• 1
    tüm maçlarımızı incelesinler, ben takımı şampiyon yaptım, tarihe geçmeyi hakettim, fenerbahçe'yi şampiyon yapan ilk fenerbahçe kökenli teknik direktör benim gibi çığlıklar içindeki aykut kocaman 'türk futbolunu bir basketbolcu yönetiyor' diyerek suçluyu sonunda bulmuştu. ama o basketbolcunun göreve ne zaman başladığını bilmiyordu anlaşılan. hatırlatırım; 3 temmuz 2011 değil.

    19 eylül 2011 tarihindeki telegol programına bağlanan fatih terim, 'türkiye'de 150 profesyonel kulip var, 15000 teknik direktör, bunların hepsi iş bulamaz; isterim ki futbolcular menajerlik, sportif direktörlük gibi futbolun diğer alanlarına yönelsinler' gibisinden açıklamalar yaptı. doğru bir tespit. (ama gel gör ki abdurrahim albayrak'ı nasıl açıklayacağını bilemiyorum. uefa kadrosunda teknik ekip dışında bir alana yönelen iki kişi var hakan şükür ve hakan ünsal.)

    ama unutulan bir şey var, o da futbolcuların genelde yönetilmeye alışık olması (güdülme diyemeyeceğim). çok azı yeterli tahsile sahip. ya da çok azı kendini geliştirmeye çalışıyor. yabancı dil, iletişim, diksiyon, psikoloji gibi alanlarda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.

    okan buruk'un milli takım'ın idari menajeri olması büyük bir adım aslında. hiddink'in bir röportajı sırasında ingilizce çeviri yapıyordu. belki ileride tff'deki o basketbolcunun yerine geçer.
  • 3
    futboldan gelmeyenlerin yönetmesinden çok daha iyi olacak olandır.
    örneğin saha dışında maç bağlamanın ne sorunu olabilir lafını duymayız.
    en çok fenerbahçemizin adı geçiyorsöylemini de.
    milli takımın hali ortada. ligimizin değeri ortada.
    defans oyuncusu yetiştiremeyen 75.000.000 luk bir ülke olabilir mi?
    şike soruşturmasında ortaya çıkan tapelerde tff başkanlarının tff'yi nasıl idare ettikleri de ortada.
    o zaman bu gerizekalı sistem neden değişmez?

    şenol güneş mutlaka desteklenmeli ve tff başkanı olmalıdır.
  • 4
    her zaman işe yaramayan önerme.
    (bkz: cüneyt tanman)

    cüneyt abiyi oyunculuğu döneminde ben hiç izlemedim, yaşımız yetmedi.
    okuyup izlediklerimizden öğrendiğim kadarıyla kendisi galatasaray futbol kulübü'nde kaptanlık yapmış, taraftarın sevgilisi olmuş birisi.

    futbolun içinden değil bizzat kökünden gelmiş bir adam, daha ne olsun.
    dursun aydın özbek döneminde sportif direktör olarak kulüpte görev aldı cüneyt abi, hatırlıyoruz hepimiz.

    kaptana baktığımız zaman yabancı dili yok, yurtdışı kulüpleri ile güçlü bağlantıları yok, yabancı futbolcu datası yok vs.

    hani bu kadar eksiği var madem, hiç olmazsa modern futboldan anlasın, çağın değişen dinamiklerine ayak uydursun bari diye düşünüyorsun haklı olarak.
    ama bu beklentide olduğun kişi şunu söyleyebiliyor:
    "sabri sarıoğlu bence maxi pereira'dan daha iyi futbolcu".

    bunu söyleyen kişi ya hiç futbol oynamamış olmalı, ya hiç futbol seyretmemiş olmalı, ya da futbolu bilmiyor olmalı.

    yanlış anlaşılmasın ben burada cüneyt abiyi eleştirmiyorum, hiç kimse cüneyt tanman'dan barcelona'yı ihya eden johann cruyff reformu beklemiyordu zaten.

    fenerbahçe'ye futbolun içinden getirilen emre belözoğlu ne kattı sanki.
    samandıra yeniçerilerin çöplüğü olmuş.
    https://gss.gs/Iai.jpeg

    sorun futbolun içinden gelen insanların da zaman zaman yeniliğe kapalı olmasında sanırım.

    eski, köklü bir tarihe sahip olan her kurumda baskın kültürel ideolojiler, kalıplaşmış kitlesel davranış biçimlerini ve kısıtlanmış zihin yapılarını da beraberinde getiriyor ne yazık ki.

    böyle tarihi kulüplerde marjinal yenilikleri pat diye getiremiyorsun hemen.
    yenilikler ne taraftar nezdinde, ne yönetici nezdinde kolayca kabullenilmiyor.

    ortadoğu çukurundaki ülkemizin zihinsel iklimi böyle ne yapalım.
    buraya dünyanın en dahi adamlarını da getirsek kulüpte major bir değişiklik olmaz diye düşünüyorum bazen.

    bazen de aklıma jupp derwall geliyor, mustafa denizli geliyor, fatih terim geliyor.
    bu güzel insanlar galatasaray'da çağ kapatıp çağ açmışlar, galatasaray tarihi'ne isimlerini kazımışlar.

    tekrar umutlanıyorum sonra ve biliyorum ki galatasaray'da kahramanlar bitmez, bitmeyecek.

    önümüzde seçimler var.
    burak elmas her ne kadar futbolun içinden gelmese de hep galatasaray ile iç içe olmuş geçmişi boyunca.

    ilk zamanlarda başkan olarak gelmesine karşı olmama rağmen son günlerdeki demeçleri ile kendisi bana acaba dedirtti.
    acaba yeni kahraman burak elmas olabilir mi?

    şahsi fikrim de, temennim de kendisi diğer adayların önünde galip gelerek başkan olarak seçilmeli.

    bakalım zaman ne gösterecek.
    inşallah galatasaray için en iyiyi, en doğruyu yapabilecek birisi başkan seçilir de yeni yeni reformlar görmek nasip olur.
  • 5
    bu konuyu savunurken veya eleştirirken atlanan çok önemli bir detay var. yurtdışında bu modeli başarıyla oturtmuş ülkelere veya kulüplere baktığımızda birisini sırf efsane futbolcuları veya futbolun içinden geliyor diye takımın başına getirmediklerini, o kişinin futbol bilgisine ek olarak işletme, yönetim vb. alanlarında kendisini mutlaka geliştirip o şekilde yönetici olduğunu görüyoruz.

    örnek olarak bu modeli en iyi şekilde yürüten takımlardan biri (belki de birincisi) olan bayern münih için oliver kahn'ın ceo'luğa getirilme haberi ve haberden bir kısmı alıntı olarak paylaşmak istiyorum: https://www.birgun.net/...-baskani-oldu-266691

    --- alıntı ---

    konu hakkında açıklama yapan denetim kurulu başkanı uli höeness, "oliver kahn'ın gözlerinde, bayern münih'in yeni ceo ve başkanı olacak ışığı gördük. kazanılabilecek her kupayı futbol hayatında kazanan ve kararlılık ile adanmışlığı biradada bulunduran bir insandı. futbol kariyerinden sonra işletme eğitimi aldı, yöneticilik yüksek lisansı yaptı. oliver hem futbolu, hem iş yamayı biliyor. ayrıca, dna'sında bayern münih var. oliver kahn, bayern münih'e liderlik yapacak doğru isimdi." yorumunu yaptı.

    --- alıntı ---

    yine futbol dışından ama ülkemizden bir örnek vermek gerekirse uzun yıllardır anadolu efes'in sportif direktörlüğünü yürüten eski basketbolcu alper yılmaz'ın (kelepçe) basketbolu bıraktıktan sonra işletme okuduğunu ve üzerine yurtdışında spor yönetimi yüksek lisansı yaptığı biliniyor. dolayısıyla bu kişilerin seçilme sebebi sadece o sporun içinden gelmeleri veya o takımın efsanesi olmaları değil, aynı zamanda yöneticilik kabiliyetleri de olması ve kendilerini de bu alanda geliştirmeleri.

    bizim ülkemize baktığımızda ise sırf futbolun içinde geliyor ve takımın efsanesi diye bu konuda hiçbir eğitimi olmayan futbolcuların sportif direktörlük, teknik direktörlük veya benzer yönetsel görevlere getirildiğini görüyoruz. örnek olarak her ne kadar kendisini çok sevsem ve çok büyük efsanemiz olsa bile bülent korkmaz 2009'da galatasaray teknik direktörlüğüne getirilecek birikim ve tecrübeye sahip miydi? ya da cüneyt tanman da bizden bir önceki jenerasyonun efsane kaptanı olsa dahi sportif direktörlük için nasıl bir eğitimi ve tecrübesi vardı? benzer şekilde fenerbahçe tarafından zamanında daum'un başına sportif direktör olarak getirilen aykut kocaman'ın teknik direktörlük tecrübesi olsa bile nasıl bir sportif direktörlük birikimi vardı ki bu göreve seçildi? örnekler çok fakat son yaşanan taze örnek de futbolu bırakır bırakmaz bu göreve getirilen emre belözoğlu. bu kişiler kendilerini geliştirmeden, hiçbir eğitimleri, birikimleri vb. olmadan bu görevlere atanınca haliyle başarılı olamıyorlar, üstüne uzun vadeli projelere de hiçbir zaman sıcak bakmayan paralı yöneticiler ilk fırsatta ya bu kişileri kovuyor, ya da teknik direktörlüğe getirip pozisyonun içini boşaltıyor. bu da "futbolu futboldan gelenler yönetmeli" savının ülkemizde içinin doldurulamamasına neden oluyor.

    sonuç olarak, evet futbolu kesinlikle para babası işadamları değil futboldan gelen, futbolu bilen profesyoneller yönetmeli; fakat o kişiler de sadece futbolu bildikleri için değil, gerçekten bu alanda kendilerini geliştirdikleri, kariyerlerini bu şekilde çizdikleri ve bu görevi iki teknik direktörlük arası doldurulan bir zaman olarak görmedikleri için bu göreve getirilmeliler. aksi takdirde futboldan gelip gelmemelerinin de bir önemi kalmıyor.
  • 7
    aslında saçma olan bir önerme. futboldan gelmek; prof. olarak futbolculuk yapmak mıdır? arsada top koşturmuş olmak kişileri futbolun dışına mı itmektedir. futbolu futbola tutku duyanların yönetmesi gerekir. futboldan gelmiş olması, çok zengin olması, siyasi bir gücünün olması yada siyasi bir gücün empoze etmesi futbolu geliştirecek bir yönetim tarzı değil.

    futbolu futbola tutku duyan, futbolu geliştirecek yeniliklere açık, bilge, adil, tarafsız! donanımlı bir kişi yönetmelidir.

    kulüpleri ise takımına tutku duyan, sporu seven, ahlaklı, dürüst kişiler yönetmelidir.

    futboldan gelmesi yada gelmemesi önemli değildir. önemli olan nitelikleri ve nicelikleridir.

    doğru bir önerme olsa hemen yarın tarık çamdalı tff nin başına koyalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın