• 36726
    21 eylül 2024 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası sözlükte ve sosyal platformlarda ortaya konan bir çok analizi takip etmeye çalıştım. endişelerim var ve işler iyi gidiyor görünürken paylaşmak istiyorum.

    pembe rüyalar gördüğümüzü düşünüyorum. sandığımız kadar iyi değiliz. elimizdeki kadro ölçeğinde de sandığımız kadar iyi olmamız mümkün değil. fenerbahçe çok kötü oynadı ve biz kendimizi dev aynasında görüyoruz.

    karşılama oyunumuzla başlayalım. osimhen’in icardi’ye nazaran güçlü presi, yunus akgün’ün gayreti ve davinson sanchez, ismael jakobs ikilisinin temaslı oyunu ile beraber young boys maçlarında ortaya çıkan aciz görüntümüzden kurtulduk. ancak halen 4-2-3-1 temelli oyunumuzda savunma önünde klasik bir ön libero kullanmayarak torreira’yı ön alan baskısına yolluyoruz. bu durumu tolere etmek için hem rakip uzun oynadığında hem de hat kıran pas denemelerinde stoperlerimizden biri yerini bırakarak öne çıkıyor. fenerbahçe maçında bu isim davinson’du. defalarca yerini kaybetti ve pozisyon verdik. rakipte bal yapmayan arı maximin, 35+ tadic-dzeko ikilisinden oluşan ön hat ve mourinho’nun savunma-hücum hattını geniş tutması nedeniyle ön alana yaklaşamayan orta saha hattı olunca bu tehlikelerin en az bu kadarı da net pozisyona dönüşmeden savuşturuldu.

    oynayama çalıştığımız oyunda bu durumu çözmek için iki temel yol var.

    birinci yol, savunma önünde fizik gücü yüksek, 1.85 üzeri bir çapa kullanarak stoper ikilisinin yerini bu denli kaybetmesine engel olmak. bu durumda ne torreira ne de mertens’e yer kalmıyor takımda. net bir 4-3-3 oyununa dönmek gerekiyor. unai emery’nin arsenal’de torreira’dan vazgeçme sebebi de, en üst seviyede torreira’nın tercih edilmeme sebebi de bu. net bir ön libero, orta saha üçlüsünde taktik sadakati olan iki adet 8,5 numara oynatmanıza olanak sağlıyor. buda toplu, topsuz oyununuzu en az iki kademe yukarı çıkartıyor. ancak bizim seviyemizde torreira vazgeçilebilecek bir seçenek değil.

    ikinci yol, savunma hattını oluşturan dört oyuncunun da atletik yeteneklerinin üst düzey olması ve savunma arkasına atılan toplarda oluşabilecek herhangi bir eşleşmeden çekinmeyecek duruma gelmemiz. o zaman öne karşılamaya çıkan stoperimiz olduğunda, geri kalan üçlü savunma merkezine yaklaşarak sağlıklı üçlü bir hat oluşturabilir. ancak bu durumda da abdülkerim-kaan ayhan ikilisine yer kalmıyor takımda. guardiola’nın son üç sezondur arka dörtlüsü bu kimliğe büründü. benim de aklıma daha yatan çözüm bu açıkçası.

    gelelim hücum oyunumuza. oynamak istediğimiz oyuna göre çok fazla uzun top denemesi yaptığımızı düşünüyorum burda da. topun rakipte kalmasını istemediğimiz için şiddetli baskı yapıyoruz. topu aldığımızda da hemen aksiyon istiyoruz. karşımızdaki rakipte bu tempoya cevap verdiğinde maç rus ruletine dönüyor. geçen yıl oynadığımız manchester maçları aklınızdadır. büyük hedeflere gitmek için top bir o kalede bir bu kaledeydi denilen maçlarımız azalmalı. fenerbahçe maçında sahada istediklerimizi yapmamıza rağmen fenerbahçe’nin tempomuza cevap verdiği her sekansta buna döndü maç. eğer topun rakipte olmasına tahammülümüz yoksa onu aldığımızda değerini bilmeliyiz. zaman zaman oyunu dinlendirebilmeli, geriden çıkışlarda pası bulmak konusunda daha inatçı olmalıyız. bunun için geride müthiş ayaklara ihtiyacımız olduğuna da katılmıyorum. doğru ve çeşitli çıkış setleri ile ortalama ayaklarla da topu taşıyabiliriz. burada olumlu gelişme ise, yunus akgün’ün kerem aktürkoğlu’na nazaran topun kıymetini çok daha iyi bilen bir profil olması. öte yandan, osimhen varken uzun top frekansını minimize etme taraftarı değilim yanlış anlaşılmasın. ancak, bu tercihleri çok daha kontrollü ve bilinçli yapmalıyız diye düşünüyorum. son olarak, icardi-osimhen birlikteliği de benim nazarımda hala soru işareti. bu durumun getirilerini ve götürülerini sahada izleyince konuşuruz zaten ama genel olarak futbol sahasında 2+2=4 olmadığını defalarca deneyimledik.

    sözün özü, gidecek yolumuzun uzun olduğu kanısındayım. modern bir avrupa takımı olmamız, orada seviyemizin altında takımları rahat yenerek bir top 8 takımına dönüşmemiz için çözmemiz gereken mevzular var. beni umutlandıran ise, milli aradan dinlenmiş dönen ve güven tazeleyen okan buruk’un hem fenerbahçe maçı sonrası hem de paok maçı öncesi basın toplantılarından eksiklerimizin olduğunu, ayaklarımızın yere sağlam basması gerektiğini vurgulaması oldu. umarım önümüzdeki üç aylık süreyi az kaza yaparak ve bol gelişerek geçirdikten sonra ihtiyacımız olan nicelik, nitelik eklemeleri yaparak yolumuza devam ederiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın