benim çocukluğumun en enfes maçı.. kolay değil aga, daha idrak edememişsin yensek ne olur yenmesek ne olur ( not : hemen velet yaftasını yapıştırmayın, zira o tarihlerde ş.ligi statüsü tekrar şekilleniyordu :)) maçı tabi ki her ertesi gün okulu olan ilkokul 4.sınıf öğrencisi gibi seyredemiyordum (bkz:
anne baskısı) ancak kapı arası denen bir şey var değil mi? uyuyabilir mi her hücresine sarı kırmızı işlemiş bir velet..
tabi ki hayır.gizli gizli maç seyredilmeye başlanır, george weah denen o zamanların futbol ilahı insan azmanı maçın başlarında topu sarı kırmızılı ağlara bırakır.. kapı arkasından seyreden ufacık ama yüreği sarı kırmızı ile kavrulan yavrucakları umursamadan ! :) derken hakan şükür bomboş pozisyonda abbiatiyi avlayamaz.. tabi küçük dimağlar aklına gelen kötü sözcükleri sıralamaya başlar :) ancak o da ne capone yazmış ya la :) yaşa başa bakmadan zıplanıverilir hanelerde ( genel konuştum olm, biz nereye zıplıyoruz? yakalansak uzaktaki baba aranacak :) ) gol attık milan'a, ama devamı gelecek, boru mu lan ! 1 hafta öncesi yine kapı aralığından almanlara 4 çekmiş aslanları görmüş bu velet! şımardı yani bir yerde :) yani atalımda atalım istiyor.. yalnız nerede o bolluk? giunti denen sonradan beşiktaş gelecek olan zat bizim taffiyi bir kez daha avlıyor .. kapı arkasındaki velette büyük bir yıkım.. ve o velet gidip yatıyor... sonrası mı? futboldan nefret eden annesi sabah o veledi '' tur atladık oğlum önemli bir takımı yenmişiz şeklinde uyandırıyor! ( o veledin hasta galatasaraylı babası tarafından haber verilmiş, sabah erken saatlerde veledimiz okula başı dik gitsin diye) sonrası mı? söz konusu velet daha o yaşlarda anlıyor ki galatasaray adının geçtiği her yerde umut vardır ve daha bir sıkı sarılıyor sarısına kırmızısına sonralarının müjdesini bekliyormuş şekilde :)