• 4675
    2008 yılında kurulması ile birlikte bir gazla tanıştığım sanal platform. çoğumuz gibi bende ultraslan-forum da takılmaktayken tanıştım kendisiyle. tabi forum kökenli olduğumdan ilk başta girdiğim entrylerin hepsi forum tadındaydı. bu nedenle hala arada bir gördükçe şaşırıyorum "bunu ben mi yazmışım a.q." diye. neyse aradan 4 sene geçti hala geçmişte yazdıklarım veya bulunduğumuz zaman diliminde yazdığım formata uymayan bir sürü entry im var. zaman zaman silinerek çöp kovamdaki yerini almaktalar. kaldı ki çöp kovamda tahminen 200-300 tane entryim var. mesaj geliyor "size ait bir entry silindi" diye. ama hangisi silinmiş veya neden silinmişine bakmıyorum. yine bir bok yemişimdir diyerek yaklaşıyorum olaya. çünkü kendimi iyi biliyorum. bu nedenledir ki yetkili abileri meşgul etmemek adına mesaj yapıp nedenini araştırma, gerekirse çemkirme olayına girmiyorum. yazar sayımızın arttığı şu günlerde ortalama her gün 500-600 entry giriliyor ve bu sayı gün geçtikçe artıyor. böyle bir ortamda her entry i okumak, kontrol etmek mümkün değil. ulan ben bile yukarıda dediğim gibi yazdığımdan haberim olmayabiliyor. yetkili abilerin işi gücü yokta bu kadar entry i kontrol edecek hali yok ya. zaten ihbar ya da mesaj diye bir mekanizma var. karşılıklı bir diyalogla halledilebilecek bir konuyu çemkirerek uzatmanın ne alemi var. sözlükte gördüğün hataları veya sakıncalı bulduğun bir durumu mesajla yetkili abilere nazikçe yazacağın bir mesajla halledebilirsin. sonuçta kimse kimsenin yazdığı gibi düşünmek zorunda değil. herkesin kendine göre bir fikri olabilir. beğenirsin ya da beğenmezsin bunu yazan kişiye mesaj atarsınız nazikçe. ya da yetkili abilere müracaat edersiniz. yeter ki ortalığı karıştıracak, milleti gaza getirecek şeyler ve özellikle hassas konularda yazmayın yazarken dikkat edin. unutulmasın burada yazar olanların tek ortak noktası var o da galatasaray. yetkili abilerimizinde işi gücü var. sırf sen egonu tatmin edeceksin diye adam sana vaktini mi ayırsın, hakaretlerini mi okusun. ayıp be kardeşim kafana kimse silah dayamadı sen yazar ol diye. sen istedin onlarda yazar yaptılar. yazar yaptılar diye kimse kimsenin kaprisini çekmek, hakaretini yemek zorunda değil. beğenmiyorsan yazmazsın olur biter. şimdiye kadar hiçbir yetkili ağabeynin durup durmadık yere yazarla hakaretleştiğini, durup durmadık yere yazarlıktan attığını görmedim. * ben çoğu yetkili abilerle yan yana geldim şeker gibi adamlar. hepsi aklı başında işinde gücünde adamlar. * mesela daha bugün yetkili bir abi olan neverfall ile birlikte yemek yedim. bu onunla ikinci göürşmemizdi. birincisi, iki gün önce bana kombinesini verdiği zamandı. halbuki birbirimiz hiç görmemiştik. düşünün hiç tanı madığı bir adama kombinesini verecek kadar şeker. daha ne olsun.

    ünlüler olayına gelirsek ben açıkçası hiç şikayetçi değilim. ben bu adamları, hanımefendileri * izlemek için, dinlemek için para verip bilet alıyorum. sıralarda bekliyorum vaktimi ayırıyorum. şimdi ise bu kadar zahmete katlandığım ünlüler benim bulunduğum bir ortama geliyorlar. bundan daha güzel ne olabilir. ilk defa ünlülerle bu derece yakınlaşıyorum, ilk defa böyle karşılıklı bir diyalog içerisinde bulunma fırsatı buluyorum. kaldı ki behzat uygur’unda, cem davran’ında yazdığı yazılara bakıyorum da adamlar harbiden güzel yazıyorlar lan. umarım daha çok ünlü gelir de yazılarını okuma karşılıklı diyalog içinde olma olayını yaşarım. ha bi de bunun “biz aylardan beri bekliyoruz yazar olamadık, adamlar bizden önce yazar oldu” diyenleri var. ulan hem adamları davet et sonra da bekle de. olacak iş mi bu.

    nurettin kanterelli abimiz bence tam bir nokta atışı. özellikle galatasaray’ımda göreve başladığından beri twitter’da dikkat ediyorum. biz taraftarların sorunlarıyla düşünceleriyle birebir ilgileniyor. kendisi bulunduğu nokta itibariyle en üstte olmasına rağmen başkalarını görevlendirmeyip, sorunu kendisi çözüyor. bunca senedir maçlara giderim yaşadığım sorunlarla ilgili olarak daha karşımda bir muhatap bulamazken nurettin abimiz karşımıza çıktı. alışmadık götte don durmazmış misali bana çok acayip geliyor. belki de doğrusu buydu ama şimdiye kadar böyle bir yönetimle karşı karşıya gelmediğimizden bana çok güzel geliyor. sağolsun kendisi twitter’la yetinmeyip sözlüğümüzde de yazar oldu. artık direk kendisiyle irtibata geçebiliyoruz. sadece sorunlarımızı değil, galatasaray için olumlu olabilecek her türlü düşünce ve önerimizi kendisiyle paylaşıyoruz. ve özellikle olumsuz da olsa mutlaka karşılığında bir cevap alabiliyoruz.

    bu nedenle ben sözlüğün bana kattıkları ile kaybettirdiklerini kıyaslıyorum da sözlüğe yatıp kalkıp iman edesim geliyor. neredeyse bi elin parmaklarını geçmeyecek kadar arkadaşım varken, şimdi bi dünya arkadaşım, dostum ve kardeşim var. maçlarda olsun, zirvelerde olsun hep beraber vakit geçirir olduk. gelmeyen olunca arar sorar olduk acaba bişey mi oldu diye. bu sadece istanbul'la da sınırlı kalmadı üstelik. türkiyenin her yerinde yüz yüze görüştüğüm ya da yüz yüze görüşemediğim bir sürü arkadaşım var. ulan amerika'da bile arkadaşım var daha ne olsun. maça gelecek istanbul dışındaki arkadaşlarımıza bilet ayarlıyoruz karaborsa'dan almasınlar diye. ayrıca istanbul dışından gelecek arkadaşlarımıza elimizden geldiğince iyi ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz. kimisi kapısını açıyor, kimisi vaktini ayırıyor. bunun tam tersi de söz konusu. bizden anadolu'ya maça gideceklere de onlar sağolsunlar ev sahipliği yapıyorlar. şimdiye kadar kimseye "sen gelme ulan ayı" demedik bize de demediler. hala kapılarımız sonuna kadar açık. emin olun sadece ilk kez karşılaştığınız birisiyle ister istemez bir çekingenlik oluyor. ama bu zarar geleceğinden değil, ilk başta samimi olamamaktan kaynaklanıyor. zaten ikinci seferde kaynaşmış oluyoruz. mesela biz bazen bu kaynaşma olayını abarttığımız da oluyor. mesela biz şu an arkadaşlığın "enseye tokat göte parmak" kıvamındayız. gerçi hala aklım almıyor, hiç tanımadığın bir adamla daha ikinci bir sefer yan yana gelipte işi ne ara bu kıvama getirdiğimizi anlamıyorum. ama bundan şikayetçi de değilim. zaten bu diyaloglar ilk önce arkadaşlık sonra dostluk ve en sonunda kardeşlik kıvamına geliyor. anadolu'nun bir yerinde hiç tanımadığım bir adam bana atkı yolluyor üstelik kargo parasını da kendi ödüyor. ulan bunu kardeşim bana yapmaz. * sözlük sağolsun bizleri birbirimizle tanıştırdı, twitter’ında katkılarıyla bu kıvama geldik. ha sözlük günün birinde kapanır ya da devam eder bilemiyorum. benim için hep iyi anılacak bir yer burası.

    ben şimdilerde sözlükten bilgi dağarcığımı * geliştirmeye çalışıyorum. bilmediğim bir şeyi öğreniyorum veya bildiğim bir şeyi paylaşıyorum. özellikle bu aralar eskileri kurcalıyorum, unutulanları bilinmeyenleri araştırıp sözlükte paylaşmaya çalışıyorum. öğrendikçe daha çok araştırmak istiyorum. bu bile bana sözlüğün kattığı en güzel şeylerden birisi.

    nitekim severek takip ediyorum.

    yetkili ağabeyleri göremeyenlere gelsin;
    http://yfrog.com/ntkujlqj

    bu da captano;
    http://yfrog.com/occm6vbj
App Store'dan indirin Google Play'den alın