639
benim sana geç kalmamdan ötürü 1.5 yıl beraber olabildik sami yen. ama dolu dolu, neşeli, hüzünlü, bazen ağlamaklı; ama güzel olan 1.5 yıl...
kimler gelmiş, kimler geçmişti o kadar kısa zamanda... bugün son bir kez geldik sana... ve bitti...
bırakamadık seni bu akşam, çıkmak istemedik, adeta kolumuzda son nefesini veren bir sevgiliydin...
çıkarsak canın yanacaktı, bizim de yandığı gibi... ama çıtık ve bittin...
aklımızdan bin bir duygular geçiyordu seni son bir kez seyrederken..
gözlerimiz doluyordu... gittin...
biz, arkandan sadece baktık... son bir defa...
oysa; söyleyecek o kadar çok şeyimiz vardı ki...
gidersen sönecekti sanki içimizdeki ateş
ve bir daha hiç bir şey yakamayacaktı senin gibi...
gidersen karanlığa mahkum edecektin günlerimizi
o karanlıkta yolumuzı kaybederiz diyecektik ki sana,
ışıklarını kapattılar... gittin...
gidişini görmemek için gözlerimizi kapattık
öylesine acıdı ki yürekler, tutup koparsalardı kolumuzu bacağımızı
bu kadar acı duymazdık.
acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
ağlayamadım...
gittin...
seni delicesine bir tutkuyla seviyorduk oysa
tutkumuz seninle olmaktı, tutkumuz sana gelmek...
tutkumuz galatasaray'ı hep seninle yaşamaktı.
olmadı... gittin...
gidişini önlemek için bırakmamak vardı seni... tribünlerinde yatmak...
"ali sami yenn" diye başlayan marşlarımız değil miydi her seferinde seni ürperten...
ürperdin yine biliyoruz.
kal desek... bir kez bırakmamak için dirensek
gitmek için tüm cesaretin kaybolurdu. sonsuza dek mabedimiz kalırdın...
ama yapamadık....
gittin... ali sami yen...
bir yıkım gibiydi gidişin
sen adım adım uzaklaşırken bizden
çöküp kaldı bedenimiz tribünlerine
nice yıkımlara dayanan yüreklerimiz bu kez yenilmişti
bu kadar zayıf değildik biz kalkmalıydık.
kalkamadık... ali sami yen...
gittin...
oysa bugün gideceğini biliyorduk
hazırdık gidişine,
son zamanları yaşıyorduk
zaman bitecek ve sen gidecektin...
biz ise, gidişinin ertesi günü
hayatımıza kaldığımız yerden, yeniden başlayacaktık.
yeni mekanların yeni heyecanlar olacağını düşünerek...
bugün ruhumuzda hissettik ki yanlış düşünmüşüz...
ve sen gittin...
ali sami yen..
bir şey söyledin mi giderken?
"kal" dememizi istedin mi?
polislere bizim için "dursunlar biraz daha" dedin mi?
biz "döneceğiz yeniden" diye stadımızı inletirken
sen "döndüğünüzde burada olacağım" diye umut verdin mi?
beynimiz öylesine uğulduyordu ki...
duyamadık ali sami yen...
gittin...
nereye gittiğin önemli değildi
aynı yerinde de kalsan,
yerine binalar da yapılsa artık farketmiyordu...
biz sana bir daha gelemeyecektik...
artık yoktun ve asıl bu düşünce bizi felç ediyordu.
yokluğuna karşı koymalıydık...
"yeni statlar" demeliydik; "yeni heyecanlar...!"
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydık.
gidişini unutmalı, ağlamamalıydık...
kurtulamadık... bugün hep senin için doldu gözler...
gittin...
monacoya çaktığımız zaman duyduğumuz o "haaaagiiiiiiiiii" de seninle birlikte kayboldu o boşlukta.
işte tam şuradan atıldı o gol diyemeyeceğiz artık...
metin oktay'lar, prekaziler, hagi'ler... kral hakanlar...
seninle hep orada kaldılar... efsanelerin mekanı ali sami yen...
onları hep seninle, sende yad etmek istedik...
ama olmadı...
gittin...
bil ki göz nurumuz,
başka yerlerde olsak da
tek mabed, tek özlenen sen, hep özlenen sen olacaksın...
ne maçlar yaşandı
dünya cehennemi burda tanıdı
elveda sami yen
bir gün geri gelsek keşke yeniden...
*(u: sevgiliden ayrıldıktan sonra denk gelip okuduğun şiir; okuyup okuyup ağlatandı benim için)*
kimler gelmiş, kimler geçmişti o kadar kısa zamanda... bugün son bir kez geldik sana... ve bitti...
bırakamadık seni bu akşam, çıkmak istemedik, adeta kolumuzda son nefesini veren bir sevgiliydin...
çıkarsak canın yanacaktı, bizim de yandığı gibi... ama çıtık ve bittin...
aklımızdan bin bir duygular geçiyordu seni son bir kez seyrederken..
gözlerimiz doluyordu... gittin...
biz, arkandan sadece baktık... son bir defa...
oysa; söyleyecek o kadar çok şeyimiz vardı ki...
gidersen sönecekti sanki içimizdeki ateş
ve bir daha hiç bir şey yakamayacaktı senin gibi...
gidersen karanlığa mahkum edecektin günlerimizi
o karanlıkta yolumuzı kaybederiz diyecektik ki sana,
ışıklarını kapattılar... gittin...
gidişini görmemek için gözlerimizi kapattık
öylesine acıdı ki yürekler, tutup koparsalardı kolumuzu bacağımızı
bu kadar acı duymazdık.
acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
ağlayamadım...
gittin...
seni delicesine bir tutkuyla seviyorduk oysa
tutkumuz seninle olmaktı, tutkumuz sana gelmek...
tutkumuz galatasaray'ı hep seninle yaşamaktı.
olmadı... gittin...
gidişini önlemek için bırakmamak vardı seni... tribünlerinde yatmak...
"ali sami yenn" diye başlayan marşlarımız değil miydi her seferinde seni ürperten...
ürperdin yine biliyoruz.
kal desek... bir kez bırakmamak için dirensek
gitmek için tüm cesaretin kaybolurdu. sonsuza dek mabedimiz kalırdın...
ama yapamadık....
gittin... ali sami yen...
bir yıkım gibiydi gidişin
sen adım adım uzaklaşırken bizden
çöküp kaldı bedenimiz tribünlerine
nice yıkımlara dayanan yüreklerimiz bu kez yenilmişti
bu kadar zayıf değildik biz kalkmalıydık.
kalkamadık... ali sami yen...
gittin...
oysa bugün gideceğini biliyorduk
hazırdık gidişine,
son zamanları yaşıyorduk
zaman bitecek ve sen gidecektin...
biz ise, gidişinin ertesi günü
hayatımıza kaldığımız yerden, yeniden başlayacaktık.
yeni mekanların yeni heyecanlar olacağını düşünerek...
bugün ruhumuzda hissettik ki yanlış düşünmüşüz...
ve sen gittin...
ali sami yen..
bir şey söyledin mi giderken?
"kal" dememizi istedin mi?
polislere bizim için "dursunlar biraz daha" dedin mi?
biz "döneceğiz yeniden" diye stadımızı inletirken
sen "döndüğünüzde burada olacağım" diye umut verdin mi?
beynimiz öylesine uğulduyordu ki...
duyamadık ali sami yen...
gittin...
nereye gittiğin önemli değildi
aynı yerinde de kalsan,
yerine binalar da yapılsa artık farketmiyordu...
biz sana bir daha gelemeyecektik...
artık yoktun ve asıl bu düşünce bizi felç ediyordu.
yokluğuna karşı koymalıydık...
"yeni statlar" demeliydik; "yeni heyecanlar...!"
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydık.
gidişini unutmalı, ağlamamalıydık...
kurtulamadık... bugün hep senin için doldu gözler...
gittin...
monacoya çaktığımız zaman duyduğumuz o "haaaagiiiiiiiiii" de seninle birlikte kayboldu o boşlukta.
işte tam şuradan atıldı o gol diyemeyeceğiz artık...
metin oktay'lar, prekaziler, hagi'ler... kral hakanlar...
seninle hep orada kaldılar... efsanelerin mekanı ali sami yen...
onları hep seninle, sende yad etmek istedik...
ama olmadı...
gittin...
bil ki göz nurumuz,
başka yerlerde olsak da
tek mabed, tek özlenen sen, hep özlenen sen olacaksın...
ne maçlar yaşandı
dünya cehennemi burda tanıdı
elveda sami yen
bir gün geri gelsek keşke yeniden...
*(u: sevgiliden ayrıldıktan sonra denk gelip okuduğun şiir; okuyup okuyup ağlatandı benim için)*