1513
ilginçtir, 2 defa yazdıklarımı yayınlayamadım bile teknik sebeplerle.
umut bulut'un kötü oynadığını görebilirsiniz ama hiç kimse umut için "şu maçta yeterince mücadele etmedi" diyemez.
allah çarpar.
umut bulut, didier efendi gibi sahada gezip, 40 metreden frikikleri piç edip, şut atamayıp, top indiremeyip, adam geçemeyip, kısacası hiçbir halta yaramayıp üstüne oyundan çıkartılırsa kimseye surat yapmaz kendini bilinen evrenin merkezi zanneden ergen kızlar gibi, haftalarca yedek bekler de ayaklarını sürümez, kendini galatasaray'dan üstün görmez, ilerki maçlara saklamaz kendisini; o an ne maçı oynanıyorsa allah ne verdiyse kendine yansıtır sahaya.
ben de ilk 11 başlamaması gerektiğini düşünenlerdenim. ilerde tek burak ve arkasında wesley ile izet şeklinde başlamamız gerektiğini düşünenlerdenim.
ama bu adam zorla oynattırmadı kendini ilk 11'de.
adamı ilk 11'e koydular. bu adamın yapabildikleri de belli yapamadıkları da.
kötü oynadı kabul.
ama kötü oynadığı maçta bile ilk yarı arka direğe kestiği topta burak veysel'e bıraksa, ikinci yarı karşı karşıya kaçırmasa ve sino'ya verdiği pas golle sonuçlansa, bugün bilal'in iq'sunun 100'den aşağıda olduğundan emin olduğum kadar eminim ki farklı şeyler konuşuluyor olacaktı.
ben "drogba'nın önemi" blöfünü görüyor ve artırıyorum; ilgili rize maçı'nda kendisinin yerine drogba olsa, daha ilk yarıda geriye düşer ve muhtemelen 2 farklı yenik kapatırdık maçı.
diğer koşulları bir kenara bırakırsak, az biraz futboldan anlayan bir futbolsever, drogba ile umut'u karşılaştırmaz;
bunlar birbirlerinden çok farklı tipte futbolcular. bunları doğru kullanmayı -deplasmanlar için söylüyorum- maalesef becerememiş teknik kadroyu eleştirmek gerekir.
hadi illa futbolculardan birini eleştireceksem de daha az ter akıtan, kendini galatasaray'dan büyük gören, 40 metreden frikik atan, batırdığı maçta oyundan alınınca trip atan didier efendi'yi eleştiririm.
canını dişine takan umut'u değil.
umut bulut'un kötü oynadığını görebilirsiniz ama hiç kimse umut için "şu maçta yeterince mücadele etmedi" diyemez.
allah çarpar.
umut bulut, didier efendi gibi sahada gezip, 40 metreden frikikleri piç edip, şut atamayıp, top indiremeyip, adam geçemeyip, kısacası hiçbir halta yaramayıp üstüne oyundan çıkartılırsa kimseye surat yapmaz kendini bilinen evrenin merkezi zanneden ergen kızlar gibi, haftalarca yedek bekler de ayaklarını sürümez, kendini galatasaray'dan üstün görmez, ilerki maçlara saklamaz kendisini; o an ne maçı oynanıyorsa allah ne verdiyse kendine yansıtır sahaya.
ben de ilk 11 başlamaması gerektiğini düşünenlerdenim. ilerde tek burak ve arkasında wesley ile izet şeklinde başlamamız gerektiğini düşünenlerdenim.
ama bu adam zorla oynattırmadı kendini ilk 11'de.
adamı ilk 11'e koydular. bu adamın yapabildikleri de belli yapamadıkları da.
kötü oynadı kabul.
ama kötü oynadığı maçta bile ilk yarı arka direğe kestiği topta burak veysel'e bıraksa, ikinci yarı karşı karşıya kaçırmasa ve sino'ya verdiği pas golle sonuçlansa, bugün bilal'in iq'sunun 100'den aşağıda olduğundan emin olduğum kadar eminim ki farklı şeyler konuşuluyor olacaktı.
ben "drogba'nın önemi" blöfünü görüyor ve artırıyorum; ilgili rize maçı'nda kendisinin yerine drogba olsa, daha ilk yarıda geriye düşer ve muhtemelen 2 farklı yenik kapatırdık maçı.
diğer koşulları bir kenara bırakırsak, az biraz futboldan anlayan bir futbolsever, drogba ile umut'u karşılaştırmaz;
bunlar birbirlerinden çok farklı tipte futbolcular. bunları doğru kullanmayı -deplasmanlar için söylüyorum- maalesef becerememiş teknik kadroyu eleştirmek gerekir.
hadi illa futbolculardan birini eleştireceksem de daha az ter akıtan, kendini galatasaray'dan büyük gören, 40 metreden frikik atan, batırdığı maçta oyundan alınınca trip atan didier efendi'yi eleştiririm.
canını dişine takan umut'u değil.