• 103
    "taraftarı başbakanı ıslıklayan" galatasaray ile "başbakanı ıslıklayan galatasaray taraftarını protesto eden" karabükspor arasında oynanan, "taraftarı başbakanı ıslıklayan" galatasaray'ın 3 net penaltısının güme gittiği müsabaka. futbolun kendini seven bir insan olmama rağmen "türkiye'ye yakışan fenerli başbakan" olunca konu insanın aklına herşey geliyor açıkçası.
  • 108
    bir polyanna taraftar olarak söyleyeceğim ilk şey arena’da galatasaray’ın kaybetmediği olacak. bunu gaziantep kupa maçından sonra yazacaktım ama utandım doğrusu.

    galatasaray takımı müthiş mücadele ediyor. tipik bir türk ligi söylemi bu. iyi mücadele ettik, pozisyonlara da girdik ama gol atmayı başaramadık, önümüzdeki maçlara bakıcaz. bir diğer klişe puan veya puanlar almaya geldik. ben bu lafları türk futboluna ümit özat’ın soktuğunu düşünüyorum.

    neyse konumuz bunlar değil. maça gelelim.
    galatasaray tt arena’da ajax, sivas, eskişehir, buca, gaziantep, buca ve bu akşam karabük’le oynadı. hiç birinde yenilmedi. marifet mi? elbette. ama asıl önemlisi ajax hariç bütün maçları tek kale gol atan kaleye şeklinde oynadı. hiç de küçümsenecek şey değil. ajax’ı yenmeliydik, stad açılış maçımızdı. gaziantep’i yenmeliydik kupada devam etmek için. karabük’ü yenmeliydik, niyesi yok yenmeliydik işte.

    mücadele mevzusuna geleyim mi? evet bu takım müthiş mücadele ediyor. tekmeye kafa sokuyor. kadronun neredeyse tamamı bu tip oyunculardan oluşuyor. bunlara baros ve kewell da dahil. bu kadroda sanatçı diyebileceğimiz tek oyuncu yekta. hani ayağına top yakışan oyuncu denenlerden. koskoca türkiye’de ayağına top yakışan tek türk oyuncu arda turan bizim kadromuzda. ama adam sakat. diyorlar ki aslında sakat değil, bilerek oynamıyor. evet. arda kafadan sakat. bir delikanlı çıkıp da bunu söyleyemedi, ben söyleyeyim, oğlum gibi seviyorum nede olsa.

    şeytan ayrıntıda gizlidir demiş biri ama valla bilmiyorum kim demiş. belki de bir kutsal kitapta yazıyordur. ama galatasaray’a çok uyan bir söz. defalarca yazdım bu konuyu. muhteşem yazanlar tarafından deforme edilince değeri kalmadı ama umurumda değil. saha içinde ne olduğu çok önemli. örnek vereyim, bizim bir murat ceylan’ımız yok. kim mi? gaziantepspor’un orta sahanın ortası oynayan adamı. mezura kadar boyu var. emre belözoğlu yazınca kızanlar var ya, onlar için veriyorum murat örneğini. aynı adamlar. emre yılda 3,5 milyon yuro alıyor, murat en fazla 500 bin tl alıyordur. bugünkü kura göre, emre yılda 7 milyon 800 bin tl alırken, murat 500 bin tl alıyor. kıyası anladınız değil mi? bu yazıları okuyanlar bunları bugünkü kur hesabını vermeden de anlar zaten, bulutsuzluk özlemi stili.

    galatasaray tt arena’da saldırıyor. sürekli saldırıyor. rakibe çok az pozisyon veriyor. ama son 2 maçtır kazanamıyor. bunun bir açıklaması var mı? elbette var. deplasmandaki galatasaray’la kıyaslarsanız anlamı olduğunu görürsünüz. içerde saldıran, deplasmanda ürkek ceylan bir takım. neden? çok soru soruyorum biliyorum ama burası benim alanım ve burada soruları ben sorarım. galatasaray takımının özgüveni hiç yok, hem de hiç. o yüzden deplasmanlarda kayıp, içerde aslan. sezonun ilk devresini düşünün, içerde maç kaybetmediğimiz 6 maç olsaydı bu durumda olur muyduk? el cevap: olmazdık.

