• 1
    galatasaray tarihinin en muhte$em maclarından birisidir. skor 1-1 olmasına ragmen muhte$emdir. macın hakemi oguz sarvan idi.

    oguz sarvan $anına yakı$ır bir yönetim gösterdi ve ilk yarım saat icerisinde önce ugur sonra tugay'ı kırmızı kartla oyundan attı. 45. dakika da erdal'ı hastanelik eden hamdi'ye kart bile cıkmadı.

    9 ki$i kalan galatasaray trabzonspor'u sürklase etti, 9 oyuncu 18 oyunculuk ko$tu. trabzonspor mac boyu 3 pas yapamadı. 75'de okan sag kanattan ortaladı ve hakan topu viktor'un yanından aglara gönderdi. aynı hakan artık kasları prese dayanmadıgı icin sonra oyundan alındı.
    9 ki$i pres yapan galatasaray'ı durduran gene oguz sarvan oldu. 90. dakika da numaralı önünde bolic'e yapılan faulü vermedi ve trabzonspor kontraatakta cyzio ile golü attı ve mac 1-1 bitti.

    galatasaray'ın oynadıgı en onurlu maclardan birisidir. beraberlige ragmen mac sonu taraftarlarlar uzun süre tribünleri bo$altmadı ve oyunculara tezahurat yaptı.

    takımı 9 ki$i bırakan tugay ve ugur ile hafta ici antremanda baklava ritueli ile buzlar eritildi.
  • 2
    büyük oğuz'un (malum küçüğü o zamanlar fenerbahçe'de oynardı) galatasaray'a karşı icraatlarına devam ettiği ama bana "kaybederken kazanmak" lafını da söyleten maç olmuştur.

    büyük oğuz uğur tütüneker'in kırmızı kartında uğur ile birlikte saçmalasa da, tugay apo'ya orta saha civarlarında numaralının önünde inanılmaz bir dirsek atınca doğal olarak oyundan atılmıştı. bu tugay'ın o sezonki ilk kırmızı kartı değildi. sezon öncesi tsyd'de oynanan ve ahmet çakar'ın yönettiği fenerbahçe derbisinde taç olması gereken pozisyon faulle cezalandırılınca, tugay sinirlerine hakim olamayıp topu panolara yollamış ve ikinci sarıdan kırmızı kart görmüştü. o zamanlar tugay'ı daha da çok severdim. yetenekli, sinirli ve fazlasıyla galatasaraylı idi. olay budur.

    neyse tekrar maça gelelim... boliç'in pozisyonunda alanen faul yapılmıştı ama burada kalli'nin şahsiliği ile sinirlerini zıplatan boliç'in de suçu vardı. zira korner direği civarında numaralının önünde çalıma kaçmasa, topu auta ya da taca atsa, maç çoktan bitecekti. zaten boliç, sigma'dan 7 yedikten sonra ali sami yen'e gelen ve aykut'un golüyle 1-0 kaybedilen fenerbahçe maçında boş kaleye kaçırdığı golle de kendi ipini komple çekecekti...

    hakan şükür'ün attığı gol öncesinde okan buruk'un trabzonsporlu hamdi'nin belini kırdığı pozisyonu da es geçmek olmaz. o çalımdan daha iyi sadece bir çalım gördüm. 95-96'da ali sami yen'de oynanan ve 2-0 kazandığımız fenerbahçe maçında arif erdem, kapalı ile yeni açık'ın oradaki korner direğinin dibinde topuk ve bacak arası eylemini jes högh'e gerçekleştirerek yaptı.

    son olarak maçta göz ardı edilmemesi gereken bir detay daha var. 9 kişi aslanlar gibi mücadele etmiştik ama olay sadece trabzonspor'a top oynatmama değildi. hakan'ın golünden sonra yine kral'ın bir kafa vuruşu çataldan dönmüş, hamza hamzaoğlu'nun bir şutu da güç bela çizgiden çıkarılmıştı.

    velhasıl bu maçın ardından o zamanki çocuk aklımla bile galatasaraylı olduğum için gurur duymuştum.
  • 19
    bu akşamki ve benzeri şartlarda (hatırı sayılır bir süre 10 kişi kalan rakiplere karşı) yaşadığımız puan kayıplarından sonra istemsizce aklıma gelen, benim için efsane maçlarımızdan biri.
    vay be, sen 65 dk 9 kişi oynayıp, üstelik derbi maçta rakibine kök söktür, 3-4 yapacak pozisyonları bul ama maç 1-1 bitsin.
    şimdiyse eksik kaldığımız maçlarda zaten top yüzü göremiyoruz da, ilaveten eksik kalan, üstelik lgin dibinde yer alabin rakiplere bile diş geçireme.
    (bkz: 23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı)
    üzülüyorum, ne denirki başka.
  • 20
    https://www.youtube.com/watch?v=mv708IhrFKY

    galatasaray'ın imza maçlarından birisidir. neden bilmiyorum; ama bu sezonki kadro ve teknik heyet hep farklı gelmiştir. şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final oynamış uğur, mami gibi isimlerle yetenekli, genç oyuncularımızın ve alman savunma hattımızın karması hüviyetinde. okan buruk gibi bir wonderkid, hakan şükür gibi farklı profilde bir forvet, bülent ve tugay gibi altyapımızdan yetişmiş iki önemli isim derken say say bitmez.

    oğuz sarvan gibi bir tetikçiyi genç kuşağımızın da hayırla yad etmesi için güzel bir örnektir bu maç. futbolun sadece futbol olmadığını öğrendik kendisinden çok küçük yaşlarda.

    maçın ilk 30 dakikasında 9 kişi kalıp buna rağmen kora kora mücadelesiyle öne geçen, çok net fırsatlara rağmen ikinciyi kaçıran, verilmeyen faulün devamında son dakikada topu ağlarında görüp galibiyeti kaçıran takımımız, verdiği mücadele ile taraftarın gururu olmuştur. maç içinde de helal olsun size tezahüratları bunun bir örneği.

    okan hocamın enerjisi, driblingleri, çalımları, tekniği de bambaşkaydı be. o sezon ayağı kırılmasa çok başka bir kariyeri olacaktı.

    son olarak ise ah be sami yen diyor insan. oyuncuların sahaya çıktığı anlardaki atmosferiyle bambaşka.
  • 18
    yarı yarıyada kapalıya sığmadığımız, ezilme tehlikesi atlattığımız(tribünde) "sığmıyoruz" diye bağırıp en azından aradaki tamponun(polislerin) iki -üç sıra daha kayması için baskı yapıldığı, 9 kişi ile sanki 15 kişi oynadığımız, 1-0 ı tutamadığımız, son dakikada golü yediğimiz maçtır.

    ayrıca maçtan önceki gün micheal jackson ın inönü stadındaki konseri, şarkıcının ses tellerindeki sıkıntılar yüzünden iptal olmuştur( 90 larda yaşıyorum hala bitmedi :))
App Store'dan indirin Google Play'den alın