128
fatih hocanın da dediği gibi öncelikle galatasaray için böyle bir durumun söz konusu olmaması gerekir.
bu başlıktaki diğer entrylere hızlıca bir göz gezdirince deplasmanda oynadığı kötü futbolun sebeplerini herkes kendisine göre değerlendirmiş ve bu değerlendirmelerin çoğuna katıldığımı belirtmek istiyorum. ancak uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konunun yazıldığını görmediğim için yazmaya karar verdim.
öncelikle galatasaray'da oynamak kolay bir iş değildir. medyası, taraftarları, kötü yönetimleri ve daha bir çok baskıyla karşı karşıya kalır futbolcular. bu baskıyı kaldıranlar genelde tecrübeli büyük takımlarda oynayıp kendini kanıtlamış futbolcular olur.
şu anki kadromuza bakınca bu açıdan ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıyayız. arkadaşlar bizim bize gelmeden önce şampiyonluğa oynamış futbolcumuz çok az.
şampiyonluğun anlamını bilenleri başlıca sayalım:
muslera: lazio'dan geldi fakat artık o dönemleri geride bıraktığını düşünüyorum. ilk geldiğinde oynadığı oyuncu grubunun (melo, baros, eboue, riera, sneijder, drogba vs.) etkisiyle şampiyonluk hedefine alıştı ve belki de ligin sonlarına doğru performansının artması bu konuyla bağlantılı olabilir.
selçuk inan: kendisi zaten türkiye'de yetişmiş biri ve uzun yıllardır galatasaray gibi winner bir kulüpte.
fernando reges: porto ve manchester city ile net bir biçimde şampiyonluk oyuncusudur.
mitroglou: her ne kadar şampiyonluk hedeflemeyen kulüpleri de gezse çıkış noktası olympiakos olup, benfica ile de bu duyguyu tatmıştır.
semih kaya: altyapımızdan yetiştiği için konuya hakimdir.
sinan gümüş: galatasaray'da bu alışkanlığı edinmiş son kişi.
evet 6 kişi hariç şampiyonluk tecrübesi üst düzey diyebileceğimiz futbolcumuz yok. ve normal şartlarda bu 6 kişinin en fazla 3'ünü ilk 11'e yazabiliriz.
belki biraz belhanda ki o da zaten kötü gidişat halinde en fazla reaksiyon gösteren oyuncumuz oluyor maçlarda. bir diğer yandan fransa'da montepellier ile şampiyonluk yaşarken kendileri bile şampiyon olduklarına inanmıyordu :)
marcao: geldiği takım küme düşmeye oynayan bir takımdı.
luyindama: geldiği kulüp standart liege en son 10 sene önce şampiyon oldu.
nagatomo: uzun yıllar kötü durumdaki inter'de ve cesena'da oynadı.
linnes: insanlarının futbola buz gibi olduğu norveç'in molde takımından geldi. şampiyonluk baskısının olmadığı bir lig.
ndiaye: osmanlıspor'dan geldi.
belhanda: sürpriz sayılabilecek fransa şampiyonluğunun dışında oynadığı takımlarda üst sıraları zorlayamadı.
feghouli: valencia ve west ham'da şampiyonluğun hayalini bile kuramadı.
diagne: kasımpaşa'dan geldi.
mariano: uzun yıllar bordeaux ve sevilla'da oynadı. uefa kupası kazandı ancak şampiyonluk çok uzaktı.
donk: kasımpaşa'dan geldi.
emre akbaba: alanya'dan geldi.
ömer bayram: akhisar'dan geldi.
muğdat: akhisar'dan geldi.
ahmet çalık: gençlerbirliği'nden geldi.
eren derdiyok: kasımpaşa'dan geldi.
onyekuru, yunus, atalay, emre taşdemir gibi genç futbolcuları bu listelerin dışında tutuyorum.
takımları şampiyonluğa oynamadığı için, bir puanın bile avrupa kupaları yolunda önemli olduğunu düşünülen liglerde deplasman maçlarında kariyerleri boyunca beraberliğin iyi sonuç olduğuna alıştırılan oyuncu grubumuz gerçekten çok fazla. fernando'yu ilk 11'den sayarsak muslera ile birlikte sadece 2 futbolcumuz deplasmanda 1 puanın kazanılmadığını, 2 puan bırakıldığını kavrayabiliyor büyük ihtimalle.
bence bu konu da bizim deplasmanda içeride oynadığımız gibi oynamayışımızın önemli bir faktörü. o sebeple marcao gibi genç yeteneklere ihtiyacımız olduğu kadar, maaşını uygun tutmak kaydıyla tecrübeli yabancı futbolcuları da kadromuzda bulundurmalıyız. yani uzun yıllar bayern'de ligi domine etmeye oynamış olan ribery veya kewell tarzı bir oyuncunun olası gelişi sonrası çok fazla karalar bağlamamalıyız. sürekli genç futbolcularla şampiyonluk kovalamak aşırı zor bir olay, bunu bruma'da da, onyekuru'da da gördük. zaman zaman çok önemli katkılar yapsalar da, en fazla ihtiyacımız olan anlarda maçın ağırlığını kaldıramıyorlar. buna karşın sneijder, muslera, podolski, drogba gibi oyuncular en formda dönemlerinin dışında bile çok anlamlı maçlar kazandırabilir size...
26 mayıs 2016 galatasaray fenerbahçe maçı - podolski
18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı - sneijder
12 mayıs 2015 mersin idmanyurdu galatasaray maçı - muslera
bu başlıktaki diğer entrylere hızlıca bir göz gezdirince deplasmanda oynadığı kötü futbolun sebeplerini herkes kendisine göre değerlendirmiş ve bu değerlendirmelerin çoğuna katıldığımı belirtmek istiyorum. ancak uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konunun yazıldığını görmediğim için yazmaya karar verdim.
öncelikle galatasaray'da oynamak kolay bir iş değildir. medyası, taraftarları, kötü yönetimleri ve daha bir çok baskıyla karşı karşıya kalır futbolcular. bu baskıyı kaldıranlar genelde tecrübeli büyük takımlarda oynayıp kendini kanıtlamış futbolcular olur.
şu anki kadromuza bakınca bu açıdan ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıyayız. arkadaşlar bizim bize gelmeden önce şampiyonluğa oynamış futbolcumuz çok az.
şampiyonluğun anlamını bilenleri başlıca sayalım:
muslera: lazio'dan geldi fakat artık o dönemleri geride bıraktığını düşünüyorum. ilk geldiğinde oynadığı oyuncu grubunun (melo, baros, eboue, riera, sneijder, drogba vs.) etkisiyle şampiyonluk hedefine alıştı ve belki de ligin sonlarına doğru performansının artması bu konuyla bağlantılı olabilir.
selçuk inan: kendisi zaten türkiye'de yetişmiş biri ve uzun yıllardır galatasaray gibi winner bir kulüpte.
fernando reges: porto ve manchester city ile net bir biçimde şampiyonluk oyuncusudur.
mitroglou: her ne kadar şampiyonluk hedeflemeyen kulüpleri de gezse çıkış noktası olympiakos olup, benfica ile de bu duyguyu tatmıştır.
semih kaya: altyapımızdan yetiştiği için konuya hakimdir.
sinan gümüş: galatasaray'da bu alışkanlığı edinmiş son kişi.
evet 6 kişi hariç şampiyonluk tecrübesi üst düzey diyebileceğimiz futbolcumuz yok. ve normal şartlarda bu 6 kişinin en fazla 3'ünü ilk 11'e yazabiliriz.
belki biraz belhanda ki o da zaten kötü gidişat halinde en fazla reaksiyon gösteren oyuncumuz oluyor maçlarda. bir diğer yandan fransa'da montepellier ile şampiyonluk yaşarken kendileri bile şampiyon olduklarına inanmıyordu :)
marcao: geldiği takım küme düşmeye oynayan bir takımdı.
luyindama: geldiği kulüp standart liege en son 10 sene önce şampiyon oldu.
nagatomo: uzun yıllar kötü durumdaki inter'de ve cesena'da oynadı.
linnes: insanlarının futbola buz gibi olduğu norveç'in molde takımından geldi. şampiyonluk baskısının olmadığı bir lig.
ndiaye: osmanlıspor'dan geldi.
belhanda: sürpriz sayılabilecek fransa şampiyonluğunun dışında oynadığı takımlarda üst sıraları zorlayamadı.
feghouli: valencia ve west ham'da şampiyonluğun hayalini bile kuramadı.
diagne: kasımpaşa'dan geldi.
mariano: uzun yıllar bordeaux ve sevilla'da oynadı. uefa kupası kazandı ancak şampiyonluk çok uzaktı.
donk: kasımpaşa'dan geldi.
emre akbaba: alanya'dan geldi.
ömer bayram: akhisar'dan geldi.
muğdat: akhisar'dan geldi.
ahmet çalık: gençlerbirliği'nden geldi.
eren derdiyok: kasımpaşa'dan geldi.
onyekuru, yunus, atalay, emre taşdemir gibi genç futbolcuları bu listelerin dışında tutuyorum.
takımları şampiyonluğa oynamadığı için, bir puanın bile avrupa kupaları yolunda önemli olduğunu düşünülen liglerde deplasman maçlarında kariyerleri boyunca beraberliğin iyi sonuç olduğuna alıştırılan oyuncu grubumuz gerçekten çok fazla. fernando'yu ilk 11'den sayarsak muslera ile birlikte sadece 2 futbolcumuz deplasmanda 1 puanın kazanılmadığını, 2 puan bırakıldığını kavrayabiliyor büyük ihtimalle.
bence bu konu da bizim deplasmanda içeride oynadığımız gibi oynamayışımızın önemli bir faktörü. o sebeple marcao gibi genç yeteneklere ihtiyacımız olduğu kadar, maaşını uygun tutmak kaydıyla tecrübeli yabancı futbolcuları da kadromuzda bulundurmalıyız. yani uzun yıllar bayern'de ligi domine etmeye oynamış olan ribery veya kewell tarzı bir oyuncunun olası gelişi sonrası çok fazla karalar bağlamamalıyız. sürekli genç futbolcularla şampiyonluk kovalamak aşırı zor bir olay, bunu bruma'da da, onyekuru'da da gördük. zaman zaman çok önemli katkılar yapsalar da, en fazla ihtiyacımız olan anlarda maçın ağırlığını kaldıramıyorlar. buna karşın sneijder, muslera, podolski, drogba gibi oyuncular en formda dönemlerinin dışında bile çok anlamlı maçlar kazandırabilir size...
26 mayıs 2016 galatasaray fenerbahçe maçı - podolski
18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı - sneijder
12 mayıs 2015 mersin idmanyurdu galatasaray maçı - muslera