• 6883
    fatih terim'in gönderilmesinin idari ve sportif nedenler olduğunu düşünen kişilerin desteklediği kulüp.
    1905 yılında ali sami yen ve arkadaşları tarafından galatasaray lisesi'nde istibdat döneminde müstebit 2. abdülhamid'in baskılarına rağmen kurulan ve nihai amacını türk olmayan takımları yenmek olarak belirleyen spor kulübü, kurulduğu dönem itibariyle futbol kulübü.
    maksadımız bir renge ve isme malik olmak diyen ali sami yen'in kurduğu kulüp.
    bütün bunları yalayıp yutmuş galatasaray sözlük erbabına neden mi anlatıyorum? zira burada yazacağım şeylerin hepsi bunun etrafında olacak da ondan. defalarca değineceğiz bu gerçeklere.
    değineceğimiz bir yan konu ise kulüpten profesyonel spor ürünlerinin çalınması ve avrupa'da satılması. bunun için galatasaray store başlığına bakabilirsiniz daha detaylı bilgi için.
    bunlar ışığında 5. fatih terim dönemi'de diyebileceğimiz 4. fatih terim dönemi'nin son 6 ayını incelemeye alalım.
    galatasaray spor kulübü başkanı burak elmas seçimlere hazırlanırken hali hazırda medya önünde yani hepimizin gözü önünde dönemin galatasaray spor kulübü başkanı rahmetli mustafa cengiz ile galatasaray futbol takımı teknik direktörü fatih terim çok büyük bir kavga içindeydiler. mustafa cengiz üst üste kazanılan ikinci şampiyonluk* sonrası şampiyonluk gösterilerinde fatih terim'le kağıt üstünde 2+3 yıllık, lafta ise 5 yıllık (lafta olduğuna dair bir kanıt https://www.youtube.com/watch?v=w35lHP8m6tI ) bir sözleşme imzalıyor. 2+3 yıllık sözleşme esasen çok doğru bir karardır zira yönetimin o gün itibariyle sonraki dönemde devam edip etmeyeceği belli değildir ve diğer yönetimlere kolaylık sağlamak amacıyla o dönemleri kapsayan sözleşme yapılmaması kulüp adına da en doğrusudur söz konusu kulübün yaşayan efsanesi ve o gün için önemli sayılabilecek bir başarıyı* kazanmış olsa bile. lakin burada sıkıntılı olan durum bu tarz bir sözleşmeyi hem taraftara hem de hocaya 5 yıl diye satmaları, medya önünde şov yapmalarıdır. bundan bahsetmemin nedeni taraflar arası gerginliğin arttıkça ve bu tarz şeylerin ortaya çıkması/farkına varılmasıyla ipler iyice kopmuş ve yönetimle hocanın devam etmeyeceği bariz belli olmuş ve hatta yönetim hocanın istifasını açık bir şekilde istemiştir. bu 3.5 yıllık süre boyunca ikisi lig şampiyonluğu olmak üzere dört kupa alan, 21 yıl süren kadıköy'de galip gelememe serisini bozup bir de üstüne ikinci kez orada galip gelen, son sezon ise averajla ligi kaybeden yani oyun anlamında pek çokları tarafından beğenilmese de başarı anlamında genel anlamda başarılı diyebileceğimiz bir fatih terim vardı. yani fatih hocanın eli zaten kendi taraftarlarının fazla olması ve ffp bitişi dolayısıyla da hocanın ileride çok daha umut vadeden oyunla kupa ve başarıları getireceğine inancı ile çok güçlüydü. birçok taraftar onunla yola devam edilmesini istiyordu. bu yöndeki izlenim ise başkan adaylarından günümüzün başkanı burak elmas tarafından fark edildi ve tıpkı 2. fatih terim dönemi'nin başlamasını sağlayan rahmetli başkan özhan canaydın'ın başkanlık seçimi sürecinde yaptığı gibi hocayı seçim vaadi olarak öne sürdü. elbette başkan adayı burak elmas'ın tek vaadi bu değildi lakin çok az farkla seçimi kazanması, daha önce bu yöntemin işe yaraması ve diğer vaatleri hususunda üyelerin birçoğunu ikna etmemesi dolayısıyla en baskın, en bariz ve etkili olan terim vaadinin önemini göstermektedir. ayrıca diğer vaatlerinin birçoğunu yerine getirmemesi ya da gecikmeli/ayıplı bir şekilde yerine getirmesiyle diğer vaatleri seçimi kazanmasında etkili olsa bile ne kadar önemsiz olduklarını, başkanın bu vaatleri pek önemsemediğini kanıtlar nitelikte.
