3720
2010 ekim ayı arkadaşlar soruyorlar sen maç bakmıyordun hani ankaragücü maçında işin ne? diye. o zamanlar yönetime tepkiliyim maç seyretmiyorum. onlara servet'in maçı nasıl satacağını ve hangi oyuncuların ona iştirak edeceklerini merak ettiğimden izlemeye gittiğimi söylemiştim. emin olmadan kimseyi zan altında bırakmak istemeyen biri olarak servet dışında kimseden %100 emin olamadım ama haklı çıktım. basiretsiz bir yönetimin kurbanıydı rijkaard. transfer konuları gibi olaylarda başarılı olan yönetim takım içi yönetim konusunda çok kötüydü. türkiye'nin en çok izlenen spor kanalının en çok izlenen programında üstüne basa basa teknik direktörünün sezonu takımda tamamlayacağını söyleyip 2 aya kalmadan kovabilen bir başkana sahipti bu yönetim.
(bkz: 1.40)
http://www.youtube.com/watch?v=HzpCXQ90hh8
(bir de nisanda * sözleşme uzatmayı teklif edecekmiş:)
http://www.radikal.com.tr/...57&CategoryID=84
gelelim rijkaard'a, 'man management' konusunda iyi bir adam değildi. eto'o, ronaldinho gibi oyuncularla da sorun yaşamış daha sonra barcelona düşüşe geçmiş ve şampiyonluğu real madrid'e kaptırmıştı. galatasaray'a gelirsek, öncelikle o zamanlar sözlükte yazar olsaydım ısrarla rijkaard'ın yanına otoriter bir türk yardımcı getirilmesi gerektiğini yazacaktım. takıma uyumu ve takımdaki türk oyuncu tayfasının kontrolü açısından. mesela bu bahsettiğim olay, 'kontrol', 'iletişim' şu anda en üst seviyede. bunlara menfi medya baskısını da eklersek o zaman için gelecek pek parlak gözükmüyordu. nitekim ilk günlerinde çok güzel taç organizasyonları yapan takım, mustafa sarp'ın sabri'nin oyunlarında ciddi gelişme gözüken takım (isteyen rijkaard'ın ilk sezonundaki hazırlık maçlarını ve sezonun ilk yarısını seyredebilir, o karakterinden hiç haz etmediğimiz adamı tanıyamayız) sezon sonuna doğru düşüşe geçti ve beklentileri karşılayamadı. sonra polat yönetiminin 'küçülme' kararıyla beraber keita gönderildi. ısrarla keita'yı rijkaard'ın istemediğine inandırdım kendimi. fakat ne zaman benim hayranlık duyduğum o 2 oyuncu alındı (lorik cana ve z.misimovic) anladım ki yönetim rijkaard'ı iplemiyor. onlar çok iyi oyuncular evet ama rijkaard'ın sisteminin tam aksi oyuncular aynı zamanda. daha sonra öğrendiğimiz üzere rijkaard'ın ısrarla istediği m.arteta gibi transferlerin yapılmamasıyla boş bir ortasaha, m.sarp,ayhan,b.özbek ve e.çolak sahip bir ortasaha (evet rijkaard muhalifleri e.çolak ismi var orda arkasında s.inan, önünde elmander sağında hamit,eboue yok ama bu çolak değil mi r.madrid kapımızda yatıyor adam için rijkaard değerini bilemedi!!) hiçbir isteği yerine getirilmeyen ve bunun sonucunda motivasyonu düşen bir rijkaard, 1 sene öncesinde taç atışlarını bile organize kullanan takımdan sıradan bir takıma evrilme sonucunda s.çetin başta olmak üzere birkaç oyuncunun hocalarını satmalarıyla beraber rijkaard gitmiştir. geç olmaz merak etmeyin, kına yakabilirsiniz. yiğidi öldürün ama hakkını yemeyin artık.
tanım: marjinal takılmaya çalışan taraftarın laf attığı hoca.
not: e.çolak'ı 16sından beri takip eden ve patlama yapmasını bekleyen ve bu sene de zevkle izleyen ve izleyecek bir kişi olarak yazdım yorumlarımı. ironik taşlamam umarım e.çolak'ın kasımpaşa maçı üzerinden rijkaard'a sallayabilme yeteneğine sahip yazar arkadaşlara ulaşmıştır.
(bkz: 1.40)
http://www.youtube.com/watch?v=HzpCXQ90hh8
(bir de nisanda * sözleşme uzatmayı teklif edecekmiş:)
http://www.radikal.com.tr/...57&CategoryID=84
gelelim rijkaard'a, 'man management' konusunda iyi bir adam değildi. eto'o, ronaldinho gibi oyuncularla da sorun yaşamış daha sonra barcelona düşüşe geçmiş ve şampiyonluğu real madrid'e kaptırmıştı. galatasaray'a gelirsek, öncelikle o zamanlar sözlükte yazar olsaydım ısrarla rijkaard'ın yanına otoriter bir türk yardımcı getirilmesi gerektiğini yazacaktım. takıma uyumu ve takımdaki türk oyuncu tayfasının kontrolü açısından. mesela bu bahsettiğim olay, 'kontrol', 'iletişim' şu anda en üst seviyede. bunlara menfi medya baskısını da eklersek o zaman için gelecek pek parlak gözükmüyordu. nitekim ilk günlerinde çok güzel taç organizasyonları yapan takım, mustafa sarp'ın sabri'nin oyunlarında ciddi gelişme gözüken takım (isteyen rijkaard'ın ilk sezonundaki hazırlık maçlarını ve sezonun ilk yarısını seyredebilir, o karakterinden hiç haz etmediğimiz adamı tanıyamayız) sezon sonuna doğru düşüşe geçti ve beklentileri karşılayamadı. sonra polat yönetiminin 'küçülme' kararıyla beraber keita gönderildi. ısrarla keita'yı rijkaard'ın istemediğine inandırdım kendimi. fakat ne zaman benim hayranlık duyduğum o 2 oyuncu alındı (lorik cana ve z.misimovic) anladım ki yönetim rijkaard'ı iplemiyor. onlar çok iyi oyuncular evet ama rijkaard'ın sisteminin tam aksi oyuncular aynı zamanda. daha sonra öğrendiğimiz üzere rijkaard'ın ısrarla istediği m.arteta gibi transferlerin yapılmamasıyla boş bir ortasaha, m.sarp,ayhan,b.özbek ve e.çolak sahip bir ortasaha (evet rijkaard muhalifleri e.çolak ismi var orda arkasında s.inan, önünde elmander sağında hamit,eboue yok ama bu çolak değil mi r.madrid kapımızda yatıyor adam için rijkaard değerini bilemedi!!) hiçbir isteği yerine getirilmeyen ve bunun sonucunda motivasyonu düşen bir rijkaard, 1 sene öncesinde taç atışlarını bile organize kullanan takımdan sıradan bir takıma evrilme sonucunda s.çetin başta olmak üzere birkaç oyuncunun hocalarını satmalarıyla beraber rijkaard gitmiştir. geç olmaz merak etmeyin, kına yakabilirsiniz. yiğidi öldürün ama hakkını yemeyin artık.
tanım: marjinal takılmaya çalışan taraftarın laf attığı hoca.
not: e.çolak'ı 16sından beri takip eden ve patlama yapmasını bekleyen ve bu sene de zevkle izleyen ve izleyecek bir kişi olarak yazdım yorumlarımı. ironik taşlamam umarım e.çolak'ın kasımpaşa maçı üzerinden rijkaard'a sallayabilme yeteneğine sahip yazar arkadaşlara ulaşmıştır.