57
her ne kadar bok çukuru olsa da, bizim gibi ana akım medyası 3 maymunu oynayan ülkeler için varlığı önemlidir.
öncelikle karamsar bir entry yazacağım, canı sıkılan okumasın.
kayseri şehir hastanesinde üroloji uzmanıyım, eşim de erciyes üniversitesinde enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji bölümünde doktor. yani eşimden dolayı olayın merkezindeyim.
yaklaşık 1 hafta önce covid-19 ve ülkemizdeki seyir hakkında bir entry yazmıştım;
(bkz: #2879887)
bu zamanlarda hastalığın yönetim seyri avrupa'dan daha iyi görünüyordu, zaten bu entry'de de parantez açmış, yanıltılıyor olma ihtimalimizden bahsetmiştim.
öncelikle 17.3.2019'da karantinadan kaçırılan kız haberleri düştü sosyal medyaya;
https://twitter.com/.../1240007895992991744
sosyal medya olmasa asla haberdar alamayacağımız şeyler. yahu karantinanın torpili mi olur amk. kafalara bak.
dün, yani 18.3.2020'de ankara üniversitesinden uzm. dr. güle çınar hanımın ekibine yaptığı koordinasyon toplantısının gizli çekimleri düştü sosyal medyaya. artık 1000'leri konuşalım diyordu doktor hanım. paylaşılma tarzı suç olsa da bu suç kesinlikle doktor hanımın değildi. bugün kendisine özür diletildi. utanç verici. mide bulandırıcı olaylar.
bugün söyle bir haber yayıldı;
https://twitter.com/.../1240354308882935809
bir emekli paşamızın covid-19 nedeniyle öldüğü iddiası. daha sonra bu iddia ana akım medya tarafından onaylandı;
https://www.sozcu.com.tr/...-kesinlesti-5689088/
sağlık bakanı ülkemizde 2 ölümden bahsediyor, birisi 89 yaşında, diğeri 61 yaşında erkek. herhalde paşanın vefatını sağlık bakanımıza iletmemişler, aşk olsun.
bir hekim olarak, belki covid-19 hastalarını takip etmem istenecek. fakat bakanlık ne hekimlere ne de halka türkiyedeki salgın hakkında bilgi vermiyor. yayılım hızı, vakaların yaşı, durumu, cinsiyeti, ek sağlık sorunları vb konuların hiçbiri hakkında fikrimiz yok. neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz bile. şu saatten sonra verilere inanma ihtimalimiz de yok, maalesef sosyal medya sayesinde yalanları ortaya çıkıyor. yine bilime sırtımızı dayamak yerine, sırtımızı döndük. sonumuzun iyi olmayacağı aşikar.
vakaların patlak noktasında umrecilerin olması ve ekonomik beklentiler saklanmasındaki temel sebep neden. evanjelist bir grup salgının şiddetlenmesine sebep olsaydı emin olun çığlık kopardı müslümanları kırıyorlar diye.*
bu saatten sonra kimseye güvenmeden işimizi sağlama almak temel stratejimiz olmalı. ve görünen o ki yine en hızlı bilgiyi bu salgın esnasında hep sosyal medyadan alcağız maalesef.
öncelikle karamsar bir entry yazacağım, canı sıkılan okumasın.
kayseri şehir hastanesinde üroloji uzmanıyım, eşim de erciyes üniversitesinde enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji bölümünde doktor. yani eşimden dolayı olayın merkezindeyim.
yaklaşık 1 hafta önce covid-19 ve ülkemizdeki seyir hakkında bir entry yazmıştım;
(bkz: #2879887)
bu zamanlarda hastalığın yönetim seyri avrupa'dan daha iyi görünüyordu, zaten bu entry'de de parantez açmış, yanıltılıyor olma ihtimalimizden bahsetmiştim.
öncelikle 17.3.2019'da karantinadan kaçırılan kız haberleri düştü sosyal medyaya;
https://twitter.com/.../1240007895992991744
sosyal medya olmasa asla haberdar alamayacağımız şeyler. yahu karantinanın torpili mi olur amk. kafalara bak.
dün, yani 18.3.2020'de ankara üniversitesinden uzm. dr. güle çınar hanımın ekibine yaptığı koordinasyon toplantısının gizli çekimleri düştü sosyal medyaya. artık 1000'leri konuşalım diyordu doktor hanım. paylaşılma tarzı suç olsa da bu suç kesinlikle doktor hanımın değildi. bugün kendisine özür diletildi. utanç verici. mide bulandırıcı olaylar.
bugün söyle bir haber yayıldı;
https://twitter.com/.../1240354308882935809
bir emekli paşamızın covid-19 nedeniyle öldüğü iddiası. daha sonra bu iddia ana akım medya tarafından onaylandı;
https://www.sozcu.com.tr/...-kesinlesti-5689088/
sağlık bakanı ülkemizde 2 ölümden bahsediyor, birisi 89 yaşında, diğeri 61 yaşında erkek. herhalde paşanın vefatını sağlık bakanımıza iletmemişler, aşk olsun.
bir hekim olarak, belki covid-19 hastalarını takip etmem istenecek. fakat bakanlık ne hekimlere ne de halka türkiyedeki salgın hakkında bilgi vermiyor. yayılım hızı, vakaların yaşı, durumu, cinsiyeti, ek sağlık sorunları vb konuların hiçbiri hakkında fikrimiz yok. neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz bile. şu saatten sonra verilere inanma ihtimalimiz de yok, maalesef sosyal medya sayesinde yalanları ortaya çıkıyor. yine bilime sırtımızı dayamak yerine, sırtımızı döndük. sonumuzun iyi olmayacağı aşikar.
vakaların patlak noktasında umrecilerin olması ve ekonomik beklentiler saklanmasındaki temel sebep neden. evanjelist bir grup salgının şiddetlenmesine sebep olsaydı emin olun çığlık kopardı müslümanları kırıyorlar diye.*
bu saatten sonra kimseye güvenmeden işimizi sağlama almak temel stratejimiz olmalı. ve görünen o ki yine en hızlı bilgiyi bu salgın esnasında hep sosyal medyadan alcağız maalesef.