    en nihayetinde başkan seçildi ve başarısız geçen bir transfer dönemi sonucu sezona kötü bir başlangıç yapıldı. başarısız olmasının sebebi ise transferlerin geç yapılması ve tam bir geçiş sezonu niteliğinde transferler yapılmasıydı. zamanlama yüzünden şampiyonlar ligi ön elemelerinde psv'ye ağır bir şekilde elenmişti galatasaray. bir diğer sebebi ise harcanan 25 milyon euro'nun medyada sıkça yer bulması, basın tarafından bu maliyetlerin çok fazla olmasıydı. şahsi kanaatim ise daha önceki 3 sezonda kulübün ffp kıskacında bulunması nedeniyle zaten transfer dönemlerinde hep artıda olması ve bu maliyetin taksit yöntemiyle uzun dönemlere yayılması ve alınan oyuncuların gelecek vaad etmesiyle birlikte satışından bu maliyetin kat be kat fazlasının elde edilme ihtimalinin çok büyük olması nedeniyle başarısız olmadığıdır. geç olması da gayet doğal zira avrupa şampiyonası dolayısıyla transfer hareketliliği başlamamış ve üstelik önceki yönetimin covid 19 nedeniyle seçimi ertelemesi, seçimi kazanan başkanın transferlerin hazır olduğunu belirtip hiç de hazır olmamasıyla beraber çok da şaşırılacak bir durum değildir. başarısız ama şaşırılacak bir durum değil. dolayısıyla bu sezonun hem yönetim hem teknik ekibin geleceğe yatırım, geçiş dönemi, sabır vurgularıyla beraber sancılı geçeceği barizdi. lakin sadece süper lig açısından bakarsak durum tam bir rezaletti. zira galatasaray düşme potasına liderlik koltuğuna nispeten daha yakındı. bu durum galatasaray tarihinde çok az görülmüştür. en son görüldüğü zaman olan 2010-2011 futbol sezonu sonunda yönetim değişmiş, önceki yönetim ibra edilmemiş -ki dikkatinizi çekerim galatasaray spor kulübü tarihinde bu durum bir ilktir-, efsanesi olan fatih terim bir daha bu kulübe dönmem sözüne rağmen geri getirilmiştir. lakin ortada başka durumlar da mevcuttu. öncelikle uefa avrupa ligi 2021-2022 sezonu e grubu performansı muazzam bir şekilde gitmekte ve sezon başı kura çekimleri sonucu birçok galatasaraylı veya galatasaraylı olmayan taraftarlar tarafından sıfır çekeceği konuşulan galatasaray bu grupta namağlup ve sansasyonel bir şekilde gruptan çıkmıştır. değişen format sebebiyle de son 32 turunu atlayıp doğrudan son 16 turuna kalmıştır. türk futbolu'nun son senelerini düşündüğümüz vakit bu sezon elde edilen başarı hem çok kritik hem de hasret duyulan bir başarıdır. ayrıca ligdeki kötü gidişatın kötü oyunla birlikte -(!) pek katılmıyorum ama bu konuda büyük bölünmeler var yine de ekliyorum bu ibareyi- çok kötü hakem kararları ve şanssızlıkların da nedeniyle olduğu çok barizdi. en azından galatasaray sözlük ve twitter platformlarındaki galatasaray taraftarlarının önemli bir kısmı bunu kabul ediyordu. özellikle xg istatistiği üzerinden dönen tartışma kötü oyun üzerindeki ayrılıkları en iyi özetleyen sembol olmuştu. bu yönde de taraftar başarısızlığın sorumlusu üzerinden ayrılıklar yaşıyordu. bir grup taraftar teknik direktör fatih terim'in istifa etmesini isterken diğer taraf istifanın yanlış olduğu, takımın geçiş sezonunda olduğu, uefa avrupa ligi'ndeki başarıdan ötürü çok büyük bir başarısızlığın olmadığı ve bu kulvardaki şansımızı sonuna kadar zorlamamız gerektiğini düşünüyordu. başka bir ayrılık da fatih terim'in istifa etmesi gerektiğini düşünenler arasındaydı. orada da hemen gönderilmeli ya da daha sonra -çoğunlukla sezon sonu- gönderilmeli yönünde bir ayrılık mevcuttu. bunun yanında yönetimin hakem hatalarına karşı hiçbir sesinin çıkmaması, suyun karşı tarafındaki rakibin* başkanı ali koç tarzındaki dostluk söylemleriyle beraber başkan burak elmas ligdeki başarısızlıkla beraber kredisini yitiriyor ve kendisine verilen destekleri birer birer kaybediyordu. bunun yanında oynanan 21 aralık 2021 galatasaray fenerbahçe maçı sonrası çıkışıyla beraber ertesi gün tff başkanı nihat özdemir'in ofisine gitmesi ve o görüşmeden sonra hakem hataları hakkında hiçbir şekilde söz etmemesi ve hatta nihat başkanı zor durumda bırakıyorlar açıklaması geçmiş açıklamalarının da ortaya çıkmasıyla beraber imajını fazlasıyla zedelemiş ve bu düzene boyun eğmeye başlayan bir başkan izlenimi bırakmıştı. zaten sponsor hususundaki vaatlerinin de yalan çıkması ve galatasaray spor kulübü'nün birçok alanda sponsor anlamında erden timur, dinçer azaphan hariç başka sponsor bulunamaması espirilere konu oluyor, kötü duruma daha da sıkıntılar doğuruyordu. bunlar sürüp giderken hocanın yanına yardımcı dedikoduları çıkmaya başladı, francesco farioli, pep guardiola'nın yardımcısı gibi isimler medyada dolanır hale geldi. en sonunda şu anda galatasaray spor kulübü yönetim kurulu üyesi ışıtan gün katıldığı bir programda domenec torrent ile yardımcı hoca olması hususunda görüştüklerini belirtti. lakin ortada bir sorun vardı ki hocanın yanına alınan yardımcı hocadan bizzat hocanın kendisinin haberi yoktu. bunu da yanlıyor olabilirim 8 ocak 2022 galatasaray giresunspor maçı sonrası basın toplantısında beyan etti. gidişat her ne kadar kötü olursa olsun teknik direktörün bir tasarrufu olmadan yanına birisini koymak çok yanlış bir harekettir. orada teknik patronun sözü geçerli olur. bu bir gerçektir. durumun absürtlüğü dolayısıyla da birçok iddia ortaya atıldı ve en ciddisi ise söz konusu geçen ismin fatih hoca yerine teknik direktörlüğe düşünüldüğüdür. buna dair en büyük iddialardan biri de hakan şükür'ün youtube kanalında bu iddiaya dair ses kayıtlarını dinlediğidir. bu olay özellikle 9 ocak günü çok konuşulmuştu. ertesi gün ise daha kulüp tarafından bir resmi açıklama gelmeden imparator fatih terim'le yolların ayrıldığı haberi medyaya düşmüştü. sonrasında da resmi açıklama geldi. artık kimilerine göre 4. fatih terim dönemi kimilerine göre 5. fatih terim dönemi sona ermişti. işin daha kötü tarafı ise fatih terim'in yaşı gereği bir daha kulübe teknik direktör olarak gelme ihtimalinin çok zayıf olmasıydı. dolayısıyla özellikle hocayı sevenler, hocanın bu sezon ve dönem başarısız olmadığına inanlar ve girilen yapılanma sürecinin hocayla devam etmesini isteyenler için büyük bir yıkımdı. olayların gözüken kısmı unuttuğum noktaları ve eklemeye değer bulmadığım kısımları hariç olmak üzere böyledir.
    buradan sonra tamamen kendi yorumlarım olacak olup sadece fikri hür vicdanı hür olduğunu iddia eden galatasaray taraftarlarının galatasaray sözlük platformuna yazıyorum.
    hocanın gidişiyle çok üzüldüm ve realite olarak haddimi aşmadığımı düşünsem de sözlüğün yapısı ve içerikleri dolayısıyla galatasaray sözlük sınırlarını aştığımı düşündüğüm birkaç entry girdim. bu fikirlerimin belirttiğim gibi arkasındayım lakin bunları tekrardan yazmayacağım zira emek harcadığım yazımın kaldırılmasını istemiyorum. 10 ocak 2022 fatih terim'in gönderilmesi olayı maalesef sadece fatih terim ismi etrafında değildir ve basit bir sportif/idari karar olmanın çok ötesindedir. iddia ediyorum ki bu kararla beraber ali sami yen'in kurucusu ve ilk başkanı olduğu galatasaray spor kulübü ruhen intihar etmiştir. kendi kimliğini hiçe saymıştır. yukarıda da belirttiğim gibi galatasaray spor kulübü kimliğini özgürlükçü, baskıya ve güç sahiplerine boyun eğmeyen bir kimliğe mevcuttu. futbol kulübü bir bahaneydi. kendi memleketinde yabancıların yapabildiği bir şeyi, oynayabildiği futbolu yapabilme, oynayabilme isyanıydı. bu eğer o günün şartlarında basketbol olsaydı basketbol kulübü kurulacaktı. beyzbol olsaydı beyzbol kulübü olacaktı. 31 mart vakasıyla beraber biten istibdat döneminin ardından gelen zihniyetin en önemli temsilcileri arasındaydı o zamanın galatasaray futbol kulübü. bu maksadla bir isme ve renge sahip oldular ali sami yen ve arkadaşları. bu senelerce sürdü ve galatasaray bu kimliğini muhafaza etmeyi başardı. türkiye'nin son yıllarını gözlemlediğimizde ise mevcut durumun ne olduğunu herkes biliyor. bilmeyenler ise başlıktan bakarak ufak bir gözlemleme yapabilirler**. birçoğumuzun sembolik referandum videosu üzerinden bilinen siyasi iktidar-fatih terim çekişmesi ise hepimizin malumu. bu çekişme ise sadece bu video olayı ile sınırlı değil aksine daha derin mevzuları da var elbette. bu çekişmenin başlamasıyla beraber dönemin milli takımlar teknik sorumlusu fatih terim ilk başta istifasını sunmasına rağmen bu kabul görülmüyor ve adeta imajı zedelenmesi amacıyla kovuluyor ve üstelik hakkı olan tazminatını da vermiyorlar. çekişmenin ne kadar büyük olduğunu anlatmak amacıyla bu olayı tekrardan hatırlattım. ha tabi o dönem tff başkanının şirketi şu anda dünyada en çok ihale alan 10 şirketten biri. yani siyasetle hiç ama hiç alakası yok*. bu doğrultuda tff yönetimi 21 aralık 2017 tarihinden itibaren çok sevdiği galatasaray'ına dönen fatih terim'e cezalar yağdırmaya başladı. elbette hocanın yanlış davranışları vardı ama söz konusu başka insanlar olduğunda bu kusurlu davranışların nasıl göz ardı edildiğini anlatmaya gerek yok zira gerek sözlükte gerek sosyal medyada gerek çevremizde bu duruma defalarca isyan ettik. verilen cezalar da her zaman en üst sınırdan verildi ve bu durum baya zorlandı. en sonunda tff başkanı nihat özdemir hocayı göndermek adına burak elmas'a bir teklif sunmuştur. oda tv'de yazılan yazı hepimizin malumudur. şahsım adına bunu gönderildiği an beraber kahve içmekte olduğumuz ev arkadaşıma da belirttim. kendi kanaatim olup bu yazıyı da gazeteci ve ilişkileri olan insanın iddiaları ile destekliyorum. vaad edilen nedir, ne için istenmiştir az çok tahmin etsem bile pek gerek yok zaten herkes benim tahmin edebildiğim şeyi tahmin edebilir. daha acı olan ise bizzat galatasaray spor kulübü başkanı burak elmas tarafından fenerbahçe kongre üyesi, fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi ve basında ''galatasaray'ı asla affetmeyeceğim'' beyanında bulunan nihat özdemir'in bu teklifini kabul etmesidir. lakin söz konusu nihat özdemir'in fenerbahçe kimliğinden daha çok öne çıkan bir kimliği vardır. özellikle taraftarlar ve sözlük yazarları tarafından göz ardı edilen bir kimlik. nihat özdemir limak holding'in sahibidir. yani dünya üzerinde en çok ihale alan şirketin sahibidir. bu konuda daha da bir şey yazmayacağım. siyasetle olan ilişkisi ortadadır zira. dolayısıyla burak elmas hem asla galatasaray'ı affetmeyeceğini beyan eden hem de siyasi güç sahibi birine boyun eğmiştir. belki başarı, belki başkanlık sıfatının devamı, belki üstüne gelen baskıların kalkması karşılığında ve bunu efsanesi imparator fatih terim'i feda ederek gerçekleşmiştir. dolayısıyla galatasaray kendisini ortaya çıkaran felsefeyi çiğnemiş, kendi kimliğini hiçe saymış ve intihar etmiştir. galatasaray'ın tarihini kısaca özetleyen 26 şubat 2014 galatasaray chelsea maçı öncesinde spikerin söylemlerinde de yer alan ve birçoğumuzun kullandığı 500 senelik tarih hiç edilmiştir. 1481 tarihinde mekteb-i sultani'nin kurulmasıyla beraber oluşan tüm kültürün damıtıldığı galatasaray spor kulübü bu bağlarını kesip atmış ve siyasi güç sahiplerinin boyunduruğu altına girmiştir. bu görüşüm 10 ocak 2022 fatih terim'in gönderilmesi olayına dair sahip olduğum üç perspektiften birisidir.
    diğer görüşüm kulübün efsanesi imparator fatih terim'e ihanet edilmesi, arkasından hançerlenmesidir. bu olayı siyasete bulaşmadan yani yukarıdaki görüşle bir bağlantısı olmadan anlatacağım. başkan burak elmas 10 aralık 2022 tarihinde yaptığı instagram paylaşımıyla her şeye rağmen hocamızın yanındayız mesajı vermiştir. ayrıca 4 ocak 2022 tarihinde twitter'da yaptığı açıklamayla beraber hocanın gönderileceğine dair haberlerle beraber suni gündem yaratılmaması gerektiğini belirtmiş ve yine hocanın arkasında olduğunu belirtmiştir. son açıklamasından yalnızca 6 gün sonra ise hocayla yollarını ayırmıştır. keza 8 ocak 2022 galatasaray giresunspor maçı sonrası basın toplantısındaki beyanlarıyla da fatih terim'in böyle bir ayrılıktan haberi olmadığı hatta bunu beklemediği görülmektedir. keza medyada çıkan ve doğrulayamadığım ama yine de bir iddia niteliğinde olan, başkanın hocayı yolları ayırmak üzere toplantıya çağırması üzerine toplantının içeriğinden haberi olmayan fatih terim'in transfer toplantısına katıldığını zannetmesi de durumun sıkıntısını gözler önüne sermektedir. keza 3. fatih terim döneminde hocaya -zannımca- ihanet ettiğini düşündüğüm ünal aysal'ın ekibinde bulunan ışıtan gün'ün bu ekipte olması, yeni hoca domenec torrent ile görüşmesi ve hatta görüşülmesi için başkanı ikna etmesi, kendisinin hocaya bakış açısı yine durumu ortaya koymaktadır. nedir bu durum derseniz hocaya ihanet edilmesinden başka bir şey değildir. hocanın arkasından iş çevrildiğinin göstergesidir. her kim olursa olsun hocanın arkasından iş çevrilmesi hoş değildir. doğru değildir. bir memnuniyetsizlik varsa durum belirtilir ve gerekirse sonradan açık bir şekilde yollar ayrılır. lakin bu süreçte yapılan eylemler, hocayla yollarının ayrıldığının resmi kanaldan önce medyaya sunulup taraftarın nabzının ölçülmesi, gelen tepkiler üzerine 2. bir veda paylaşımının yapılması -ki ne kadar çapsız bir paylaşım olduğunu belirtmeye gerek yok-, yeni hoca domenec torrent'in twitter hesabı üzerinden yapılan paylaşım ve hatta sosyal medya üzerinden yeni hocayı açıklamamaları bile ne kadar korktuklarını göstermektedir. korkularının sebebi ise yanlış bir karar almaları değil. zira o kararı kendilerinden pek emin olmasalar bile aldıklarını basın toplantısında defalarca belirttiler. kararınızın arkasında durursunuz yanlış bile olsa. lakin bu karar ihanetle alınan bir karar olunca.. işte bu çok zor bir durum. bu zorluğu başkan burak elmas'ın basın toplantısında gördük. tıpkı sosyal medya deyimiyle saç açısından dezavantajlı bir siyasetçinin katıldığı televizyon programlarında yaptığı soruyu cevapsız bırakma taktiği gibi bir taktikle basın toplantısını bitirdi ve hiçbir soruyu esasen cevaplamamış oldu. bu taktik genelde ihanet edenler tarafından kullanılır. bunu bir kez daha görmüş olduk. ayrıca domenec torrent ile sözde yardımcılık için görüşülmesi lakin hemen olayın teknik direktörlüğe çevrilmesi de bu ihaneti gözler önüne seren başka bir detay. hiçbir yardımcı bu kadar plansızlığa evet demez. inanılmaz saçma bir durum var ortada. sayın torrent biz seni yardımcı olarak düşünüyorduk bir süredir de öyle görüşüyoruz ama hocamızı kovmaya karar verdik gel sen hoca ol dersen sürekli mükemmele yakın sistemlerde çalışmış ve bir sistem adamı olan bu isim bu ne sistemsizliktir diyip reddedecektir. sözün kısası dolayısıyla hocaya ihanet edilmesi, olayın bu noktalara gelmesi farz-ı muhal sportif anlamda hocayla yolların ayrılması doğru bir karar olsa bile bu yönüyle doğru kararı mahvediyor ve hocanın yanında yer alınmasını icap ediyor. bugün efsanesine ihanet eden yarın kulübüne de ihanet eder. hatta zannımca zaten ediyordur da. diyeceksiniz neden ihanet ediyor zaten onu yukarıda söyledim. bugün gönderilmesi mevzusuna ise olayın sportif yönüne değinmişken geçelim.
    son perspektifim ise doğrudan hocanın gönderilmesi kararıdır. olayın siyasi ve ihanet boyutlarını göz ardı ederek alınan idari kararın sportif bağlamda yanlış olduğunu düşünüyorum. ayrıca karşıt görüşlerin kabul edilir olduğu tek husus burasıdır. ihanetin ve siyasete boyun eğmenin kabul edilmesi fikri hür vicdanı hür mottosuyla, düşünce özgürlüğüyle ilgisi yoktur asla. sadece bu durumların mevcut olmadığını söylerseniz bu görüşü kabul etmesem de fikir özgürlüğüne girer ama ihanet ve siyaset asla olmaması gereken şeyler sporda ve özellikle galatasaray'da. sportif bağlama gelirsek hoca 4 yılda 2 şampiyonluk gördü, bir defa çok küçük bir averaj farkıyla 2. oldu ve korona dolayısıyla liglerin ertelendiği sezon çok kötü bir sıralamayla bitirdi. hatta sıralamayı bile unuttum o kadar sıkıntıydı. bunun yanında sportif başarı olmasa bile mutlaka belli bir öneme sahip olan kadıköy'de galip gelememe serisini bitirdi ve çok zorlanılan deplasmanda üst üste iki defa galip gelmeyi başardı. şampiyonlar liginde de çok başarısız bir dönem geçirdi. esasen ben çok farklı düşünsem de çok büyük bir kanaat oluştuğu için bu yönde aksi yönde olan görüşümü belirtmiyorum. bu sezon* da ligde şampiyon olamayacağı bir konumda lakin uefa avrupa ligi'nde muazzam bir iş çıkardı ve turnuvanın ölüm grubundan namağlup bir şekilde takımını çıkarmayı başardı. öyle bir grup ki birçokları tarafından ''sıfır'' çekeceğimiz ilan edilen grup. dolayısıyla genel teknik direktörler açısından başarılı sayılabilecek lakin hocaya göre başarısız sayılabilecek -yine aksini düşünüyorum ama demokrasi*- bir dönemi geride bıraktı. dolayısıyla sportif anlamda yolların ayrılmasını hem doğru hem yanlış bulacaklar olur ki öyle de oldu. lakin bu durumda hocanın gönderilmesini doğru olduğu durumda bile sezon ortasında değil sezonun sonunda en azından uefa avrupa ligi serüvenini noktaladıktan sonra gönderilmesini doğru bulunması kanaatindeyim. zira bu hususta hoca turnuvada nasıl oynayacağını çok iyi biliyor, tecrübesi dünya düzeyinde ve buralara takımı kendisi getirdi. burada çok detaya girmeyeceğim ama işin sportif yönünde kötü olduğu için hoca gönderilmedi. sportif anlamda ligdeki gidişat tamamen bir kılıftı. başkan burak elmas'a sezon başı sorulsa bu senaryoya büyük ihtimal okey verirdi. olay tamamıyla -yine zannımca- sezonun devamında gelebilecek büyük bir uefa avrupa ligi başarısı sonunda hocayı göndermenin imkansız olmasıdır. takımıyla bu turnuvada finale çıkmış, kulüp ve ülke futbolunun en büyük işlerinden birini gerçekleştirmiş ve kulüp efsanesi olan hocayı göndermenin ihtimalini hesaplayabilecek bir robot olsaydı yüzde 4'ten* fazla ihtimal vermezdi herhalde. bunun farazi bir yorum olduğunu varsayabilirsiniz aksi düşüncedeki sözlük sakinleri lakin iddiamın kuvvetini hocanın yerine getirdikleri ismin kariyerine bakarak anlayabilirsiniz. zira takım çalıştırma yönündeki tecrübesizliği, yerine getirildiği hocadan çok daha düşük profilli olmaması, gelecek vaad etmemesi (yaşı 60), hiçbir başarısının olmaması ve bu yönde de bir ışık göstermemesi gibi birçok sebep bu sezon galatasaray'ın elinde kalan tek kulvar olan uefa avrupa ligi'ni de daha riskli bir hale getirmiş oluyor.
    bu perspektifleri birleştirip kısa bir yorum yaparsak, siyaset ve ihanet başlıklarına ek olarak galatasaray store başlığı altında yer edinen profesyonel sporcu ürünlerinin çalınıp avrupa'da satılması olayının paraya hiç muhtaç olmayan ve böyle bir karakterde bulunmayan fatih terim'e yaftalanıp hocayla kulübün bağlarının koparılmasını amaçlayan bu hareketlere baktığımızda çok büyük bir ihanet çemberi, siyasi güce boyun eğiş görmekteyiz. halbuki hocanın yapmadığına zaten azıcık da olsa tarafsız bir gözle hocayı gözlemleme fırsatına erişmiş insanlar kanaat getirecektir ama onu bile yapamayanlar için hocanın bu satılan ürünlerin getirisinden çok daha fazlasını ayrılış sürecinde tazminat olarak alabilecek iken ''söz konusu galatasaray iken tazminatın gündeme gelmesi bana hakaret teşkil eder'' diyerek bu alacağını kulüpte bırakması yine teşkil eder. bu da yetmezse zaten hocanın maddi durumunun inanılmaz iyi olduğunu belirtelim. kimin yaptığına ise kısaca bir bakacak olursak aynı olayın yaşandığı 2013 yılında yine yönetim kurulunda çalışan ve bugün de yönetim kurulunda olan bir isme odaklanmak lazım gelebilir. o mudur değil midir bilemem ama iddialar en azından daha güçlü.
    ezcümle burada bazıları yazının başında belirttiğim üzere sözlüğün sınırlarını aştığım yazılarım -özellikle bir entry- dolayısıyla bana çok kızdılar. lakin ben o yazıyı yazarken de burada yazıya dökmeye çalıştığım fikirlerin birçoğuna sahiptim. hala da benzer şekilde düşünüyorum. galatasaray spor kulübü siyasi güce boyun eğmiştir. bu benim düşüncemdir. kimisi bunu kulübün tff ile verdiği savaşın kaybedilmesi olarak yorumlar kimisi başarı için yapılan fedakarlık. lakin kendi kimliğini ezip geçen, kendi efsanesine ihanet eden, hiçbir şekilde haz etmediğim ve ülkesine ihanet eden güçlerle birlikte hareket eden kulübü ben destekleyemem. nasıl ki dün bir spor kulübü hakkında şikeci demişsem bugün de başka bir spor kulübü için bunları derim. dolayısıyla galatasaray spor kulübü bu yanlışından dönüp ne zaman güç sahiplerine boyun eğmez de tekrar baş kaldırırsa o vakit özür diler tekrar ölümüne desteklerim. 2013 yılında da hoca ihanete uğradığında çok üzüldüm lakin kulübe asla laf etmedim. zira o gün böyle bir durum görmedim. eğer böyle bir durum varsa bile ben görmedim. o zaman da hocanın kendisi gibi ''aslolan galatasaray'' dedik ve devam ettik yolumuza. hayatta her şey tek bir kulüp ve başarı değildir. çoğu zaman dik duruştur. o dik duruş bozuldu biz de dik duranın yanına geçtik sadece. ne vakit galatasaray dik durur o vakit biz de dik duranın yanında ölümüne dik dururuz. böyle biline!
App Store'dan indirin Google Play'den alın