---
alıntı ---
yoncalar finale yakın demiştim ancak bazı çekincelerim vardı. bunları da maç öncesi yazımda belirtmiştim. diamantidis, batiste gibi adamların ne oynayacağı az çok belliydi pao’da ama diğer oyuncuların, özellikle de calathes’in katkısı çok önemliydi. siena guard rotasyonu çok geniş ve iyi isimlerden kurulu, panathinaikos ise geçen seneki o geniş rotasyondan bu sene uzak. iki coach takımlarını ve rakiplerini çok iyi tanıyordu. her ikisi de uzun zamandır takımlarının başındaydı ve birbirleriyle daha önce defalarca eşleşmişlerdi. pianigiani daha genç jenerasyonu temsil eden bir coach, hatta yeni jenerasyonun blatt ile birlikte en etkili iki coachundan biri diyebiliriz. ancak karşısında avrupa basketbol efsanesi obradovic vardı dün ve o obradovic panathinaikos’un en ince ayrıntısına, en ince yapı taşına kadar kuran, sistemin merkezinde olan adamdı. iki takımında belli bir oyun şablonları var ve bunu artık herkes ezberledi ancak pao o ezberi bozacak kadar zayıf bir kadro kurdu bu sene. geçen seneler gibi değil rotasyonları saha düzenleri, ama obradovic elindeki malzemenin neler yapacağını çok net biliyor. barcelona serisi tamamen obradovic’in eseri ve büyük ters köşeydi. pianigiani o serisinin etkisinde kalmış ve takımını maça ona göre hazırlamıştı, tam bu noktada obradovic’in taktisyenliği girdi devreye ve maçın elinden kayıp gitmesini engelledi.
hep yazıyoruz, siena tam bir sistem takımı. büyük bütçeye sahip değiller, bu da maç içersinde sistemleri tutmadığı zaman farklı bir plan ortaya koymalarını engelliyor. bireysel anlamda sayı üretebilecek en güvenilir isimleri kaukenas ve sakatlıktan yeni dönen mccalebb. diğer oyuncular hep sistemin çarkları. mccalebb dün biraz daha fazla forma şansı bulabilse belki maçın seyri gerçekten farklı olabilirdi çünkü kaukenas’ı kitleyen panathinaikos’da mccalebb’in ilacı yoktu. barcelona serisinde yardım savunmasıyla navarro’yu kitleyen pao, mccalebb savunmasında çaresizdi ama oyuncuda sakatlıktan yeni çıkmış ve maç kondüsyonuna sahip değildi. bu nokta biraz pao’nun şansı olabilir. bo tek başına maçı koparabilir miydi, tabi ki hayır ama guarddan gelen katkı diğer oyuncuların uyanmasına ve siena sisteminin tekrar işler hale gelmesine neden olabilirdi. bu fırsatı ellerinde olmayan nedenlerden dolayı kullanamadılar. zisis-jaric-kaukenas beklenen katkıyı veremedi. buna savunmacıları sato-calathes-diamantidis-nicholas iyi iş çıkardı da diyebiliriz.
karşılaşma başladığında tam bir kısır döngünün içinde bulduk kendimizi. skor sıkıntısı had safhadaydı, özellikle panathinaikos skor bulmakta çok zorlanıyordu ve artık penetre edip faul çizgisine gelmeye başlamışlardı. ilk yarıda siena’yı oyunca tutan yegane etken hücum reboundlarıydı. bir ara bu istatistik 10-0 siena lehineydi. ilk çeyrek panathinaikos çok fazla top kaybı yaptı ve bunlar siena hücum reboundlarıyla birleşince ilk çeyrek 21-17 siena üstünlüğüyle sona erdi. böyle bitmesinin bir nedeni de batiste’in diamantidis’in bitime 4 saniye kala attığı üçlükte çembere müdahele etmesi yapılan top kaybının ardından siena’nın zisis ile skor bulmasıydı. çeyrek arasında obradovic’in konuşmalarını dinleyemedik ama az çok tahmin edebiliyorum, aradan dönüşte panathinaikos topun kıymetini daha çok bilmeye başladı. top kayıpları mininuma çekildi ve savunma dozu arttırıldı. bu hamlelere siena erken aksiyon alamadı ve panathinaikos momentumla birlikte skor üstünlüğünü de ele geçirdi. siena’nın oyundan düşmesinin bir nedeni de kritik oyuncularının faul problemine girmesiydi. rotasyondan gelen oyuncular gerekli katkıyı yapamayınca panathinaikos kötü başladığı maçta öne fırladı. devrenin bitimine 3 dakika kala başlayan pao fırtınası bitime kadar 14-6’lık bir seri ile tamamlandı. ilk devre skoru 40-36 yoncaların lehineydi. bu devrede siena 13-2’lik hücum reboundu üstünlüğüyle maça tutundu.
ikinci yarıya iki takımda üst düzey savunmayla başladı. bu savunma ile hücumdaki konsantrasyonsuzluk birleşince ilk beş dakikada toplam 5 sayı falan oldu maçtaki, eminim çoğu basketbolsever kanal değiştirmiştir. sahada çok kötü bir basketbol oynanıyordu. yorumcu kolej basketbolu benzetmesi yaptı ama o beş dakikalık süreç kolej basketbolundan bile kötüydü. siena savunma setlerinde önceliği diamantidis’e top aldırmamaya, alsa bile kullandırmamaya vermişti ancak bu defa devreye calathes girdi hem skorda, hemde takımı oynatmada gayet iyi iş çıkardı. maçın sonuna kadar da calathes’e çözüm bulamadılar. savunma calathes’e yoğunlaşsa bu defa diamantidis başlayacaktı atmaya, pao’nun da düzeni böyle. en önemli etken kısaların skor anlamında diamantidis’e yardım etmeleri onu rahatlatmaları, bu gerçekleşirse maçları rahat kazanıyorlar. son çeyrekte tamamen siena’nın cılız çabaları ama tecrübeli panathinaikos’un maç nasıl bitirilir dersini izledik. karşılaşmanın skoru 77-69 panathinaikos lehine sonuçlandı ve yunan temsilcisi bu sonuçla final four’da ilk finalist oldu.
siena neden elendi, neyi yanlış yaptı? bu soruların cevabı yok aslında. doğru yaptıkları şeyler yanlışlarından gerçekten daha fazlaydı. çok hücum reboundu aldılar, iyi savunma yaptılar ama yetmedi. rakip panathinaikos olunca yetmiyor bazı şeyler. rakibin en büyük silahını durdurmak ile yetmiyor. bu bütçe ile buraları oynamaları bile büyük başarı ama dördüncü final fourlarında da final göremediler. artık final istiyorlarsa biraz daha bütçe ayırlamalarının gerektiğini görmüşlerdir. siena’ya üçüncülük de çok yakışacak. bu yapının, pianigiani’nin bir euroleague şampiyonluğu yaşamasını bir basketbolsever olarak çok isterim. dilerim yakın tarihte yaşarlar.
---
alıntı ---
http://boyalialan.com/...77-69-siena-sampi-3/