4112
--- alıntı ---
galatasaray genel kurul üyesi uluslararası yatırımcı altuğ özaslan, ajansspor için, sarı-kırmızılı kulübün açıkladığı faaliyet raporunun fotoğrafını çekti
öncelikle mali tablonun genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
geçen yıla göre gelirlerimizde yüzde 17 düşüş var. şampiyonlar lig'ndeki ve süper lig’deki sportif başarısızlık etkisi ile 46.7 milyon lira zarar etmişiz. bu sene pandemi sebebiyle ligler ertelenince nisan ve mayıs aylarında maç oynanmayınca buradaki gelir ve giderler de haziran ve temmuz’a kaldı. haziran ve temmuz’a tahakkuk etmesi gereken, gelir-giderler bu rakamların içerisinde yok. ama biz pandemi sonrası dönemde ne yazık ki başarılı olamadığımız için bizi pek pozitif etkileyecek bir durum oluşamıyor.
son 5 yılda ortalama her yıl 124 milyon lira zarar ettik. toplamda 621 milyon lira zarar ettik. çok ciddi bir rakam bu! artık bir yerden sonra sürdürebilir bir durum oluşmuyor. tabii, bir şekilde de hakkımızı vermek lazım. dün diğer rakiplerimizi gördük. çok ciddi ölçüde zararlar beyan ettiler. ama buradaki en büyük fark ne kadar gelir elde edildiğinden kaynaklanıyor. diğer iki rakibimiz 497 milyon tl ve 544 milyon tl gelir elde ederken, biz aynı dönemde 900 milyon tl gelir elde ettik. yani esasında, galatasaray başarıları sebebiyle daha fazla gelir yaratabiliyor. neredeyse diğer iki rakibimizin toplamı kadar gelir yaratıyoruz, neden; biz yerel ligde daha başarılı olduğumuz için yayın gelirleri ve performans gelirlerimiz daha fazla ve şampiyonlar ligi'ne katılabiliyoruz, buradan bir döviz geliri elde ediyoruz. ama bir de bunu tersten yorumlayalım. katılamadığımızda ne olur sorusunun cevabı, işte dün rakiplerimizin açıkladığı finansal tablolar gibi olurdur. her sene katılamayacağımıza göre ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı artık öğrenmemiz gerekiyor. çünkü sürekli kredi alarak, geleceğimizi temlik ederek, her sene başarılı olabilecekmiş gibi harcama yapmak mevcut konjonktürde sürdürülemez.
bu açiğin nasil kapanacağini yönetim hiç düşündü mü?
galatasaray sk derneği’nin, galatasaray sportif a.ş'ye borçlanması devam ediyor, bu konuda neler söyleyeceksiniz?
benim dünkü faaliyet raporundan dikkatimi çeken iki ana konudan biri bu. derneğin, sportif a.ş'ye borcu 1 milyar 4 milyon liraya çıktı. geçen sene aynı dönemde 542.7 milyon liraydı. bu yüzde 84,8 artış kabul edilemez! doğal olarak, bağımsız denetçi de burada "sınırlı olumlu görüş" beyan etmiş. tabii yönetime sormak lazım, siz bu finansal hamleyi yaparken borcu nasıl kapatacağınızı düşündünüz mü ya da bu borç-alacak ilişkisinin gerçekten kapanacağını düşündünüz mü?
tabii riva, galatasaray spor kulübü derneği'nin bir duran varlığıdır, sportif a.ş'nin varlığı değildir. bu sebeple riva kaynaklı satış gelirleri galatasaray spor kulübü derneği'ne ödeniyor. bu gelirler de bizim amiral gemimiz sportif a.ş olduğu için, hem en çok parayı kazanan hem de en çok gider yaratan, genel olarak dernekteki atıl fonlar ve gelirler sportif a.ş'ye aktarılmaktadır. eğer riva projesinin satışları beklenenden ve taahhüt tutarından daha yüksek olursa bu borç tutarı makul bir yerlere getirilebilir. bunlar hesap edildi mi bilmiyorum ama sonuçta inşaat sektörüne dayalı gelir projeksiyonu yaparak futbol kulübü şirketinin bilançosu yönetilmez.
dövizin artmasiyla ilgili değil
peki derneğin, sportif a.ş'ye borcunun artmasının dövizin yükselmesiyle ilgisi var mı?
biz kredilerimizin çoğunu bankalar birliği anlaşmasıyla liraya döndürdük hatta bu sayede geçen dönem 91,6 milyon tl kur farkı gideri oluşurken, bu dönem sadece 2 milyon tl kur farkı gideri oluştu. benim tablolarda gördüğüm kadarıyla neredeyse artık döviz kredimiz yok diyebiliriz. bu yüzden genel olarak türk lirası kredi kaynaklı fon aktarımı olduğunu düşünüyorum.
yüzde 99'u temlik altinda
hisse satışlarıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
benim için en önemli konu hisse satışı. hatırlarsan, senenin başında çok ciddi hisse senedi satışı gerçekleşiyor diye üstüne basa basa kamuoyunu uyardım. o dönem, bu işin yanlış olduğunu ve çok ciddi psikolojik etkileri olduğunu belirtmiştim, bu görüşüm de hiçbir zaman değişmeyecektir. ben asla hisse satmam diyen sayın başkan, ne yazık ki 30.026.475 adet hisseyi ortalama 2,30 tl’den sattı. şimdi dönüp baktığımızda büyük bir problemimiz var. gelecek dönem gelirlerimiz üzerinde 2 milyar 143 milyon tutarında temlik, teminat, nakit blokaj ve kefalet var. bu rakam son 5 yıllık ortalama gelir üzerinden bakarsak kabaca 3 yıllık gelirimiz kadar, kar üzerinden bakarsak sonsuza kadar gibi görünen bir tutara imza atılmış. son 1 yılda mevcut kredi stoğu %59 artarken, teminat/rehin/ipotek pozisyonu %91 artış göstermiştir. bu artışın detaylarına baktığımızda ise, geçen seneden bu seneye gayrimenkuller üzerindeki ipotek miktarının 322 milyon lira arttığını görüyoruz. ama en büyük problem nerede biliyor musunuz? biz 640.710.005 tl değerinde hisse senedi rehni tesis etmişiz. sayın başkan, ben hisse satmam diyordu, hisseler satıldı! sayın başkan, ben kredi anlaşmalarına hisse senedi rehin tesis etmiyorum diyordu, elimizde kalan son hisseleri de rehin etmiş. bu tutar ne kadar hisseye tekabül ediyor diye bakarsak, 29 mayıs 2020 kapanış fiyatı olan 3,39 tl üzerinden tam 189 milyon adet hisse rehin vermişiz. sayın başkan, hisse senedi sattıktan sonra derneğin, sportif a.ş'deki sahiplik oranı yüzde 60.86'ya geriledi. bunun yüzde 25'i bizim namusumuz dediğimiz, sayın işın çelebi'nin seneler önce divan kurulu’nda kürsüden üstüne basa basa vurguladığı ve satılamaz dediği a tipi hisseler iken, kalan yüzde 35.86’sı b tipi hisselerdir. bizim rehin verdiğimiz hisse oranı ise tesafüfe bakın ki yüzde 35. göğsümüzü gere gere bizim diyebileceğimiz, b tipi hisse sahipliğimiz reel olarak neredeyse kalmadı diyebiliriz. bunu söylerken tüm samimiyetimle tüylerim diken diken oluyor. kalbimin derinliklerine ok saplanmış gibi hissediyorum. ve bunu kabul edemiyorum, asla da etmeyeceğim! bir örnek vereyim, üç odalı bir evim var diyorsunuz. bir odayı satmışsınız, bir tanesinde kendiniz oturuyorsunuz, kendi oturduğunuz odanın masraflarını fonlamak için bankadan kredi almış ve üçüncü odayı da bu krediye teminat vermişsiniz. soruyorum, peki siz artık benim evim var diyebilir misiniz?
elimizde boşta kalan b tipi hissemiz sadece yüzde 0,86. rehin verilen bu hisseler neye istinaden verildi, bankalar birliği ile yapılan yapılandırma anlaşmasına bu hisseler dahil midir? elde kalan tüm hisseleri verecek kadar kredi borcuna girmeye neden gerek duydunuz? bu sorular mali genel kurulda sorulmalıdır. namusumuz olan a tipi hisseler dışındaki tüm hisseleri bankalara rehin verirken sayın başkan’ın ve yönetim kurulu’nun içi hiç mi cız etmedi?
--- alıntı ---
11.08.2020 - ajansspor - burhan can terzi
başkan mustafa cengiz'e olan muhalefetimiz, tepkimiz sadece transfer olaylarıyla ilgili değil. iletişim ve transfer başarısı (alma-satma) konusunda galatasaray tarihinin en başarısız başkan ve yönetimlerinden biri. tekrar tekrar yaptığı hataları saymaya gerek yok, asıl sıkıntı galatasaray'ın mali durumunu düzelttik, kara geçtik gibi yalanlar söyleyip, olaylara fazla hakim olmayan taraftarları kandırarak destek kazanmak, ki bu desteğin büyük kısmını da başarısız geçen transfer dönemlerinden dolayı kaybetti, çünkü taraftarın ilgilendiği tek şey transfer...
6 ekim 2020 tarihli, başkanın yaptığı basın açıklamasında şöyle bir ifadesi var.
--- alıntı ---
10 yılda ilk defa kayyum'a verilecek olan kulübü, kara geçirdik.
--- alıntı ---
kara geçirdik dediği yer sportif aş, sportif aş'yi kara geçirmek için dernek borçlandırıldı. derneğe finans faturaları kesildi, bu faturalara yüksek faiz işletilerek sportif aş kara geçmiş gibi gösterildi, dernek borçlandırıldı. borç-alacak farkı 1.1m tl'den 1.8m tl'ye çıktı.
kayyum'a verilecek mevzusu da oluşturulan algı gibi bir şey değil. kayyum galatasaray genel kurul üyelerinden oluşacaktı ve bu kayyum kulübü seçime götürecekti, bu süre zarfında seçim gerçekleşene kadar mustafa cengiz ve yönetim kurulu da görevine devam edecekti. buna gerek kalmayabilirdi de, başkan ibrasızlığı kabul edip seçime gitseydi bu mahkeme olaylarına hiç girilmeyecekti, hukuken ayrı ayrı idari ibrasızlık-mali ibrasızlık diye bir şey olamayacağı için seçimi ertelettiler sadece.
pandemi bahane edilerek mart ayında yapılması gereken mali genel kurul da ortadaki bu mali tablo yüzünden de ertelenmeye çalışıldı yönetim tarafından. divan toplantıları bile online olarak yapılabilirken, çok rahatlıkla bunun altyapısı hazırlanabilecekken yönetim genel kurulu yapmamayı tercih etti.
asla hisse satmayacağım diyen başkan, 30.026.475 adet hisseyi ortalama 2,30 tl’den sattı. bu da ayrı bir konu.
yani mustafa cengiz'in yönetiminden ayrı tutulması gerektiği, iyi bir yönetim sergileyerek galatasaray'ın mali durumunu düzelttiği, yönetici ekibi yüzünden transferlerde başarısızlık geldiği tamamen bir algıdır. galatasaray'ın mali durumu 3 sene öncekiden çok daha iyi durumda değildir.
transfer dönemlerinde yapılanlar zaten tamamen rezillik, taraftara bir çok kez yalan söylendi, uyutuldu. bizde transfer bitmez dediler, 50 gün var dediler, bunlar en taze olanları.
iletişim açısından tarihin en zayıf yönetimlerinden biri, hocayla ters düşmeleri apayrı bir konu başlığı zaten.
nihat özdemir federasyonuna oy vermeleri, daha sonra bu federasyonu ibra etmeleri mevzusunu da galatasaraylıların takdirine bırakıyorum, hocaya sokak kabadayısı diyen malum kişilerle maçtan sonra fotoğraf çektirmelerini de, rizespor'un malum başkanına plaket vermelerini de.
ayrıca burhan can terzi'nin de hiç bir organizasyona akreditasyon alamamasının sebebi de yaptığı bu tarz haberler, ali naci küçük gibi, süleyman rodop gibi haberler yapmadığı için adam taraftarın önüne atıldı, sözlükte de burhan can'a karşı anlamsız bir tepki var, burhan can da, erhan telli'de kimseden ısmarlama haberler almayan, iyi galatasaraylı araştırmacı gazetecilerdir.
ozan korkut ve ekibi seçimi kaybettiklerin günden bugüne kadar çalışmalarına hep devam etti. ekibi işinin ehli iyi galatasaraylı insanlardan oluşuyor. galatasaray hiç bir zaman başkansız kalmaz, herkes bilsin ki bir gün galatasaray'da bir seçim olursa uzun zamandır bu iş için ciddi bir şekilde hazırlanan bir ekip var, bu ekibin karşısına da mağlup edebilecek bir rakibin çıkacağını zannetmiyorum. ozan korkut ve ekibine güvenim tam, galatasaray'ı olması gerektiği gibi yöneteceklerine güvenim tam, temennim bu yönde. eminim ki seçildikten bir kaç ay sonra ozan korkut'u sevmeyen, ciddi bir şekilde eleştiren taraftarlarımız bile kendisini ve ekibini destekleyecektir.
galatasaray genel kurul üyesi uluslararası yatırımcı altuğ özaslan, ajansspor için, sarı-kırmızılı kulübün açıkladığı faaliyet raporunun fotoğrafını çekti
öncelikle mali tablonun genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
geçen yıla göre gelirlerimizde yüzde 17 düşüş var. şampiyonlar lig'ndeki ve süper lig’deki sportif başarısızlık etkisi ile 46.7 milyon lira zarar etmişiz. bu sene pandemi sebebiyle ligler ertelenince nisan ve mayıs aylarında maç oynanmayınca buradaki gelir ve giderler de haziran ve temmuz’a kaldı. haziran ve temmuz’a tahakkuk etmesi gereken, gelir-giderler bu rakamların içerisinde yok. ama biz pandemi sonrası dönemde ne yazık ki başarılı olamadığımız için bizi pek pozitif etkileyecek bir durum oluşamıyor.
son 5 yılda ortalama her yıl 124 milyon lira zarar ettik. toplamda 621 milyon lira zarar ettik. çok ciddi bir rakam bu! artık bir yerden sonra sürdürebilir bir durum oluşmuyor. tabii, bir şekilde de hakkımızı vermek lazım. dün diğer rakiplerimizi gördük. çok ciddi ölçüde zararlar beyan ettiler. ama buradaki en büyük fark ne kadar gelir elde edildiğinden kaynaklanıyor. diğer iki rakibimiz 497 milyon tl ve 544 milyon tl gelir elde ederken, biz aynı dönemde 900 milyon tl gelir elde ettik. yani esasında, galatasaray başarıları sebebiyle daha fazla gelir yaratabiliyor. neredeyse diğer iki rakibimizin toplamı kadar gelir yaratıyoruz, neden; biz yerel ligde daha başarılı olduğumuz için yayın gelirleri ve performans gelirlerimiz daha fazla ve şampiyonlar ligi'ne katılabiliyoruz, buradan bir döviz geliri elde ediyoruz. ama bir de bunu tersten yorumlayalım. katılamadığımızda ne olur sorusunun cevabı, işte dün rakiplerimizin açıkladığı finansal tablolar gibi olurdur. her sene katılamayacağımıza göre ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı artık öğrenmemiz gerekiyor. çünkü sürekli kredi alarak, geleceğimizi temlik ederek, her sene başarılı olabilecekmiş gibi harcama yapmak mevcut konjonktürde sürdürülemez.
bu açiğin nasil kapanacağini yönetim hiç düşündü mü?
galatasaray sk derneği’nin, galatasaray sportif a.ş'ye borçlanması devam ediyor, bu konuda neler söyleyeceksiniz?
benim dünkü faaliyet raporundan dikkatimi çeken iki ana konudan biri bu. derneğin, sportif a.ş'ye borcu 1 milyar 4 milyon liraya çıktı. geçen sene aynı dönemde 542.7 milyon liraydı. bu yüzde 84,8 artış kabul edilemez! doğal olarak, bağımsız denetçi de burada "sınırlı olumlu görüş" beyan etmiş. tabii yönetime sormak lazım, siz bu finansal hamleyi yaparken borcu nasıl kapatacağınızı düşündünüz mü ya da bu borç-alacak ilişkisinin gerçekten kapanacağını düşündünüz mü?
tabii riva, galatasaray spor kulübü derneği'nin bir duran varlığıdır, sportif a.ş'nin varlığı değildir. bu sebeple riva kaynaklı satış gelirleri galatasaray spor kulübü derneği'ne ödeniyor. bu gelirler de bizim amiral gemimiz sportif a.ş olduğu için, hem en çok parayı kazanan hem de en çok gider yaratan, genel olarak dernekteki atıl fonlar ve gelirler sportif a.ş'ye aktarılmaktadır. eğer riva projesinin satışları beklenenden ve taahhüt tutarından daha yüksek olursa bu borç tutarı makul bir yerlere getirilebilir. bunlar hesap edildi mi bilmiyorum ama sonuçta inşaat sektörüne dayalı gelir projeksiyonu yaparak futbol kulübü şirketinin bilançosu yönetilmez.
dövizin artmasiyla ilgili değil
peki derneğin, sportif a.ş'ye borcunun artmasının dövizin yükselmesiyle ilgisi var mı?
biz kredilerimizin çoğunu bankalar birliği anlaşmasıyla liraya döndürdük hatta bu sayede geçen dönem 91,6 milyon tl kur farkı gideri oluşurken, bu dönem sadece 2 milyon tl kur farkı gideri oluştu. benim tablolarda gördüğüm kadarıyla neredeyse artık döviz kredimiz yok diyebiliriz. bu yüzden genel olarak türk lirası kredi kaynaklı fon aktarımı olduğunu düşünüyorum.
yüzde 99'u temlik altinda
hisse satışlarıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
benim için en önemli konu hisse satışı. hatırlarsan, senenin başında çok ciddi hisse senedi satışı gerçekleşiyor diye üstüne basa basa kamuoyunu uyardım. o dönem, bu işin yanlış olduğunu ve çok ciddi psikolojik etkileri olduğunu belirtmiştim, bu görüşüm de hiçbir zaman değişmeyecektir. ben asla hisse satmam diyen sayın başkan, ne yazık ki 30.026.475 adet hisseyi ortalama 2,30 tl’den sattı. şimdi dönüp baktığımızda büyük bir problemimiz var. gelecek dönem gelirlerimiz üzerinde 2 milyar 143 milyon tutarında temlik, teminat, nakit blokaj ve kefalet var. bu rakam son 5 yıllık ortalama gelir üzerinden bakarsak kabaca 3 yıllık gelirimiz kadar, kar üzerinden bakarsak sonsuza kadar gibi görünen bir tutara imza atılmış. son 1 yılda mevcut kredi stoğu %59 artarken, teminat/rehin/ipotek pozisyonu %91 artış göstermiştir. bu artışın detaylarına baktığımızda ise, geçen seneden bu seneye gayrimenkuller üzerindeki ipotek miktarının 322 milyon lira arttığını görüyoruz. ama en büyük problem nerede biliyor musunuz? biz 640.710.005 tl değerinde hisse senedi rehni tesis etmişiz. sayın başkan, ben hisse satmam diyordu, hisseler satıldı! sayın başkan, ben kredi anlaşmalarına hisse senedi rehin tesis etmiyorum diyordu, elimizde kalan son hisseleri de rehin etmiş. bu tutar ne kadar hisseye tekabül ediyor diye bakarsak, 29 mayıs 2020 kapanış fiyatı olan 3,39 tl üzerinden tam 189 milyon adet hisse rehin vermişiz. sayın başkan, hisse senedi sattıktan sonra derneğin, sportif a.ş'deki sahiplik oranı yüzde 60.86'ya geriledi. bunun yüzde 25'i bizim namusumuz dediğimiz, sayın işın çelebi'nin seneler önce divan kurulu’nda kürsüden üstüne basa basa vurguladığı ve satılamaz dediği a tipi hisseler iken, kalan yüzde 35.86’sı b tipi hisselerdir. bizim rehin verdiğimiz hisse oranı ise tesafüfe bakın ki yüzde 35. göğsümüzü gere gere bizim diyebileceğimiz, b tipi hisse sahipliğimiz reel olarak neredeyse kalmadı diyebiliriz. bunu söylerken tüm samimiyetimle tüylerim diken diken oluyor. kalbimin derinliklerine ok saplanmış gibi hissediyorum. ve bunu kabul edemiyorum, asla da etmeyeceğim! bir örnek vereyim, üç odalı bir evim var diyorsunuz. bir odayı satmışsınız, bir tanesinde kendiniz oturuyorsunuz, kendi oturduğunuz odanın masraflarını fonlamak için bankadan kredi almış ve üçüncü odayı da bu krediye teminat vermişsiniz. soruyorum, peki siz artık benim evim var diyebilir misiniz?
elimizde boşta kalan b tipi hissemiz sadece yüzde 0,86. rehin verilen bu hisseler neye istinaden verildi, bankalar birliği ile yapılan yapılandırma anlaşmasına bu hisseler dahil midir? elde kalan tüm hisseleri verecek kadar kredi borcuna girmeye neden gerek duydunuz? bu sorular mali genel kurulda sorulmalıdır. namusumuz olan a tipi hisseler dışındaki tüm hisseleri bankalara rehin verirken sayın başkan’ın ve yönetim kurulu’nun içi hiç mi cız etmedi?
--- alıntı ---
11.08.2020 - ajansspor - burhan can terzi
başkan mustafa cengiz'e olan muhalefetimiz, tepkimiz sadece transfer olaylarıyla ilgili değil. iletişim ve transfer başarısı (alma-satma) konusunda galatasaray tarihinin en başarısız başkan ve yönetimlerinden biri. tekrar tekrar yaptığı hataları saymaya gerek yok, asıl sıkıntı galatasaray'ın mali durumunu düzelttik, kara geçtik gibi yalanlar söyleyip, olaylara fazla hakim olmayan taraftarları kandırarak destek kazanmak, ki bu desteğin büyük kısmını da başarısız geçen transfer dönemlerinden dolayı kaybetti, çünkü taraftarın ilgilendiği tek şey transfer...
6 ekim 2020 tarihli, başkanın yaptığı basın açıklamasında şöyle bir ifadesi var.
--- alıntı ---
10 yılda ilk defa kayyum'a verilecek olan kulübü, kara geçirdik.
--- alıntı ---
kara geçirdik dediği yer sportif aş, sportif aş'yi kara geçirmek için dernek borçlandırıldı. derneğe finans faturaları kesildi, bu faturalara yüksek faiz işletilerek sportif aş kara geçmiş gibi gösterildi, dernek borçlandırıldı. borç-alacak farkı 1.1m tl'den 1.8m tl'ye çıktı.
kayyum'a verilecek mevzusu da oluşturulan algı gibi bir şey değil. kayyum galatasaray genel kurul üyelerinden oluşacaktı ve bu kayyum kulübü seçime götürecekti, bu süre zarfında seçim gerçekleşene kadar mustafa cengiz ve yönetim kurulu da görevine devam edecekti. buna gerek kalmayabilirdi de, başkan ibrasızlığı kabul edip seçime gitseydi bu mahkeme olaylarına hiç girilmeyecekti, hukuken ayrı ayrı idari ibrasızlık-mali ibrasızlık diye bir şey olamayacağı için seçimi ertelettiler sadece.
pandemi bahane edilerek mart ayında yapılması gereken mali genel kurul da ortadaki bu mali tablo yüzünden de ertelenmeye çalışıldı yönetim tarafından. divan toplantıları bile online olarak yapılabilirken, çok rahatlıkla bunun altyapısı hazırlanabilecekken yönetim genel kurulu yapmamayı tercih etti.
asla hisse satmayacağım diyen başkan, 30.026.475 adet hisseyi ortalama 2,30 tl’den sattı. bu da ayrı bir konu.
yani mustafa cengiz'in yönetiminden ayrı tutulması gerektiği, iyi bir yönetim sergileyerek galatasaray'ın mali durumunu düzelttiği, yönetici ekibi yüzünden transferlerde başarısızlık geldiği tamamen bir algıdır. galatasaray'ın mali durumu 3 sene öncekiden çok daha iyi durumda değildir.
transfer dönemlerinde yapılanlar zaten tamamen rezillik, taraftara bir çok kez yalan söylendi, uyutuldu. bizde transfer bitmez dediler, 50 gün var dediler, bunlar en taze olanları.
iletişim açısından tarihin en zayıf yönetimlerinden biri, hocayla ters düşmeleri apayrı bir konu başlığı zaten.
nihat özdemir federasyonuna oy vermeleri, daha sonra bu federasyonu ibra etmeleri mevzusunu da galatasaraylıların takdirine bırakıyorum, hocaya sokak kabadayısı diyen malum kişilerle maçtan sonra fotoğraf çektirmelerini de, rizespor'un malum başkanına plaket vermelerini de.
ayrıca burhan can terzi'nin de hiç bir organizasyona akreditasyon alamamasının sebebi de yaptığı bu tarz haberler, ali naci küçük gibi, süleyman rodop gibi haberler yapmadığı için adam taraftarın önüne atıldı, sözlükte de burhan can'a karşı anlamsız bir tepki var, burhan can da, erhan telli'de kimseden ısmarlama haberler almayan, iyi galatasaraylı araştırmacı gazetecilerdir.
ozan korkut ve ekibi seçimi kaybettiklerin günden bugüne kadar çalışmalarına hep devam etti. ekibi işinin ehli iyi galatasaraylı insanlardan oluşuyor. galatasaray hiç bir zaman başkansız kalmaz, herkes bilsin ki bir gün galatasaray'da bir seçim olursa uzun zamandır bu iş için ciddi bir şekilde hazırlanan bir ekip var, bu ekibin karşısına da mağlup edebilecek bir rakibin çıkacağını zannetmiyorum. ozan korkut ve ekibine güvenim tam, galatasaray'ı olması gerektiği gibi yöneteceklerine güvenim tam, temennim bu yönde. eminim ki seçildikten bir kaç ay sonra ozan korkut'u sevmeyen, ciddi bir şekilde eleştiren taraftarlarımız bile kendisini ve ekibini destekleyecektir.