1991
eğer bu takımdan o gidecek, servet çetin (eğer hakkındaki gerçek düşüncelerimi yazarsam bir dakika bile burada duramam) kalacaksa, ister forvete didier drogba, ister orta sahaya esteban cambiasso gelsin, o takım galatasaray gibi galatasaray olmayacak.
burada mesele, bazı aklıevvellerin dahiyane (!) keşfi olan (bkz: canaboy) meselesi değildir. 80'li yıllarda ve öncesinde galatasaraylı olan, internetin olmadığı, endüstriyel futbol (bu da her ne haltsa, önüne gelenin ağzına yapışmış) diye bir şeyin esamesinin okunmadığı, büyük aşkımızı takip edebilmek için televizyonun radyonun başına yapışmak, sabahın köründe gazeteyi alıp spor sayfasından heyecanla okumaya başlamak gerektiği yılları, devamını, efsane zaferleri yaşamış ve her ertesi gün okula/işe gururla gitmiş galatasaraylılar bilecektir ki; mesele ruhtur, farklılıktır, ayrıcalıklı bir zihniyettir, vizyondur, perspektiftir ve her şeyden önemlisi, galatasaraylılık duruşu, etiği ve terbiyesidir.
mesele, lorik cana'nın muazzam yeteneklere sahip, bir anda işlerin gidişatını değiştirecek, örneğin gheorge hagi gibi bir futbol sanatçısı, ustası olması değildir.
lorik cana, bir semboldür, bir değerdir. bize bu dönemde eskiyi hatırlatan, hırs, kaybetmeyi kabul etmeme, savaşma gibi olguları bu kötü dönemde formasını sonuna kadar terleterek sahada yaşatan bir aslandır. fakat servet çetin'in neye karşılık geldiğini anlatmaya kalksam, bir daha yazı yazamayacak hale gelebilirim. dolayısıyla, bizim bu gördüklerimizi dün (bkz: galatasaraylı fatih yuvasına döndü), (bkz: floryayı aslan yuvasına dönüştüreceğiz) diyen de görüyordur. görmelidir.
son olarak madem lorik gidecek, o halde, galatasaray formasını kirleten hain, basiretsiz, lümpen sürüsü de (bkz: florya)'dan tasviye edilecek. aksi takdirde, şampiyonluklar, avrupa'da turlar da gelse galatasaray, galatasaray gibi olmayacak.
burada mesele, bazı aklıevvellerin dahiyane (!) keşfi olan (bkz: canaboy) meselesi değildir. 80'li yıllarda ve öncesinde galatasaraylı olan, internetin olmadığı, endüstriyel futbol (bu da her ne haltsa, önüne gelenin ağzına yapışmış) diye bir şeyin esamesinin okunmadığı, büyük aşkımızı takip edebilmek için televizyonun radyonun başına yapışmak, sabahın köründe gazeteyi alıp spor sayfasından heyecanla okumaya başlamak gerektiği yılları, devamını, efsane zaferleri yaşamış ve her ertesi gün okula/işe gururla gitmiş galatasaraylılar bilecektir ki; mesele ruhtur, farklılıktır, ayrıcalıklı bir zihniyettir, vizyondur, perspektiftir ve her şeyden önemlisi, galatasaraylılık duruşu, etiği ve terbiyesidir.
mesele, lorik cana'nın muazzam yeteneklere sahip, bir anda işlerin gidişatını değiştirecek, örneğin gheorge hagi gibi bir futbol sanatçısı, ustası olması değildir.
lorik cana, bir semboldür, bir değerdir. bize bu dönemde eskiyi hatırlatan, hırs, kaybetmeyi kabul etmeme, savaşma gibi olguları bu kötü dönemde formasını sonuna kadar terleterek sahada yaşatan bir aslandır. fakat servet çetin'in neye karşılık geldiğini anlatmaya kalksam, bir daha yazı yazamayacak hale gelebilirim. dolayısıyla, bizim bu gördüklerimizi dün (bkz: galatasaraylı fatih yuvasına döndü), (bkz: floryayı aslan yuvasına dönüştüreceğiz) diyen de görüyordur. görmelidir.
son olarak madem lorik gidecek, o halde, galatasaray formasını kirleten hain, basiretsiz, lümpen sürüsü de (bkz: florya)'dan tasviye edilecek. aksi takdirde, şampiyonluklar, avrupa'da turlar da gelse galatasaray, galatasaray gibi olmayacak.