73
utanıyorum sözlük. 8 yaşıma kadar beşiktaşlı idim. öyle çocuklar arasında lafta olduğu gibi de değil, maçları falan izlerdik babamla. kendisi beni beşiktaşlı yapmıştı zaten. ne zaman okula başladım, babam işi nedeniyle pek ilgilenemedi ve benimle amcam ilgilenmeye başladı. amcam babamdan 7-8 yaş genç olduğu için abi gibi oldu bana. okuldan hep o alırdı, o gezdirirdi beni, bazen onun evinde kalırdım; yıl sonu gecesi, konser, okul gezilerine hep amcam gelirdi benimle. zamanla anne-babamdan daha yakın oldu bana hatta babamla amcam tartıştığında hep amcamdan yana olurdum.
bir süre sonra amcam bana galatasaray'dan bahsetmeye, onun büyüklüğünü, asaletini anlatmaya başladı. hagi'den, imparatordan, avrupa başarılarından konu açıyordu sürekli. bir gün bir avm'deyken bir anda bana galatasaray forması aldı.*
o sıralar çok ikilemde kaldım hangi takımı tutacağıma dair. biraz daha büyüyünce, 9-10 yaşıma gelince göztepe futbol akademisi'ne seçildim ve futbolu doğru düzgün orada öğrendim, aklım da ermeye başladı. ikisi birleşince türkiye'nin en büyük kulübünün galatasaray olduğunu ve amcamın bana galatasaray sevgisini aşıladığını fark ettim. babama ise söyleyemedim.
2004-2005 sezonu türkiye kupası finaline götürdü babam beni, izmir'deki fenerbahçe beşiktaş maçı. beşiktaş maçı 3-2 kazandı, babam bana beşiktaş forması aldı adam mutlu oldu o gün ama ben dayanamadım çıkışta babama galatasaraylı olduğumu söyledim. inanır mısın sözlük hiç üzülmedi.
son iki sezondur beşiktaş maçlarından çok galatasaray maçları izliyor babam, neden diye sorduğumda beşiktaş'ın başarısını istediğini ancak futbolun zevk verenini sevdiğini ve galatasaray'ı izlemekten zevk aldığını söylüyor. galatasaray büyüklüğünün çok küçük bir misali sanırım bu.
her galatasaray maçında; beni sevinçten ağlatan, sinirden ve üzüntüden -ki aslanlar sağ olsun çok az bunlar- deliye döndüren, armasına aşık olduğum galatasarayım'a sevgim daha da büyüyor. amcama ise her aklıma gelişinde tekrar teşekkür ediyorum. ben onun anlattığı uefa kupası ve hagi anılarıyla büyüdüm umarım bir gün ona şampiyonlar ligi finali'nde sneijder'in attığı gol sonrasındaki ağlayışımı ve final four'da rakipleri nasıl ezip geçtiğimizi anlatabilirim.
edit: moderasyona olan talep kaldırıldı, teşekkürler gs sözlük moderasyonu
bir süre sonra amcam bana galatasaray'dan bahsetmeye, onun büyüklüğünü, asaletini anlatmaya başladı. hagi'den, imparatordan, avrupa başarılarından konu açıyordu sürekli. bir gün bir avm'deyken bir anda bana galatasaray forması aldı.*
o sıralar çok ikilemde kaldım hangi takımı tutacağıma dair. biraz daha büyüyünce, 9-10 yaşıma gelince göztepe futbol akademisi'ne seçildim ve futbolu doğru düzgün orada öğrendim, aklım da ermeye başladı. ikisi birleşince türkiye'nin en büyük kulübünün galatasaray olduğunu ve amcamın bana galatasaray sevgisini aşıladığını fark ettim. babama ise söyleyemedim.
2004-2005 sezonu türkiye kupası finaline götürdü babam beni, izmir'deki fenerbahçe beşiktaş maçı. beşiktaş maçı 3-2 kazandı, babam bana beşiktaş forması aldı adam mutlu oldu o gün ama ben dayanamadım çıkışta babama galatasaraylı olduğumu söyledim. inanır mısın sözlük hiç üzülmedi.
son iki sezondur beşiktaş maçlarından çok galatasaray maçları izliyor babam, neden diye sorduğumda beşiktaş'ın başarısını istediğini ancak futbolun zevk verenini sevdiğini ve galatasaray'ı izlemekten zevk aldığını söylüyor. galatasaray büyüklüğünün çok küçük bir misali sanırım bu.
her galatasaray maçında; beni sevinçten ağlatan, sinirden ve üzüntüden -ki aslanlar sağ olsun çok az bunlar- deliye döndüren, armasına aşık olduğum galatasarayım'a sevgim daha da büyüyor. amcama ise her aklıma gelişinde tekrar teşekkür ediyorum. ben onun anlattığı uefa kupası ve hagi anılarıyla büyüdüm umarım bir gün ona şampiyonlar ligi finali'nde sneijder'in attığı gol sonrasındaki ağlayışımı ve final four'da rakipleri nasıl ezip geçtiğimizi anlatabilirim.
edit: moderasyona olan talep kaldırıldı, teşekkürler gs sözlük moderasyonu