• 51
    pep guardiola'nın sınıfta kaldığı maç.

    maça sol bek pozisyonunda laporte ile başladı, bu yüzden sane hep yalnız kaldı hücumda. kaldı ki madem salah'ı durdurmak istiyordun, onun içe kat etmesini engellemen lazımdı, bunu da yapmadın.

    rakibin baskısını kırmak için maça 4 merkez orta saha ile başladı, bununla kendi kanatlarını kırmış oldu. zaten ilkay - sterling değişikliği ile de hata yaptığını kabul etti.

    ilkay yerine david silva'yı oyundan almalıydı. hiç gününde değildi.

    liverpool açısından da her şey yolunda gitti maçta. ilk yarı müthiş baskı, ikinci yarı da iyi savunma yaptılar. manchester city pozisyona giremedi neredeyse.
  • 52
    city'nin klasik oyunuyla başlayıp ilk bölümde oyuna hükmettiği maç. bu bölümde liverpool daha çok arkaya atılan uzun topları kovalayarak rakip savunmanın hata yapmasını bekledi. bir süre liverpool'un topa sahip olduğunda ne yapacağını merak ettim. kısa süre sonra liverpool bu merakıma karşılık vererek golü buldu. erken gelen gol iki takımın da maç konsantrasyonuna önemli ölçüde etki etti. ilk yarının geri kalanında klasik oyununu oynamaya çalışan city'e karşılık her topa ölüm kalım maçıymışçasına saldıran liverpool vardı. sahanın her yerinde boştaki topları kazanmada liverpool'un ezici üstünlüğü vardı. oyun kuralları içinde sertliği çok yerinde uygulayarak city'i sindirdiler. buna city savunmasının hataları da eklenince henüz 30. dakikada turun akıbeti belli oldu.

    ikinci yarıda yine ilk yarının başındakine benzer bir görüntü vardı. city sertliği biraz daha artırmış göründü. ardından salah'ın oyundan çıkmasıyla ipler city'nin eline geçti. salah'ın ciddi bir şeyi olduğunu sanmıyorum, ama skor 3-0 olduğu için risk almamış olabilirler. yine de city'nin bu üstün görüntüsü fazla sürmedi. gelmeyen gol ve hücumcuların etkisizliği city'nin aynı oyun iştahını sürdürmesini engelledi ve agresiflikten kaynaklanan sarı kartlar gelmeye başladı. salah'ın oyundan çıkışıyla önceliği iç sahada gol yememe avantajını korumak olan liverpool da savunmada hata yapmayınca city adına oyun kilitlendi. de bruyne'ün maç boyunca topla fazla geride buluşması nedeniyle hücumda yalnızca sane'nin sürüklediği ve biraz da silva'nın sorumluluk aldığı bir city vardı. ama gabriel jesus'un etkisizliği nedeniyle çabaları sonuçsuz kaldı. sonradan oyuna giren sterling de oyuna etki edemedi. city'nin bulacağı bir gol turun yönünü değiştirebilecekken guardiola'nın tiki taka takıntısı nedeniyle maçın son bölümleri otamendi-kompany-fernandinho üçgeninin paslaşmalarıyla geçti.

    maçta bana göre en büyük fark bir takımın sadece topa sahipken varlık göstermesiyken diğer takımın top rakipteyken de ne yapacağını bilmesiydi. klopp, dortmund'daki oyun anlayışını takıma giderek daha iyi benimsetiyor. buna karşılık guardiola'nın city'si topu rakibe ne kadar zor veriyorsa rakipten de o kadar zor alıyor. bunu yapmak için ya pozisyon bilgisi ya da agresifliği daha yüksek bir orta saha kurmaya ihtiyacı var. city orta saha ve hücum hattı tek tek büyük isimlerden kurulmuş olsa da barça'daki xavi ve iniesta veya bayern'deki schweinsteiger ve lahm ikilisi gibi bu isimleri komuta edecek nitelikte bir oyuncunun eksikliğini hissediyor. bu tür oyuncular parayla alınabilecek oyunculardan ziyade kulübün kültürüyle yetişecek oyuncular oldukları için city ve psg başta olmak üzere kimi kulüpler ligi domine etse de şampiyonlar ligi'nde çuvallıyor. örneğin chelsea'nin elit şampiyonlar ligi takımları arasına girebilmesini kolaylaştıran şey de terry ve lampard* gibi kendini takıma adamış lider oyuncuların koyduğu karakter olmuştu.
  • 55
    liverpool'un ezerek kazandığı maç. böyle bir maç olacağının bilgisini liverpool 14 ocak 2018 mancity maçıyla vermişti. orada 4-1 öne geçip 4-3 bitmişti maç. klopp'un sert ve hızlı futbolu çok etkili oldu. özellikle havadan biraz oynamaya başlayınca city film koptu. tabi takım kısa olunca defansda dönen uzaklaştırılan her top liverpool da kaldı. liverpool çok akılcı hücum ederek fişi erken çekti.

    bir parantez olarak guardiola ise rezil bir yönetim sergiledi. ne yapacağını bilemedi. salah korkusu ona hata yaptırdı. laporte'den sol bek yapması saçmalıktan ibaret. taktik değiştirecek yada sol beke açık oynayabilen birini koyması gerekecek. tabi ileride pivot forvet olmamasından dolayı ileride hiç top tutamadı. silva'nın adını duymadık. de bruyne ise üstüne gerçek baskı geldiğinde ne kadar pasifleşeceğini gördük. jesus için bir parantez açıyım. açık alan maçlarda ve hızlı oyunda ne kadar etkiliyse durağan oyunda set hücumlarında o kadar kötü. o yüzden city için agüero ve jesus dışında set hücumlarında iş yapacak birisi lazım.
  • 57
    maci kazandiran liverpoolun coskusu oldu. tribunler ve klopp takimi oylesine coskulu oynatti ki takim adeta ic sahada oynayan fatih terim galatasarayi gibi nefes aldirmadi rakibe ilk yari boyunca. 30 dakkada da isi bitirdiler zaten. ikinci yari da ayni sekilde bir rolantiye alip citye verdiler topu ve guzel defans yapip maci gule oynaya tamamladilar.

    rovans icin liverpool ciddi bir sans yakaladi. bu sene finalin taraflarindan birinin liverpool olacagini dusunuyorum.
  • 60
    maçın adamı trent alexander-arnold'dur.
    https://twitter.com/...s/981636704388952070

    ikinci yarı oyuna giren oyuncuların liverpool'da etkililiği soru işaretidir ve bu da liverpool'un kadro derinliğinin (rakiplerine göre) zayıf olduğunu gösteriyor. ideal onbiri sahadayken bölüm sonu canavarı gibi oynayan liverpool, yedek kulübesinden her yeni oyuncu girdiğinde daha da sıradanlaşıp oyun temposonu kaybediyor. gönül ister final oynasınlar/kupayı alsınlar, ancak olası bir cezalı duruma düşme veya sakatlık durumunda işleri oldukça zor. özellikle van dijk, trent, robertson ve ileri üçlünün sahada olması liverpool açısından kritik öneme sahip.
    hırsları ve şansları hiç eksilmesin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın