• 235
    günlerdir buraya birşeyler yazsam mı diye düşünüp duruyorum. ya sözlüğe giriyorum, ya biri twitterdan bi link atıyor, “artık yeter” diyip yazmaya karar veriyorum ama sonunda hep vazgeçiyorum. bu kararsızlığın iki nedeni var. birincisi karşıda ne dersen de dinlemeyen doğru ya da yanlış söylediğini tartışmak yerine “içi boş, safsata, laf kalabalığı” diyerek geçiştiren ve konuyu sonsuz bir döngüye sokan bir muhatap var. sırf bu yüzden birkaç hafta önce düşündüklerimi gidip zizonkovaç başlığına yazdım mesela. en azından karşımda işi kişiselleştirmeyecek net bir muhatap olduğunu bildiğimden. ikincisiyse gökhan'ın dün artık dayanamayıp uzunca bir yazı yazması. sözlükte en yanlış adam olsa bile birine bi anda yüklenilmesinden hoşlanmıyorum. sürekli laf sokuluyor, söyledikleriniz çarpıtılıyor olsa da burada kalsın bari artık dedim, söylenenler söylendi. hele karşınızdaki insan sürekli bir şebeke vurgusuyla sizi töhmet altında bırakıyorsa böyle bir durumda haklıyken haksız konumuna da düşmek istemedim.

    ama daha bir gün geçmişken sözlükte maç başlığını açıyorum, sıradan okurken bir bakıyorum daha bugün galatasaray üzerine yazdıklarımıza tonla referanslı, aşağılayıcı bir entry. ve yine tonla rijkaard vs. hagi referansıyla dolu. bu sefer, ne olursa olsun, şıkmış değilmiş düşünmeden yazmaya karar verdim. uzak durmaya çalıştıkça, nasıl olsa sonu yok dedikçe çarpıtmalarla, aşşağılamalarla ve ahlak dersleriyle dolu bir dolu karşı atak geliyorken susmanın alemi yok.

    önce şu hagi vs. rijkaard meselesinden başlayalım. bunun günlük hayatta ve sözlük içi diğer tartışmalarda olması doğal ama bu durumda başlamasına vesile olan sanırım ben olduğum için düşmem gereken bazı notlar var.

    rijkaard'ın gidişi sonrası geçen 2 aylık sürede takım toparlanmak bi tarafa daha kötüye gitmeye başlamıştı. ben de bir iki kez sözlükten, bir iki kez de twitter'dan “rijkaard gidecek dertler bitecek diyordunuz, neredeseniz şimdi” diye sordum. bunun bi hagi eleştirisi değil rijkaard'ın gitmesine taraftar arasında çanak tutup destek olanlara duyduğum bi öfke olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yoktu. anlık öfkeyle basit bir mantık yürütmüştüm; rijkaard varken entryler, analizler havada uçuşuyordu, şimdi neden ses yok? twitter üzerinde takımın kötü oyununu belirtince captano tuhaf bi savunma mekanizmasıyla “takım süperdi de hagi gelip bozdu di mi” yazdı. ben de takımın bu sezon hep kötü olduğunu ama şimdi kimseden eleştiri gelmediğini belirtince captano haklı olarak rijkaard'ın takımın başında 1,5 sene kaldığını hagi'nin zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. bu noktada işte sorunun orada olduğunu, zaten hagi'yi eleştirmediğimi, rijkaard'a o şartlarda verilen 1,5 yılın yetersiz olduğunu ve bu zihniyetle hagi'nin de rijkaard'ın da günahsız olduğunu belirttim. sorun yönetiliş şeklimizdeydi ve rijkaard ne kadar kötü olursa olsun hagi'yi yem edip kendini kurtaran zihniyete o gün karşı durmak gerekiyordu. fakat bize rijkaard takıntısı var diyen captano tuhaf şekilde “orda dur, rijkaard'ın nesi günahsız, hagi'yle rijkaard'ı karıştırma” gibi tavır takındı. “yahu karıştırmıyorum, rijkaard'ın da kendine göre günahları oldu ama mevcut sistemde hagi de rijkaard da en günahsız adamlar" dedikçe “rijkaard günahsız değil” diyip durmaya devam etti. bu noktada “abi okuduğunu anlama sorunun var” dedim ve “terbiyesiz” damgası yedim. edit; bizleri hagi düşmanlığıyla itham edip millete hedef gösteren bu abimiz biz zamanında hagi'ye hırsız denmesini savunan birine tepki gösterirken sessiz kalmış sonrasında anladığım kadarıyla bayağı da yakınlaşmıştır. hagi'nin teknik direktörlüğe üzerine yorum yapmak hagi düşmanlığı, hagi'ye hırsız demekte problem yok, he mi?

    o günden bugüne geçen süreçte biz hagi ve rijkaard hakkında mümkün olduğunca sessiz olmaya çalıştık. blogumuzda bile ne doğru düzgün yazdık ne de buralarda. ama karşı taraftan sürekli bi laf sokup 1-0 öne geçme çabası geliyordu. önce sırayla hepimize sorulan rijkaard neden kalmalıydı sorusu geldi. herkes kendince cevaplar veriyor ama karşılığında “boş laf, içi boş” denilerek hakaret eder gibi davranılıyordu. konu sözlüğe taşındı sonra durup dururken, cevap verin denerek. son bir kez milyar defa tekrarlanmış şeyleri oturdum yazdım doğru, yanlış, ya da aptalca, kendi inandığımız şeyleri. ve karşılığında aldığımız cevap “laf kalabalığı" oldu. bu sefer bu durmadan terbiyeden bahseden abimiz ihbar etti bizi sözlük ahalisine;

    “ha, bir de şöyle bir şey var, bu cevap verdiğini sananlar hagi geldikten 6 hafta sonra, "rijkaard'ı çok eleştiriyordunuz hagi'ye niye bir şey söylemiyorsunuz" diyenlerdir”*

    artık dayanamadım ve kendisine mesaj attım. “ah be abi, millete ispiyonculuk yapacak kadar ayağa düşmeseydin” diye. karşılığında aldığım cevap elbette “terbiyesizlik yapıyorsun” oldu. fakat sürekli bu terbiyeden bahseden abimiz bizden hep şu sıfatlarla bahsediyordu alakamız olmayan yerlerde yazdıklarında; “münafıklar, aklı evveller, takozluk yapıyorlar”. kişisel sohbetlerden kulağımıza çalınanları es geçiyorum. ve terbiyeden bahsetmeye devam ediyordu. söylediklerimizi çarpıtarak, ters yüz ederek ve bağlamından kopararak insanları manipule etmenin terbiyeyle bi alakası yoktu demek ki.

    sonrasında buluşulacak ortak bi nokta olmadığını anlayınca uzak durmaya, aynı tartışma döngüsünün içine girmemeye çalıştık ama şebekecilik işte, şimdi bir maç entrysinde maç üzerine tek kelime yokken sadece laf sokma ve aşağılama görünce dayanamıyor insan.

    bursa maçı yazısında şunları yazıyor;

    “bu işin sorumlusu hagi’mi? hiç de değil. ulan (ki azdır bu yazıyı bekleyenler içinde bana ulan diyecek, yaş itibariyle yahu, ne kadar fesatsınız, çok şükür reis falan değilim) hani transferleri hagi yapmıştı, hani takım düzelecekti diyenler varsa, soruların muhatabı ben değilim. her zaman transfere inanmadığımı anlattım, dilim döndüğünce. dilimiz pek dönmüyor, en azından yazma konusunda."*

    ilk okuduğum an “allah allah, daha önce defalarca hagi kendi takımını kursun, bi devre arası geçirsin takımla bak o zaman nasıl yapıyorum analizleri” dememiş miydi diye düşündüm, bize laf sokma çabası o kadar gözünü bürümüş ki kendisiyle çelişmek pahasına yazmış heralde bunları diyerek. çok uzağa gitmeme gerek kalmadı. bir hafta önceki (bursa maçındaki gibi kötü oynadığımız ve rakipten az pozisyona girerek tamamladığımız) sivas maçı entrysine baktım, şöyle demiş;

    “hep söylediğim gibi, transferlerden bağımsız olarak artık bu takım hagi’nin takımı. takımıyla puan maçı yapmadan, yükleme yapabileceği 3 hafta geçirdi. 

    galibiyet güzel şey, 1,5 görmediğim savaşan galatasaray görmek daha da güzel. hem de bunu iyi futbol oynayarak yapmaları çok daha güzel. gelecek günlerin daha güzel olacağını görmek ise umutlanmam için yeterli. “*

    amacım cümleleri bağlamından çıkarıp “bak işte bize laf koyacam diye bi dediğin diğerini tutmuyor” demek değil, zaten o yüzden uğraşıp linkleri de ekliyorum ki ilgilenen tamamını okusun. ama amacım şu; çarpıtmalarla birilerine sürekli laf sokuluyorsa en azından herşey açık seçik ortada dursun. sürekli rijkaard takıntısıyla suçlanan bizler, sürekli rijkaard'ı ağzına meze eden karşı taraf, rijkaard'ı hatalarını görmezden gelip kayırmakla suçlanan bizler, maç analizi adı altında hagi'yi savunmak için “devre arasından sonra konuşuruz” demesine rağmen ne konuşucam lan hagi bu diyen karşı taraf, vs.

    örnekleri çoğaltabilirim. yine bu bursa maçı yazısında arda turan göndermeleri var, daha önce de zırt pırt biz “arda turan düşmanlarına” laf sokulan. yaratılan hava şu; biz şebekeci sorosçu piçler arda'dan nefret ediyoruz, ondan esirgediğimiz sevgiyi alakasız adamlara veriyoruz. akbaba gibi çullanıyoruz yerlilerin üstüne. ama bakıyorum son dönemde galatasaray tarafından en haketmedik şekilde eleştirilen üç isim üzerine yazılmış yazılara, bir tane captano yazısı yok. sabri'nin en alaya alındığı, sabri'yi sevmenin suç sayıldığı dönem, ben girmişim uzun uzun savunmuşum adamı. captano yazısı yok. bülent kaptan'a hep belaltı vurulduğu dönem, birkaç yazarla birlikte hep s3th savunmuş kaptanı, bi tane captano entrysi var bülent üzerine o da rijkaard'ı eleştirmek için yazılmış. aynı şekilde hasan şaş üzerine hep biz savunmadayız, captano'dan ses yok. e hani biz yerli düşmanı olduğumuz için arda'yı harcıyorduk, değerini bilemiyorduk. arda'dan on kat değerli efsanelerimiz itin götüne sokulduğunda nerelerdeydiniz? o zaman savunulmayan büyük galatasaraylılar arda kadar haketmiyor muydu himaye altına alınmayı. allahtan sorosçu piçleriz, bi de olmasak ne olurdu acaba?

    neyse, sonuç olarak kavga gürültü olur. tartışma olur. hatta duruma göre hakaret de olur taraflar aralarında halleder. ama bittiğinde biter, bitmesi gerekir. anlaşılmaz bir hırs ve öfkeyle bunu aylardır devam ettirip, ahlak dersi vermekten vazgeçmeden her türlü aşağılamayı yaparak ve töhmet altında bırakarak fırsat bulunan her an göndermeler yaparak amaçlanan nedir anlamış değilim. “hagi'yi korumak” gibi ulvi bi görev üstlenilip bu saçma sidik yarışına giriliyorsa, hagi'nin buna ihtiyacı yok. daha önce dediğim gibi hagi'yi çoktan yediler kardeşim, hagi geldiği gün “no adnan polat” demeyip “yallah riijkaard, i love you hagi” demeyi seçtiğiniz an indi midelerine hagi. bu kafayla gittikçe tugay'lar, şükür'ler, hasan'lar da sırada. yok zeki alasya gibi “ben ağabeyim, altınlar bende duracak” şeklinde “son sözü ben söylerim” hırsıyla bu işin ucu bir türlü bırakılmıyorsa durum daha da vahim. buyurun devam edelim.

    not; rijkaard'ın neden kalması gerektiğine dair captano imzalı bi kaç demir gibi cevaba denk geldim, onları da ekliyorum. artık daha uzakta aranmasın cevaplar.

    “türkiye’de talep edilen sadece başarı. sabır yok.
    bunları kıracak, geleceğe yatırım yapacak ön görülü başkanların yapacağı en önemli iş frank rijkaard gibi bir hocanın takımın başına getirilmesi. adnan polat yönetimi bunu başardı.”

    http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=347687

    "bu takım bu hocayla bize daha önce, nasıl oynayacağını gösterdi. bu demektir ki, gelecek sezon bol pas yapan, topa sahip olan bir takım olacağız. 
    sabır bu yüzden gerekli rijkaard için, çünkü bize gösterdi ne oynatmak istediğini."

    http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=351500

    "çok bilmişler tarafından beğenilmeyen rijkaard bu kadroya bile, pas yapmayı öğretebildiğini gösterdi. gitsin mi? daha iyisi gelecekse, gitsin. daha iyisi kim? daha iyisi de geldiği sezon da şampiyon yapamazsa kim gelsin? bence daum gelsin, daum gibi bir ortalama türkiye’de hiçbir hocada yok. rijkaard'a gitsin diyenlere yakışır."

    http://www.rerererarara.net/sozluk.php?id=358717
App Store'dan indirin Google Play'den alın