galatasaray taraftarının yeni nefret objesi. galibiyetlerden sonra konuşuyormuş, mağlubiyetlerden sonra konuşmuyormuş. çünkü muhtemelen mağlubiyetlerden sonra ağlıyor adam.
ben abdürrahim albayrak'ı sevmem.
bu tarz insanlara da itibar etmem.
çevremde barındırmam, değerli vaktimi israf etmem.
ancak türkiye gerçeğinde faydalı oldukları da inkar edilemez.
bu gün, bu devirde, bu adam galatasaray'a lazım.
o yüzden bu şekilde yıpratmak gerçekten dünyanın en saçma işi.
eleştirdiğimiz insanı iyi tanımakta fayda var. abdürrahim albayrak mantığıyla değil de duygularıyla hareket eden bir insan. hezimet yaşadığın maçtan sonra çıkıp da ekran karşısında açıklama yapmıyorsa yapacak gücü kendinde bulamamıştır, hepsi bu. veya belki de o açıklamayı yapması uygun görülmemiştir. içindeki duyguyu karşısındaki insana doğrudan geçiren bir bireyin zaten duygusal zekası yerlerde bir topluma, hele hele öyle bir durumda mutsuzluk ve umutsuzluk aşılaması hiç doğru olmayacaktır.
her biriniz mükemmelmiş gibi sadece eleştirecek şey arıyorsunuz. ararsan altında bile kusur bulursun. biraz da elindekinin sana ne kattığına bakmak lazım. illa birilerini düşman ilan etmek yersiz. abdürrahim albayrak'tan hatasız bir insan bekliyorsan hayat algında bir bozukluk var senin. bu adam özsaygısı az, türlü saygı yok edici davranışlarının medyaya yansımasını hiç umursamayan bir insan ve sen bu insana mükemmelliyetçilik bekleyerek bakıyorsun. silkin, kendine gel amk????
bakıyorum da abdürrahim albayrak bir düşman, zaten satılmaya çalışıldığı belli olan belhanda, feghouli, maicon bir diğer düşman... bunlar olmasa emre, eren, muğdat düşman olacak. zaman zaman fernando reges ve muslera da bu role oturtulmaya çalışıldı. esasında camiadaki her isim için fırsat kollanıyor. ekranda görünseydi mustafa cengiz de düşman olacaktı bu gün. aklınıza gelmedi ekrana çıkmayınca. bi rahat bırakın yahu. bu oyuncuları satmamız ve bu oyunculardan satana kadar faydalanmamız gerek. biz ise oyundan çıkarken ıslıklayıp piyasalarını düşürüyoruz. sağda solda kin kusuyoruz. başarılı olması için şartları zorlaştırıyoruz.
galatasaray'ı mı seviyorsunuz, yoksa içinizdeki nefreti kusacak bir yere mi ihtiyacınız var bunu biraz düşünün. taraftar olarak tepkilerimizi verirken filtreye ihtiyacımız var. tamamen iç güdülerimizle hareket etmek zarar veriyor. eleştiri adı altında ruhunuzun tatmin edemediğiniz kısımlarında oluşan zehiri her yere saçmaktan vazgeçin.
bir insanı bir defa eleştirirsin. ama temcit pilavı gibi her fırsatta, haftada 5 ayda 50, senede 1000 kere aynı sert üslupla aynı eleştiriyi tekrarlayınca zarar veriyor. bakıyorum da kimi eleştirilerde yapıcı olma kaygısı hiç yok. belhanda ölsün. peki ölsün. sonra? kime faydası var? çok değil 1-1,5 sene önceye gidin. rodrigues ölsündü. galatasaray'ın kanat oyuncusu olacak seviyede değildi bu adam. iyi ki dursun aydın özbek bunu diyen adamdan akıllı çıktı. neyse allahtan o artık yok. ama kendi anlık duygusal kararlarına her şeyden fazla güvenen, bir şeyleri yok etmek için eleştirmezsem ölürüm taraftarı hala var.
şampiyonlar liginde 3-0'lık
* galibiyet almışsın. gelip dün söylenmişten hiç farkı olmayan bir muhabbetle ve sıfır özgün içerikle milletin sinerjisini sikiyorsun. ben bunun adına eleştiri diyemiyorum.