5
küçüklüğümden beri içimde ukde olarak kalan spor. tabi ukde olarak kalmasının sebebi tamamen tembelliğim. belki bir doktor "bir kaç ay ömrün kaldı trouble, kalan zamanını sevdiklerinle sevdiğin şeyleri yaparak geçir" derse düşünürüm. gerçi o da saçma olur 3 ay ömrüm kalmış ne işim var aikido antremanlarında, kimi dövecem diğer tarafta. bakın gördüğünüz gibi dövmek fiilini kullandım. oysa bu bir savunma sporudur. bu işin felsefesini özümsemediğimi gösterir. ama haklı sebeplerim var. bu sporu bana ve birçoklarına tanıtan süper baba dizisidir. fiko'nun bir oğlu vardı. alim. işte bu alim kız arkadaşına asılan züppeye kafa tutar ama dayak yer. bunun sonucunda intikam için aikidoya başlar ermiş bir hocanın eşliğinde. tabi o zaman "ya bizim sevdiceğimize de aynı şeyleri yaparlarlarsa"diyerekten gaza gelip yapmaya yeltendik, yeltenmekle de kaldık. diziden şunu öğrenmiştim, aikido total kavgadır. belli bir sistem, düzen, tertip vardır. oysa biz gençliğimizi kaos kavgasıyla geçirdik. gerilerden şişirilen tekmeler, hava hakimiyeti nedeniyle kafayla indirme gibi. ama bu sistemde çok açık veriyorsun, iki kavga iyiysen 3.sünde eline verirler dişlerini. ama aikido öyle mi?