194
siyasetin güdümünde başarılı olması için, illa ki hakem düdüğüne ihtiyacı olduğunu sanmak; meseleye çok yüzeysel bakmaktır. bugün başakşehir kulübünün "mütevazı" denilen bütçesi 25 milyon euroymuş. 5-10 taraftara satılan biletlerin bu "mütevazı" bütçeyi yaratamayacağı aşikardır sanırım. peki nereden geliyor bu değirmenin suyu?
bu sezon* çatır çatır top oynamaları, hocalarının başarısı filan değil mesele. bu kulübün kaynaklarının nereden geldiği ve süper lige kadar çıkabiliyor olması sorun. hükümet destekli demek illa; 2 penaltı, 3 faul lehine verildi demek değildir. her maçta 30 bin kişiye oynayan takımlar, 20 senedir süper lig yüzü göremezken; "ne hikmetse" belediye takımları, siyasi eğilimi gücün yanında olan kulüpler rotayı hep süper lige kırıyor.
her şeyi iki uç noktadan algılama gafletine düşmeyelim sevgili okurlar. olaya siyasi bakmadan da durumun vehametini ortaya koyabilirsiniz. gücü elinde bulundurmak için çaba göstermeyi anlarım, bütün bu hırçınlık ve her yapılanı koruma çabasını buna bağlarım, tamam da... nereye kadar bu devran, bu çark böyle sürer gider? yapıştığınız güç sizi nereye kadar taşır, iyi düşünmek lazım.
bir güce sığınarak yolunu bulanlar; dayandıkları gücün çaptan düşmesiyle, hiç olacaklarının farkında olmalılar. ne başakşehirler gelir geçer, kimse adını bile anmaz. "ucube yapılanma" bir yerde doygunluğa ulaşır. futbolun tadı seyirci diyenler, başakşehir konusunda sesini çıkaramayanlar da yaptıkları iki yüzlülüğü bir gün anlarlar.
ha ben görür müyüm? orası muamma...
edit: anlatım bozuklukları giderildi, cümleler hal yoluna koyuldu.
bu sezon* çatır çatır top oynamaları, hocalarının başarısı filan değil mesele. bu kulübün kaynaklarının nereden geldiği ve süper lige kadar çıkabiliyor olması sorun. hükümet destekli demek illa; 2 penaltı, 3 faul lehine verildi demek değildir. her maçta 30 bin kişiye oynayan takımlar, 20 senedir süper lig yüzü göremezken; "ne hikmetse" belediye takımları, siyasi eğilimi gücün yanında olan kulüpler rotayı hep süper lige kırıyor.
her şeyi iki uç noktadan algılama gafletine düşmeyelim sevgili okurlar. olaya siyasi bakmadan da durumun vehametini ortaya koyabilirsiniz. gücü elinde bulundurmak için çaba göstermeyi anlarım, bütün bu hırçınlık ve her yapılanı koruma çabasını buna bağlarım, tamam da... nereye kadar bu devran, bu çark böyle sürer gider? yapıştığınız güç sizi nereye kadar taşır, iyi düşünmek lazım.
bir güce sığınarak yolunu bulanlar; dayandıkları gücün çaptan düşmesiyle, hiç olacaklarının farkında olmalılar. ne başakşehirler gelir geçer, kimse adını bile anmaz. "ucube yapılanma" bir yerde doygunluğa ulaşır. futbolun tadı seyirci diyenler, başakşehir konusunda sesini çıkaramayanlar da yaptıkları iki yüzlülüğü bir gün anlarlar.
ha ben görür müyüm? orası muamma...
edit: anlatım bozuklukları giderildi, cümleler hal yoluna koyuldu.