• 10
    avni küpeli maçı öyle bir anlatmıştır ki, maç uzatmaya mı gitmiş? hidayet üçlüğü sokamasa ne olurmuş? kimsenin umrunda olmazdı amk. adam hava atışından, son saniyeye kadar istifini bozmuyordu. neyse ki hidayet o son topu sokmuştu...

    almanya takımına gelirsek, nowitzki harici maç içinde en çok sövdüğümüz adamlardan biri mithat demirel'dir. sen niye oyun kuruyorsun olm? adın mithat lan senin? onun haricinde günümüz barça koçu svetislav pesic'in oğlu marko pesic ve nijerya orjinli ademola okulaja da maç boyu bize sıkıntı çıkarmıştır. amerikalı devşirme garris ve garrett diye iki adam daha hatırlıyorum ama asıl amerikalı onlar değildi. adamlar gitmiş bir de 2.20 bilmem kaç shawn bradley devşirip getirmişlerdi pota altına. sanki ellerinde patrick femerling yokmuş gibi... gerçi devşirme diyoruz da adamlar işi sağlama almış o zaman. o basketçilerin hepsinin ya doğum, ya da köken olarak almanya ile bağı vardı ama bu kadar çok uluslu bağ olur mu amk? oyun kurucu türk, şutör sırp nowitzki polonyalı bradley amerikan...

    neyse, biz almanya'yı değil, birleşmiş milletleri yendik o gün bence.*
  • 9
    maddi manevi herşeyi haketme kafasından çok uzaklarda oynanan maç. dirk nowitzki takımın yarısını 5 faulle kenara aldırmış, gel gelelim kötü yüzdeyle atınca maçı zorlaya zorlaya da olsa kazanmıştı milli takım. hidayet maçı hem uzatmaya götüren hem de kazandıran oyuncu olmuştu. her sayıda benchteki sakatlar, faul hakkı dolmuş oyuncular falan hayvanlar gibi seviniyordu. athena grubu saha kenarında eline mikrofon alıp aralarda "uh ah dev adam 12 dev adam" diye tezahürata başlıyordu. abdi ipekçi perdesiz haliyle ağzına kadar doluydu ve hemen her sayıda dalgalanan, molalarda marş girdikçe ayakları yerden kesilerek zıplayan 13 bin insan vardı.

    hem ülke, hem takım olarak belki de bir ilkin hevesi vardı. herkes amatör, herkes gaz, hani herkes arkadaş hani oyunlar sürerken falan...

    20 yıl sonra aynı maç oynansa kim kime pas verecek kavgası olur, benchte kim kiminle oturdu kavgası olur, sayıyı atana göre sevinç olur, tribünde seyirci para verdik oynayın kafasında olur, bazen sayıyı kimin attığına göre oturanlar olurdu... dönemin ünlüleri saha kenarında son ses tezahürat yapmak yerine kurum kurum oturur, öyle saha kenarında eline mikrofon alıp bedavadan marş söyleme falan olmazdı...

    velhasıl güzel günlerdi...
App Store'dan indirin Google Play'den alın