görünen tablo o kadar çirkindi ki; bu tür tartışmalar çıkmasını heyecanla bekleyen ve hatta bunun için çanak tutan serhat ulueren bile isyan etti. yayında oluşan üsluptan dolayı, seyircilerden özür dileme ihtiyacını duydu.
ahmet çakar; pislik davranmayı ilke edinmiş birisi... türkiye’de ne kadar ünlü ve saygın isim varsa; hepsini aşağılamayı marifet saydı. ama ülkedeki tv yayıncılık düzeni; onun saldırgan tavırlarına prim veren bir yozlaşma içinde olduğu için, kazanan hep o oldu. oysa ahmet, eskiden öyle değildi... çakar; faal hakemliği bıraktığı dönemde, ağırbaşlı bir devlet adamı görüntüsü içindeydi. efendiliği, profesyonel olarak katıldığı ilk tv programlarından şutlanmasına neden olmuştu.
birileri ona, türkiye’de pisliğin para ettiğini öğretti ve o da işin gereğini uygulamaya başladı. adam önce şöhret sonra köşe oldu. daha da cesaretlendi.
anlayacağınız, frankenştayn’ı biz yarattık. dr. ahmet’ten, dr. victor çıktı.
ali sami alkış
http://www.stargazete.com/...-yarattik-301292.htm---
alıntı ---