323
son köşe yazısında böyle bir saçmalık kaleme almış çok ciddi galatasaray kompleksi olan fb-li fanatik. tık kazanmasın diye link vermiyorum.
--- alıntı ---
g.saraylı medya, g.saray'a zarar veriyor
gençler pek bilmez, benim kuşağım iyi hatırlar. "yenildik ama ezilmedik"; "şerefli mağlubiyet" manşetleri ile büyüdük biz.
maalesef futbolumuz yıllar sonra bu seviyeye geldi.
avrupa futbolu ile açılan makas giderek büyüyor çünkü taktik eksikliği, ve çizilmiş planlardan ziyade improvize hücum mantalitesi ile bir yere varılamıyor.
bugünün türkiyesi'nde 2 gerçek var:
1- spor medyası galatasaraylı..
2- galatasaraylı medya asla kat'a eleştiremiyor, sorgulayamıyor, daha iyisini hayal ettiremiyor. 'vasat'a tamah ettirmek istiyor.
spor medyasının tam anlamıyla galatasaray meftunu olmasının da 2 sebebi var. birincisi kuşak değişti. şimdinin 25-35 yaş kuşağı ağırlıklı galatasaraylı ve onlar sektörde çoğunlukta.
ikincisi, bilhassa bir medya grubunun tartışma götürmez bir biçimde ali koç düşmanı olması. ali koç'a siyasal-ekonomik ve / veya sosyal hayat anlamında düşman olan bu zihniyetin mecraları ve etkisi altındaki diğer medya grubu; bugün koç ve dolayısıyla f.bahçe düşmanlığı konusunda g.saray ve özellikle fatih terim'i koçbaşı olarak kullanıyor. yani özünde terim'i çok sevdiklerinden ya da galatasaray tutkularından değil bu tavır.
devletin resmi spor kanalı da maalesef birkaç kişinin, yorumcusunun olumsuz etkisi altında. bu kişiler hiçbir görev ve yetkileri olmamasına karşın gayrı resmi ve kısmen de facto olarak kanalı etkiliyor ve açıkça bir galatasaray ağırlığı oluşturuyor.
en son paris saint germain maçından sonraki tv alt yazıları; gazete manşetleri maalesef 30 yıl öncesinin 'şerefli mağlubiyetler' dönemini hatırlatıyordu.
oysa gerçek çok başka.
g.saray rakip ceza alanında kaleye şut çekebilme istatistiğinde sıfırları oynuyor. 2. hafta özetlerini izleyiniz. leipzig'ten slavia prag'a kadar mağlup olan tüm takımların bir sürü pozisyona girdiklerini, güçlü rakiplerine kaybetmiş olmalarına karşın kendi güçleri ölçülerinde pozisyon üretebildiklerini göreceksiniz. mağlubiyeti psg'nin 1 milyar euro'luk değerine bağlıyorsak eğer, 37 milyon euro değerli salzburg'un liverpool deplasmanında maçı 3-0'dan 3-3'e getirişini, ilk maçında genk'e 5 atmasını nasıl değerlendireceğiz? ya da olympiakos'un mücadelesini, kızılyıldız'ın 3 gol bulabilmesini neyle açıklayacağız. brugge'un madrid deplasmanında galibiyeti biraz da hakem yardımı ile kaçırışını, evinde ajax'a 3-0 yenilen valencia'nın o maçı en az 3-3 bitirebilecek pozisyonlar bulduğunu, penaltı kaçırdıklarını yok mu sayacağız? grubun her iki maçında da g.saray adına en iyi ismin muslera olduğu gerçeğini söylemezsek, ceza alanına top getirilemediğini, şampiyonlar ligi'nin en az pozisyon üretebilen ekibinin g.saray olduğunu anlatmazsak doğru mu yapmış oluruz?
isteyenler "psg'yi ezdik" safsatasına inanabilir. terim, takım otobüsünü kalenin önüne çekti, buna karşın ultraslan zihniyeti ile hazırlanan bein sports özetinde bile psg'nin 5 gol kaçırdığını görmemek için ya kör olmak gerekir ya da terim'den korkan g.saray medyası mensubu.. oyun iyi değil. f.bahçe maçında da iyi değildi, şampiyonlar ligi 2 maçında da.. brugge deplasmanından 1 puan iyi sonuç olarak görülebilir. psg'ye 1 -0 yenilmek de sorun değildir. önemli olan oyundur ve oyunun bir ümit vermediği aşikardır. bu satırlarım yazarı geçen yıl porto deplasmanında 1-0 kaybeden takımı övmüştü. çünkü mesele skor değil, mesele nasıl oynadığınız. geçen sene sinan gümüş ile casillas'a 3 kez takılan, onyekuru ile yüzde yüz golleri kaçıran o g.saray da 1-0 yenilmişti, bu sene hiç pozisyon üretemeyen g.saray da 1-0 yenildi. o g.saray'ın oyunu övgüye layıktı, bugününki yerilmeli. ancak g.saraylı medya tersini yapıyor. işte bu "aman fatih hoca kızmasın" tavrı da en çok g.saray'a zarar veriyor.
kenar yönetimin en az kusuru olan malatya maçında kaybedilen 2 puanın ceremesini yardımcı hoca levent şahin'e yıkmaya çalışan absürt zihniyet, 3 önemli maçta da pozisyon üretilememesini sorgulayamıyor. gerçekten acınası bir durum..
bir tek ve sadece hıncal uluç oyunun dramatikliğini görüyor ve yazıyor o yüzden de bu yaşında hala okunuyor. samimi ve aklı başında galatasaraylılar durumun farkında. onlar da biliyorlar ki bu medya gruplarının kendine hayrı yok, kimi destekledilerse kaybetti. popüler deyimle kazandıkları savaş yok. g.saray'a ne faydaları olacak.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
g.saraylı medya, g.saray'a zarar veriyor
gençler pek bilmez, benim kuşağım iyi hatırlar. "yenildik ama ezilmedik"; "şerefli mağlubiyet" manşetleri ile büyüdük biz.
maalesef futbolumuz yıllar sonra bu seviyeye geldi.
avrupa futbolu ile açılan makas giderek büyüyor çünkü taktik eksikliği, ve çizilmiş planlardan ziyade improvize hücum mantalitesi ile bir yere varılamıyor.
bugünün türkiyesi'nde 2 gerçek var:
1- spor medyası galatasaraylı..
2- galatasaraylı medya asla kat'a eleştiremiyor, sorgulayamıyor, daha iyisini hayal ettiremiyor. 'vasat'a tamah ettirmek istiyor.
spor medyasının tam anlamıyla galatasaray meftunu olmasının da 2 sebebi var. birincisi kuşak değişti. şimdinin 25-35 yaş kuşağı ağırlıklı galatasaraylı ve onlar sektörde çoğunlukta.
ikincisi, bilhassa bir medya grubunun tartışma götürmez bir biçimde ali koç düşmanı olması. ali koç'a siyasal-ekonomik ve / veya sosyal hayat anlamında düşman olan bu zihniyetin mecraları ve etkisi altındaki diğer medya grubu; bugün koç ve dolayısıyla f.bahçe düşmanlığı konusunda g.saray ve özellikle fatih terim'i koçbaşı olarak kullanıyor. yani özünde terim'i çok sevdiklerinden ya da galatasaray tutkularından değil bu tavır.
devletin resmi spor kanalı da maalesef birkaç kişinin, yorumcusunun olumsuz etkisi altında. bu kişiler hiçbir görev ve yetkileri olmamasına karşın gayrı resmi ve kısmen de facto olarak kanalı etkiliyor ve açıkça bir galatasaray ağırlığı oluşturuyor.
en son paris saint germain maçından sonraki tv alt yazıları; gazete manşetleri maalesef 30 yıl öncesinin 'şerefli mağlubiyetler' dönemini hatırlatıyordu.
oysa gerçek çok başka.
g.saray rakip ceza alanında kaleye şut çekebilme istatistiğinde sıfırları oynuyor. 2. hafta özetlerini izleyiniz. leipzig'ten slavia prag'a kadar mağlup olan tüm takımların bir sürü pozisyona girdiklerini, güçlü rakiplerine kaybetmiş olmalarına karşın kendi güçleri ölçülerinde pozisyon üretebildiklerini göreceksiniz. mağlubiyeti psg'nin 1 milyar euro'luk değerine bağlıyorsak eğer, 37 milyon euro değerli salzburg'un liverpool deplasmanında maçı 3-0'dan 3-3'e getirişini, ilk maçında genk'e 5 atmasını nasıl değerlendireceğiz? ya da olympiakos'un mücadelesini, kızılyıldız'ın 3 gol bulabilmesini neyle açıklayacağız. brugge'un madrid deplasmanında galibiyeti biraz da hakem yardımı ile kaçırışını, evinde ajax'a 3-0 yenilen valencia'nın o maçı en az 3-3 bitirebilecek pozisyonlar bulduğunu, penaltı kaçırdıklarını yok mu sayacağız? grubun her iki maçında da g.saray adına en iyi ismin muslera olduğu gerçeğini söylemezsek, ceza alanına top getirilemediğini, şampiyonlar ligi'nin en az pozisyon üretebilen ekibinin g.saray olduğunu anlatmazsak doğru mu yapmış oluruz?
isteyenler "psg'yi ezdik" safsatasına inanabilir. terim, takım otobüsünü kalenin önüne çekti, buna karşın ultraslan zihniyeti ile hazırlanan bein sports özetinde bile psg'nin 5 gol kaçırdığını görmemek için ya kör olmak gerekir ya da terim'den korkan g.saray medyası mensubu.. oyun iyi değil. f.bahçe maçında da iyi değildi, şampiyonlar ligi 2 maçında da.. brugge deplasmanından 1 puan iyi sonuç olarak görülebilir. psg'ye 1 -0 yenilmek de sorun değildir. önemli olan oyundur ve oyunun bir ümit vermediği aşikardır. bu satırlarım yazarı geçen yıl porto deplasmanında 1-0 kaybeden takımı övmüştü. çünkü mesele skor değil, mesele nasıl oynadığınız. geçen sene sinan gümüş ile casillas'a 3 kez takılan, onyekuru ile yüzde yüz golleri kaçıran o g.saray da 1-0 yenilmişti, bu sene hiç pozisyon üretemeyen g.saray da 1-0 yenildi. o g.saray'ın oyunu övgüye layıktı, bugününki yerilmeli. ancak g.saraylı medya tersini yapıyor. işte bu "aman fatih hoca kızmasın" tavrı da en çok g.saray'a zarar veriyor.
kenar yönetimin en az kusuru olan malatya maçında kaybedilen 2 puanın ceremesini yardımcı hoca levent şahin'e yıkmaya çalışan absürt zihniyet, 3 önemli maçta da pozisyon üretilememesini sorgulayamıyor. gerçekten acınası bir durum..
bir tek ve sadece hıncal uluç oyunun dramatikliğini görüyor ve yazıyor o yüzden de bu yaşında hala okunuyor. samimi ve aklı başında galatasaraylılar durumun farkında. onlar da biliyorlar ki bu medya gruplarının kendine hayrı yok, kimi destekledilerse kaybetti. popüler deyimle kazandıkları savaş yok. g.saray'a ne faydaları olacak.
--- alıntı ---