103
son programlarında yıldız konusunda kanalı ve kanalın göbekten bağlı olduğu kulübü eleştirmişlerdir.
ancak;
bu olayı şuna benzetiyorum; siyasi parti üyeleri, mensubu oldukları ve maaş aldıkları partinin hatalarını çok sert dille eleştirebiliyorlar yeri geldiğinde ancak eleştiri sebebi ne olursa olsun kesinlikle partiden ayrıl(a)mıyorlar. bir şeyler tatlı geliyor çünkü.
siyasi partiye ek olarak, standart bir çalışma ortamından örnek vereyim; çalıştığım yerdeki işleyişle ilgili sorunum var ve bunu hem kendi çevreme, hem de yönetim kademesinin haberi olacağı şekilde dile getiriyorsam sonuç görmeyi beklediğim için yaparım bunu. yönetimden olumlu bir geri dönüş alamıyorsam, hatta durumun daha da negatif hale geldiğini görüyosam, orada durmak için bir sebebim de kalmaz eğer bu eleştiriyi şov amaçlı yapmıyorsam. yönetim kademesi hem beni göndermiyor (çünkü ona para kazandırdığım için benden memnun), hem de problemleri çözmek yerine daha da vites artırıyor. fakat buna karşın, ben sizi eleştiriyorum, yani sizden memnun değilim. ya siz kendinizi düzelteceksiniz (ki imkanı yok), ya da ben gereğini yapacağım demekten başka bir opsiyon olamaz böyle durumlarda.
eski açık programındaki son eleştiri de tıpkı böyle. eleştirdin, peki sonuç var mı? ne kanalda, ne de bu programı yapanlarda bir değişim yok ve olmayacak. hatta kanalın yönetimindeki tavır daha da fanatik hale evrilmeye başladı. o zaman ne anladım bu eleştiriden ben?
programdakilerin ciddi bir sözleşme imzaladıklarını ve yine buna bağlı olarak çok ciddi bir maaş ile çalışıyor olduklarını düşünüyorum. aksi durumda kendini fanatik galatasaray taraftarı olarak gören kimse o çöplükte çalışmaz. kendine yediremez. evet, eğer tek geçim kaynakları bu kanal olsa idi empati yapar, "mecburen çalışıyorlar" derdim. bu ayrı bir konu tamamen ama yanlış hatırlamıyorsam hepsinin kendi meslekleri zaten mevcut. geçimlerini "sadece" o programı yaparak kazanmıyorlar. eğer asıl dert ek gelir ise, bunu kendi kanallarına geçerek zaten yapabilirler. sektörde bu derece tanınmış olup, kendi kanalını açmaya karar verip, tutmayan bir youtube kanalı gördüğümü hatırlamıyorum. üç beş günlük adı sanı duyulmamış muhabirler bile cayır cayır yayın yapıyorlar kitlelerini her gün yükselterek.
"hem paralarını alıyoruz, hem de malum kulübün youtube şubesinde galatasarayımızı savunuyoruz fena mı?" zihniyetine de cevabımı vereyim;
birincisi; o paraları size biz veriyoruz. (hoş ben uzun zamandır vermiyorum da) izlenmeleri, reklamları, beğenileri, abonelikleri..vs size kanal sağlamıyor. taraftarlarımız sağlıyor temelde.
ikincisi; aslında böyle yaparak taraftarımızı malum kulübün youtube şubesi için para vermeye, izlenmesini yükseltmeye mecbur bırakıyorsunuz.
üçüncüsü; siz her kulübe eşit, objektif olma çabası olan bir yayıncı veya gazeteci değilsiniz. kaldı ki kendinizi de zaten öyle görmüyorsunuz. o zaman neden bu amaçsız ısrar?
neyse ben zaten çok uzun zamandır bahsi geçen youtube kanalıyla ilgili zerre kadar pozitif bir hissiyat taşımıyorum. her şeye rağmen bu kanala para kazandırmaya devam etme kararlılığında olan taraftarımıza da iyi seyirler demekten başka da söylenebilecek söz yok.
ancak;
bu olayı şuna benzetiyorum; siyasi parti üyeleri, mensubu oldukları ve maaş aldıkları partinin hatalarını çok sert dille eleştirebiliyorlar yeri geldiğinde ancak eleştiri sebebi ne olursa olsun kesinlikle partiden ayrıl(a)mıyorlar. bir şeyler tatlı geliyor çünkü.
siyasi partiye ek olarak, standart bir çalışma ortamından örnek vereyim; çalıştığım yerdeki işleyişle ilgili sorunum var ve bunu hem kendi çevreme, hem de yönetim kademesinin haberi olacağı şekilde dile getiriyorsam sonuç görmeyi beklediğim için yaparım bunu. yönetimden olumlu bir geri dönüş alamıyorsam, hatta durumun daha da negatif hale geldiğini görüyosam, orada durmak için bir sebebim de kalmaz eğer bu eleştiriyi şov amaçlı yapmıyorsam. yönetim kademesi hem beni göndermiyor (çünkü ona para kazandırdığım için benden memnun), hem de problemleri çözmek yerine daha da vites artırıyor. fakat buna karşın, ben sizi eleştiriyorum, yani sizden memnun değilim. ya siz kendinizi düzelteceksiniz (ki imkanı yok), ya da ben gereğini yapacağım demekten başka bir opsiyon olamaz böyle durumlarda.
eski açık programındaki son eleştiri de tıpkı böyle. eleştirdin, peki sonuç var mı? ne kanalda, ne de bu programı yapanlarda bir değişim yok ve olmayacak. hatta kanalın yönetimindeki tavır daha da fanatik hale evrilmeye başladı. o zaman ne anladım bu eleştiriden ben?
programdakilerin ciddi bir sözleşme imzaladıklarını ve yine buna bağlı olarak çok ciddi bir maaş ile çalışıyor olduklarını düşünüyorum. aksi durumda kendini fanatik galatasaray taraftarı olarak gören kimse o çöplükte çalışmaz. kendine yediremez. evet, eğer tek geçim kaynakları bu kanal olsa idi empati yapar, "mecburen çalışıyorlar" derdim. bu ayrı bir konu tamamen ama yanlış hatırlamıyorsam hepsinin kendi meslekleri zaten mevcut. geçimlerini "sadece" o programı yaparak kazanmıyorlar. eğer asıl dert ek gelir ise, bunu kendi kanallarına geçerek zaten yapabilirler. sektörde bu derece tanınmış olup, kendi kanalını açmaya karar verip, tutmayan bir youtube kanalı gördüğümü hatırlamıyorum. üç beş günlük adı sanı duyulmamış muhabirler bile cayır cayır yayın yapıyorlar kitlelerini her gün yükselterek.
"hem paralarını alıyoruz, hem de malum kulübün youtube şubesinde galatasarayımızı savunuyoruz fena mı?" zihniyetine de cevabımı vereyim;
birincisi; o paraları size biz veriyoruz. (hoş ben uzun zamandır vermiyorum da) izlenmeleri, reklamları, beğenileri, abonelikleri..vs size kanal sağlamıyor. taraftarlarımız sağlıyor temelde.
ikincisi; aslında böyle yaparak taraftarımızı malum kulübün youtube şubesi için para vermeye, izlenmesini yükseltmeye mecbur bırakıyorsunuz.
üçüncüsü; siz her kulübe eşit, objektif olma çabası olan bir yayıncı veya gazeteci değilsiniz. kaldı ki kendinizi de zaten öyle görmüyorsunuz. o zaman neden bu amaçsız ısrar?
neyse ben zaten çok uzun zamandır bahsi geçen youtube kanalıyla ilgili zerre kadar pozitif bir hissiyat taşımıyorum. her şeye rağmen bu kanala para kazandırmaya devam etme kararlılığında olan taraftarımıza da iyi seyirler demekten başka da söylenebilecek söz yok.