    gelelim bu işlerin sebeplerine. içerde saldırıp gol bulamıyoruz hatta servet’i bile santrafora gönderiyoruz. evet, rijkaard da yapmıştı bunu, ve çok eleştirmiştim. çünkü bu rijkaard’ın tarzı değil. servet’i sıkışınca santrafora göndermek hagi, lucsecu, capello, hiddink gibi kazanmaya odaklı adamların tarzı. hagi açısında çelişki yok bu anlamda. ama takımın düştüğü aciz durumu da kanıtlıyor. bir iki cümle öncesini iyi okursanız, rijkaard’ın galatasaray’ının da çaresiz duruma düşmüş olduğunu anlarsınız, ama bazıları anlamaz. olsun (pilli bebek –akustik versiyonu).

    galatasaray’ın bir türlü istenen pozisyona gelememesinin asıl sebebi elbette yönetim. saha içine baktığımızda dengesiz bir kadro görüyoruz. klasik muhabbettir ya, askerler-generaller. galatasaray’da general yok. bir tane bile general yok, bak bir daha söylüyorum bir tane bile general yok. ya er var ya astsubay. takımı yönetecek, zeka seviyesini arttıracak general yok. var mı? kim? baros? kewell? neill?

    bir türlü maça gelemedik değil mi, farkındayım. maça gelelim o zaman. galatasaray kendi sahasında pozisyon vermiyor rakibine. sebebi nedir bilmiyorum. ama sanırım arena’nın sahaya dik gelen tribünleri rakibi etkiliyor. hahaha. bu kadar değil elbette, takımın kendi sahasında oynamasının güveni de var. haftaya ankaragücü deplasmanındayız, iyi izleyin maçı. hem bizi hem rakibi. kim neye cüret ediyor dikkat ederseniz anlarsınız. cana orta saha, neill sağ bek, zan stoper. ne oldu abi? değişen ne var. rakip gelebildi mi? hadi emenike olmayan karabük yarım takım. gaziantep gelebilmiş miydi? büyük kaptan bülent korkmaz maç öncesi hedefe ulaştı g.antep, çok sıkmadılar gibi şeyler söyledi. peki uzatmadaki servet’in kafası gol olsaydı, g.antep galatasaray kalesine gidemediğine, pozisyona giremediğine pişman olmayacak mıydı? bunun topun 5 santim aşağıdan geçmesi mevzusu olmadığını anlar bu yazıyı okuyanlar diye umuyorum.
    yani ki, cana stoper, neill orta saha, yekta yedek veya değil. galatasaray takımının bugünkü durumunun futbolcu seçimiyle ilgisi yok. evet, genelin tersini söylüyorum, farkındayım. herkes hoca hariç, futbolcular ve yönetim suçlu diyor. ben asla öyle düşünmedim. herkesin belli bir sorumluluğu vardır.
    bildiğim şeyler var bu futbol oyununda. kötü giden işlerin baş sorumlusu başkandır. sonra teknik direktör, sonra futbolculardır. taraftar mı? evet, taraftar suçludur. ne başkan, ne teknik direktör, ne futbolcu seçimine etkisi olmayan taraftar suçludur. ultraslan suçludur. evet!!!

    eğer mehmet demirkol’un etkisinde değilseniz hagi’yi şu anki durumda dar ağacına çekmezsiniz. hagi, aynı takipçisi olduğu lucescu gibi bir hocadır. ne hiddink, capello gibi bize nispeten uzak ama mustafa denizli, daum gibi yakın teknik direktörler gibi kısa yolları iyi kullanan bir adamdır. unutmadan, ne de rijkaard gibi bir oyun şeklini ezberletme derdinde bir hocadır. yani, ne hiddink gibi 3 ay chelsea’nin başına geçebilecek ne de rijkaard gibi birkaç sene sabır beklenebilecek bir adamdır hagi. dikkkafalı olduğu söyleniyor. futbol camiasında kim dikkafalı değil ki. milli takımın başındaki hiddink mi? mehmet aurolio’yo ben mi mehmet topal’a tercih ediyorum? bu işleri bırakın? marka peşinde koşmayın. lady gaga mısınız lan siz? moda, insanın kendine yakışanı giymesidir. hagi bize yakışıyor. adnan polat hagi’yi gönderir mi? valla kendi bilir !

    karabük maçında %100 penaltıyı vermeyen ilker meral için dedim ki “ulan hala ne istiyorsunuz bu takımdan”. daha ne diyeyim ki?
  • 110
    karabuk ceza sahasi icinde gol atmak yerine paslasmaya calisan galatasarayli futbolculari ve onlari dograyan karabuksporlu futbolculari ve bunu goremeyen hakem yiginini barindirmis mac. bir de takima destek olmasi gerekirken sirt donen taraftarlar vardi sanirim. yonetime tepki goster fakat her ne olursa olsun takimina, formasi icin terini akitanina destek olmak gercek bir galatasaraylilik olacaktir diye dusundugum mac. hele ki kendi altyapindan yetistirmis oldugun bir oyuncu oyuna girerkenki o yuhlama... sen o adama guvenmezsen, arkasinda saglam durmazsan; o adam sahada senin icin nasil saglam durabilsin ki, altyapidan gelen genclere nasil ornek olabilsin. bir metin oktay, hagi olmasini istiyorsan formani terletenin; sen de bir alparslan dikmen olmalisin ali sami yen'de.
  • 116
    hayatımda şu ana kadar geçirdiğim en kötü günde oynadığımız maçtır. son zamanlarda durumu ağırlaşan babamı gece kaybetmiştik. gidişat sonucu uzun zaman önce göstermişti ama yine de insan bir umut bekliyordu. gece saat 1 gibi hastanede babamın bize veda edişi hiç aklımdan çıkmadı, şu an göğsümde bir yumru var gibi hatta. o sezon takım da kötüydü ama daha önümüzde türkiye kupası ve fener maçı vardı üstelik arenaya geleceklerdi. o gün hayatımın en uzun geçen günlerinden biriydi ve ertesi gün cenaze töreni vardı, memlekete gidecektik ve babama karşı son görevimi yapacaktım. sürekli aklımda bunlar vardı.
    fenerli eniştem zorla bana bu maçı izletti, kafan dağılır diye. evdeki sessizlik ve yas havası dağılamazdı elbette. ben de ruhsuz bir şekilde maçı izlemiştim. sanırım iki takımda kötü oynamıştı, o sezonki galatasaray gibi günüm de asla kapanmayacak bir şekilde geçmişti.
    şimdi dönüp bakınca 5 yıl olmuş. o arada hayatıma devam edebildim ama acım hep taze. galatasaray o sezonu kötü bitirdi ama sonraki sezon çıkışı başladı. güzel günler yaşattı bize sağolsun. ama şimdi o sezona çok benzer durumdayız, sonu nereye varacak kestiremiyorum. ama gün gelir yine aydınlık olur her şey. hayat devam ediyor malesef.
  • 117
    yeni stadımızda kazanamadığımız, puan kaybettiğimiz ilk resmî maç. az sayıdaki karabükspor taraftarı deplasman tribününden ''kümede kal galatasaray" diye haykırmışlardı. şimdi karabükspor'un nerede ne yaptığını inanın internetten araştırmadan söyleyebilmek çok zor. neymiş demek ki büyük lokma yiyeceksin, büyük laf etmeyeceksin. :)

    https://www.haberaktuel.com/...y-haberi-388614.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın