nzonzı ve falcao takıma geç katıldı...
fatih terim geçen sezondan cezalı başladı, kayserispor maçından sonra fenerbahçe maçını da kapsayacak şekilde 3 maç ceza aldı...
falcao sakatlandı, uzun haftalar kenarda kaldı...
luyindama milli takımda sakatlandı, sezonu kapadı...
lemina üç haftada bir sakatlandı, ikişer üçer haftalar tribünden seyretti...
belhanda'nın çenesi kırıldı...
pandemi arasında marcao'nun bağlar koptu...
emre akbaba geçen sezondan sakattı, takıma geç katıldı...
onyekuru ülkesine gitti, sıtma oldu...
onyekuru'nun kiralık sözleşmesi bitti, monaco'ya geri döndü...
muslera'nın ayağı kırıldı...
andone'nin bir sezon içinde iki defa çapraz bağları koptu...
fatih terim, bel fıtığı ameliyatı oldu...
takım her şeye rağmen forma girmişken, pandemi arası verildi...
fatih terim covid-19 virüsüne yakalandı...
abdurrahim albayrak ve yusuf günay covid-19 oldu...
mustafa cengiz mide ve beyin ameliyatı oldu...
konya, malatya, ankaragücü, brugge, gaziantep fk maçlarında son dakikalarda yenilen goller...
hakemlerin "uygun?!" gördüğü bolca sarı ve kırmızı kartlar...
mutlaka eksikler vardır bu listede de, 2019-2020 sezonu denince ilk aklıma gelenleri yazmak istedim... bütün bu "talihsizliklere" rağmen, galatasaray o kadar büyük bir takım ki, ligin son 5 haftasına yine "şampiyonluk ümidiyle" girdi girmesine de, son iki sezon elde edilen şampiyonluklarda katkısı yadsınamayacak olan sofiane feghouli, bir "çifte" ile her şeyi berbat ediverdi... evet, yeri geldiğinde oldukça karmaşık bir oyun bu futbol denen meret ama bazen de tek bir hamle ile koca bir sezonun emeğini çöpe atacak kadar da basit... "hain, nankör, takımı sattı" gibi ağır kelimeler kullanacak değiliz, benim yukarıda yazarken zorlandığım bütün bir sezonun yükü ve pandemi sonrası "hakemlerin adaletsizlikleri" trabzonsporlu da costa'nın tekmesinin verdiği acı ile birleşince soso kendince "hesap kesmiş" oldu ama profesyonel bir sözleşmeye imza atan bir oyuncunun yapmaması gereken bir hareketti... kısaca, yapmayacaktı, yap-ma-ya-cak-tı...
peki nasıl bir oyun olmuştu 32. dakikadaki o kırmızı karta kadar?
tüm sakat ve cezalılara rağmen, ligin en formda takımlarından trabzonspor karşısında 6. dakikada ekuban'a verdiği şut imkanı dışında "dişe dokunur" bir pozisyon vermeyen galatasaray, özellikle emre akbaba'nın başını çektiği pozisyonlarda feghouli ile yüzde yüz bir atağı golle sonuçlandıramazken, rakip ceza alanı çevresinde baskıyı kurmuştu. mariano, emre ve taylan sağ kanattan gelip rakipleri oldukça zor durumda bırakırken, deplasman takımı da istediği oyundan oldukça uzaktı... yine galatasaray'ın rakip kaleye yüklendiği bir anda da costa feghouli'ye sert girdi, cüneyt çakır düdüğü çalmış, bordo-mavili oyuncu için sarı kartını çıkarmışken, feghouli var'da ali palabıyık'ın "ekmeğine yağ sürüverdi"...
memleketimizin hakemleri oldukça uyanık, var işini de fena halde çözdüler, bu en tecrübesiz hakem olsa da aynı, şampiyonlar liginde final yönetmiş cüneyt çakır olsa da... "ihaleyi başkasının üzerine yıkmak" en kolaylarına gelen iş. cüneyt çakır da pazar gecesi sürekli var'daki ali palabıyak'a "yıktı ihaleyi". feghouli'nin pozisyonunda var'dan kendisini uyaran ali palabıyık, geçen sezon saha içi hakemiyken mehmet topal'ın linnes'e tekmesine kırmızı kart göstermede aynı cesareti sergileyemedi. gerçi feghouli için maçı yöneten hakemi var'a çağırıken, ekuban'ın belhanda'yı tekmelemesinde de "üç maymunu" oynadı...
eksik kalan galatasaray belki yine maçı başa baş götürecekti ama ali palabıyık, geçen hafta başakşehir maçında galatasaray lehine vermediği penaltıyı, var'a geçince trabzonspor'a çaldırdı cüneyt çakır'a... pozisyon kurallara göre penaltı, bunda hemfikiriz de, bu kurallar neden sürekli galatasaray aleyhine uygulanıyor? tepkimiz buna... rizespor maçında da andone'nin ayağı kırılacakken top oyunda değil miydi, kural penaltıyı verin demiyor muydu? peki o gün neden verilmedi? çifte standartlar neden hep galatasaray aleyhinde? buna verilecek cevabı var mıdır acaba ülke futbolunu yöneten ya da hakemleri atayanların?
var'dan gelen penaltı golü ile trabzonspor öne geçip, eksik olan rakibi karşısında iyice rahatladı ve ipleri de eline aldığı bir oyun sergiledi maçın geri kalanında. fatih hoca, "elde avuçta" ne varsa, maçı çevirmek için çalıştı, sekidika'yı oyuna sürdü, "belki kontra yakalarız" diye de, genç oyuncu bekleneni veremdi. bu arada yine galatasaray atmış olsa, faul verilecek bir pozisyonda novak , sekidika'yı merdiven olarak kullanıp kafayla farkı ikiye çıkardı... var'daki hakemler çay molasındaydı herhalde o anda...
maç bu skorla bitti bitecek denirken, hüseyin türkmen'in taylan'ın ayağını kırmaya teşebbüsünde top auta giderken cüneyt çakır, penaltı düdüğü çalarak kendince trabzonspor'a verdiği penaltının "günahını çıkarırken," seri de yaptığı klas vuruşla bu takımın penaltıcısı benim mesajı veriyordu. hep diyoruz ya, "galatasaray varsa, umut vardır" diye, bu kadar "berbat" bir maça rağmen, galatasaray kalan son iki dakikada yine taraftara umut verdi ama sorloth tecrübesiyle maça son noktayı koymasını bildi. norveçli oyuncunun atmış olduğu son golde genç emin'i geçip, peşinde sürüklemesi ve topa temas ettirmemesi de fatih terim'in emin için neden sürekli "uygun zaman"ı kolladığını da gösteriyor. bu hatayı kafa kafaya giden bir maçta yapmış olsa emin, futbol hayatını şimdiden bitirirdi bizim "kafa koparan" kamuoyu ve "objektiflik" kılıfı altından kendi takımlarına laf sokmayı seven galatasaraylılar...
alınacak 12 puanın olduğu bitime 4 hafta kala, liderden 11 puan geriye düşmek, şampiyonluk hedefinin mucizeye bağlı olması manasına gelirken, fatih terim'in de maçtan sonra belirttiği gibi bundan sonra tek hedef gemiyi limana en sağlam şeklinde yanaştırmak... sonrası zaten faturalar kesilecek, hesaplar ödenecek... bunun için de kara deftere yazılan pek çok isim var... önce şu ligi hayırlısıyla bir bitirelim, de...
kaynak ve maçtan fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...y1-3trabzonspor.html