1
bir zamanlar inönü stadının yeni açık tribününü boydan boya kuşatan bir slogan afiş vardı.''esen rüzgar değil, coşan karadeniz fırtınası'' trabzonspor maçı olduğunda stadın bir köşesine ancak sıkışırdık. istanbul saltanatını ilk yıkanlardı onlar, anadolu direnişini zafere taşıyanlardı.. gerisi gelmedi, onlardan önce göze alanlar olmuştu. göztepe, eskişehirspor, adana'yı komadılar kardaş komadılar, ancak tam bir belanın gelmesi için faroz mahellesinin delikanlılarının yetişmesi bekleniyormuş meğer.
aynı mahallenin çocukları büyümüşler, üç büyüklere efelenmişlerdi. 6 defa yatırdılar, 4 defa tam yatırdılar işi bitiremediler.
işte o işi bitirdikleri zamanların karadeniz fırtınasının en büyük kasırgasıydı. sağbek turgay'a biri yan baksa, sağaçık ali kemal kafayı yapıştırırdı. takım, en çok ö dönemin trabzonspor'unun adıydı. onlar gerçekten bir takımdı. yıllardır takım olamadıklarından bir daha şampiyonluk yüzü göremiyorlardı. bilemem ama muhtemelen tuvalete bile hep beraber giderlerdi. beraber kavga ederleri kimse göze alamaz ama yerlerse de beraber sopa yerlerdi.
ali kemal, sinirli, gaddar mizacının yanında tam bir gariban dostuydu. istese ilk sezondan transfer olur satardı bütün karadeniz'i. satmadı, hepimize(gerçi en az bize) evire çevire geçirdiler, görevlerini yaptılar daha sonra istanbul yolunu tuttular. takım dağıldı, yerleri dolmadı. şimdiki gibi yamyam, tüccar yöneticiye, menagere rastlasa avrupa'nın her takımında oynardı.
fenerbahçe'ye transferi sırasında trabzon'da 70 yaşındaki nineler bile ayaklanmışlardı. ne var ki sistem böyle işliyordu. trabzon'un tepelerde daha fazla tutunmasının alemi yoktu. herkes rütbesini bilsindi, bu lazlar da çok oluyorlardı artık.
ali kemal trabzonspor'u büyüttükçe, şehir artık bu futbolculara bakamaz duruma geldi. hem kendini hem şehrini kurtaracaktı. trabzonspor'dan a milli takıma seçilen ilk futbolcuydu.
avrupa'nın anlı şanlı şampiyonlarını faroz mahallesine getirmişlerdi. devrin keegan'lı liverpool'unu indirdiler. avrupa gazeteleri artık karadeniz'li bir türk'ün adını da yazıyordu. kolbastı yerine horon tepilirdi benim bildiğim. nice bekleri hamsi tava yaptı ali kemal. çok anısı vardır, futbol literatürlerine geçen. istanbul takımlarıyla oynarken kaç atalım diye iddiaya girer ve kazanırmış.
sonrasında antrenörlük denemeleri oldu ali kemal'in. ali kemal'den hoca olmazdı. sistemin adamı olmazdı, ya yönetici döver, ya taraftara sataşırdı. büyük futbolcuydu, büyük adamdı. kensisiyle tanışmak, karşılıklı halı saha maçı oynamak nasip oldu. trabzonspor denince akla ismi ilk gelen yiğit delikanlı ali kemal; nerdeysen çık ortaya, seni, lazca konuşmanı özledik, karadeniz'deki öteki mahalleyi seviyorsak en çok senin sayendedir. inan bize gol atarken bile seni severdim. hiç gitmesekte bizim de mahallemiz sizin faroz.
hey yana yana ali kemal, hey yana yana,
ckiniren ckin men şanan bedi do şana.
aynı mahallenin çocukları büyümüşler, üç büyüklere efelenmişlerdi. 6 defa yatırdılar, 4 defa tam yatırdılar işi bitiremediler.
işte o işi bitirdikleri zamanların karadeniz fırtınasının en büyük kasırgasıydı. sağbek turgay'a biri yan baksa, sağaçık ali kemal kafayı yapıştırırdı. takım, en çok ö dönemin trabzonspor'unun adıydı. onlar gerçekten bir takımdı. yıllardır takım olamadıklarından bir daha şampiyonluk yüzü göremiyorlardı. bilemem ama muhtemelen tuvalete bile hep beraber giderlerdi. beraber kavga ederleri kimse göze alamaz ama yerlerse de beraber sopa yerlerdi.
ali kemal, sinirli, gaddar mizacının yanında tam bir gariban dostuydu. istese ilk sezondan transfer olur satardı bütün karadeniz'i. satmadı, hepimize(gerçi en az bize) evire çevire geçirdiler, görevlerini yaptılar daha sonra istanbul yolunu tuttular. takım dağıldı, yerleri dolmadı. şimdiki gibi yamyam, tüccar yöneticiye, menagere rastlasa avrupa'nın her takımında oynardı.
fenerbahçe'ye transferi sırasında trabzon'da 70 yaşındaki nineler bile ayaklanmışlardı. ne var ki sistem böyle işliyordu. trabzon'un tepelerde daha fazla tutunmasının alemi yoktu. herkes rütbesini bilsindi, bu lazlar da çok oluyorlardı artık.
ali kemal trabzonspor'u büyüttükçe, şehir artık bu futbolculara bakamaz duruma geldi. hem kendini hem şehrini kurtaracaktı. trabzonspor'dan a milli takıma seçilen ilk futbolcuydu.
avrupa'nın anlı şanlı şampiyonlarını faroz mahallesine getirmişlerdi. devrin keegan'lı liverpool'unu indirdiler. avrupa gazeteleri artık karadeniz'li bir türk'ün adını da yazıyordu. kolbastı yerine horon tepilirdi benim bildiğim. nice bekleri hamsi tava yaptı ali kemal. çok anısı vardır, futbol literatürlerine geçen. istanbul takımlarıyla oynarken kaç atalım diye iddiaya girer ve kazanırmış.
sonrasında antrenörlük denemeleri oldu ali kemal'in. ali kemal'den hoca olmazdı. sistemin adamı olmazdı, ya yönetici döver, ya taraftara sataşırdı. büyük futbolcuydu, büyük adamdı. kensisiyle tanışmak, karşılıklı halı saha maçı oynamak nasip oldu. trabzonspor denince akla ismi ilk gelen yiğit delikanlı ali kemal; nerdeysen çık ortaya, seni, lazca konuşmanı özledik, karadeniz'deki öteki mahalleyi seviyorsak en çok senin sayendedir. inan bize gol atarken bile seni severdim. hiç gitmesekte bizim de mahallemiz sizin faroz.
hey yana yana ali kemal, hey yana yana,
ckiniren ckin men şanan bedi do şana.