• 3
    olası bir galibiyette sözlük olarak toplansak mı dediğim maç. olur ya belki o sene bu senedir, kadıköy galibiyeti kalbi tertemiz olan hamza hocama kısmet olur. aziz yeni yeni maç turlarına başladı, yensek bunları kadıköy'de otursa bu aziz koltuğuna. hayaller hayaller ...

    https://www.youtube.com/watch?v=n1_4c8VWRik

    belki de bu direğin acısının çıkacağı sene bu senedir.
  • 4
    hamza hamzaoğlu'nun analiz becerisine de futbol bilgisine de güvenim tam ama yine de bu maça dair naçizane bir şeyler karalamak istiyorum. öncelikle fenerbahçe'nin tüm maçlarını mümkün mertebe izlemeye çalışırım, yani bizim takımın kaç maçını izlemişsem bunların da en az o kadar maçını izlemişimdir. şunu fark ettim ki ilginç bir şekilde fenerbahçe'yi çok objektif bir şekilde değerlendirdiğimi hissediyorum ama iş bize gelince duygusal olmaktan bir türlü kendimi alıkoyamıyorum, hani sahada 11 aslan olduğu sürece sanki her şey iyi olacakmış gibi geliyor ama işe kendilerine hiçbir duygusallık hissetmediğim ve en az bizim kadar fazla izlediğim bu şikecilerden başlayınca gördüm ki sonrasında bizi yorumlamaya geçtiğimde kendimi daha objektif hissediyorum. o yüzden de önce rakibi iyice bir gözden geçirip sonrasında taktiği oluşturmaya çalışacağım. bu yazıyı yazarken kendi gözlemlerime ek olarak özellikle de istatistikler için whoscored.com, maçkolik ve transfermarkt gibi siteleri de kullandığımı belirtmeliyim.

    fenerbahçe'nin takım olarak genel özelliklerine bakacak olursak evinde çok zorlu bir rakip olduğunu hepimiz biliyoruz. gerek seyircinin rakip üzerinde kurduğu baskı, gerekse kendilerinin daha motive bir şekilde oynamaları bu özelliği ön plana çıkarıyor. buna ek olarak evinde oynadığı maçlarda fenerbahçe öne geçerse çok zor puan bırakıyor, yani skor avantajını elde etse bile rehavete kapılmayan, daha fazlası için bastıran bir takım. bunda da takım karakteri kadar yine tribünlerin de büyük etkisi var. allah var yani adamlar özellikle de galatasaray maçlarında, hele ki durum berabere ise veya önde iseler 90 dakika desteğe devam ediyorlar. bu durumun aksini oluşturacak tek koşul ikinci yarının ortalarına doğru skor olarak geride olmaları, işte o zaman tribünden çıt çıkmıyor.

    oyun tarzları da çok agresif yani sürekli oyunu rakip kaleye yıkan, sağdan soldan ortalar kesen, gerekirse merkezden aradan paslarla veya uzaktan şutlarla kaleyi yoklayan, savunması zor bir tarz. fenerbahçe'ye karşı defans yapmak gerçekten yıldırıcı çünkü bunaltıcı bir şekilde zorluyorlar ve eğer ki rakipleri savunması ile meşhur ve buna özellikle çalışmış bir takım değilse tek ümidi forvetlerinin kazmalığı ve biraz da şans oluyor. fenerbahçe farka gittiği çoğu maçta bu şekilde sonuca ulaşıyor ve yaşlı oyuncularını gençlerle değiştirmesini de bildiği için bir şekilde bu etkinliğini 90 dakikaya yaymasını biliyor.

