• 1
    thy euroleague 2010/11 sezonu dörtlü final karşılaşması.

    panathinaikos; union olimpija, efes pilsen, power electronics valencia, armani jeans milano ve cska moskova ile mücadele ettiği ilk gruptan 7 galibiyet ve 3 yenilgi ile lider olarak üst tura çıkmıştı. top 16 turu'nda caja laboral, lietuvos rytas ve unicaja ile mücadele ettiği grupta 4 galibiyet ve 2 yenilgi ile son 8 takım arasına kalmıştı. play-off çeyrek final serisinde barcelona'ya karşı ilk maçta 83-82 kaybetmesine karşın üst üste 3 galibiyet alarak üstünlük kurmuş ve final four'a kalan takım olmuştu.

    montepaschi siena; fenerbahçe ülker, barcelona, lietuvos rytas, cholet basket ve cibona zagreb ile mücadele ettiği ilk gruptan 8 galibiyet ve 2 yenilgi ile üst tura lider olarak çıkmıştı. top 16 turu'nda real madrid, partizan ve efes pilsen ile mücadele ettiği grupta 4 galibiyet ve 2 yenilgi ile ikinci olarak son 8 takım arasına kalmıştı. play-off çeyrek final serisinde olympiakos ile eşleşmiş ve ilk maçı 89-41 gibi anormal bir sonuç ile kaybetmiş, buna rağmen 3 maç üst üste kazanarak seriyi de 3-1 üstünlük ile bitirmişti.
  • 3
    --- alıntı ---

    benim açımdan sıkıntılı bir maç. sıkı bir pao fanıyım final four’da ancak rakip siena olympiacos’u devirip geldi ve çok formda. olympiacos’u seride geçmeleri büyük sürprizdi ama o meşhur ilk maçtan sonra siena’nın onur mücadelesi vereceği belliydi. panathinaikos mutlak favori olan barcelona’yı eleyip geldi, bu serinin benim için en güzel yanı cem abimden (thisisthebesttillwedobetter) diamantidis forması kazanmam, kendisine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.

    pao f4’a gelirken kurt hoca obradovic, barcelona’nın bütün eksiklerini, bütün kusurlarını lehine kullanmış ve ev sahipliği yapacakları f4’un dışında bırakmıştı rakibini. barcelona’nın bariz kusurları vardı muhteşem kadrosuna rağmen. en göze batanı point guardların (rubio ve sada) şut yüzdelerinin kötü olmasıydı. bütün seri boyunca pao rakibinin pglarından gelecek skoru riske etti. forvetten gelmesine alıştığımız yardımlar o seride guarddan geldi ve pascual buna çare bulamadı. bir diğer obradovic silahı da, topu her şart altında boyalı alana indirmekti. bu bölgede batiste ve vougioukas ikilisinin sertliğine cevap veremedi barcelona uzunları. sene başında perovic tercihlerini çok eleştirmiştim, bu seride o tercihin tokatını yediler. panathinaikos eski gücünde değil (biz de klişe yaparız) ancak bu tip final maçlarında sahada ağırlık koyacak oyuncuları mevcut kadroda var. siena buralara çok yabancı değil ama takım bazında f4 tecrubelerini pao ile kıyaslamak büyük haksızlık olur. barcelona’dan iyi takım mı, hayır değil ama barcelona’nın bariz olan eksikleri siena’da yok. daha dengeli ve sert bir takım. obradovic aynı savunma şeklini benimser ise zisis ve mccalebb anında cezayı keser, top batiste veya vougioukas’a indiğinde de onların size’ına cevap verebilecek rakovic var siena’da. bunları göz önüne alırsak bu maç barcelona serisinden daha zor olucak pao için. bence bugün belirleyici unsurlar diamantidis – kaukenas eşleşmesi ve calathes’in performansı olur. calathes barcelona serisini zaman zaman navarro’yu savunmasına rağmen muhteşem oynamıştı. bugün de final için aynı performansı yakalaması gerekiyor zira karşısında zisis-mccalebb-jaric olacak. bütün sezonu efsane oynayan diamantidis (mvp) bu maçta da üstüne düşeni yapacaktır. iki takımında kısa rotasyonu maçın ne kadar kaliteli geçeceğinin göstergesi;

    pao : calathes – diamantidis (mvp) – sato – nicholas – tepic (?)
    siena : mccalebb – zisis – kaukenas – jaric

    guardı oyuna ağırlık koyan ve pota altını iyi kullanan takım finale yürür ve bu takımın panathinaikos olacağını düşünüyorum. ilginç bir not; olympiacos taraftarının f8’de elendikleri siena’yı destekleyeceği karşılaşma olacak bu maç aynı zamanda. maçı da diamantidis formamla izliceğimi belirtmek isterim.

    --- alıntı ---

    http://boyalialan.com/2011/05/06/final-four/
  • 9
    --- alıntı ---

    yoncalar finale yakın demiştim ancak bazı çekincelerim vardı. bunları da maç öncesi yazımda belirtmiştim. diamantidis, batiste gibi adamların ne oynayacağı az çok belliydi pao’da ama diğer oyuncuların, özellikle de calathes’in katkısı çok önemliydi. siena guard rotasyonu çok geniş ve iyi isimlerden kurulu, panathinaikos ise geçen seneki o geniş rotasyondan bu sene uzak. iki coach takımlarını ve rakiplerini çok iyi tanıyordu. her ikisi de uzun zamandır takımlarının başındaydı ve birbirleriyle daha önce defalarca eşleşmişlerdi. pianigiani daha genç jenerasyonu temsil eden bir coach, hatta yeni jenerasyonun blatt ile birlikte en etkili iki coachundan biri diyebiliriz. ancak karşısında avrupa basketbol efsanesi obradovic vardı dün ve o obradovic panathinaikos’un en ince ayrıntısına, en ince yapı taşına kadar kuran, sistemin merkezinde olan adamdı. iki takımında belli bir oyun şablonları var ve bunu artık herkes ezberledi ancak pao o ezberi bozacak kadar zayıf bir kadro kurdu bu sene. geçen seneler gibi değil rotasyonları saha düzenleri, ama obradovic elindeki malzemenin neler yapacağını çok net biliyor. barcelona serisi tamamen obradovic’in eseri ve büyük ters köşeydi. pianigiani o serisinin etkisinde kalmış ve takımını maça ona göre hazırlamıştı, tam bu noktada obradovic’in taktisyenliği girdi devreye ve maçın elinden kayıp gitmesini engelledi.

    hep yazıyoruz, siena tam bir sistem takımı. büyük bütçeye sahip değiller, bu da maç içersinde sistemleri tutmadığı zaman farklı bir plan ortaya koymalarını engelliyor. bireysel anlamda sayı üretebilecek en güvenilir isimleri kaukenas ve sakatlıktan yeni dönen mccalebb. diğer oyuncular hep sistemin çarkları. mccalebb dün biraz daha fazla forma şansı bulabilse belki maçın seyri gerçekten farklı olabilirdi çünkü kaukenas’ı kitleyen panathinaikos’da mccalebb’in ilacı yoktu. barcelona serisinde yardım savunmasıyla navarro’yu kitleyen pao, mccalebb savunmasında çaresizdi ama oyuncuda sakatlıktan yeni çıkmış ve maç kondüsyonuna sahip değildi. bu nokta biraz pao’nun şansı olabilir. bo tek başına maçı koparabilir miydi, tabi ki hayır ama guarddan gelen katkı diğer oyuncuların uyanmasına ve siena sisteminin tekrar işler hale gelmesine neden olabilirdi. bu fırsatı ellerinde olmayan nedenlerden dolayı kullanamadılar. zisis-jaric-kaukenas beklenen katkıyı veremedi. buna savunmacıları sato-calathes-diamantidis-nicholas iyi iş çıkardı da diyebiliriz.

    karşılaşma başladığında tam bir kısır döngünün içinde bulduk kendimizi. skor sıkıntısı had safhadaydı, özellikle panathinaikos skor bulmakta çok zorlanıyordu ve artık penetre edip faul çizgisine gelmeye başlamışlardı. ilk yarıda siena’yı oyunca tutan yegane etken hücum reboundlarıydı. bir ara bu istatistik 10-0 siena lehineydi. ilk çeyrek panathinaikos çok fazla top kaybı yaptı ve bunlar siena hücum reboundlarıyla birleşince ilk çeyrek 21-17 siena üstünlüğüyle sona erdi. böyle bitmesinin bir nedeni de batiste’in diamantidis’in bitime 4 saniye kala attığı üçlükte çembere müdahele etmesi yapılan top kaybının ardından siena’nın zisis ile skor bulmasıydı. çeyrek arasında obradovic’in konuşmalarını dinleyemedik ama az çok tahmin edebiliyorum, aradan dönüşte panathinaikos topun kıymetini daha çok bilmeye başladı. top kayıpları mininuma çekildi ve savunma dozu arttırıldı. bu hamlelere siena erken aksiyon alamadı ve panathinaikos momentumla birlikte skor üstünlüğünü de ele geçirdi. siena’nın oyundan düşmesinin bir nedeni de kritik oyuncularının faul problemine girmesiydi. rotasyondan gelen oyuncular gerekli katkıyı yapamayınca panathinaikos kötü başladığı maçta öne fırladı. devrenin bitimine 3 dakika kala başlayan pao fırtınası bitime kadar 14-6’lık bir seri ile tamamlandı. ilk devre skoru 40-36 yoncaların lehineydi. bu devrede siena 13-2’lik hücum reboundu üstünlüğüyle maça tutundu.

    ikinci yarıya iki takımda üst düzey savunmayla başladı. bu savunma ile hücumdaki konsantrasyonsuzluk birleşince ilk beş dakikada toplam 5 sayı falan oldu maçtaki, eminim çoğu basketbolsever kanal değiştirmiştir. sahada çok kötü bir basketbol oynanıyordu. yorumcu kolej basketbolu benzetmesi yaptı ama o beş dakikalık süreç kolej basketbolundan bile kötüydü. siena savunma setlerinde önceliği diamantidis’e top aldırmamaya, alsa bile kullandırmamaya vermişti ancak bu defa devreye calathes girdi hem skorda, hemde takımı oynatmada gayet iyi iş çıkardı. maçın sonuna kadar da calathes’e çözüm bulamadılar. savunma calathes’e yoğunlaşsa bu defa diamantidis başlayacaktı atmaya, pao’nun da düzeni böyle. en önemli etken kısaların skor anlamında diamantidis’e yardım etmeleri onu rahatlatmaları, bu gerçekleşirse maçları rahat kazanıyorlar. son çeyrekte tamamen siena’nın cılız çabaları ama tecrübeli panathinaikos’un maç nasıl bitirilir dersini izledik. karşılaşmanın skoru 77-69 panathinaikos lehine sonuçlandı ve yunan temsilcisi bu sonuçla final four’da ilk finalist oldu.

    siena neden elendi, neyi yanlış yaptı? bu soruların cevabı yok aslında. doğru yaptıkları şeyler yanlışlarından gerçekten daha fazlaydı. çok hücum reboundu aldılar, iyi savunma yaptılar ama yetmedi. rakip panathinaikos olunca yetmiyor bazı şeyler. rakibin en büyük silahını durdurmak ile yetmiyor. bu bütçe ile buraları oynamaları bile büyük başarı ama dördüncü final fourlarında da final göremediler. artık final istiyorlarsa biraz daha bütçe ayırlamalarının gerektiğini görmüşlerdir. siena’ya üçüncülük de çok yakışacak. bu yapının, pianigiani’nin bir euroleague şampiyonluğu yaşamasını bir basketbolsever olarak çok isterim. dilerim yakın tarihte yaşarlar.

    --- alıntı ---

    http://boyalialan.com/...77-69-siena-sampi-3/
App Store'dan indirin Google Play'den alın