3844
bugün sadece tarihe not düşmek için yazıyorum, yapılan vefasızlığı galatasaray camiası hiçbir zaman sinesine çekmeyecektir. ancak söyleyeceklerim başka, ünal aysal camiamızın başkanlığına bir şekilde finansal deha bizi borçtan harçtan kurtaracak kurumsal yapıyı galatasaray'a oturtacak söylemleriyle geldi. sportif başarılarla ivme yakaladık ve altın çağımıza girdiğimiz dönemde bir anda kurumsallaşasımız* geldi. şu anda teknik direktör, yardımcılar ve personel görevlerinden ayrılmış, oyuncular demoralize olmuş ve takım ne olacak ne bitecek bilmeden belirsizlik içinde bekliyor.
diyeceğim o ki; arkadaşlar kendimizi kandırmayalım bu kurumsallaşma değil resmen temizlik projesidir, kelle almadır. yöneticilerle başlamıştır, personelle devam etmiştir bunun belki oyuncu ayağı da olacaktır. yani aysal bana sorarsanız vaatlerinden birisinde çok ciddi hata yapmıştır. (henüz erken, biraz bekle gör diyenler çıkacaktır yahu yıllardır tanıdığımız insanlara veda edişimize bakın iletişime bakın rasim ozanlar falan medya üzerinden kendi hocasına vurduran başkan mı kurumsallık getirecek.)
gelelim ikinci ayağa, ki bana göre bam teli de burası çünkü söz konusu olan galatasaray'ın istikbali yani ekonomik istikrar. kulübümüz büyük bir borç yükü altında stad gelirleri, forma, sponsorlar, bilet, sportif başarılar, sermaye arttırımı falan derken son açıklanan mali raporda borcumuz 250 milyon dolar görünüyor. transferler* * yapıyoruz gider kalemi* sürekli büyüyor. galatasaray başarıya muhtaç halde ki pastadan en büyük dilimi alsın yoksa ekonomik sürdürülebilirliği ciddi hasarlar alacaktır. açıkça söylüyorum, ben galatasaray'ın ekonomik olarak batağa gittiğini böyle giderse iflas bayrağını çekeceğinden korkuyorum. şimdi burada yahu yöneticiler şöyle iyi adamlar mesleğinin erbabı diyenler çıkacaktır. arkadaşlar fatih terim'e "şimdi de gitsin fb'yi çalıştırsın" diyen adnan nas bir finansal denetleme ve danışmanlık şirketi eski başkanı, bu tip kişiler aslında ne yapar biliyor musunuz ? makyaj ve kredibilite, yani bütçeniz sizi zarar eden ekside bir şirket olarak gösteriyorsa ehil bir finans danışmanı birkaç yöntemle ortada hiç bir problem yokmuş gibi gösterebilir. ve üzgünüm ama gerçekte de olan budur, araştırın aysal'ın medyada defalarca "teknik olarak iflas ettik" tarzı demeçlerini görürsünüz eğer sermaye artırımı yapamasaydık küçük yatırımcıdan para çekemeselerdi neler olabileceğini düşünün. üstüne bir de şöyle diyin iyi de sürekli sermaye artırımı "değirmen suyu" ile bu çarklar döner mi ? ben düşününce dönmeyeceğini anladığım için yazıyorum. yahu 2015-16 sezonu bilet gelirlerinin bir kısmını kredi alabilmek için denizbank'a ipotek ettik, istikbalimizi. geriye ne kalıyor, galatasaray'ın gayrimenkulleri riva arazisi mesela. kamuoyunda kurtuluş projemiz olarak dillendirilen, emniyet subabımız. gel gelelim orada da alengerli şeyler açık kaynaklarda görülür olmuş. aysal'ın rivadaki kulüp arazisine komşu yerlerde seneler öncesinden faaliyeti olduğu şirketler bazında kanıtlanabilir gerçektir. belki kendisine haksızlık yapıyorum ancak hayatının büyük bölümünü yurtdışında geçirmiş, aktif işadamı sayın aysal'ın 75 yaşındayken galatasaray'a başkan olmasının başlıca sebebini galatasaray'ı yüceltmek olarak görmüyorum. bence kişisel faydalar daha ön planda galatasaray başkanı sıfatı türkiye'de iş, bağlantı, güç anlamında daha nüfuzlu, kapıları kolay açan kişidir. biz ünal başkanın finansal hokus pokuslarından, o ise bizim imajımızdan faydalanıyor. ayrıca kendi yatırımlarının olduğu rivadaki en büyük arazilerden birine sahip takımımızın yönetiminde geliştirdiği projelerle dolaylı olarak kendisi de karlı çıkıyor. hayata geçmiş riva gayrimenkul projesinden akacak kaynaklar galatasaray'ı ekonomik dertlerinden kurtarır. ancak, kötü giden mali tabloda ekonomik çıkmaz oluşur "son çare" olarak arazinin satışı gündeme gelirse bunu galatasaray'a yapılmış ihanet sayarız, peşini de bırakmayız kim alır ne yapacak takipçisi oluruz. işte serhat ulueren ünal aysal'ın geleceğiyle ilgili yorumda "mayıs 2014'te 500 milyon dolar borç bırakarak kaçacağı" gibi ilk baktığında ipe sapa gelmez bir fikri öne sürmesine biraz da bu yönden bakmak gerektiği düşüncesiyle dipnot olarak koyuyorum. arkadaşlar diyecektir ki onu ciddiye alarak bunlara mı kafa yordun ? yorarım arkadaş söz konusu galatasaray ise yorarım. 40 yılını galatasaraya vermiş fatih terimi önce milli takımı, sonra sözleşmeyi öne sürerek daha sonra ise "galatasaray örflerine" karşı gelmesi sebebiyle bir çırpıda kovabilen başkanımız düşündürtmüştür bunları.
önümüzde zorlu bir süreç var, en başta da belirttiğim gibi bu uzun yazıyı tarihe not düşmek ilerleyen vakitte geriye dönüp bakmak için yazdım. umarım uzun zamanlar sonra tekrar okuduğumda "hakkını yemişim" diyerek okurum. aksi takdirde bizim için felaket senaryosu gerçekleşmiş olacak.
diyeceğim o ki; arkadaşlar kendimizi kandırmayalım bu kurumsallaşma değil resmen temizlik projesidir, kelle almadır. yöneticilerle başlamıştır, personelle devam etmiştir bunun belki oyuncu ayağı da olacaktır. yani aysal bana sorarsanız vaatlerinden birisinde çok ciddi hata yapmıştır. (henüz erken, biraz bekle gör diyenler çıkacaktır yahu yıllardır tanıdığımız insanlara veda edişimize bakın iletişime bakın rasim ozanlar falan medya üzerinden kendi hocasına vurduran başkan mı kurumsallık getirecek.)
gelelim ikinci ayağa, ki bana göre bam teli de burası çünkü söz konusu olan galatasaray'ın istikbali yani ekonomik istikrar. kulübümüz büyük bir borç yükü altında stad gelirleri, forma, sponsorlar, bilet, sportif başarılar, sermaye arttırımı falan derken son açıklanan mali raporda borcumuz 250 milyon dolar görünüyor. transferler* * yapıyoruz gider kalemi* sürekli büyüyor. galatasaray başarıya muhtaç halde ki pastadan en büyük dilimi alsın yoksa ekonomik sürdürülebilirliği ciddi hasarlar alacaktır. açıkça söylüyorum, ben galatasaray'ın ekonomik olarak batağa gittiğini böyle giderse iflas bayrağını çekeceğinden korkuyorum. şimdi burada yahu yöneticiler şöyle iyi adamlar mesleğinin erbabı diyenler çıkacaktır. arkadaşlar fatih terim'e "şimdi de gitsin fb'yi çalıştırsın" diyen adnan nas bir finansal denetleme ve danışmanlık şirketi eski başkanı, bu tip kişiler aslında ne yapar biliyor musunuz ? makyaj ve kredibilite, yani bütçeniz sizi zarar eden ekside bir şirket olarak gösteriyorsa ehil bir finans danışmanı birkaç yöntemle ortada hiç bir problem yokmuş gibi gösterebilir. ve üzgünüm ama gerçekte de olan budur, araştırın aysal'ın medyada defalarca "teknik olarak iflas ettik" tarzı demeçlerini görürsünüz eğer sermaye artırımı yapamasaydık küçük yatırımcıdan para çekemeselerdi neler olabileceğini düşünün. üstüne bir de şöyle diyin iyi de sürekli sermaye artırımı "değirmen suyu" ile bu çarklar döner mi ? ben düşününce dönmeyeceğini anladığım için yazıyorum. yahu 2015-16 sezonu bilet gelirlerinin bir kısmını kredi alabilmek için denizbank'a ipotek ettik, istikbalimizi. geriye ne kalıyor, galatasaray'ın gayrimenkulleri riva arazisi mesela. kamuoyunda kurtuluş projemiz olarak dillendirilen, emniyet subabımız. gel gelelim orada da alengerli şeyler açık kaynaklarda görülür olmuş. aysal'ın rivadaki kulüp arazisine komşu yerlerde seneler öncesinden faaliyeti olduğu şirketler bazında kanıtlanabilir gerçektir. belki kendisine haksızlık yapıyorum ancak hayatının büyük bölümünü yurtdışında geçirmiş, aktif işadamı sayın aysal'ın 75 yaşındayken galatasaray'a başkan olmasının başlıca sebebini galatasaray'ı yüceltmek olarak görmüyorum. bence kişisel faydalar daha ön planda galatasaray başkanı sıfatı türkiye'de iş, bağlantı, güç anlamında daha nüfuzlu, kapıları kolay açan kişidir. biz ünal başkanın finansal hokus pokuslarından, o ise bizim imajımızdan faydalanıyor. ayrıca kendi yatırımlarının olduğu rivadaki en büyük arazilerden birine sahip takımımızın yönetiminde geliştirdiği projelerle dolaylı olarak kendisi de karlı çıkıyor. hayata geçmiş riva gayrimenkul projesinden akacak kaynaklar galatasaray'ı ekonomik dertlerinden kurtarır. ancak, kötü giden mali tabloda ekonomik çıkmaz oluşur "son çare" olarak arazinin satışı gündeme gelirse bunu galatasaray'a yapılmış ihanet sayarız, peşini de bırakmayız kim alır ne yapacak takipçisi oluruz. işte serhat ulueren ünal aysal'ın geleceğiyle ilgili yorumda "mayıs 2014'te 500 milyon dolar borç bırakarak kaçacağı" gibi ilk baktığında ipe sapa gelmez bir fikri öne sürmesine biraz da bu yönden bakmak gerektiği düşüncesiyle dipnot olarak koyuyorum. arkadaşlar diyecektir ki onu ciddiye alarak bunlara mı kafa yordun ? yorarım arkadaş söz konusu galatasaray ise yorarım. 40 yılını galatasaraya vermiş fatih terimi önce milli takımı, sonra sözleşmeyi öne sürerek daha sonra ise "galatasaray örflerine" karşı gelmesi sebebiyle bir çırpıda kovabilen başkanımız düşündürtmüştür bunları.
önümüzde zorlu bir süreç var, en başta da belirttiğim gibi bu uzun yazıyı tarihe not düşmek ilerleyen vakitte geriye dönüp bakmak için yazdım. umarım uzun zamanlar sonra tekrar okuduğumda "hakkını yemişim" diyerek okurum. aksi takdirde bizim için felaket senaryosu gerçekleşmiş olacak.