resim
Johan Erik Calvin Elmander
Takım:Holmalunds IF
Mevki:Santrfor
Yaş:43
Boy:1.88
Uyruk:İsveç
  • 1387
    elmander'i neden seviyoruz? bu soruyu fenerbahçeli bir arkadaşım* sormuştu. "neden bu kadar seviyorsun bu adamı?" diye... benim bir iki yavan cümlemden birkaç gün sonra, arena'da 1-2 kaybettiğimiz derbide* elmander, neden bu kadar sevilecek bir adam olduğunu şu sahneyle göstermişti: https://p.twimg.com/AsojbjgCMAAl-6F.jpg

    hakikaten, neden seviyoruz bu kadar elmander'i?
    sistemimizin en kritik oyuncusu olduğu için mi? evet, ama yetmez. neden bu kadar seviyoruz? bütün sezon boyunca, istisnai bir-iki durumun dışında tek bir kez etrafına negatif enerji saçmadığı için mi? evet, ama yetmez. neden bu kadar, neden dünyalar kadar? arena'daki 0-0'lık mersinmaçında* kaçırdığı gollerin özrünü maçtan sonra tribünlerden mahcup bir edayla dilediği için mi? evet, ama yetmez bu da onu neden bu kadar sevdiğimizi anlatmaya.

    yüzü gözü kan içindeyken, itirazdan gördüğü kartın özrünü dilemeyi düşünecek kadar naif bir insan olduğu için mi? yetmez. dili, dini, kültürü, her şeyi bambaşka bir ülkede hissetmeye çalıştığı aidiyetiçin mi? evet, ama yetmez. her golden sonra yüzünü hırs kaplamışken, asisti yapan oyuncuyu alıp yanına tribünlere koştuğu için mi? evet, ama yetmez. koşulacak bir top varsa koştuğu için mi? dakika 90+2 skor 2-0 lehimizdeyken dahi adam kovaladığı için mi? evet, ama yetmez. avrupa şampiyonası'na buçuk kala, üstüne basılmayacak kadar kötü olmuş ayağıyla finalmaçında* devam etmeye çalıştığı için mi? evet, ama yetmez.

    elmander'in sadece şu 10 ayda yaptıklarından sonsuza kadar uzatılacak bir övgü listesi çıkartılabilir. "evet, ama yetmez" diyerek kafanızı şişirebilirim sayfalarca. açıkçası niyetim de vardı. ama dün itibariyle öğrendiğim bir olayda, "işte bu yeter, bu elmander'i neden bu kadar sevdiğimizi anlatmaya yeter." dedim ve bu yazıyı yazmaya oturdum.

    bir okula damacanayla su servisi yapan elemanlar, yine sabahın köründe işlerini yapmaktadırlar. kan ter içinde ikinci damacanaları da yüklenip geçerken orada duran başka bir adamı görmezler dahi. suları içeri bırakıp üçüncü seferi yapmaya gelen elemanlar, uzun boylu bir adamın 19 litrelik damacanayı yüklenip içeri doğru taşımasını şaşkınlıkla izlerler. uzun boylu adam damacanayı içeri bıraktıktan sonra, gülümseyerek iyi dileklerini iletir ve oradan gider. adamların şaşkınlığı odur ki; uzun boylu adam, her sabah çocuğunu okula bırakan johan elmander'dir.

    işte biz elmander'i bunun için seviyoruz. ve o koşulacak neresi varsa koşarken, ismi de onunla birlikte ve ondan daha büyük bir süratle bir yerlere koşuyor. koştuğu yerde hagi'nin, taffarel'in, hasan şaş'ın, hakan şükür'ün, suat'ın ve ismi saymakla bitmez bir dolu galatasarayefsanesinin ismi var. (u: bahsettiğim olayın kaynağı twitter'da peynirgemisi nickiyle arz-ı endam etmekte olan kulüp üyesidir. affına sığınarak... ) *
  • 3729
    havaalanında binlerce kişi tarafından karşılanmadı. uğruna transfer nöbetleri tutulmadı, yabancı basın takip edilmedi. hakkında "oğlum gördün mü elmander'i almışız, bu sene sizi mahvedecez" denmedi. "bak şurada 25 tane atmış, bizde de atar en az o kadar" zaten denemezdi, kariyerinde 12 golün üzerine çıkmışlığı yoktu. "azıcık gelişsin de 30 milyona satarız. zaten porto gibi yapmak lazım abi ya" da denmedi hakkında zira ayak bastığında 30'unu bitirmiş, 31'inden gün alıyordu.

    burada gol kralı olmadı. 5 kişiyi hiç çalımlamadı. "yakaladığını affetmez" dedirtmedi, çoğunlukla kaçırdığı attığından fazla oldu. sosyal medyayı kullanmadı. rakibe saldırarak itibar devşirmedi. allah'ın her günü röportaj vermedi. gazeteciler için zaten çok da cazip bir figür değildi. özel hayatında haber yapılacak hiçbir şeyi yoktu. hanım hanımcık bir eşi, dünya tatlısı iki kızı ile mazbut bir ailesi vardı. taraftara hoş görünmeye, yaranmaya hiç çalışmadı. yabancı sınırından ötürü biri dışarıda kalmak zorunda olduğunda ve onun ismi seçildiğinde, drogba isminin de cazibesinin etkisiyle birlikte, kimse isyan etmedi.

    arapçadan türkçemize geçen "vasat" kelimesi, esas manasına epey muhalif olan bir kullanımda bizde. genelde kötülemek için kullandığımız 'vasat', aslında "orta" demek (hatta eskiler "ortalama" yerine "vasati" tabirini kullanırlarmış). "her türlü aşırılıktan uzak olmak" manasında bir kelime yani aslında vasat (hatta kur'an'da bir ayette de islam ümmeti "vasat ümmet" olmakla övülüyor).

    elmander, kelimenin tam da bu manasıyla vasat bir adamdı. her türlü aşırılıktan o kadar uzaktı ki neredeyse mükemmeldi. eksik olduğu her yönünü daha fazla mücadele ederek kapattı. dünyaları kaçırdığı bir maçtan sonra* tribünün önüne gelip olanca mahcubiyetiyle özür dilediğinde bir kişinin bile "şov yapıyor pezevenk" diyemeyeceği kadar samimi bir adamdı. ilişkilerin her zamankinden bile gergin olduğu bir dönemdeki fenerbahçe derbilerinden birinde rakip futbolcuyla sarmaş dolaş olduğunda bir taraftarda bile "düşmanla gülerek poz veren hain" duygusu uyandırmadı. galatasaray için iki taşı üst üste koymuş herkesin kendi adını ali sami yen'den sonra ikinci sıraya yazıp vefasızlıktan şikayet ettiği yerde o bir kez aleyhimize konuşmadı. eli belinde rakip izleyenlerin ciğerimizi söndürdüğü 2010-11'den sonra, allah'ın sanki bize gönderdiği ödüldü.

    o kadar profesyoneldi ki neredeyse amatördü. o kadar sıradandı ki neredeyse mükemmeldi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın