151
evlerinin yıkıldığını belirten bir entry girdikten sonra daha yazmayan yazar. umarım durumları iyiydir. allah yardımcıları olsun.
152
çok korkunç, uyanamadigimiz kabuslar gibi. aynı anda 10 şehirde olmasi daha da korkunç. hatay ve elbistan'a dair yazılanlar ve görüntüler o kadar içler acısı ki insan paramparça oluyor. yerle bir olmuş sanki tüm binalar. hava soğuk, yardım ulaşmıyor, kurtulanlar soğuk ve açlıkla mücadele ediyor bi yandan, diğer yandan da yardım etmeye çalışıyor ama bir başlarına nereye kadar? zaman geçtikçe yaşam şansı azalıyor, bi sey yapamıyorsun, çaresizlik dizboyu. allah hepsinin yardımcısı olsun. biz sadece elimizden gelen yardımları yapalım, ne olursa. maddi olur, mal olur, dua olur. şu andan sonra hangisi olursa olsun hepsi lazim. geçmiş olsun türkiyem.
153
keşke uyanmasaydım dediğim tarih.
155
yıl 1999, aylardan ağustos, günlerden 17. gün; binlerce ölü.
yıl 2023, aylardan şubat, günlerden 6. gün, bir de deprem için milyarlarca lira para toplanmış; binlerce ölü.
meşhur prof ve asistanı fıkrasındaki gibi, biz bu boku neden yedik?
156
adanadayım, toplasan 11 tane bina yıkıldı. bir tanesinde enkaz altında arkadaşımın eşi ve kızı var sadece oğlunu çıkardılar, nispeten yollar açıktı ona rağmen yetkililerin ya da profesyonel kurtarma ekiplerinin ulaşması saatler sürdü. ben 10 dk lık mesafeden 1.5 saatte zorla ulaşabildim. diğer şehirlerin durumunu varın siz düşünün.
hatay reyhanlı yolu kapalı nedeni yol yarıldı, nerden biliyorum doğrudan ailesine yardıma giden personelimizden. adana - antep otoyolu aynı şekilde kapalı. gölbaşı tarafından da gidilmiyor karanlıkdere yolu da iptal açık denilen (elazığ üzerinden) yol da kontollü izin veriliyor.
gsm operatörleri bir çalışıyor bir çalışmıyor.
hatay'a uçak inmiyor pist boydan boya yarılmış.
özetle hatay, adıyaman, pazarcık, antep duyduğunuz gördüğünüzün en az 100 katı kötü durumda. bir kere ulaşabildiğim arkadaşım "mahalleler haritadan silindi abi hayat kalmadı burada," diyor. yollar yarılmış heryer labirent gibi.
arkadaşlarımız, dostumuz, çalışanlarımız ya da onların akrabaları o bölgede ve bir çoğunun ailesi enkaz altında ama gidemiyoruz. hepsinin psikolojisi yerlerde, bu insanların hayatı bundan sonra eskisi gibi olmayacak.
özetle, allah yardımcımız olsun demekten başka bir şey yok. bu arada kimse boşuna bireysel olarak çıkıp gelmeye kalkmasın. pozantı adana yolunda da kar tipi var orayı geçseniz bile adanadan asıl deprem bölgesine erişmek buradan çok zor. güncel açık yolları takip etmeye çalışın ama hangi yol açık ya da açık dediklei yol açık mı emin değilim.
kimseyi işler henuz bu boyuttayken eleştirmeyeceğim ama bu ülkenin insanından başka kimsesi yok.
adana'da yıkılan bina sayısı 11 bunların yarısından fazlası 15 katlı. benim arkadaşımın yıkılan apartmanda 92 kişi yaşıyordu ve sadece 4 kişi çıkarıldı. ama adana'da vefat sayısı 58 görünüyor. kahramanmaraş, hatay, pazarcık, adıyman'da durum nedir varın siz düşünün.
başka sözüm yok.
157
hiçbir şeyden ders almayan, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyenlerin ülkesinde yaşanan büyük afettir.
orman yangınları, depremler... aynı afetleri yaşayıp her yaşadığımızda aynı oranda kayıp veriyoruz.
yitip giden her canda, ihmalkar sorumluların parmağı vardır. önlem almayan, yapılacak olanı yapmayan her sorumlunun elinde bu halkın kanı vardır.
158
arkadaşlar resmi sayılara itibar etmeyin. gerçeği de pek öğrenmeye çalışmamak lazım. kulak her rakamı duyar da akıl kaldırmayabilir.
devlet yetkilileri tespit edilen rakamları telaffuz ediyorlar. problem zaten tespit edilmeyenin edilenden daha çok olması.
160
ülkenin örgütlü en büyük gücü olan ordunun ısrarla kışlasına hapsedilmesi akıl alır gibi bir durum değil. 400-500 bin kişilik ordu var elde ama 3-4 bin asker sahada. ulan katar dünya kupası'na 3500 polis gönderdiniz. bu halkin canı bu kadar mı değersiz? zaten 6000 üstü bina yıkılmış o da şimdilik, üstelik birçok köye ulaşılamamış durumda. birçok yerde tek kişi bile yok. twitter yangın yeri. 3500 asker nedir her binaya yarım asker mi? ordunun turşusu mu kurulacak?!
tsk acilen tam kapasiteyle sahaya indirilmeli. özellikle hava kuvvetleri. zaman yok, hava buz.
161
17 ağustos 1999 depreminde ölü sayısı 45.000 iken birden bire 28.000 kişiyi diriltip 17.000’e düşürmüşlerdi. o gün bugündür resmi açıklamalar bana samimi gelmiyor.
umarım çok fazla insan kurtulur ve ölüm sayısı gölcük depremi‘nin altında kalır.
162
evet etkilenen alan çok geniş, etkilenen şehirlerin çevresindeki iller de etkilendiği için makinalar en yakın 5-6 saatlik yerlerden geliyor bu da ortalama sürenin üzerinde. taşınan makinalar filan daha ancak ulaşır oralara malum hava şartları ve yolların durumu. afaddaki makina sayısı neredeyse sadece hataya bile yetmiyor olabilir durum pek iç açıcı değil ve maalesef bu acı bir gerçek.
saatlerdir beton dahi oynamayan yerler var hala, çoğu yerde iş makinası yok. bir sürü insan öyle duruyor molozlar üstünde çaresizce, yüzlerce insanın bu hava koşullarında ıslanıp, üşüyüp, soğuktan, açlıktan ve susuzluktan ölecek olma ihtimali de hiç az değil ve canımı en çok acıtan da bu çaresiz durum.
çoğu yerde sağanak yağış altında göçüklerin başında hiç bir şey yapamadan bekliyor içeridekilerin yakınları. duble yollar, yüzyıl projelerinden havalimanları ve köprüler çökmüş ulaşım iyice zorlaşmış. depremden sonraki ilk gece ve çoğu enkaz kimsesiz gibi hissediyorum.
bu felaketlerin en büyük sorumluları, deprem fonlarını boşaltanlar, kentsel değil rantsal dönüşüm yapanlar, insanların hayatından ve geleceğinden çalanlar, bu ölümlere doğal afetlerin fıtratı diyenler, şu afet kriz ortamında bile halkın can sağlığını önceliklendiremeyenler tarihi ellerine bulaşmış kanlarla yazıyorlar.
163
afad gönüllüsü olarak osmaniye'ye gidiyorum. nasıl bir durumla karşılaşırız bilmiyorum ama elden geldiğince yardım etmeye çalışacağız.
164
"vatana millete hayrı olmaz" denilen influencerların neredeyse hepsi can kurtarmaya çalışıyor şu anda. devlet yeleğini giyenler ise görebildiğimiz kadarıyla şov peşinde. en kalabalık ve en organize hareket edebilecek olan gücümüz ise deprem bölgesinde değil, kışlada.
ne diyeyim, daha ne diyeyim?
165
deprem bölgelerinde hala birçok enkaza müdahale edilemedi. enkaz insanlar var.
enkazlara müdahale edebilecek iş makinelerine ve kamyonlara ihtiyaç var. ayrıca bu iş makinelerini ve kamyonları kullanacak insanlara ihtiyaç var.
duyurabilir misiniz?
afad öncülüğünde, galatasaray spor kulübü desteği ile bunu duyurabilirsek çok iyi olur.
çünkü şu anda zaman karşı bir yarış var. enkaz altındaki insanların donma tehlikesi var.
ne kadar hızlı müdahale edilirse, o kadar fazla sayıda insan kurtarılabilir.
konuyu başta ünlüler ve yetkililer olmak üzere duyurmak lazım.
ben şahsen ünlülere mesaj attım. ne kadar fazla mesaj atılırsa o kadar iyi olur.
167
100 yıllık tarihimizin galiba en büyük afeti. allah yardımcımız olsun, çok çaresiziz elimizden birşey gelmiyor.
o binaları bile bile bişey olmaz diye yapan, yaptıran, denetlemeyen; evlerin dayanıksız olacağını bile bile görmezden gelen, yüksek olmaması gereken binalara bu izni veren, 99 depreminden ders çıkarmayan, deprem vergilerini bu işlerde kullanmayan, bu afette ve gelecek afetlerde parmağı olan, olacak her kim varsa allah cezasını versin.
168
depremin en ağır vurduğu şehirler içinde en hafif atlatan diyarbakır herhalde, diyarbakır' da yaşıyorum, diyarbakırlı' yım.
saat dörtte eşimin " deprem oluyor" çığlığına uyandım. yirmi aylık bebeğim ve eşimi kaptığım gibi buzdolabının yanına koştum. uyanır uyanmaz çok büyük bir deprem olduğunu anlamıştım. bir dakikadan fazla tastaki su gibi çalkalandık.
deprem biter bitmez artçılarından korkup bina yıkılır diye eşimi, kızımı ve bizde misafir üç küçük kardeşimi alıp dışarı çıktım.
karşımızdaki bina yıkılmıştı. biraz ileride iki bina daha olmak üzere yedi bina yıkılmıştı, öğlenki artçıyla yirmi bina yıkıldı diyen var.şehir tüm gün felç oldu.
adıyaman, maraş, hatay... allah' ım yardım et ki buralar çok kötü durumda. hayal dahi edemiyorum dehşetten. allah' ım yardım et.
169
çok büyük bir trajedi ile karşı karşıyayız. yıkım çok büyük. şehirler yerle bir. insanlar kaderleriyle baş başa kalmış durumda. depremden kurtulanlar soğukla, karla, kışla, açlık ve susuzlukla mücadele ediyor. enkaz altındakilerin durumu meçhul. hayatını kaybedenlerin yanında yaralı olanlar ve sağ olup enkaz altında aç susuz iki büklüm yardım bekleyenler var. zaman tükeniyor.
170
ah maraşım, ah antepim, ah urfam… sizi böyle mi görecektik. cumhuriyetimizin kuruluşundan önce büyük direniş örneği göstererek kahraman, gazi, şanlı unvanı alan şehirler cumhuriyetin 100. yılında neredeyse yerle bir oldu. allah’ım çok zor. gözlerime uyku girmiyor. binlerce insan enkaz altında donarak ölümü beklerken sıcacık yatağımda yatmak çok koyuyor.
171
duygusal olarak çökmüş, bitmiş durumdayız. en acısı da sahipsiz bir millet olduğumuz bir kez daha acı bir şekilde yüzümüze tokat gibi çarptı. yardım bekleyen binler, onbinler var ama afad'a göre ulaşılamayan enkaz yok. cumhurbaşkanı yardımcısı fuat oktay 7.6 şiddetindeki depremin merkez üssü, 150bin nüfuslu elbistan için "20 kişilik ekibimiz elbistan'da" diyor. 20 kişi. yemin ediyorum dayanamıyorum artık. bitirdiler bizi. millet olarak bitirdiler.
172
saatlerdir hüngür hüngür ağlıyorum. söylenecek yazacak çok şey var da benim dermanım yok.
bu milleti bu kadar müşkül duruma düşürenlerden allah razı olmasın.
173
gün boyu bir yandan haber takip et, bir yandan iş yetiştir. bu hayatı neden yaşadığımı sorguluyorum. çalış, çalış, sonra sonun bir enkazın altında unutulmak olsun. bu devran dönmediği sürece sonumuz enkazın altında unutulup can vermek olacak. bunu her açıdan söylüyorum. kendi içimizdeki cehalet açısından, liyakat açısından, her şeyin açısından. deprem ülkesinde olduğumuzu iki hafta sonra yine unutacağız. bu depremin çapı bu kadar olmasaydı herhalde iki hafta değil de iki gün sonra unuturduk.
1999'dan bugüne kadar kaç yıl geçti. kaç milyon lira, hatta kura vurursan kaç milyon dolar deprem vergisi toplandı. ne oldu? neyin umuduyla yarına bakacağız? neyin umuduyla hayatı devam ettirmeye çalışacağız? ne umacağız?
174
şu an gözlerim kıpkırmızı. az önce dişlerimi fırçalarken gözlerimin kan çanağına döndüğünü farkettim ki 3 gündür ağır griple yorgan döşeğim. kendi tarihime bakıyorum da böyle, 5-10 dakikada bir hıçkırdığım bir zaman yok. intikam ve öfke doldu boğazıma kadar. şu dram karşısında malum zihniyettekilerden öyle tweet'ler okuyorum, öyle yetki sahiplerinin hiçbir şey yapmadan halkı kaderine terkettiğini vs görüyorum ki karşımda olsalar insanlıktan çıkarım. çocukların bebeklerin kaçırıldığı haberleri okudum az önce, beynime bıçaklar saplanıyor şu an. afet değil işgal ve katliam bu artık.
türk vatanı, sana yazıktır.
175
ben uyuyamadım. göçük altındakileri düşününce benim uyuyamamın bir anlamı yok.
evimdeyim, sıcaktayım. şikayet etmeye bile hakkım yok.
sürekli bir yerlerden paylaşım geliyor. o orada, bu burada.
insanlar kendi çabalarıyla bir yerlere ulaşmaya çalışıyor.
acil durumda on balyoz on kişi bile gönderemiyor muyuz bina başına?
neye göre plan yapılıyor, devlet birimleri kurtarma ekiplerini rastgele mi gönderiyor, o da belli değil.
hatay'a müdahele yok deniyor, maraş'ta ayakta kalan tek bina, etrafında insan yok deniyor. adıyaman kaderine terk edildi, deniyor.
vinci falan geçtim, ya şuralara bir insan gönderin, elinde balyozu olsun.
altı bin bina çöktü deniyor, altmış bin insan, altmış bin balyoz mu yok?
gidecek insanı mı bulamıyorsunuz? alet edevat mı yok?
en dandik arabada bile gps var, ulaşımı sağlayacak hiçbir yol yok mu? bütün yollar mı çöktü?
askeri falan geçtim artık.
çok mu zor ya her ilin bir üstündeki ilden, yıkılan bina sayısı çarpı 10 balyozlu insan göndermek?
bunları araçlara doldurup, ellerine bir telsiz vermek mi zor?
veya gps'ten nereye gideceklerini işaretlemek mi zor?
suriye'de koridor açtık, zart yaptık zurt yaptık. koridordaki askerleri bari geri gönderin, sınır illerine yardım etsin.
dünyayı dize getirecek drone yaptık lafta.
orman yangınlarını hafifletecek dandik su atan uçak yapmadık.
böyle durumlarda bölgeye ekipleri indirebilecek, veya onları elektrik olan illere taşıyabilecek helikopter yapmadık.
baba biz kime hizmet ediyoruz allah aşkına?
depremden sağ kurtulan, ama lojistik yetersizlikten hala o bölgede olan insanlar susuzluktan kar suyu içiyor, deniyor.
şaka mısınız siz, bir şey yapın alo?