• 1
    hani günlük hayatta vardır böyle bir kavram.
    iş yerinde personel, gayrımenkulde sakini... her şey değişir ama demirbaş değişmez. genelde de ya teneke bir dolaptır, ya da eskimiş, tam performansla çalıştırılırsa tek başına 3 nükleer enerji santralinin ürettiği elektriği harcayabilecek bir klima.

    futbolda da bu kavram var.

    özellikle yüksek kontratlı futbolcular için.
    düşünsene şimdi. selçuk inan. adam sahada yürüyor ama 3,5 milyon eu yıllık kemiksiz maaşı var. hani atsan atılmaz, satsan satılır satılır... letgo'nun bile altından kalkamayacağı bir iş... sözleşmeyi feshe kalksan, adamın bonusları dahil her türlü hakedişini derhal ödemen gerekiyor. e kimse kendisine o yıllık ücreti vermeyeceği için gitmeye de yanaşmıyor... sen de mecbur kadronda tutuyosun adamı.

    işte selçuk, umut ve niceleri o nedenle sözleşmeleri bitene kadar demirbaş oldular bize. yönetimler değişir, teknik heyetler değişir ama onlar değişmez...
  • 3
    bu belayı yıllardır başımıza nasıl açtığımızı anlamamız gerek. futbolculara o kadar çok değer veriyoruz ki bir sezonluk iyi performansa beş sezonluk maddi garanti armağanı veriyoruz. futbolcu için her şey garanti altına alınıyor ve teşvik edici hiçbir unsur kalmıyor. başarıya açlık için maddi teşviklerin olması lazım. biz bütün teşvikleri peşin verip sonuç bekliyoruz.

    sonra da o futbolcuya düşman oluyoruz. "bizi, duygularımızı sattın" diyoruz.

    sadece maddi değil, futbolcuya manevi olarak da bu kadar kıymet vermemeliyiz. bazı ülkelerde bu gerçekten çok hoş bir şekilde işliyor. adamlar sokakta yıldız futbolcularını görüyorlar ve en fazla yüzüne bakıp gülümsüyorlar. biz bizimkilerden birini görünce ortalığı yıkıyoruz, omuzlara alıyoruz. bu kadar sevgi duymamız güzel de başta da belirttiğim gibi teşvik edici hiçbir şey kalmıyor futbolcumuz için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın