• 1
    türkçesi devinirlik olan kelime. çoğunlukla maçı anlatan spikerlerin galatasaray momentumu yakaladı şeklinde ifade ettikleri hızlanma kavramı.

    daha doğrusu kütle x hız ama kullanılan hali hızla ilgili bir durumdur.

    hatta ivme de kullanılır benzer anlamla.

    ukdeyi soothsayer kişisi 5 şubat 2015 saat 20:29 sularında vermiş. ayrıca "fifa oynayanların hem belası hem de kadim dostudur. ansızın terk eden sevgili olur yeri geldiğinde 4-0 gerideyken kurtarır sizi. kısacası dengesiz bir şeydir ama içimizden biridir o da." gibisinden bir şeyler demiş.
  • 3
    hala daha beşiktaş çok avantajlı olup, galatasaray için işler epey zor durumda olsa da, hatta küçümsenen fenerbahçe'nin bile az bile olsa şansı olsa da galatasaraylıların umutlu, diğer takım taraftarlarının sıkıntılı olması bariz bu sebeptendir.

    fifa başta olmak üzere bilimum spor oyunlarında bunun etkisini görürsünüz. bu momentum karşıdaysa oyun resmen size gol attırmak istemez. veya sizin yanınızdaysa en olmadık pozisyonda en olmadık adam zidane kesilebilir.

    bazen fifa kullanıcıları bunu script ile de açıklıyor ya, buna da katılıyorum gerçi.

    momentum bizde olunca gerçekten koordinatları girilmiş güdümlü patriot füzesi gibi oluyoruz. dilerim malatyaspor maçında 90 dakika sonuna dek bu momentum bizde olur.

    (bkz: 15 mayıs 2021 galatasaray malatyaspor maçı)
  • 4
    bana göre futboldaki en önemli olgulardan biri. 2021-2022 sezonu galatasaray aleyhine hakem hataları başlığını görünce yine aklıma geldi.

    tff-mhk içerisinde güç odakları bunu kullanmayı çok iyi öğrendiler son senelerde. geçen yıl başlarda biz kötü olduğumuz için uyanmamışlardı çok, sonra fatih terim ikinci yarı momentumu bize çevirdi, bir ankaragücü maçında halil umut meler eliyle aldılar elimizden şampiyonluğu. önce arda'nın ceza sahası içinde vücudundan sekip eline çarpan topta futbol oyun kuralları kitapçığı açık olmasına ve var kullanılmasına rağmen penaltı verildi, sonra 5 maç üst üste gol atan yeni transfer mohamed saçma sapan bir kararla oyundan atıldı. ne yaparsan yap, o maçı sana vermeyeceklerdi. ardından gelen süreçte de bu hakem kararları devam etti, luyindama'ya atılan tekme, yedlin'in resmen esneyen ayak bileği, babel'in bileğine basılması falan görmezden gelindi. buna rağmen sezonu 1 averajla kaybettik.

    bütün yapılanlara rağmen galatasaray'ın bu kadar yarışın içinde kalması ve burak elmas yönetiminin yönlendirilmeye açık olması sonucu bu sene bu momentumu daha baştan kırdılar. 5 maç üst üste dövüle dövüle kaybettik.

    çok iyi futbol oynadık ona rağmen mi kaybettik? hayır. orası kabul zaten. ama momentum o demek işte tam olarak. momentumunu yakalarsan semih kaya'yı sergio ramos, engin baytar'ı bernardo silva gibi görebilirsin. ama işte üst üste puanların gasp edildiğinde, kazanmaya çıkıp özgüvenini yitirdiğinde o momentumu kaybediyorsun, oyunun normalde olacağından çok daha kötü hale geliyor.

    hakem hatası dediğin şey olur. hakemi de yeneceksin dersin. nasıl olur? kötü niyetle değil, hakikaten 5 maçta bi kere skora etki eden hakem hatası olur, hadi kaybedersin, ama ertesi hafta işler düzelir. bizdeki mevzu o değil. hakem hatası değil yani. bizdeki mevzu bildiğin hakem eliyle yarıştan koparmak.

    o yüzden, şu anda elimizdeki kadroya çöp falan demeyi yersiz buluyorum. yukarıda dediğim gibi, bu formanın altında hiç beklemediğimiz futbolculardan çok enteresan performanslar da gördük. emre çolak vasıfsızı fenerbahçe'ye hagi golü falan atıyordu bi ara. çözmemiz gereken konular çok başka. bunu anlamadan da burnumuz boktan çıkmaz.
  • 5
    öncelikle, güzel türkçemiz; ivme.

    saha dışını bilmem ama saha içindeki en önemli olgu olduğunu, bunu da kaşarlanmış bir futbol izleyicisi olarak bence çoğunlukla boş koşulardan daha çok pasörlerin kalitesinin belirlediğini düşünüyorum. topu öyle bir yere gönderiyor ki bazıları koşturuyor takım arkadaşını, oyunu açıyor vesaire. ama buradaki kritik nokta sadece "ouvvv muazzam bir uzun top", "ouvvv iğne deliğinden geçirdi topu" olaylarından ziyade, takımı dikine oyun kurduğu ve hareketlendiği anlarda arkadaşlarının durması veya geriye koşmaları ile sonuçlanmayacak pasları kastediyorum. bir başka deyişle, vites küçültmeyecek paslar. aklıma ilk gelen bir örnek olarak, futbolu kafada bırakana kadar mesut özil bu işi harika yapıyordu, real madrid zamanında özellikle. "çok iyi pasör" diye ismini duyduğumuz dünya çapında orta sahaların en büyük özelliklerinin de jeneriklik paslardan ziyade hücum ivmelerini koruyan ve artıran paslarından kaynaklandığını düşünüyorum, hatta ilk izleyeceğiniz maçta dikkat edin kimin pasları hücum esnasında vites artırıyor ve küçültüyor.

    en baştaki cümleme dönecek olursak, bu futbolcular muazzam boş koşu yapan takım arkadaşlarının olmadığı takımlarda dahi parlamayı başarabiliyorlarsa bir hikmeti vardır bu ivme işinin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın