231
more then a team(bir takimdan daha fazlasi ) savini savunan kagit uzerinde ıspanyol, kisilere gore katalan spor kulubudur. simdi barcelona'nin bir doneminden orneklerle gunumuzdeki galatasaray'a baglanti kurmaya calisacagim.
1988 yilinda , hollandali efsane cruyff, barca'nin basina gecer. ve cok kisa sure icerisinde bir devrime imza atar. barcelona'da o gune kadar baskanlarin hukumdarligi hakimdi. baskanlar, takima direkt olarak etki eder, soyunma odasinda yer alir ve hatta zaman zaman taktik verirlerdi. su an teknik ekibimizde bulunan johan neskeens'in basindan gecen olay, bunu cok net bir sekilde aciklar.
1979'da barca kupa galipleri kupasini kazanmis, havaalaninda binlerce katalan tarafindan karsilanmistir. herkes, bu binlerin, avrupa kupasini deliler gibi kutlayacagini dusunurken, cok yanildiklarini anlamislardir. taraftarlar, johan neskeens'le henuz sozlesme yenilemeyen baskan nunez'i protesto etmeye baslamistir. 'nunez'e hayir, neskeens'e evet'diye slogan atmaya baslamislardir. bunun uzerine nunez, havaalaninda gozyalarini tutamaz, fakat daha sonra gelisen olaylar, bunlarin timsah gozyaslari oldugunu acikca gosterir. cunku nunez tahtinda kalirken, neskeens, abd'nin cosmos takimina transfer olmustur.
anlayacaginiz, cruyff donemine kadar, barca'da gozle gorurlur bir baskan hukumdarligi var idi. fakat cruyff'un ilk icraati, baskan nunez'e ispanyolca olarak, soyunma odasinin sadece takima ve teknik ekibe ait oldugunu hatirlatmak olmustur. daha sonraki futbol devrimini hepimiz biliyoruz, su an takimimizin da oynamaya calistigi, bol pasi gerektiren total futbol sayesinde barca, cruyff ile sayisiz basariya imza atmistir.
ıste tam da bu noktadan sonra 1988 barcasi-cruyff ile 2009 galatasarayi - rijkaard benzerliklerini , ya da benzemesi gerektigini ortaya koyabiliriz. cruyff'a kadar avrupa'da cok buyuk basarilar elde edemeyen, genel hedefleri ozellikle politik sebeplerden real madrid'e ustunluk kurmak olan bir barca profili var idi. bunu da soyle bir ornekle aciklayabiliriz.
barca'nin her lig sampiyonlugu ya da real madrid zaferi sonrasi, placa sant jaume meydaninda toplanan katalanlar, bu basariyi sabahlara kadar kutlarlardi. bu kutlamalar sirasinda iyi giyimli baskanlari kursuye cikar ve visca barca, visca el cataluna! yani barca kazanirsa katalunya kazanir diye bagirirlardi. genelde real maclarindan sonra atilan bu slogan, franco'ya karsi katalanlarin kazandigi bir zafermis gibi kutlanirdi. fakat cruyff'la bu rituel de kirilmis oldu. 1992'deki avrupa kupasi sampiyonlugundan sonra kursuye gelip su konusmayi yapti: (gbkz: hep barca'nin bir kulup olmanin otesinde oldugunu soyledik. o artik kulup olmanin otesinde degil. o avrupa'nin en buyugudur!) ayrica o gune kadar tum hocalarin oyuncular uzerinde diktator gibi bir etkisi var idi. ozellikle ıngiliz oyuncular, hocalarini 'boss' diye cagirir, basina cok az demec verirlerdi. bir asker gibi yetistirilmislerdi ve acikcasi beyinlerinin kullanilmasi resmen engellenirdi. cruyff, bu gelenegi de bozup, oyuncularinin takimin taktiginde soz sahibi olmasini saglamistir. gullit, van basten, rijkaard gibi oyuncular, hocalariyla taktik uzerine saatlerce fikir alisverisi yapabilmekteydiler. yani bir teknik adam, 100 yillik tarihi olan ve bu tarihin icerisinde cokca siyasi olay bulunan, yenilige kapali bir kulubu tamamen degistirmistir.
bizim acimizdan bakarsak, bizde pek tabi ki siyasi ya da politik savaslardan bahsedemeyiz. fakat ortada bir degisim vardir. rijkaard ve teknik ekibi ile ortaya konan bir degisim. bir kere futbol anlayasimiz degismeye baslamistir. rijkaard gunu kurtarmak yerine, total futbolun varyasyonlarini takim uzerinde denemeye calismistir. oyuncularla inanilmaz rahat bir iliski icerisinde olurken, disiplini de elden birakmamistir. ulkemizdeki tartismali kamp mantigini ortadan kaldirip, oyuncusuna guvenini ortaya koymustur.
bir diger taraftan da, barca'nin o gune kadar en cok ugrastigi seyin real madrid olmasi'dir. cruyff'un citayi yukseltmesi ile, barca taraftari ufkunu genisletip daha yapici hedefler icin takimina destek vermeye baslamistir. pek tabi ki ezeli rekaber onemini hic kaybetmemistir, ancak bu rekaber de takimin varligi ile aciklanamaz hale gelmistir. umarim rijkaard'la bizim taraftar profilimizde de degisecek olan unsurlardan biri de bu olur. fb rekabeti hic bitmeyecektir, bitmemelidir de, ancak rahat giden baska bir macin son 30 dakikasi boyunca bu ezeli rakibe kufur etmek, onlarin gerektiginden fazla ciddiye almak demektir bence. 2000 sonrasi ozellikle ultraslan'in bestelerini yeniledigini, ve bu yeni bestelerde real madrid, barca, manu gibi takimlarin isminin gectigini biliyoruz. umarim ki tekrar kazanacagimiz buyuk basarilarla bu seviyelere geri donecegiz..
barca'da seneler once bir devrim oldu ve etkileri halen gorulmekte.. bizde de o devirimi baslatan kisinin en basarili ogrencilerinden biri, bugun ayni devirimi basarili kilmaya calisiyor.. tek ihtiyaci sabir ve destek ...
1988 yilinda , hollandali efsane cruyff, barca'nin basina gecer. ve cok kisa sure icerisinde bir devrime imza atar. barcelona'da o gune kadar baskanlarin hukumdarligi hakimdi. baskanlar, takima direkt olarak etki eder, soyunma odasinda yer alir ve hatta zaman zaman taktik verirlerdi. su an teknik ekibimizde bulunan johan neskeens'in basindan gecen olay, bunu cok net bir sekilde aciklar.
1979'da barca kupa galipleri kupasini kazanmis, havaalaninda binlerce katalan tarafindan karsilanmistir. herkes, bu binlerin, avrupa kupasini deliler gibi kutlayacagini dusunurken, cok yanildiklarini anlamislardir. taraftarlar, johan neskeens'le henuz sozlesme yenilemeyen baskan nunez'i protesto etmeye baslamistir. 'nunez'e hayir, neskeens'e evet'diye slogan atmaya baslamislardir. bunun uzerine nunez, havaalaninda gozyalarini tutamaz, fakat daha sonra gelisen olaylar, bunlarin timsah gozyaslari oldugunu acikca gosterir. cunku nunez tahtinda kalirken, neskeens, abd'nin cosmos takimina transfer olmustur.
anlayacaginiz, cruyff donemine kadar, barca'da gozle gorurlur bir baskan hukumdarligi var idi. fakat cruyff'un ilk icraati, baskan nunez'e ispanyolca olarak, soyunma odasinin sadece takima ve teknik ekibe ait oldugunu hatirlatmak olmustur. daha sonraki futbol devrimini hepimiz biliyoruz, su an takimimizin da oynamaya calistigi, bol pasi gerektiren total futbol sayesinde barca, cruyff ile sayisiz basariya imza atmistir.
ıste tam da bu noktadan sonra 1988 barcasi-cruyff ile 2009 galatasarayi - rijkaard benzerliklerini , ya da benzemesi gerektigini ortaya koyabiliriz. cruyff'a kadar avrupa'da cok buyuk basarilar elde edemeyen, genel hedefleri ozellikle politik sebeplerden real madrid'e ustunluk kurmak olan bir barca profili var idi. bunu da soyle bir ornekle aciklayabiliriz.
barca'nin her lig sampiyonlugu ya da real madrid zaferi sonrasi, placa sant jaume meydaninda toplanan katalanlar, bu basariyi sabahlara kadar kutlarlardi. bu kutlamalar sirasinda iyi giyimli baskanlari kursuye cikar ve visca barca, visca el cataluna! yani barca kazanirsa katalunya kazanir diye bagirirlardi. genelde real maclarindan sonra atilan bu slogan, franco'ya karsi katalanlarin kazandigi bir zafermis gibi kutlanirdi. fakat cruyff'la bu rituel de kirilmis oldu. 1992'deki avrupa kupasi sampiyonlugundan sonra kursuye gelip su konusmayi yapti: (gbkz: hep barca'nin bir kulup olmanin otesinde oldugunu soyledik. o artik kulup olmanin otesinde degil. o avrupa'nin en buyugudur!) ayrica o gune kadar tum hocalarin oyuncular uzerinde diktator gibi bir etkisi var idi. ozellikle ıngiliz oyuncular, hocalarini 'boss' diye cagirir, basina cok az demec verirlerdi. bir asker gibi yetistirilmislerdi ve acikcasi beyinlerinin kullanilmasi resmen engellenirdi. cruyff, bu gelenegi de bozup, oyuncularinin takimin taktiginde soz sahibi olmasini saglamistir. gullit, van basten, rijkaard gibi oyuncular, hocalariyla taktik uzerine saatlerce fikir alisverisi yapabilmekteydiler. yani bir teknik adam, 100 yillik tarihi olan ve bu tarihin icerisinde cokca siyasi olay bulunan, yenilige kapali bir kulubu tamamen degistirmistir.
bizim acimizdan bakarsak, bizde pek tabi ki siyasi ya da politik savaslardan bahsedemeyiz. fakat ortada bir degisim vardir. rijkaard ve teknik ekibi ile ortaya konan bir degisim. bir kere futbol anlayasimiz degismeye baslamistir. rijkaard gunu kurtarmak yerine, total futbolun varyasyonlarini takim uzerinde denemeye calismistir. oyuncularla inanilmaz rahat bir iliski icerisinde olurken, disiplini de elden birakmamistir. ulkemizdeki tartismali kamp mantigini ortadan kaldirip, oyuncusuna guvenini ortaya koymustur.
bir diger taraftan da, barca'nin o gune kadar en cok ugrastigi seyin real madrid olmasi'dir. cruyff'un citayi yukseltmesi ile, barca taraftari ufkunu genisletip daha yapici hedefler icin takimina destek vermeye baslamistir. pek tabi ki ezeli rekaber onemini hic kaybetmemistir, ancak bu rekaber de takimin varligi ile aciklanamaz hale gelmistir. umarim rijkaard'la bizim taraftar profilimizde de degisecek olan unsurlardan biri de bu olur. fb rekabeti hic bitmeyecektir, bitmemelidir de, ancak rahat giden baska bir macin son 30 dakikasi boyunca bu ezeli rakibe kufur etmek, onlarin gerektiginden fazla ciddiye almak demektir bence. 2000 sonrasi ozellikle ultraslan'in bestelerini yeniledigini, ve bu yeni bestelerde real madrid, barca, manu gibi takimlarin isminin gectigini biliyoruz. umarim ki tekrar kazanacagimiz buyuk basarilarla bu seviyelere geri donecegiz..
barca'da seneler once bir devrim oldu ve etkileri halen gorulmekte.. bizde de o devirimi baslatan kisinin en basarili ogrencilerinden biri, bugun ayni devirimi basarili kilmaya calisiyor.. tek ihtiyaci sabir ve destek ...