981
zamanında lisede bir arkadaşım bana telefonunu emanet etmişti. onlar maç yapıyorken ben kapı nöbetçisiydim. sonra ben de oynamak isteyince telefonu diğer arkadaşa verdim. sonra 15-20 dakika geçti, telefon sahibi arkadaş telefonu istediğinde çalındığını fark ettik. çalan kişi de yine bizim sınıftan biri. biz çocuğu konuşturmaya çalışıyoruz felan. ben de saf saf yok la halil ibo yapmaz diyorum. hatta çocuğu savunuyorum. telefonu bulamadık tabi. çocuk yeminler yeminler üstüne ediyor.
okul çıkışında karşıdaki markete öylesine gazoz almaya gittik. orada çalışan çocuk benim ilk okul arkadaşım. bunla konuşuyoruz felan. çocuk bana dedi ki halil ibo buraya beyaz bi telefon bıraktı. çıkışta da geldi aldı. şiddeti sevmeyen ama kullanmasını iyi bilen biri olarak tabi halil ibo'nun ağzını burnunu kırdık normal olarak. o gün öğrendim ki insan kendi çıkarı sözkonusu olduğunda her boku yer.
şimdi malum şahıs ilk kez hastaneye kaldırıldığında zaten herkes iyi dileklerini iletti. sonra bir, iki, üç derken anladık ki adamın tek isteği geceyi nezarette geçirmemek. adam hastaneye gidiyor mis gibi ortam, her yer temiz. telefonu var odasında, televizyonu var. bir dediği iki edilmiyor. mis gibi yataklar. kendi özel odası var. kaç gece nezarette kaldı bu adam? kör mü olmak lazım illa bunu görmemek için? nezarette kalmanın amacı ne birincisi gözlatında tutmak, ikincisi psikolojik olarak yıpratmak ki konuşturması kolay olsun.
üstelik ne bileyim şöyle dürüst bi adam olsa derim ki hakkaten hasta lan herhalde. e kardeşim bu adam zaten kendi çıkarı için her şeyi yapmakla meşhur biri değil mi? televizyona çıkıp, ağlayan sonra bir şekilde istifadan dönen bu adam değil mi? karakteri değişip adı gibi aziz biri mi oldu aniden?
fenerbahe'nin gerilimi son derece yüksek maçları oldu. son dakika da atılan goller, kaçan şampiyonluklar, skandallar otu boku püsürü her şeyi oldu. hiç duydunuz mu gerilim stres bu adamdan? geçen sene şampiyonluğu kaçırdıklarındaki stres ile hangi hastalıkları tetiklerdi bi düşünün bakalım. o travma yaşanırken bu hastalıkların hiçbirini bilmiyorduk a.k
ayrıca bence harbiden burada aramızda kaç kişi var şöyle üç gün gözaltında felan kalan? nezarette en son noktaya kadar felan bi tane ağrı kesiciyi bile zor bulursun. kaldı ki öyle her istediğinde savcı sana izin verecek, hastaneye git tosunum diye. buna göre siz zaten kendi istediğiniz hukukun üstünlüğüne aykırı düşünüyorsunuz. siz hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu koruyorsunuz burada haberiniz yok. aziz yıldırım her strese girdiğinde hastaneye uçacak ambulansla, ben garip bi vatandaş aynı şeyi istediğimde siktir lan oradan diye cevap alacağım. aziz yıldırım niye benle aynı şeyleri yaşamıyor? benim cebimde 10 lira var diye mi? bu mu hukukun üstünlüğü? yoksa üstünlerin hukuku mu?
neyse o konuları geçelim. tekrardan gerilim stres konusuna dönelim. hani bu adamın yöneticileri ve de taraftarları diyor ya kıran kırana geçti maçlarımız, son dakikaya kadar hiç bir şey belli olmazdı o maçlarda cüneyt abi izlesin felan. tekrardan soruyorum, e kardeşim bu adamın hastalıkları o gerilimli stresli maçlarda niye hiç azmadı? al bak sana sorudan çok cevap oldu.
okul çıkışında karşıdaki markete öylesine gazoz almaya gittik. orada çalışan çocuk benim ilk okul arkadaşım. bunla konuşuyoruz felan. çocuk bana dedi ki halil ibo buraya beyaz bi telefon bıraktı. çıkışta da geldi aldı. şiddeti sevmeyen ama kullanmasını iyi bilen biri olarak tabi halil ibo'nun ağzını burnunu kırdık normal olarak. o gün öğrendim ki insan kendi çıkarı sözkonusu olduğunda her boku yer.
şimdi malum şahıs ilk kez hastaneye kaldırıldığında zaten herkes iyi dileklerini iletti. sonra bir, iki, üç derken anladık ki adamın tek isteği geceyi nezarette geçirmemek. adam hastaneye gidiyor mis gibi ortam, her yer temiz. telefonu var odasında, televizyonu var. bir dediği iki edilmiyor. mis gibi yataklar. kendi özel odası var. kaç gece nezarette kaldı bu adam? kör mü olmak lazım illa bunu görmemek için? nezarette kalmanın amacı ne birincisi gözlatında tutmak, ikincisi psikolojik olarak yıpratmak ki konuşturması kolay olsun.
üstelik ne bileyim şöyle dürüst bi adam olsa derim ki hakkaten hasta lan herhalde. e kardeşim bu adam zaten kendi çıkarı için her şeyi yapmakla meşhur biri değil mi? televizyona çıkıp, ağlayan sonra bir şekilde istifadan dönen bu adam değil mi? karakteri değişip adı gibi aziz biri mi oldu aniden?
fenerbahe'nin gerilimi son derece yüksek maçları oldu. son dakika da atılan goller, kaçan şampiyonluklar, skandallar otu boku püsürü her şeyi oldu. hiç duydunuz mu gerilim stres bu adamdan? geçen sene şampiyonluğu kaçırdıklarındaki stres ile hangi hastalıkları tetiklerdi bi düşünün bakalım. o travma yaşanırken bu hastalıkların hiçbirini bilmiyorduk a.k
ayrıca bence harbiden burada aramızda kaç kişi var şöyle üç gün gözaltında felan kalan? nezarette en son noktaya kadar felan bi tane ağrı kesiciyi bile zor bulursun. kaldı ki öyle her istediğinde savcı sana izin verecek, hastaneye git tosunum diye. buna göre siz zaten kendi istediğiniz hukukun üstünlüğüne aykırı düşünüyorsunuz. siz hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu koruyorsunuz burada haberiniz yok. aziz yıldırım her strese girdiğinde hastaneye uçacak ambulansla, ben garip bi vatandaş aynı şeyi istediğimde siktir lan oradan diye cevap alacağım. aziz yıldırım niye benle aynı şeyleri yaşamıyor? benim cebimde 10 lira var diye mi? bu mu hukukun üstünlüğü? yoksa üstünlerin hukuku mu?
neyse o konuları geçelim. tekrardan gerilim stres konusuna dönelim. hani bu adamın yöneticileri ve de taraftarları diyor ya kıran kırana geçti maçlarımız, son dakikaya kadar hiç bir şey belli olmazdı o maçlarda cüneyt abi izlesin felan. tekrardan soruyorum, e kardeşim bu adamın hastalıkları o gerilimli stresli maçlarda niye hiç azmadı? al bak sana sorudan çok cevap oldu.