2009-10 Türkiye Süper Lig 28.Hafta Maçı
20:00 Sivas 4 Eylül Stadyumu
1 - 1
  • 44
    herşey hazırlanmıştır. deplasman için gerekli herşey.
    en müsait zaman kollanır yola çıkmak için. otobüs doludur her sene olduğu gibi. içinde küçük büyük bir sürü galatasaray sevdalısı vardır.
    kimisi ailesine yalan söyleyerek deplasmanın tadına bakmaya gider, kimisi dünya umrunda olmadığından biner kafasına göre gider.
    inceden simitvari şeylerle sabah kahvaltısı yapılır. üzerine keyif sigarası içilir. yavaş yavaş atkı boyna sarılıp otobüse doğru yol alınır.
    oraya gidildiğinde herkes seni beklemektedir. "abi nerde kaldın yine geciktik" diye ufaklıkların laflarına maruz kalınır. makaraya alma çabalarına karşı "lan!" demek yeterlidir. zira ufaklıklar saygılıdır. susmaları gereken yeri bilirler. ne de olsa yıllardır biz olmadan kalkmaz o otobüs. otobüsü de ayarlayan biz bileti de ayarlayan biz. yine de laf ederler geç kaldığıma.
    binilir otobüse yola çıkılır. yolda malum faaliyetler gerçekleştirilir, gülünür, eğlenilir, besteler söylenir, stress atılır, sevgiliye kavuşmanın heyecanı ile o yol sanki 15 dakikada biter. benzinliklerde durulur, molalar verilir, sigara üzerine sigaralar yakılır, yeni beste çalışmaları yapılır, otobüsün en garip adamına sarılır, onunla ilgili besteler yapılır, kızdırılır.
    eskiler hep arka beşlide otururuz. grubun eşrafları. grubu ayakta tutanlar. çeribaşları..
    sonra k.a. ' de durulur. parası olanlar köftesini söyler, parası olmayanlar çorba ile sınırsız ekmek olayına girerler. köfteler bol ekmekle, çorbalar kaşıksız içilir.
    üzerine çaylar söylenir, sigaralar yakılır.
    artık herşey hazırdır.
    "stada sür kaptan" denir. stad görünür. misafire yanaşılır. inleterek ortalığı inilir otobüsten. geçen seneye kadar soner topçu, geçen seneden itibarende ramazan çoşkun aranır. "geldik biz kardeşim" denir. hemen gelirler sağolsunlar, sevdiğimiz kardeşlerimizdirler. biletler alınır, maç saati beklenir.
    sonrası malum.
    gırtlaklar yırtılır o kale arkasının o iğrenç tribününde. birde tribünün girişinde avlu gibi bir yer vardır. asıl mevzular orda döner. diğer temsilciliklerden kardeşler olur. muhabbetler edilir, atkılara çökülür, hediyeler verilir. antepli baklava ikram eder, kayserili pastırma getirmiştir, kestane şekeri getirmiştir biri, diğeri de sadece muhabbetini getirmiştir. ne garip yerdir orası. türkiye'de tektir. tribün öncesi selçuklu mimarisi tarzı avlu. farklıdır. maç biter, içler huzur doludur. elinden geleni yapmanın mutluluğu vardır. bir de deplasman yorgunluğu.
    dönüşte durulacak çorbacı muhabbetleri daha stadtan çıkmadan başlamıştır bile. "şimdi bi işkembe içeriz bol sarmısaklı, sonrada çiğerimiz yana yana uyuyarak gideriz gece"
    hep aynı teranedir. hiç değişmez. her 2 haftada bir bünyenin alışık olduğu mevzunun hikayesidir bu. anadolu'nun dayanışmasının hikayesidir belkide.
    işte böyle birşeydir sivas deplasmanı
  • 218
    --- alıntı ---

    galatasaray ilginç ve beni karamsarlığa sürükleyen bir kadroyla başladı maça. sezon başından beri kazma dediğimiz 3 oyuncu sarp, topal ve özbek ilk onbirdeydi. daha da ilginç olan 2005-2006 sezonundan beri sol çizgide oynamamış ayhan sol öndeydi.

    cezalılar ve sakatlar takımın belini bükmüş ayrıca rijkaard’ın da kafasını karıştırmış. bu sebeple yüksek toplarda başarısı olmayan keita tek forvet sağında giovani, solunda ayhan oynuyordu. topal ne yazık ki yine ön libero değil ön stoperdi. orta saha göbeğini alması gereken sarp ile özbek sürekli yerlerini kaybediyordu.
    giovani ile ayhan’ın savunmalarına yardıma geldiğini pek görmedik. ayhan 2005-06 sezonunda da çok iyi oynadığı iddia edilmesine rağmen tribündekiler eli belinde top beklediğini görüyorlardı, bugün de aynısı oldu.
    bahsettiklerim zaten oyuncuların bilinen özellikleri.
    hatta bu düzen ve kadro zayıf sivasspor karşısında fena da oynamadı. gol de buldu. ama yetmedi, yetmesini de beklemiyordum zaten.

    ilerleyen zamanda yorulan takım için en önemli şey, topu ileride tutma gereğiyken bunu bir türlü beceremedi. baros ve kewell gittiğinden, arda sakatlandığından beri hiç beceremediği gibi. ne keita, ne jo ne de giovani ileride top saklayabilecek, takımın nefes almasını, öne çıkmasını sağlayabilecek oyuncular değil.

    burada rijkaard ve galatasaray yönetiminin birlikte ara transferde hata yaptığı iyice ortaya çıkıyor. ara transfer döneminde elimizde ileride topa basabilen, top saklayabilen, orta sahaya gelip top alabilen 2 oyuncu vardı, sağlam. biri arda diğeri nonda. kulüp nonda’yı göndererek jo’yu ve giovani’yi aldı. ikisi de kötü oyuncu değil, ancak top saklayamıyorlar.
    halbuki bizimki gibi top yaparak bir futbol stili oluşturmasını beklediğimiz takımlarada topu ileride tutabilmek olmazsa olmazlardan. top bizde kalmazsa nasıl pas yaparız ki. bir de üstüne arda sakatlanınca iyice ileri çıkamaz oldu takım. sezon başında bir çok pozisyona giren sarp 18 içine giremez oldu.

    özellikle maçın 2. devrasenide kaybedecek bir şeyi olmayan sivas bastırmaya başladı. eski zamanlarındaki gibi yıldız’a şişirdikleri toplarla ileride pozisyonlar aradılar, çok da başarılı olmadılar aslında. servet çok büyük mücadele verdi yıldız’la. neill genellikle arkada süpürücülük yaparken bazı pozisyonlarda geç kaldı.

    hakan balta yine etliye sütlüye karışmadı, sabri ise sakatlıktan sonra çok ağır hareket eder oldu. topu ayağından çok geç çıkarıyor. gerçi bu bizim takımın genel sorunu. fenerbahçe dahil galatasaray’a karşı kapanıyor. tek çare var; pas yapmak. o kadar hızlı pas yapman lazım ki rakibin dengesini bozmalısın. alacaksın yanındakine vereceksin, o da sana geri verecek, tekrar başkasına vereceksin o da tekrar sana verecek. bu arada orta sahada veya forvette dengeler değişir, bazı oyuncular boşa çıkar. siz sözlüktekilere ne bakıyorsunuz, yapın bunu bak nasıl oluyor. ayıp bir şey değil ki, siz sözlüktekilere ne bakıyorsunuz abicim, illa hep ileri oynanmaz, bazen yana yaparsın bazen de geri.

    bu sezon böyle geçti. artık önümüzdeki sezona bakmamız gerek. çok bilmişler tarafından beğenilmeyen rijkaard bu kadroya bile, pas yapmayı öğretebildiğini gösterdi. gitsin mi? daha iyisi gelecekse, gitsin. daha iyisi kim? daha iyisi de geldiği sezon da şampiyon yapamazsa kim gelsin? bence daum gelsin, daum gibi bir ortalama türkiye’de hiçbir hocada yok. rijkaard'a gitsin diyenlere yakışır.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...galatasaray-1-1.html
  • 221
    her hatırladığımda biraz sinirlenip hemen arkasından sırıtacağım bir anın kameralara yansıdığı maçtır. bir sivaslı bir rijkaarda, hem de yüzüne baka baka bişeyler söylüyordu tükürüklerini saça saça. ulan bülent uyguna tapan adamsınız biraz haddinizi bilin lan el mel sallayın adam gülsün el sallasın size. başkanın* dediği gibi posteriyle fotoğraf çektirenler şimdi teknik direktörlüğünü sorgulayıp kulübe arkasından yüzüne sövüyorlar. bundan önce de rijkaard'ın orduya gitmesi çok garip gelmişte bana. söyleyince garip değil mi ya hakkaten? uzaylılar dünyada der gibi sanki.
App Store'dan indirin Google Play'den alın