yazın bir gece, transfer gündemi haberlerini dinlerken kanepede uyuya kaldım. uyurken genelde bilincim açık olur, etrafta dönen sohbetleri duyar kimi zaman cevap bile veriririm. o yüzden üniversite yıllarında arkadaşlarla sabahladığımız zamanlarda gözlerimi dinlendiriyor ayağına resmen uyur ama sohbetden de geri kalmazdım.
herneyse konuyu dağıtmayalım. iste bu şekilde uyuduğum ama sadece haberlerin seslerini duyduğum bir ortamda julia alves diye bir futbolcunun beşiktaş ile anlaştığını öğrendim. ismini bilmiyordum, demirören yine bir yerlere para kaçırdı diye düşündüm. uyumaya devam ettim.
o günden bugüne kadar bu futbolcunun bir hayal ürünü olduğunu, uyurken kendisini benim uydurduğumu düşündüm. açıkçası zahmet edip hiç araştırmadım da. gerçek olsaydı bir şekilde görürdüm zaten.
ama meğer adam gerçekmiş ve hiç forma şansı bulamamış. bunu az önce bir haberin içeriğinden öğrendim.
içim bir hoş oldu, öldüğünü düşündüğünüz bir kişiyi karşınızda görürsünüz ya (hiç görmedim bu arada) işte öyle oldum. bu değişik duyguyu bana yaşatan başta bay tüpçü, bay mendes ve julio alves'e sevgilerimi burdan iletmeyi borç bilirim.
*