    son üç senede kadıköy'de yediğimiz gollere bakarsak, 2011-2012 sezonunda 2-2 berabere kaldık. o maçta golleri sow ve alex atmış, bizden cevap verenler de elmander ve hakan balta olmuştu. şimdi sow'un golünde semih kaya'nın bariz hatası var, ayrıca da sow kendisine göre olağan fakat futbol adına olağanüstü bir vuruş yapıyor. yine alex de kaç metreden topu çatala takıyor, o değil de iki dk objektif olmayayım, şimdi o vuruşu yapan alex gittiği gibi bizde onun on kat iyisi olan sneijder var ya nihohaha... süper finali gol yemeden tamamlamıştık ve şampiyon olmuştuk. 2012-2013 sezonunda şampiyonluğu garantiledikten sonra kadıköy'e gitmiş, burak'ın penaltısıyla öne geçerken webo'nun golleriyle kaybetmiştik. webo'nun ilk golünde bizim defans uyuyor. gökhan zan boş boş takılırken webo'ya kafayı melo vurdurmamaya çalışıyor ama oda geride kaldığı için başarılı olamıyor, yani webo'yu iki adam savunabilecek iken bomboş bırakıyoruz. ikinci golde de eboue webo azıcık dokundu diye kendini lüzumsuz şekilde yere bırakıyor ve muslera yetişemeden topa dokunan webo skoru 2-1 yapıyor. 2013-2014 sezonunda eray'ın kalemizi koruduğu, melo'nun son dakikada penaltı kaçırdığı maçta 2-0 kaybediyoruz. ilk golde chedjou talihsiz bir şekilde penaltı yaptırıyor ama gerçekten çok talihsiz yani, ayağı kayıyor düşüyor da o ara top koluna çarpıyor falan, saçmalık... ikinci golde de eboue efendi baroni'yi marke edeceğine artık niyeyse hakeme ofsayt diye serzenişte bulunuyor ve bomboş kalan baroni de golü atıyor. tabi pozisyonda takımın genel bir uyuması da söz konusu ama eboue rahatça müdahale edebilecek durumda, hakeme oynamayı tercih ediyor.

    görüldüğü üzere kadıköy'de yediğimiz gollerde öne çıkan iki baskın unsur var: fenerbahçeli oyuncuların derbi maçın havasına girip, tribünlerin de desteğini arkalarına alıp özgüven patlaması yaşamaları, ki kadıköy'de olmasa bile bu sayede hasan ali ve selçuk şahin bile bize gol atmışlardır, bir de yine derbi maçın stresi ve tribünlerin üzerimizde yarattığı baskı, biraz da şanssızlık, hatta aptallık yüzünden bizim yedirdiğimiz goller. elbette futbol hatalar oyunudur ama bu tip gollerin hemen hemen tamamında rakibin becerisinden çok bizim bariz hatamız ağır basıyorsa burada sıkıntı bizde demektir. buraya dikkat deyip analizimize devam edelim.

    fenerbahçe'nin hücum özelliklerine bakacak olursak kanatları, öncelikli olarak da bekleri oldukça etkin kullanmaları göze çarpıyor. istatistiklere bakacak olursak en çok asist yapanlar sol bek caner 7 asist, sağ açık dirk kuyt 4 asist, sağ bek gökhan gönül 3 asist, sol açık sow 3 asist ve yine kanatlarda görev yapan alper potuk 3 asist şeklinde. kanattan içeri kesilen toplar rakip ceza sahasında tehlike yaratıyor ve bu şekilde gol yollarında etkili oluyorlar. tabi bir de hakemlerin yedirdiği penaltılar var ama genel olarak kanatlardan atak yapan bir takım görüntüsü çiziyorlar. bir de çalışılmış pozisyonları var işte yine kanat merkezli olacak şekilde al-ver-içeri kes şeklinde basit organizasyonları mevcut. gökhan da caner de hem çizgiye inebilen, hem de çizgiye inmeden içeri uzun ortalar kesebilen oyuncular. kuyt ve sow ise yine içeri paslar atabilen, içeri kaçmışlar ise gol atabilen, keza çalımlarla içeri doğru da katedebilen oyuncular. duran toplarda da yine çalışılmış taktikleri söz konusu. araya adam kaçırma öncelikli tercihleri olmasa da emenike ve sow gibi oyundular bu açıdan tehlike yaratabilecek düzeydeler ama bitiricilik sorunu yaşıyorlar. burada da emre ve meireles dikine pas konusunda öne çıkan isimler. bunu ortaya koymadan önce de mutlaka orta sahada rakibi uyutan ve düzenlerini bozan birkaç kısa pas trafiği yapıyorlar. yani al-ver-al-ver-araya kaçır gibi. mesela bizim sorun yaşadığımız bir şey bu.

    fenerbahçe'nin savunmasına gelecek olursak orta sahanın defansif yönü adam adama markaj ve top çalma, bekler özellikle de hızlarını kullanarak kademeye girme, stoperleri de fizik güçleri ve hava toplarındaki üstünlükleri ile ön plana çıkıyorlar. bekir yerini egemen'e bıraktı ve bir süredir tandemde alves-egemen ikilisi sağlı sollu görev yapıyorlar. agresif, rakibi yıldıran, kesinlikle hava topu yüzü göstermeyen stoperler. mehmet topal, nam-ı diğer örümcek top kapma konusunda oldukça başarılı, bu alanda kendisine emre eşlik ediyor ve pas dağıtımını da üstleniyor. meireles daha önde gibi dururken bazen emre ile yer değişiyorlar ama mehmet topal hep geride kalıyor. caner erkin ve gökhan gönül defansif anlamda çok üst düzey olmasalar da adam kovalama ve kademeye girme gibi konularda gayretli davranıyorlar. bir de çalışılmış alan savunmaları var yani topu bir şekilde kapmak için gerekirse iki, hatta üç kişiyle rakibi bunaltıyorlar ve pas imkanlarını kısıtlıyorlar, ki çaldıkları toplar da bunun neticesinde gelişiyor. bunda merkezde stoperlere orta sahalar, kenarlarda ise beklere kanatlar yardımcı oluyorlar. bunun en önemli sebebi de biraz yukarıda belirttiğim gibi topa her daim sahip olup oyunu rakip kalede oynama üzerine kurulu bir anlayışa sahip olmaları, haliyle de gerek adam adama mücadele, gerekse de üç beş kişiyle alan daraltarak top çalmak ve bu oyun anlayışlarını ortaya koymaya başlamak çok önemli. çok istikrarlı bir defansları var, sadece bekir yerine egemen geldi ama savunma kurguları hiç değişmedi.

    maç sırasında yapılabilecek değişikliklere bakacak olursak kuyt ve webo bitiricilik açısından aslında en iyi oyuncuları ama istikrar konusunda sıkıntı yaşıyorlar ve biri ilk on bir başlayıp çıkarken öteki de sonradan oyuna giriyor. mesela webo 10 maç sonradan oyuna girmiş, kuyt da 9 maçta kenara alınmış. kuyt bu alanda lider, sebebi de elbette yaşlı oluşu. yerine kanatlara hareketlilik getirmek için genelde alper potuk girer (6 maçta sonradan girmiş) ama şu an sakat ve bu maça yetişmesi zor deniyor, bu iyi bir haber. bir başka kenara alınan isim de 8 maç ile emenike, sebebi de kazma oluşu, genelde yerine webo giriyor (10 maçta oyuna sonradan girmiş) ve başarılı da oluyor. emre belözoğlu da 8 maçta kenara alınmış, taktik de sabittir yani önde iseler selçuk şahin girer, ki 13 maç ile bu alanda webo'nun önünde lider, geride iseler de diego oyuna girer (5 maçta oyuna sonradan girmiş). selçuk şahin girdiğinde mehmet topal ile göbeği ikilerler, meireles az daha öne kayar ki son haftalarda bunu daha da sık yapıyorlar. sow'a ayrı bir parantez açmak lazım, 7 maçta kenara alınmış, 6 maçta da oyuna sonradan girmiş, çok gol attığına (8 gol ile bu alanda lider) bakmayın, o da emenike gibi tatsız bir sezon geçiriyor. genelde yerini hasan ali'ye bırakır (7 maçta oyuna sonradan girmiş, sow'un kenara alındığı sayı ile aynı!), hasan ali sol beke geçer, caner de önde, sow'un yerine sol açık olarak görev yapmaya başlar, bu da fiks bir ortalama hamledir. sow'un tadı yoksa, skor da iyiyse bu hamle gelir. işte emre çıkar skora göre selçuk veya diego girer, bir de ya yoruldu diye kuyt, ya da o gün aşırı kazma diye emenike falan çıkar yerine webo girer, veya olsaydı alper potuk girerdi. alper potuk olmadığı için muhtemelen mehmet topuz girer sağ kanat olarak.

    bir sürü olumlu şeyden sonra şimdi biraz da olumsuz oldukları noktalara bakalım. öncelikle fenerbahçe çok kırılgan bir takım, yani duygusal yönü ağır basıyor. sürekli sözünü ettiğim bu rakibi bunaltma ve oyunu tamamen rakip kaleye yıkma düşünceleri çok basit kontra ataklar yemelerine sebebiyet veriyor ama kontra atak zordur, skor sorumluluğu en fazla iki üç oyuncu üzerindedir, yani kontra atak oynamak ayrı bir meziyettir, o yüzden fazla gol yemiyorlar belki ama çok kontra atak şansı veriyorlar, burası bariz. yani özellikle de gerideyken haldır haldır saldırırken savunmayı çok boş bırakıyorlar. kırılgan olmalarından devam edecek olursak, geriye düştüklerinde kesinlikle oyun kurguları ve psikolojileri olumsuz etkileniyor, yani ilk başlarda dayanılmaz bir tepki gösteriyorlar ama sonra saçmalıyorlar, oysa durum onlar lehine veya berabere olsa bunu çok daha etkili bir şekilde yapıyorlar ama büyük takım kimliğine sahip olmadıkları için geriye düştükleri anda aşırı saçmalıyorlar ve bireysel hatalar artıyor. keza stoperleri hava toplarında ne kadar güçlü iseler hız ve adam kovalama bakımından bir o kadar acizler. yani elinizde luca toni ve peter crouch yoksa içeri orta kesmek anlamsız ama dripling özelliği olan her türlü oyuncu savunma kurgularını da, stoperlerini de altüst edebilir. fenerbahçe'nin dayanamadığı bir başka nokta da topun rakipte olması, oyunu sürekli kendileri oynamak istiyorlar, yani rakip köşeye sinsin, bunlar ha babam saldırsın, bu da bir başka dezavantajları çünkü eğer ki karşılarında topla oynama ve pas trafiği konularında başarılı bir rakip varsa çok kafası kesilmiş tavuk gibi topu kovalamaktan geride büyük açıklar veriyorlar. ek olarak da uzaktan şutlar konusunda çok aciz kalecileri var.

    şimdi tüm bu yazdıklarımdan sonra sanıyorum ki reçete yavaş yavaş oluşmaya başladı... öncelikle bu adamların kanatlarına önlem almamız şart, yani takım savunmasını bilen, kademeye girebilen, adam kovalayan ve rakibi karşılayıp top kapma konusunda en iyi adamlarımızı kenarlara koymamız lazım. benim düşüncem sol taraf için geride telles, önünde olcan, sağ taraf içinse geride sabri, önünde de bruma. lakin orta sahada hamit görece sağda durup merkeze ek olarak gerektiğinde bu kanada destek verebilmeli, selçuk da görece solda konuşlanıp aynı şekilde durumu dengelemeli. bruma gibi delici bir adama kesinlikle ihtiyacımız var, hiç olmadı yerine yasin falan girer yani bir tane böyle adam şart. sneijder'in uzaktan şutlarına aşırı derecede ihtiyacımız var, hele ki başlarda böyle bir gol atarsak süper olur, öne geçmenin de ötesinde rakibimiz burak ve bruma'ya inanılmaz tatlı alanlar bırakacaktır. orta saha üstünlüğünü fizik gücüyle biraz zor kurarız, o yüzden fenerbahçe'nin panzehiri olan pas futbolunu iyice bir özümsememiz lazım. elimizdeki tüm adamlar akıllı, yetenekli, üst düzey oyuncular. fenerbahçe'yi bir karşılar, iki karşılar, üçüncüde yersin. mümkünse top kaybını minimuma indirip takır takır pas yapmalı ve oyundan düşmemeliyiz, böylece fenerbahçe'nin hem veteranları yorulacaktır, hem de topu kapıp klasik oyunlarını sergileyemedikleri için takım düzenleri bozulacaktır. ola ki topu kaptırırsak sneijder'in biraz geriye gelip merkezi gözle görülür bir şekilde üçlemesi ve birçok sefer gösterdiği tatlı-sert mücadelesini ortaya koyması şart, yoksa selçuk-hamit yetmez yani iyi olsalar bile emre-mehmet topal-meireles biraz ezer çünkü toplu halde iş yapan adamlar bunlar. sabri'ye bu maçta çok çok büyük iş düşüyor, takımı ateşleme ve rakibi psikolojik olarak yıpratma görevi kendisinin. stoperde de chedjou ve hakan balta oynarsa bence daha iyi olur. gönlüm koray'dan yana ama gönlümü sikeyim işte objektif olmam lazım, o yüzden de hakan balta çok daha uygun, aslanım kendisinden on kat güçlü emenike'ye göz açtırmamıştı zekası ile. keza chedjou da yavaş yavaş toparlıyor ve ilk devredeki oyununu yansıtsa bile yeterli olacaktır. en önemli husus da büyük maç psikolojisine sahip olmamız, yani manchester united, chelsea, real madrid ve juventus gibi takımlara karşı oynamış büyük bir takımız, en başta saydığım gibi aşırı bariz bireysel hata bize yakışmaz, elbette topun çizgiyi geçmesi için birileri hata yapmalı ama bu adamlar çoğu zaman bizim sırtımızdan geçiniyorlar, özellikle de defansta ciddiyeti elden bırakmamalı, tam konsantrasyon ile minimum hata yapmalıyız. gereksiz risk almamalı, olabildiğince pas futbolu ve oyun üstünlüğünü elimizde tutmalıyız. dikkat ederseniz 0-0 biten ve bize kupayı getiren süper final maçında tam da bunu yapmıştık. sakin, kontrollü, akıllı ve büyük takım futbolu. öyle ya allah diye saldırınca davar bile olsa emenike ikiye bir yakalar atar, geriye yaslanalım desek takım olarak bizi köşeye sıkıştırırlar, o yüzden oyunu tutmamız ve oyundan düşmememiz çok önemli. sneijder'in uzaktan şutları, burak'ın çevikliği ve bruma'nın bireysel becerilerinden medet umuyoruz. selçuk ve hamit gibi iki tane dünya akıllısı adam hücumda da defansta da bunu fazlasıyla başarabilecek kapasitedeler.

    değişiklik olarak da gerideysek illa ki bir yasin-bruma gelir, olcan yerini umut'a bırakabilir ama bu çok saçma çünkü umut maçı çevirecek kapasitede bir oyuncu değil, ancak son on dakika orta saha civarında eşek gibi koşup savunma yapsın, rakibi yorsun diye alınır. defansif forvet yani, zira artık ceyhun gülselam yok... gol için pandev'den medet umabiliriz ama hikaye tabi, emre çolak girsin desem girip de ne yapacak şu an emin değilim, gördüğünüz gibi iş bize gelince belki saçmalıyorum çünkü kafam karışıyor, işin içine duygularım giriyor. en iyisi ilk on bir ile bu işi bitirecek gibi hazırlanmak, kadıköy'den bir de skor çevirmek hiç kolay değil.

    zor yani zor, geriye düşersek biz bu maçı zor çeviririz. beraberliğin bize yaradığını unutmadan akıllı bir şekilde oynamalı ve kesinlikle erken gol yememeliyiz, kesinlikle yani bıktım artık bundan her kadıköy deplasmanında erken gol yiyoruz, bunun da ilacı defans yapmak değil top oynamak, topla oynamak... gol arayacaksak da geriye düşmeden dengeli bir şekilde, kah uzaktan şut, kah burak'ı araya kaçırma düşüncesi, kah bruma'nın alves'i zorlaması falan, yok öyle hurra gitmek, sonra bir kaçıyor, bakmışız caner yaldır yaldır çıkıp sow'u görüyor falan, çok izledim bunları...

    en iyisi on biri yazıp kaçayım artık;

    http://galatasaray11.com/i/2175.jpg

    herhalde her şeyi söyledim, aklıma gelirse editlerim. eyyovarlamam şimdilik bu kadar. hadi hayırlı geceler...
  • 11
    http://galatasaray11.com/...hce-galatasaray-2216

    maçı sürekli kafamda oynuyorum, olcan'ın savunması zayıf, kafa topuna çıkamıyor, kuyt oradan zorlar, orta sahayı tutmalıyız vs bir sürü şey geçiyor içimden ama artık vazgeçtim.

    hiiiiç kadroyu bozmadan, "adamlar buraya kazanmaya gelmiş" dedirtmemiz lazım. biz ne zaman savunma yaparak istediğimizi almışız kadıköy'den, son yıllarda bir tane maç var böyle hatırladığım. o da malum 12 mayıs 2012 fenrbahçe galatasaray maçı.

    o zaman da savunmada ujfaluji, daha dinamik bir melo, eboue gibi isimler vardı. mevcut kadronun en iyi yaptığı iş gol atmak, hücum oynamak...

    skoru alıp da kapanmaya çalıştığımızda zaten ya gol yiyoruz ya da son dakikalarda fazlaca gol pozisyonu veriyoruz. bu sebeple gerek yok bu işlere. artık o eski loser oyuncular da yok. sneijder, muslera, selçuk, burak, hamit hatta sabri gibi winner oyuncularımız var. bu ligde her takımla her yerde kazanmaya oynayacak bir takımız.

    maça daha stresli başlayacak olan fenerbahçe zaten. kaybederlerse lige havlu atarlar. bir de biz kapanıp onlara oynama şansı verirsek, kendilerine güven gelir, biz ise tedirgin oynamaya başlarız.

    şu anki kanat bekleriyle oynadığımız, atak oyunumuzu fener'e karşı da oynarsak en azından bir kaç tehlikeli atak yaparsak maçın başında, gökhan da, caner de tedirgin olacaktır. zaten rıdvan'ın 2-3 haftadır sürekli bundan bahsetmesi, olcan kadıköy'de oynayamaz vs demesi falan hep bu tedirginlikten... eğer o bu kadar çok ve sürekli bundan bahsediyorsa zaten kıllanmamak elde değil...

    aslında kapanabilen bir takım olsak, kontra ataklarla sneijder'in paslarında burak ve bruma'yı kaçırabiliriz ama işte hızlı hücum yapmakta zorlanıyoruz biraz.

    ne bileyim aslında bu maç için peşin peşin yorum yapmak da saçma oluyor, 1999'dan bu yana her maçta kazanacağımızı düşünmüştüm zaten :(

    bir de şu var geçen bir fenerli bir yerde yazmıştı. "biz 2005-2006 sezonu'nda galatasaray'ı kadıköy'de 4-0 ve ezici bir oyunla yenip, 31.haftada liderliği aldığımızda bile bu adamlar takımı florya'da meşalelerle karşılamışlardı." diye.

    gerçekten de biz böyleyiz, bu maçı hepimiz kazanmak istiyoruz ama bu maçın kaybı en az hasarla bizim atlattığımız bir şey, karşı taraf için ise bu maç her zaman stres nedeni. kendi kendilerine yıllardır orada kaybetmeme olayını büyüttüler de büyüttüler. kadıköy'de şampiyon olduğumuzda bile bir çoğu serilerinin bozulmamasıyla avunmuştu hatırlarsınız.

    bu yıl daha da rahatız çünkü mükemmel 2 haftadan sonra liderliği aldık ve fener'e 4, beşiktaş'a 3 puan fark atarak kadıköy'den lider dönmeyi de garantiledik. oyuncularımız kendilerine güven duyar vaziyette, takım içi dayanışma ve yardımlaşma hat safhada. sneijder, selçuk, hamit, burak, muslera oldukça formda. fener'de ise hemen herkes formsuz ve aşırı gergin.

    eğer heyecan yapmaz ve sabırlı oynarsak bu maçta istediğimiz skoru alacağımıza eminim, buradan galip çıkmak da en çok hamza hoca'ya yakışacak sanki...

    ne bileyim abi adam çok temiz, sanki kaderi onu çağırıyor... mükemmel bir hikaye yaşıyor gibi, hem kendisi hem de biz...

    2014-2015 sezonu bambaşka bir şekilde, çok güzel bitecekmiş gibi...

    aynı türk filmleri gibi...
  • 12
    isviçre'nin zürih şehrinin iki takımı fc zurich ve grasshoppers'ın arasında, fc zurich'in stadı olan letzigrund'da zurich 1990-2004 seneleri arası galibiyet yüzü görmemiştir.

    2004-2005 sezonunda taraftar grupları şu mükemmel koreografiyle takımlarını selamlamıştır ve 14 sene sonra gelen galibiyete uyan bir çalışma sergilemiştir.

    koreografi için: http://www.suedkurve.ch/...gcn+%2826.09.2004%29

    anlamı: üstte baywatch, knight rider, a team ve dallas gibi dizilerin (almanca: serie) fotoğrafları ve altında ''her seri bir gün biter'' yazısı.

    nedense bu maç için aklıma geldi. haydi aslanlarım, bitirin şu seriyi, baywatch gibi, knight rider gibi tarihe karışsın, puan farkı 7 olsun...
  • 14
    --- alıntı ---

    1 haftada 5 kez fenerbahce - galatasaray karsilasmasi. haftasonu anayasa degisse kimsenin haberi olmaz.

    https://twitter.com/...s/572326179295916032

    --- alıntı ---

    geçen seçimlerden sonra 6 nisan'daki galatasaray-fenerbahçe maçı öncesi mansur yavaş'ın ankara belediye başkanlığı muhabbeti vardı. oy çalındı mı çalınmadı mı ortalık ayaklanmıştı. sonra derbi oynandı ne oy kaldı ne seçim. arkadaş da güzel yakalamış :)
  • 15
    öncelikle;

    http://i.hizliresim.com/DlO8LO.jpg

    evet, çünkü kendi içimde neredeyse 1 haftadır bu haldeyim ama ben de birazdan yakınacağım durumdan muzdarip olduğum için ancak kafamı toplayabildim ve dile gelecek şartları kendi içimde sağladım.

    arkadaşlar, en son ne zaman liderdik biliyor musunuz? şampiyon olarak tamamladığımız 2012-2013 sezonun sonunda... ha bir de prandelli yönetiminde bu sezonun ilk iki haftasında, topladığımız 4 puan neticesinde ama ilk üç haftalarda çok garip liderliklere de rastlanabildiği için bu durumu pek de bel bağlanamayacak bir istisna kabul etmek gerek. yani neredeyse 1.5 yıl sonra hem de 4 puan farkla tekrardan lideriz ve önümüzdeki maç da bu derbi. hem de şampiyonun kim olacağını tayin edecek önemde bir derbi...

    fatih terim'in 2000 türkiye kupası finali öncesi soyunma odasına takıma yaptığı meşhur seslenişi vardı ya hani,

    https://www.youtube.com/watch?v=pnsC_DpxsXI

    hele bir izleyin de, size aynen bu şekilde seslenmek istiyorum arkadaşlar... `biz buraya şova gelmedik! nedir bu haliniz?`

    rica ediyorum bırakalım artık geyik muhabbetini, dany'i, opare'yi, umut bulut'u, "ben demiştim" mastürbasyonu adı altında şu an bokuna bile ihtiyaç duyduğumuz oyuncularımızı yermeyi... bir haftadan az bir süre kalmış, yarın da kupa maçımız var. gelin şu maça kadar tek vücut olalım. biliyorum aradan çok zaman geçti, mancini ve prandelli dönemleri ruhumuzu yedi bitirdi, belki unuttuk o şampiyonluk havasında olduğumuz günlerin hislerini ama şu an artık lideriz, şampiyonluğun en büyük adayıyız ve tüm bu zorluklara rağmen bileğimizin hakkıyla tekrar buraya geldik... artık da kalıcı olmalıyız. bu süreçte en başta hamza hocamıza ve takıma, sonra da tek yürek olmuş taraftarımıza, yani kendimize çok ihtiyacımız var. kendimize gelmeliyiz.

    lütfen birlik olalım ve her koşulda takıma destek verelim. buradaki aktif kullanıcı sayısının bilmem kaç katı günlük ziyaretçimiz var, hem de her kesimden. gücümüz yettiğince yediden yetmişe herkese şampiyonluğu ne kadar istediğimizi ve de bu yolda birleştiğimizi herkese göstermeliyiz. kimseye "galatasaray taraftarı daha hala nelerle uğraşıyor" dedirtmemeliyiz.

    bunu bir tehdit olarak değil de dostça bir paylaşım olarak söylemek isterim ki, özellikle de şu maça kadar kasıtlı, düzenli ve çokça sayıda ortamın güzelliğini bozan, birlik beraberliğimize zarar verecek davranışta bulunan ve bizi bölmeye, kışkırtmaya meyilli tahrik edici konulara maruz bırakıp asıl hedefimizden uzaklaştırıcı davranış gösterecek kimseye tolerans göstermeyeceğim ve en başta bir taraftar olarak tepkimi açıkça ortaya koyacağım. zaten hiçbir koşulda hoş şeyler değil bunlar ama hele ki şu an hiç mi hiç zamanı değil. elbette netice ne olursa olsun bu maçtan sonra da aynı duruşu korumamız lazım ama şu maça kadar olan süreç çok daha kritik çünkü sadece 3 puan değil her türlü psikolojik üstünlüğün ve şampiyonluk havasının yolu bu maçtan geçiyor.

    yeter artık bugünlere kadar dibi de gördük, taşak da geçtik, onun bunun futbolcusuna yalanıp bizimkileri de gömdük ama cidden artık yeter. şurada kalmış on küsur kritik hafta, şikeci dediğimiz nice küfürler saydırdığımız adamlar kaç hafta aralıksız liderdi, artık sıra bizde ve inşallah 34. hafta sonunda da bu şekilde olacak...

    (bkz: haydi cimbom haydi cimbom haydi)

    (bkz: tam zamanı tam zamanı şimdi)
  • 16
    rahat kazanacaz bak gör.. sneijder takar gene 1-2 tane.. burak sallar 1-2 tane o derece rahatım..

    strese giren damara takılan o sahasında kupa kaldırdığımının çocukları.. bir kayıp etsinler maçı.. maç sonu sahanın ortasında aziz yıldırım herkesi davet edip sıra gecesi düzenleyecek.

    bu maçtan sonra ayı'dan gelsin.. http://s1.directupload.net/.../130421/fozy79ys.swf aynen böyle olacak, hakem makem.. o arap ismail felan.. yok emenike,emreymiş,diegoymus,volkanmıs bunlar alayı gelsin fark etmez koyup dönecez.
  • 17
    http://galatasaray11.com/i/2227.jpg
    umuyorum bu kadroya yakın bir kadro ile çıkarız.
    neden 1 (bkz: #1661560)
    neden 2 (bkz: #1662578)
    neden 3 (bkz: #1662993)
    neden 4 (bkz: #1662698)

    felipe melo'nun olmaması hava hakimiyeti ve mücadeleci tatlı sert futbol eksikliğine neden olacak. fakat aynı zamanda melo olmaması demek fenerbahçeli çirkef futbolcuların, karşılarında hedef olarak bir futbolcu bulamaması demektir. bu da atmosferin daha az gerilmesine neden olur ki fenerbahçe'nin hiç işine gelmez. ayrıca kadroda daha önce hakan balta, wesley sneijder, umut bulut, selçuk inan, olcan adın gibi bugüne kadar volkan demirel'in koruduğu kaleye en az ikişer tane gol atmış futbolcuların olması bir avantaj. penaltı olursa sahada ise burak yılmaz değilse kesinlikle selçuk inan kullanmalı. sağ kanattaki kornerleri sol ayaklı bir futbolcu olcan adın kullanmalı, aksi takdirde sağ ayakla açılan ortalar kaleye yakın bir şekilde falso alırken volkan çıkıp bu topları alacaktır. selçuk inan bir maçlık egosunu bir kenara koyup, genelde golle sonuçlandırdığı ceza sahasının sağ çapraz önünden kullandığı frikikler dışında, duran topların hepsini wesley sneijder'e bırakmalı. inşallah her taç atışında beklerin gelip kullanmasını bekleyip, olabilecek tehlikeli bir atağı mundar etmeyiz. her serbest vuruş öncesinde beş dakika merasim yapıp on dakikada kullanmayız. bir günde hızlıca paslaşıp bir kontra atak yaparız. kanatlarda rakibi karşılarken yanına en fazla iki metre yaklaşıp 'abi hoşgeldin' diyip rakibe orta açmasına izin vermeyiz. rakibe yakın kora kora oynarız. bir maçta da biz, her pozisyonda hakeme ailecek itiraz edip baskı altına alırız. bol bol şut çekip, kaleciden dönen topları tamamlamayı unutmayız. geriye bile düşsek moralimizi bozmayız. kendi sahamızda kısa paslaşırken ani bir pres ile 10 kasım 2013 fenerbahçe galatasaray maçı'nda yediğimiz ikinci gole benzer saçma sapan goller yemeyiz. rakibe önde basıp bu maçı biz alırız artık. amin
App Store'dan indirin Google Play'den alın