4 kasım 1998 galatasaray rosenborg maçının ertesi gününe denk gelmesiyle beklentinin iyice ve manasız şekilde yükseldiği, beşiktaş kanseri diye literatürde yer bulan kahır dolu sayısız maçtan biri. o maçtan 2 hafta önce oynanan rövanş maçını valerenga 1-0 kazanmış, yine bir gün önce oynanan maçta rosenborg da galatasaray'ı 3-0 ile perişan etmişti. bir gece önce galatasaray joker arif'in 45 dakikalık performansıyla rosenborg'u 3-0 kazanınca
iddaa oynayanların istatistik sandığı şeyler klasmanından olan bu tesadüfler zinciri beşiktaş'ın turu geçeceğine dair beklentiyi tavana çıkarmıştı.
bu ruh hali içinde binlerce beşiktaşlı tribünlere, milyonlar ekran başına, faik çetiner de anlatım kulübesine kurulmuştu. nitekim beşiktaş maça etkili başlamış, 7. dakikada o dönemin genç yıldızı oktay ile öne de geçmişti. ilk yarının son 5 dakikasına iki gol daha sığdırıp devreyi 3-0 önde tamamladı. oktay ise 2 gol 1 asist ile sahanın tartışmasız yıldızı idi. tribünler soyunma odalarına giden futbolcuları 5 diye tempo tutarak uğurluyor, sorry valerenga pankartı ekranlara geliyor, faik çetiner de turun geldiğinden falan bahsediyordu.
ikinci yarının ilk 15 dakikasında işler yolunda gitti. 62. dakikada kornerden gelen toptan yenilen gol bir türk futbolu klasiği olsa da en fazla bir kartopu büyüklüğündeydi. 4 dakika sonra gelen ve defansın arasına atılan topta 3 valerengalının fevzi'yle karşı karşıya kaldığı pozisyonda attıkları gol kartopunu çığa döndürdü. tribünlere çöken karamsarlık sahaya panik olarak iniyor, beşiktaş topuyla tüfeğiyle gol aramaya devam ediyordu. nitekim bu pozisyonlardan birinde defanstan uzaklaştırılan top sağ kanattan beşiktaş yarı sahasının ortalarına doğru havalandırıldı. 2 beşikaşlı oyuncunun markajındaki carew kaleye yaklaşık 25 metre kala kaleci fevzi'yi de karşısında buldu. gel gelelim aralarından sıyrılıp topu hafifçe sağa dürtüp koşusuna devam etti. açısını kaybeder gibi olsa da gol vuruşunu yapmayı başardı. sadece 11 dakikada inönü yıkılmıştı.
golden hemen sonra serdar topraktepe ve nihat kahveci'yi defans oyuncuları ile değiştirip sahaya süren beşiktaş o şoku atlatamamış, maç 3-3 bitip valerenga istediğini alarak norveç yolunu tutmuştu. tesis basıp futbolcu dövmenin hala moda olduğu o yıllarda bir taraftarın şifo mehmet'e "ben yarın sabah oğluma ne diyeceğim" diye titreyen sesiyle sorması, şifo'nun da kafasını yere eğip "yerin dibine girmek" denen hadiseyi kameralar önünde bilffil yaşaması ise türk futbol tarihindeki yerini almıştır.
benim babam da sağolsun yarın okul var diye erken erken yatırırdı beni ama, allahtan ertesi sabah söyleyecek lafı olurdu adamcağızın...
bonus track:
https://www.youtube.com/watch?v=nTXCJu9IPYI