2351
geçtiğimiz sezon(18-19) başında göreve geldiğinde ilk önce centilmence demeçler verip, artık türk futbolunda barış dönemi falan filan dediğinde hepimizde bir umut olmuştu. rekabeti daha seviyeli ve ideal seviyeye çekmesini bekliyorduk. 20 yıllık aziz yıldırım ve öncesindeki ali şen dönemlerinde taraftarların arasına sokulan kin ve nefret tohumları büyüyüp köklenmişti.
sonra gördük ki adam hayatı boyunca hep kazanan tarafta olmanın verdiği sınırsız öz güvenle kaybetmeye başladığında kontrolünü kaybetti. çünkü adam kaybetmeyi bilmiyordu.
fakat benim asıl tehlikeli bulduğum şey 2018-2019 sezonunda çok iyi yürüttüğü algı operasyonları ile galatasaray'ı ve fatih terim'i hedef gösterip, fikret orman gibi bir yancıyı da yanına alıp, kulüpler birliği aracılığıyla yaptığı galatasaray'ı yalnızlaştırma çabasıydı.
onlarca yıldır ülkenin en nefret edilen ve günahların takımı olarak kabul edilen fenerbahçe imajını düzeltip bu algıyı galatasaray'a çevirmeye başlaması, az çok karşılık da görmesi(anadolu takımlarının bize karşı tavrı) beni daha tedirgin ediyordu.
beşiktaş'la yakınlaşması, trabzon'la bile yakınlaşması cidden tedirgin ediciydi. bu ülkede şampiyonluk anadolu'dan geçer.
sen nefret edilen bir takım olursan şampiyonluklarının nasıl gittiğini bile anlamazsın. 2006, 2010 gibi.
şu anda fenerbahçe'nin içinde bulunduğu maddi çıkmazdan az da olsa çıkabilmesinin tek yolu 2019-2020 sezonu şampiyonluğudur.
bu sebeple de yapmayacağı şey yoktur.
fakat öyle işlere girdi ki kendisi inanılmaz antipatik olduğu gibi, fenerbahçe'yi de eskisinden daha nefret edilen bir kulüp haline getirdi.
en çok da buna seviniyorum.
dilerim bu zorlu yolda kendisinin bir kez daha kaybettiğini görürüz.
sonra gördük ki adam hayatı boyunca hep kazanan tarafta olmanın verdiği sınırsız öz güvenle kaybetmeye başladığında kontrolünü kaybetti. çünkü adam kaybetmeyi bilmiyordu.
fakat benim asıl tehlikeli bulduğum şey 2018-2019 sezonunda çok iyi yürüttüğü algı operasyonları ile galatasaray'ı ve fatih terim'i hedef gösterip, fikret orman gibi bir yancıyı da yanına alıp, kulüpler birliği aracılığıyla yaptığı galatasaray'ı yalnızlaştırma çabasıydı.
onlarca yıldır ülkenin en nefret edilen ve günahların takımı olarak kabul edilen fenerbahçe imajını düzeltip bu algıyı galatasaray'a çevirmeye başlaması, az çok karşılık da görmesi(anadolu takımlarının bize karşı tavrı) beni daha tedirgin ediyordu.
beşiktaş'la yakınlaşması, trabzon'la bile yakınlaşması cidden tedirgin ediciydi. bu ülkede şampiyonluk anadolu'dan geçer.
sen nefret edilen bir takım olursan şampiyonluklarının nasıl gittiğini bile anlamazsın. 2006, 2010 gibi.
şu anda fenerbahçe'nin içinde bulunduğu maddi çıkmazdan az da olsa çıkabilmesinin tek yolu 2019-2020 sezonu şampiyonluğudur.
bu sebeple de yapmayacağı şey yoktur.
fakat öyle işlere girdi ki kendisi inanılmaz antipatik olduğu gibi, fenerbahçe'yi de eskisinden daha nefret edilen bir kulüp haline getirdi.
en çok da buna seviniyorum.
dilerim bu zorlu yolda kendisinin bir kez daha kaybettiğini görürüz.