• 301
    maçın ikinci yarısında farkı arttırmaya çalışmak yerine daha çok hazırlık maçı oynar gibi oynadık. ikinci yarıda kasımpaşaspor'un önde basma arzusu hoşuma gitti. bizi çalıştırdılar ikinci yarıda. önde basan rakiplere göre oynayıp tam tamına hazırlık maçı gibi maç oldu bu konuda.
    yine de artistik bazı hareketler yerine basit tercihlerde bulunsak daha çok gol bulabilirdik.

    haftaiçi kupa maçı olmasa belki de farka gidebilirdik bu maçta. bu açıdan ikinci yarı için kızamıyorum. dediğim gibi tam tamına bir hazırlık maçı gibi bir ikinci yarı oldu.

    yine de gaza gelmemek gerekir kasımpaşaspor teknik direktörü dahil hala toplama takım kıvamında. ilerleyen haftalarda anca toparlayacaklardır. rakiplerimize karşı kasımpaşaspor'a başarılar dilerim.
  • 303
    onyekuru girene kadar doğru düzgün kaleye şut bile çekmeden 3 tane gol atıp rahat kazandığımız bir garip maç oldu.
    gerek skor olarak, gerek hakem hataları, gerek baskı yeme konusunda başımız ağrımadan rahat bir hafta geçirerek haftayı fenerin önünde ve alanyaspor'la aynı puanı paylaşarak 5. sırada bitiriyoruz.

    şimdi onlar düşünsün !

    (bkz: hedef23)

    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
  • 305
    her geçen gün futbolumuzda gözlemlediğmiz gelişmenin bugün itibariyle zirveye çıktığı maç oldu. bu oyun şampiyonluk için yeter mi bilmiyorum ama daha bu takıma saracchi, onyekuru, falcao ve andone'nin de katılacağını düşünürsek çok daha ileri bir seviyeye ulaşabiliriz. tam 4 tane çok iyi futbolcudan bahsediyorum. yeri geliyor tek bir oyuncu bile takımın organizasyonunu yukarı çekebiliyor. bu nedenle az buz değil sakatlık sorunumuz ve daha lyundama'dan bahsetmedim bile.

    kasımpaşa belki çok zayıf bir rakipti ama önemli olan bizim sahada ne yaptığımızdı. sonuç itibariyle bu maçta gayet bilinçli, rakibe hemen baskı yaparak ve her iki tarafı da ezbere oynadık. ben takımda gayet iyi bir ivme görüyorum ve devamı da gelecek inşallah.
  • 309
    oyuncu bazında bakarsak, yeni transferlerimizden saracchi, onyekuru, jesse'nin oynamadığı maç. ilk devrede oynadığımız maçlara kıyasla takımdaki oyuncu değişiklikleri ise emre akbaba ve linnes.

    son 5 maçta atılan 17 gole karşılık yenilen 2 gol istatistiğinin gizemi ise bu iki oyuncunun farkında değil, değişen oyun planında gizli.

    ligin başında denizli'ye 2-0 yenilen, konya ile evinde son dakikada berabere kalan, kayseri'de 3 kişi eksik rakibine son dakikadada gol bularak galibiyeti ancak koparan, evinde 10 kişi takımdan son dakikada 2 gol yiyen takımdan, iki sezondur deplasmanda üstüste ilk kez üstüste maç kazanan takıma dönüşüverdi birdenbire.

    tabii bunu yaparken rakiplerimizin görece kolay olduğunu unutmayalım ama oyun planımızın doğru olduğunda kesinlikle hemfikiriz.

    sarrachi'nin ise bu düzende zorlu rakiplere karşı falcao'dan bile kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.
  • 312
    "fatih terim abdullah ercan'ı trabzon'dan almak istiyordu. gelemeyeceğinin belli olduğu gün florya'da odasındaydım, ne yapalım biz de hakan ünsal'dan bir abdullah yaratırız demişti.
    adem büyük'ü izledikçe aklıma o cümlesi geliyor. vedat'ı alamadıysak... dediğine adım gibi eminim" diye yazmış twitter'daki hesabında ömer kükner... ömer abi adem'in gelişimde fatih terim "effect"i böyle anlatırken, ben çok zamandır maçlardan önce "falcao yoksa adem var, sıkıntı olmaz" hissi ile oturuyorum televizyon başına... aman sana nazar değmesin adem büyük...eee sen de dönersen, hiç de fena olmaz be falcao...

    ocak ayında hem kadro yönünden, hem de oyun anlayışı bakımından yenilenen galatasaray'ın kazanma istatistiğini sürdürmesi için önemli bir virajdı kasımpaşa deplasmanı. taraftarın da sevdiği iki deplasmandan biridir kasımpaşa, taksim'den besteler eşliğinde salınıverirsin aşağıya, inönü'ye gümüşsuyu üzerinden inildiği gibi, tabii kadıköy deplasmanı ayrı kategoriye giriyor, onu eklemedim... ev sahibi de sancılı günler geçirmekte, tayfur havutçu "macerasından" sonra ligin "cefakar" hocalarından fuat çapa'yı takımın başına getirmişler, galatasaray maçıyla çıkış aramaktaydılar...

    galatasaray'ın önceki maçlarda savunmadan çıkışlarında problem yaşadığını bilen fuat çapa, iç sahada da oynamanın moraliyle ileri uç elemanlarına yoğun pres talimatı vermiş, orta sahadakilere de onları destekleme vazifesiyle görevlendirmişti. hocalarının istediğini de yapıyordu kasımpaşalılar da karşılarında hiç beklemedikleri gibi oynayan bir galatasaray vardı: özellikle lemina ve bazen de seri iki stoper arasına giriyor oyun kuruluşunda, topu muslera'dan alıyor, diğer arkadaşları da ligin ilk devre maçlarından farklı olarak sabit beklemek yerine hareketli olunca ev sahibinin baskısı kolayca atlatılıyordu. orta sahada eksik yakalanan rakibin üzerine çok etkili giden galatasaray, daha 10 dakika olmadan mariano'nun emre akbaba'yı ceza sahasına "kaçırması" ve emre'nin soğukkanlı bir şekilde top kontrolü ve iki rakibini egale edip feghouli'ye verdiği pasta, cezayirli oyuncunun ortasında kasımpaşalı meraih'ın kendi kalesine attığı golle skorbord tabelasını değiştiriyordu. erken gol "deplasman takımına" moral verirken, bir çok yeni transferle yamanmış, daha birbirlerinin adlarını bilmeyen oyunculardan oluşan ev sahibi ekibi "bozmuştu". rakibin "çözülmeye" başladığını koklayan galatasaraylılar, özellikle sağ kanatta mariano-feghouli iş birliği ile yüklendikçe yükleniyordu mavi-beyazlıların kalesine. bu arada takımda "parçalar" öyle harika işliyordu ki sarrachi'nin karşılaşmanın daha dördüncü dakikasında yerini linnes'e bıraktığını kimse umursamıyordu bile.

    ve 20. dakikada kazanılan korner atışında kafalardan seken topta emre akbaba'nın hugo sanches'i anımsatan rövaşetası kasımpaşa'nın bir başka yeni topçusu hadergjonaj'ın eline çarpınca, mete kalkavan var'ın da yardımıyla penaltı noktasını gösteriverdi. maçın yıldızlarından adem büyük eski takımına karşı topu beyaz noktaya dikip, her zaman attığı gibi yine kalecinin sağına attı, belli ki fatih maçtan evvel analiz etmişti rakip penaltıcıları, köşeyi tuttu kasımpaşa kalecisi ama topu tutamadı ve skor 2-0 oluverdi.

    skoru elinde tutan, oyun anlayışını rakibine kabul ettirmiş galatasaray oldukça rahat ve öz güvenli oynarken, ev sahibinin ise maçla ilgili hayalleri çoktan bitmişti. önce linnes çalımlarla cezasına girerek üçüncü golü aradı olmadı, sonra mariano'nun ortasında adem büyük van persie'ye "uçan hollandalı" lakabının yapıştırıldığı dünya kupasında ispanya'ya attığı golün benzerini denedi, top auta çıktı ama devrenin bitmesine beş dakika kala yine mariano'nun "servisinde" adem tam bir golcü golü attı ve farkı üçledi. brezilyalı arkadaşının uzun mesafeden pasında ceza sahası içinde göğüsle topu kontrol eden adem, iki rakibi geçip, kaleciyi de bir "fake" ile yatırınca, topu klas bir şekilde dürtüp filelere yolladı.

    üç sıfırla ilk devre soyunma odasına giren takımda her şey istenildiği gibiydi de savunmadaki paslaşmalar az da olsa yüreğimizi ağzımıza getirmiyor değildi. özellikle 40. dakikada queresma'nın kaptığı top, defans oyuncularımızı az zorlamamıştı da tehlike bir şekilde bertaraf edilmişti.

    ikinci devre iki takım da aynı oyun anlayışlarıyla sahaya çıkınca, maç da ilk devrenin bir benzeri şeklinde cereyan etti, tek farkla galatasaray bulduğu onca pozisyonu cömertçe harcadı ve skoru değiştiremedi. özellikle onyekuru'nun emre akbaba'nın yerine girmesiyle sarı-kırmızılı topçular sezonun en farklı galibiyetini alacak fırsatlar yakaladılar ama son vuruşlarda beceriksiz kalınca, ev sahibi takımın file bekçisi fatih ikinci yarının yıldızı oldu. 67. dakika onyekuru'nun kalecinin solundan yolladığı topu, kasımpaşa savunması çizgiden çıkarınca adem ve feghouli "ben atacağım" hevesiyle birbirlerini bozmasıyla galatasaray bir golden olurken, yine onyekuru'nun ceza sahası içinde pasında linnes'e gol sevinci yaşatmayan isim oluyordu fatih.

    galatasaray takımı atak üstüne atak yapıp, kasımpaşılar da fark olmadan maç bitsin havasında kalelerini savunurken, kasımpaşa tribün bandosu ise titanik filminde gemi batarken senfonisine devam eden bando elemanları gibi tribünleri renklendirmeye devam ediyordu. müslüm gürses'ten "kaç kadeh kırıldı" mı istemezsin, cengiz kurtoğlu'ndan "duvardaki resim" mi, sezen aksu'dan firuze mi? keyfine keyif, kederine keder katıyordu iki tribünün de kasımpaşa bandosu...

    maç üç farkla bitti bitecek derken, selçuk onyekuru'yu savunma arkasına kaçırıyor, nijeryalı topçunun plasesini son anda yine fatih kurtarıyordu. bir dakika sonrasında onyekuru yine savunmanın arkasına koşuyor, bu kez o feghouli'ye gol pozisyonu hazırlıyor ama yine kaleci gole izin vermiyordu...

    kafalarda soru işaretleri ile gidilen deplasmandan alınan rahat üç puanla galatasaray taraftarı taksim'e doğru yol olurken, ağızlardan çıkan o meşhur beste karanlık sokaklarda yankılanıyordu:

    ooooo kafamız çok güzel
    asmalı tünel pera
    beyoğlu aşık sana
    cimbombom anlasana!

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...a0-3galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın